2006-2011 yılları arasında Merkez Bankası Başkanı olarak görev yapan, İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Durmuş Yılmaz, “kur korumalı mevduat programının” başarısını enflasyonun belirleyeceğini belirtti. Yılmaz, “Eğer enflasyon yüzde 30-35’e gelirse durum negatife düşer. Vatandaş 'Cebimdeki para değer kaybediyor' diyerek, 'Fazla faiz isterim' derse durum iyiye gitmez" dedi. Dövize endeksli mevduat sistemi şu anda başarılı göründüğünü belirten Yılmaz, "Daha kalıcı olması için Türkiye'de yerleşiklerin 142 milyar dolara yaklaşan döviz hesaplarını satmaları gerekir” diye konuştu.
Durmuş Yılmaz, Yeniçağ TV’de katıldığı programda Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, "Dün çıkmış birisi, 'Kur düşüyor, dolar almanın tam zamanı' diyor. Bunların beyni sulanmış. Bunlara gereken cevabı benim milletim en kısa zamanda verecek" sözleri ve yeni ekonomik programa ilişkin değerlendirmeler yaptı.
Yılmaz, özetle şunları söyledi:
"Burada hakaret var, küçümseme var"
Vallahi şu anda bizi dinleyenler herhalde beynimin ne durumda olduğunu görüyorlar. Ben buna ne cevap verebilirim? Sayın Cumhurbaşkanı ile yolumuz ikinci kez kesişti. Daha önce 2015 yılında yatırımlarla ilgili olarak verdiğim bir mülakat sonucunda da beni gündeme aldı. O zaman da bana ‘Bunlar bir şey bilmezler. Herkes işine baksın, bilmediği işle uğraşmasın’ dedi. Ben de en iyi bildiğim konunun bu olduğunu belirterek, 'Bu konuda konuşmazsam başka nerede konuşacağım' dedim. Sayın Cumhurbaşkanı’nın sözlerinin içeriğine baktığımızda burada hakaret var, küçümseme var, aşağılama var. Şimdi ben bir yurttaş olarak Sayın Cumhurbaşkanı'na dönüp aynı ifade veyahut da benzer ifadelerle cevap vermeyi kendime yakıştırmam.
"TL'nin satın alma gücünü koruyamadığımız için enflasyon kontrol altına alınamıyor"
Ekonomik son hamleden biz yurttaşlar olarak memnunuz. Ama kuru belirleyen en önemli makro gösterge, enflasyondur. Biz yurttaşlar kendi ulusal hükümdarlık hakkımız olan Türk lirasının yerine durduk yerde tanımadığımız, bilmediğimiz yabancı paraları neden koyalım? Bizim ulusal onurumuz kendi paramızdır. Yönetim olarak Türk lirasının satın alma gücünü koruyamadığımız için enflasyon kontrol altına alınamıyor. Haklı olarak yurttaş kendisini koruma içgüdüsüyle yabancının parasına, başka enstrümanlara, altına yöneldi.
"Yerleşiklerin 142 milyar dolara yaklaşan döviz hesaplarını satmaları gerekir"
Türk lirasının değerlenmesinin önündeki en önemli engel, enflasyonun kontrol altına alınamamasıydı. Ekonomi tamamen dolarize oldu. Yani Türk lirasını biz kendi elimizle, Türk ekonomisinden kovduk. Hükümet maalesef enflasyonla mücadelede başarısız oldu ve havlu attı. Bir yöntem bulundu. Kısa sürede enflasyon düşmeyeceğine göre, bu dövize endeksli mevduat sistemi getirildi. Şu anda başarılı görünüyor. Daha kalıcı olması için Türkiye'de yerleşiklerin 142 milyar dolara yaklaşan döviz hesaplarını satmaları gerekir.
"Yapılan faiz artırımından başka bir şey değil"
Aslında hükümetin yaptığı faiz artırımından başka bir şey değil ve bunun ucu da açık. Burada bu analizde eksik olan şey enflasyonun ne olacağı? Bu işin başarısı yerleşiklerin dolarını satmasına bağlı. Şu anda herhalde satışlar var. Çünkü TL değerleniyor. Merkez Bankası para basacak o para da piyasaya çıkacak dolayısıyla bu enflasyon üzerinde bir etki yapacak enflasyon elbette yukarı gidecek.
"Enflasyonda 3 haneyi görebiliriz"
Merkez Bankası dönen parayı sterilize edecek mi etmeyecek mi? Yani bunu geri çekecek mi? Dönen paranın tamamını piyasaya verip kullanıma sokarsa, kesinlikle enflasyonda 3 haneyi belli bir süre sonra görmeniz mümkün. Yani 30 milyar, 40 milyar dolar, 20 milyar dolar her neyse satılırsa, bunun karşılığı bugünkü kurdan 12-13 liradan bozarsa 100 milyar TL eder. Bu kadar likiditeyi piyasaya verirseniz bunun elbette bir fiyatlar üzerinde olumsuz etkisi olacak.
"Programın başarısını enflasyon oranı belirleyecek"
Önümüzdeki dönemde bu işin başarısını belirleyecek olan ortaya çıkacak enflasyondur. Eğer enflasyon yüzde 30-35’e gelirse durum negatife düşer. Vatandaş 'Cebimdeki para değer kaybediyor' diyerek 'Fazla faiz isterim' derse durum iyiye gitmez. İnşallah öyle olmaz.”