Sözcü yazarı Rahmi Turan, "Eski Sağlık Bakanı Rifat Serdaroğlu, Egemen Bağış'ın Kıbrıs vatandaşı yapılmasına isyan eden ilginç bir yazı yolladı" dedi. Turan, Serdaroğlu'nun, "Vatansız kalacak olan Reza Zarrab'a da vatandaşlık verirseniz, kendinize yakışanı yapmış olursunuz" sözlerini aktardı.
Turan'ın "Bakaracı Bakan Kıbrıs vatandaşı!" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Hani bir Bakanımız vardı… 1970 Bingöl doğumlu Egemen Bağış…
Tayyip Erdoğan, başbakanlığının ilk dönemlerinde onu “Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci” yapmıştı.
Egemen Bağış'ın “Ayet salla Bakara'dan, topla oyları fukaradan” şeklinde, İslam dini ile dalga geçer mahiyetteki sözlerinden sonra yıldızı birdenbire söndü, bir daha bakanlık yüzü göremedi!
Egemen Bağış, 12 Kasım günü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu kararıyla “Kıbrıs Vatandaşı”oldu.
Eski Sağlık bakanlarından Rifat Serdaroğlu, Egemen Bağış'ın Kıbrıs vatandaşı yapılmasına isyan eden ilginç bir yazı yolladı. Okuyalım:
* * *
“KKTC Hükümeti, İranlı dolandırıcı Reza Zarrab'dan rüşvet aldığı iddia edilen, ‘Ayet salla Bakara'dan, topla oyları fukaradan' diye İslam dini ile alay eden eski Bakan Egemen Bağış'ı vatandaşlığa kabul etti!
Serdaroğlu Ailesi olarak kader çizgimiz zaman-zamanKıbrıs ile çakıştı!
Bu çakışmalar bizi ne kadar üzse de “Vatan sağ olsun” dedik ve sineye çektik!
İlk çakışma 1957 yılında oldu, yani tam 60 sene önce…
Babam Eczacı Kemal Serdaroğlu, Demokrat Parti İzmir Milletvekili ve Parti Meclisi üyesi idi.
Kıbrıs'ta kanlı EOKA militanları, silahsız Türkleri kadın-çocuk demeden öldürüyorlardı. Emperyal devletler, her zamanki gibi Rumların yanındaydı. Hem öldürülen Türklerigörmezden geldiler hem de Türk Hükümeti'nin yardımını engellediler.
* * *
Bu durumda Başbakan Menderes, gizli olarak TMT (Türk Mukavemet Teşkilatı'nı) kurdurdu.
TMT'ye silah göndermek için MKE (Makine Kimya Endüstrisi) görevlendirildi.
Yalnız ufak bir problem (!) ortaya çıktı. MKE'den çıkacak silahlar kimin üzerine zimmetlenecekti?
Başbakan Menderes; Serdaroğlu ve Mersin Milletvekili Sadık Erdem'den silahları zimmetlerine almalarını istedi. Onlar da bu emri ‘Vatan Görevi' kabul edip yerine getirdiler.
* * *
Genelkurmay ve MİT yetkilileri iki deniz römorkör ile Serdaroğlu ve Erdem'in de katılımıyla silahları Kıbrıs'a götürüp TMT yetkililerine teslim ettiler.
Bugün Kıbrıs'ta silahların teslim edildiği yerlerde ‘Serdarlı've ‘Erdemli' adıyla iki belde vardır. Dünya durdukça bu iki yer de duracak!
3 sene sonra 1960 Askeri Darbesi oldu.
Milli Birlik Komitesi, anında 1400 subay ve 200'den fazla istihbarat elemanını Demokrat Partili diye emekli etti! Kıbrıs'a silah götüren ekip bu uzaklaştırılanların içinde idi.
MKE hesapları kontrol edilirken Kıbrıs'a gönderilen silahlar ve zimmetine alanlar ortaya çıktı. İşte o andan itibaren Serdaroğlu'nun Yassıada'daki hapis hayatı zehir edildi. Gece belinden urganla bağlanıp sürat motorunun arkasında saatlerce denizde sürüklenmek, saçları kazınıp içinde canlı fare bulunan bir tasın başına bağlanması, dizlerinin altına top mermisi konup omuzuna çıkılması gibi insanlık dışı işkenceler uygulandı!
Sorulan tek soru şudur; “Silahlar nerede, kimleri örgütledin?”
Bu arada Yassıada Mahkemesi karar verdi!
Tahkikat Komisyonu'na “Hayır” oyu veren, hiçbir yolsuzluğu bulunmayan 3 yıllık bir milletvekili olan babam önce idama, sonra müebbet hapse mahkum edildi!
* * *
Kıbrıs Türkleri için bir ‘Vatan Görevini' yerine getirmenin çok ağır bedeli bizlere ödetildi… 8 ay hücre cezası ve 5,5 yıllık hapis cezası. Heder edilen servetler, çiftlikler ve babasız geçen yıllar da cabası!
İkinci çakışma 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nda oldu.
Kardeşim Meftun, paraşütçü-dağ komando olarak Kıbrıs'a ilk indirilenler arasındaydı. Paraşütçü Komandolar yanlışlıkla,Rum birliklerinin olduğu yere bırakıldı. Çocuklarımızın yarısı daha havada, paraşütleri vurularak düşürüldü! 1'inci ve 2'nci Barış Harekatı'na katılan kardeşim, çok yararlı hizmetlerde bulunarak ‘Gazi' olarak Kıbrıs'tan döndü.
Serdaroğlu Ailesi'nin büyüğü olarak, KKTC Hükümeti'nden bir ricam var; Bu kadarcık hizmetimize karşı herhalde bu ricamızı kırmazsınız!
Egemen Bağış'ı KKTC vatandaşı yapmakla yetinmeyin! Saatçi Zafer'i, Boyunsuz Muammer'i, TOKİ'ci Bayraktar'ı da KKTC vatandaşı yapın!
Hele bunların üstüne yakında vatansız kalacak olan Reza Zarrab'a da vatandaşlık verirseniz, kendinize yakışanı yapmış olursunuz!
Hadi Dr. Fazıl Küçük'ten, Rauf Denktaş'tan, TMTfedailerinden utanmadınız, Kıbrıs Türk'ü için can veren şehitlerimizden, gazilerimizden de mi utanmadınız?