Ekonomi

Euro Bölgesi'nin dağılması tartışılıyor!

Yunanistan, Portekiz, İrlanda ve İspanya'nın ardından İtalya için de çalan tehlike çanları başta Avrupa olmak üzere dünya piyasalarında dalgalanma ve tedirginlik yarattı.

12 Temmuz 2011 03:00

T24 / Ajanslar -  Yunanistan, Portekiz, İrlanda ve İspanya'nın ardından İtalya için de çalan tehlike çanları başta Avrupa olmak üzere dünya piyasalarında dalgalanma ve tedirginlik yarattı. Avrupa Birliği'nin parasal ve ekonomik ilişkiler sorumlusu Olli Rehn, Yunanistan ve diğer Avrupa ülkelerindeki durumun Avrupa'nın ekonomik toparlanmasına karşı ciddi bir yayılma tehdidi oluşturduğunu söyledi. IMF İtalya ve Yunanistan'ın kemer sıkması gerektiğini duyururken, İspanya'da altı bankanın Avrupa bankalarına uygulanan stres testlerini geçemediği duyuruldu.


Reuters'ın haberine göre Credit Suisse, müşterilerine "bazı yatırımcıların euro bölgesinin dağılması olasılığını açıkça değerlendirdiklerini" duyurdu. Bir Japon aracı şirketinin de yatırımcılara böyle bir duruma karşı hazırlıklı olmalarını tavsiye ettiği bildiriliyor.

Finans piyasaları uzmanlarına göre euro bölgesinin dağılması hâlâ uzak bir ihtimal ve Avrupalı yetkililer bunu şiddetle reddediyor. Ancak daha önce tabu olan bu konunun artık piyasalarda konuşulmasının krizin derinliğini gösterdiği yorumları yapılıyor.

Reuters'ın haberine göre, her ikisi de euro bölgesi dışında olan Credit Suisse ve Japon Mitsubishi UFJ Securities'in müşterilerine gönderdiği notlar arasında Mitsubishi'ninki en sert olanı. Şirket bugün açıkladığı notta, "Euro bölgesinin çevre ülkelerinden başlamak üzere, eurodan çıkışlar görülmesi mümkündür" dedi. Notta, "(Belçika, İtalya, İspanya) gibi orta bölge euro devletlerinin tahvillerini değerlendirirken yatırımcılar (euro bölgesinden) çıkış senaryolarını ve bunun getireceği devalüasyonun boyutlarını dikkate almalıdırlar" ifadesi kullanıldı.

Credit Suisse de dün (11 Temmuz 2011) müşterilerine ilettiği notta, "İtalya'nın halen büyük baskı altında olmasının nedeninin, euro bölgesinde bir dağılma senaryosu için bir model olarak kullanılması olduğunu" bildirdi.

İtalya'nın 10 yıllık tahvillerinin getirisi bugün (12 Temmuz 2011) 1997 yılından bu yana ilk kez yüzde 6'nın üzerine çıktı. Bu oranın, yatırımcıların euro bölgesi borç krizinin yayılmakta olduğu yolundaki kaygılarını doğrular nitelikte olduğuna işaret ediliyor.

Credit Suisse, yatırımcıların genel olarak, tahvillerin geri ödenmemesi riskine karşı sigorta poliçesi olarak bilinen CDS'lere güvenmedikleri görüşünde. Bunun nedeni, euro bölgesi ekonomileri arasında en zayıfı olan Yunanistan'ın devlet tahvillerinin yeniden yapılandırılması çalışmaları. Ancak bu yapılırken, yapılandırmanın CDS ödemelerini tetikleyecek bir işlem olduğu belirtilmiyor. Credit Suisse, bunun sonucu olarak, yatırımcıların İtalyan tahvillerinin getirilerinin Alman tahvillerine kıyasla daha da açılacağı beklentisiyle, kendilerini korudukları görüşünde. Ancak Credit Suisse, yine de krizin, euro bölgesinin büyük merkez ülkelerinin çevre ülkeleri finansal krizden kurtarmalarıyla çözümleneceğine inandığını belirtiyor ve ekliyor:

"Bunu yapmamanın maliyeti, yapmanın maliyetinin en az iki katıdır. (0.23 milyar euroluk bir kurtarmanın maliyetine karşılık, 0.5 trilyon euronun doğrudan maliyetini hesap ediyoruz.) Dolaylı maliyet çok daha yüksek olacaktır."

 

İspanya'da altı banka testi geçemedi!

