Eski İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, iktidar tarafından Meclis'e getirilen çoklu baro sisteminin Osmanlı’dan cumhuriyete tarihin inkârı olduğu düşüncesini dile getirdi.
Sosyal medya hesabından baroların tarihine ilişkin 'tweet dizi' yapan Kazan, "Tüm AK Partilileri uyarıyorum. Çoklu baro arayışı, baro ve avukat bağımsızlığını öldürmenin ötesinde, Osmanlı’dan Cumhuriyete tarihimizin inkârıdır" değerlendirmesinde bulundu.
İstanbul Barosu Başkanları'nın olduğu fotoğrafı da paylaşımlarına ekleyen Kazan tweet dizisinde şu ifadeleri kullandı:
"İstanbul Barosu, miladi 05.04.1878’de ilk genel kurulunu yaptı. 8. başkanı Celalettin Arif’tir. 1814-1820 arası üç kez seçildi. İstanbul mebusu ve meclisi mebusan başkanı oldu. İngiliz askerleri meclisi basınca, İstanbul’da kalınamayacağı için, arkadaşlarıyla Ankara’ya geçti.
Elbet, Celalettin Bey'in Ankara’ya gelişi, millî kuvvetler için büyük bir destekti. Mustafa Kemal onu coşkuyla karşıladı. Meclis açılışının 100. yılında, bu karşılamanın resimleri yayınlandı. Lütfen, internete girip bakın.
Ve 24.04.1920 günlü toplantıda, Mustafa Kemal 110 oyla birinci başkan, İstanbul Barosu Başkanı Celalettin Arif 109 oyla ikinci başkan seçildi. 1920’de Lütfü Fikri Bey 9. başkan oldu. Kendisi hilafetçiydi. 03.04.1924’te Muhamat Kanunu çıkarıldı. Geçici maddeyle baro feshediliyordu, 960 üyenin 482’si listeden siliniyordu
İstanbul Barosu bu girişime şiddetle karşı çıkınca, bakanlık fesih ve tasfiyeden vazgeçti. Ve 28.08.1924 günü yapılan, Cumhuriyet döneminin ilk genel kurulunda, hilafetçi Lütfi Fikri yeniden İstanbul Barosu Başkanı seçildi. Cumhuriyet yeni bir hukuk düzeni kurmak istiyordu. Mustafa Kemal İstanbul seçimlerine çok üzüldü. Ve Ankara Hukuk Mektebi’nin 05.11.1925 günlü açılış töreninde sert biçimde eleştirdi. Bu yaklaşımı talimat sayanlar İstiklal Mahkemesini harekete geçirdi. Lütfi Fikri sanık oldu.
Bilmelisiniz ki, Mustafa Kemal bu dava için, Ankara İstiklal Mahkemesi Başkanlığı’na başvuruda bulundu. (Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal imzalı başvuruda) Ankara İstiklal Mahkemesi Başkanlığı’na aslı Yargıtay arşivinde bulunan dilekçeyle yazılı başvuruda bulundu.
Başvuruda, Lütfi Fikri’nin 'farklı görüş ve eleştirilerini gazetelerden öğrendim', 'şahsı(mın) bertaraf edilmesine ilişkin düşüncelerine karşı, bir iddia öne sürmeye istekli değilim', 'eğer başka …suçlama nedenleri yoksa …hoşgörünüzü celbetmek isterim' deniliyordu.
İşte, Osmanlı’dan Cumhuriyete baro tarihimizin çizgisi budur. Hukuk devrimi amaçlayan Cumhuriyet, hilafetçi başkanı seçen baroya da, o başkana da böyle yaklaştı
Ve İstanbul Barosu’nun kuruluş tarihi olan 5 Nisan, bu tarihsel sürecin bir gereği olarak, 03.01.1934 İzmir Türk Avukatlar Birliği toplantısıyla, yine İzmir’deki 05.04.1958 günlü toplantıda 'Avukatlar Günü' olarak kabul edildi Gelin baroların ve avukatların bağımsızlığıyla oynamayın ve Osmanlı’dan günümüze yürüyen 142 yıllık tarihimizin inkârcısı olmayın.