"Türkiye, Güvenli Bölge’nin derinliği, kontrolü ve terör örgütünün bölgedeki varlığının sonlanması başlıklarında, ilk günden bu yana koruduğu kararlı tutumunu sürdürüyor" diyen Orakoğlu'nun Yeni Şafak'ta "Bu kez uyutamazsınız" başlığıyla yayımlanan yazısının bir bölümü şöyle:
(...) ABD Türkiye’nin kırmızı çizgisi olan ve Barış Koridorunu oluşturacak hattın 30-40 km derinlikte olmasına karşı çıkıyor. Zira bu derinlikte 9 ABD ve Fransa’nın üsleri bulunuyor. Ancak ABD üslerinin portatif ve taşınabilir olması ABD’nin bu yöndeki itirazlarını boşa çıkarıyor. ABD ayrıca Türkiye sınırında yer alan Kobane, Tel Abyad, Resulayn, Kamışlı, Amude, Derbesiye ve Derik’te askeri gözlem noktaları oluşturulmuştu. ABD Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna müdahalesini önlemek ve YPG’i korumak için, kuzey Suriye sınırı ile Türkiye sınırında Türkiye’nin muhalefetine rağmen bu gözlem noktalarını kurmuştu. ABD’ye göre bu gözlem noktaları askeri üs değildi. Türkiye’ye yönelik bir tehdit durumunda Türkiye uyarılacaktı yalanı ABD’li yetkililerce rahatlıkla söylenebiliyordu. Bu bölgede Türkiye’ye gelebilecek yegane tehdit kaynağı DGS örtüsü altında YPG terör örgütü olduğuna göre ’’Gözlem noktalarının dışında ABD askerlerinin YPG’li militanlarla birlikte zırhlı araçlarla ortak devriyeler atma görevinin hedefinde yalnızca TSK ve Suriye Ulusal Ordusu askerleri olduğu yadsınamayacak bir gerçeğe işaret ediyordu . Nitekim sözde Demokratik Suriye Meclisi (DSM) Yöneticisi YPG’li terörist Ekrem Husso, “ABD Dışişleri Bakanlığı Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’in Türkiye’nin Fıratın Doğusuna girmemesi için sınırda gözlem noktaları oluşturduklarını, ortakları DSG örtüsü içindeki YPG terör örgütü militanlarına bir müdahalenin olmaması için çaba göstereceklerini söylediğini iddia etmişti. ABD’li yetkililerin bırakın Suriye’den askerlerini çekmelerini askeri varlığını daha da arttırarak üs sayısını 23’e çıkardıkları biliniyor. Ancak 50 bin kilometrekarelik bir alanda özel bir çaba ile provokatif bir eylem gerçekleştirilmediği takdirde Türkiye ABD güçlerini etkilemeyecek askeri bir harekatı rahatlıkla gerçekleştirebilirdi. Bu nedenle Pentagon’un Türkiye’nin ABD’ye rağmen Fırat’ın doğusuna yalnız veya Rusya onaylı bir operasyonu gerçekleştirmesi durumunda ABD askerlerinin harekat bölgesinin yakınında bulunma olasılığı ciddi endişe yaratıyor iddiası yalnızca bahane üretmekten öte bir anlam taşımıyor. Yine Pentagon sözcüsünün Fırat’ın doğusuna yapılacak bir operasyonun ABD’nin ve yerel Suriyeli partnlerlerin (YPG terör örgütü) DEAŞ karşıtı operasyonlarına engel olacağı iddiası Pentagon’un bile inanmadığı bir kurgu örgüte ve danışıklı bir mücadeleye işaret etmektedir.
ABD ile heyetler arasında yapılan görüşmeler üç temel başlık üzerinde yoğunlaşmıştı. Türkiye, Güvenli Bölge’nin derinliği, kontrolü ve terör örgütünün bölgedeki varlığının sonlanması başlıklarında, ilk günden bu yana koruduğu kararlı tutumunu sürdürüyor. Ankara, Güvenli Bölge’nin derinliğinin ulusal güvenliğimize yönelik tehditler nedeniyle 32 kilometreden az olmaması hususundaki duruşunu son görüşmelerde de masaya koymuştu. Ancak bölgede ABD ve Türk yetkililerin aşması gereken sorunlar yumağı var. Başta ABD’ye güvensizlik hem devlet katlarında hem de kamuoyunda mevcut. ABD veya Pentagon Münbiç‘te olduğu gibi Türkiye’yi oyalamayı düşünüyorsa yanlış yapar. Zira Türkiye bu Perşembe olmazsa haftaya Perşembeye bir gece ansızın Fırat’ın doğusuna uzanabilir. Bizden uyarması!!!