 

Bu arada İspanyol ABC gazetesi, beşi mevduat bankası, biri de orta büyüklükte bir banka olan altı İspanyol bankasının, Avrupa bankalarına uygulanan stres testlerini geçemediğini bildirdi. Gazete, haberi adını açıklamadığı kaynaklara dayandırdı. Avrupa Bankacılık Kurumu (EBA), bölgenin en önde gelen bankalarından 91'ine uygulanan testlerin sonucunu cuma günü açıklayacak.

İspanya Ekonomi Bakanı Elena Salgado dün yaptığı açıklamada, bankaların olası kayıplara karşı rezervde tuttukları nakdin çekirdek sermayeden sayılmaması nedeniyle, bazı bankaların testlerde başarısız göründüğünü söyledi.

İspanyol bankalarının elindeki "jenerik provizyon" adı verilen bu meblağlar, Mart ayı sonu itibariyle 27 milyar euro civarındaydı. 

  

IMF: İtalya ve Yunanistan kemer sıkmalı

 

IMF'nin yeni başkanı Christine Lagarde, Yunanistan'ın bütçe açığını azaltma çabalarının hâlâ yeterli olmadığını bildirdi.

IMF'nin Washington'daki merkezinde gazetecilerle biraraya gelen Lagarde, Yunanistan'ın bütçe açıklarını azaltmak ve bütçe dengesini sağlamak için önemli adımlar attığını, ancak borç problemleri ile başa çıkmak için daha fazlasını yapması gerektiğini söyledi.

Lagarde, Yunanistan hükümetinin gayri safi yurt içi hasılanın (GSYH) yüzde 5'i oranında mali konsolidasyon sağlamasının önemli bir başarı olduğunu belirtti. Ancak bu başarının yeterli olmadığına işaret eden Lagarde, yapılması gereken daha çok şey olduğunu ifade etti.

Yunanistan'a yapılması planlanan ikinci yardım paketine ilişkin olarak da Lagarde, ''Benim görüşüme göre, IMF ve Avrupalı ortakları Yunanistan'a ikinci bir yardım paketinin şartlarını, süresini ve büyüklüğünü müzakere etme aşamasında değil'' dedi.


Son dönemde piyasalarda var olan Euro Bölgesi'ndeki borç krizinin İtalya'ya sıçrayabileceği endişelerine ilişkin olarak, İtalya'nın esas olarak piyasa tarafından yönlendirilen baskılarla karşı karşıya bulunduğuna işaret eden Lagarde, ''İtalya hükümeti ve Avrupalı ortaklarının çok dikkatli olacağından eminim'' dedi.

Lagarde, İtalya ile ilgili bazı verilerin mükemmel olduğunu vurgulayarak, ülkenin faiz dışı açığı en düşük ülkelerden biri olduğunu ifade etti.


İtalya'nın ekonomik durumunu düzeltmek için kemer sıkma çabalarını ikiye katlaması gerektiğine de dikkati çeken Lagarde, ''İtalya güçlü büyümeyi başarmalı ve bütçe açığını 2012'ye kadar gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 3'üne indirmeyi amaçlayan mali konsolidasyon politikalarına odaklanmalı'' diye konuştu.

 

Barroso: Euro'suz Portekiz trajedi

 

Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso da, Portekiz'in euroyu terk etmesinin ''trajedi'' olabileceğini söyledi.

Barroso, Portekiz'de yerel RTP televizyonuyla yaptığı söyleşide, euronun terk edilmesinin ''düşünülmemesi gereken bir senaryo'' olduğunu ifade etti. Bazı ekonomistlerin, ''ülkenin euroyu terk etmesi'' önerisinin sorulması üzerine de Barroso, ''bunun bir trajedi olabileceğini'' belirtti.


Portekiz'in Avrupa Birliği ve Uluslararası Para Fonu'ndan (IMF) aldığı 78 milyar euroluk planın ekonomik koşullarını karşılama kabiliyetine sahip olduğunu, hükümetin kredinin koşullarının tamamen arkasında olduğunu ifade eden Barroso, ''Portekiz, içinde bulunduğu zor durumu arkasında bırakmak için gerekli koşullara sahip'' dedi.

Barroso, Euro Bölgesi borç krizine çözüm bulmanın, zaman zaman tüm Euro Bölgesi ülkeleri arasında anlaşmaya ulaşmanın zorluğu nedeniyle güç olduğunu belirtti. Barosso, ülkelerin özel ekonomik sorunları bulunduğunu ancak ortak yanıt verilecek sorunlar da olduğunu kaydetti.

 

Portekiz iki yıl küçülecek

 

Portekiz Merkez Bankası, ülke ekonomisinin bu yıl yüzde 2 daralacağını öngördü.
Bankanın açıkladığı tahminlere göre, ülke ekonomisi, bütçe açığını azaltmak amacıyla uygulamaya koyduğu kemer sıkma tedbirlerinin etkisiyle bu yıl yüzde 2, gelecek yıl da yüzde 1,8 oranında daralacak.


Portekiz Merkez Bankası daha önce açıkladığı tahminlerinde, ülkenin gayri safi yurt içi hasılasının (GSYH) bu yıl yüzde 1,4 daralacağını, gelecek yıl ise yüzde 0,3 oranında büyüyeceğini belirtmişti.


Banka ayrıca, geçen yıl yüzde 8,8 artış kaydeden ihracatın 2011-2012 döneminde azalacağını öngörüyor. Ülkede enflasyonun da bu yıl yüzde 3,4, gelecek yıl yüzde 2,2 olacağını tahmin ediyor.
Merkez Bankası yaptığı açıklamada, mali ve ekonomik düzenlemeleri içeren programın sıkı bir şekilde uygulanmasının ekonomideki güveni sağlamak adına temel koşul olduğunu vurguladı.
Portekiz, Euro Bölgesi'ndeki borç krizinden etkilenen üçüncü ülke olmuştu. Yunanistan ve İrlanda'nın ardından Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Avrupa Birliği'nden 78 milyar euro değerinde finansal dış yardım alan Portekiz hükümeti, yardım karşılığında geçen yıl GSYH'nin yüzde 9,1'i düzeyine ulaşan bütçe açığını 2013 yılında yüzde 3 düzeyine indirmeyi taahhüt etti. Hükümet, bu hedefi karşılayabilmek için 3 yıllık bir tasarruf paketi uygulamaya koydu.

 

OECD Belçika'yı uyardı

 

Bu arada Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Belçika'yı, sürdürülebilir bir bütçe sağlamak ve euro bölgesinin zayıf ülkelerinden gelen bulaşma riskini engellemek için harcamalarını sınırlaması ve yaşlanan nüfusun maliyetini daha iyi denetlemesi için uyardı. OECD Belçika için hazırladığı en son araştırmada, ülkenin euro bölgesi ortalamasından daha hızlı büyüyen ekonomisiyle krizi başarıyla atlattığını ve bütçe açığının düşmeye devam ettiğini belirtti. Raporda, "Buna rağmen Belçika GSYH'sının yüzde 97'sinde olan kamu borçları nedeniyle bir yol ayrımındadır. Yaşlanan nüfusun maliyetinin önceden temini için yeni ve sürekli çabalar gerekmektedir. Bunun için hükümetler arası anlaşmaların yeniden gözden geçirilmesi gerekebilir" denildi.

Belçika'nın yüksek kamu borçları ve siyasetçilerin 13 ay önce yapılan parlamento seçimlerinden bu yana bir hükümet kuramamış olmaları, ülkenin borçlanma maliyetlerini yükseltmiş bulunuyor. Belçika'nın 10 yıllık devlet tahvillerinin getirisi pazartesi günü yılbaşındaki düzeye göre yüzde 4 oranında yükselmiş ve benzer Alman tahvillerinin üzerine çıkan primleri, euro döneminin en yükseği olan 1.51 baz puana çıkmıştı.

OECD raporunda, "Her ne kadar Belçika pek çok Avrupa ülkesine göre daha düşük bir mali açığa ve daha iyi bir borç tüketme geçmişine sahipse de, bulaşma etkilerinin bu spread'i daha da büyütmesi riski vardır" denildi. OECD yaşlanan işgücünü dikkate alması gereken Belçika'nın, istihdamı artırması ve gençler ile göçmenler için iş olanakları artırması gerektiğini de vurguladı.

Öte yandan Belçika'da başbakanlık görevini geçici olarak yürüten Yves Leterme, bugün (12 Temmuz 2011) bir konferansta yaptığı konuşmada, 2011 bütçe açığının daha önce açıklanan tahminin altında yer alacağını söyledi. Leterme bütçe açığının GSYH'ye oranının daha önce yüzde 3.6 olarak belirlenen tahmin yerine yüzde 3.3 olarak gerçekleşmesinin beklendiğini belirtti.