Akfırat Belde Belediyesi’nde yapılan yolsuzluk iddialarına ilişkin yürütülen soruşturma tamamlandı. Hazırlanan iddianamede, AKP'li eski belediye başkanı Hilmi Yıldız’ın 342 yıla kadar hapsi istendi.
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nca hazırlanan iddianamede, ulusal basında çıkan bir kısım haberler ile kolluk kuvvetlerine yapılan ihbarlarla Tuzla Akfırat Belde Belediyesinde bazı usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarının gündeme geldiği belirtildi. Bunun üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından teknik takibe başlanıldığı, aynı dönemde Akfırat Belediyesi ile ilgili olarak İçişleri Bakanlığı tarafından görevlendirilen Başkontrolörlerin de çalışma başlattığı, yapılan usulsüzlükler ile ilgili olarak Belediye Başkanı Hilmi Yıldız’ın görevden uzaklaştırıldığı kaydedildi.
İddianamede Akfırat Belediyesinde meydana geldiği ifade edilen rüşvet, irtikap, ihaleye fesat karıştırma, evrakta sahtecilik ve bunun gibi mali suç eylemlerinin gerçekleştirilmesi sonrasında yapılmakta olan incelemelerden kurtulabilmek amacıyla mağdurlara karşı gerçekleştirilen cebir ve tehdit unsurları içeren eylemler yer aldı.
Tepeören Mahallesinde Can Akbaşoğlu tarafından Akfırat Belediyesine hibe edilen 8 bin metrekarelik sanayi imarlı taşınmazın Belediye Başkanlığınca 14 Aralık 2007’de ihale yolu ile satışa çıkartılmasında ihaleye fesat karıştırıldığı, İçişleri Bakanlığı Kontrolörlerinin hazırladığı raporda, Fiyat Takdir Komisyonunca arsanın bedelinin, 640 bin lira olarak belirlendiği kaydedildi. Arsanın açık teklif usulü ile satışı için belirlenen 4 Aralık 2007’de sekiz kişinin geçici teminat yatırarak ihaleye katılmak istediği, ihale günü isteklilerin Belediye Başkanı makam odasına alınarak, Belediye Başkanı Hilmi Yıldız tarafından binlik planla ilgili bir eksiklik olduğundan ihalenin o gün yapılamayacağının açıklandığı; böylece hileli davranışla isteklilerin ikna edilerek ihaleye veya ihale sürecindeki işlemlere katılmalarının engellendiği kaydedildi. İstekliler ikna edilip ihaleye ve ihale sürecindeki işlemlere katılmaları engellendikten sonra, arsanın KDV dahil metrekaresi 118 lira olmak üzere toplam 944 bin lira bedelle Ali Kılıç’a satılmasına karar verildiği belirtildi. Taşınmazın metrekaresinin rayiç değerinin, İstanbul Ticaret Odası bilirkişilerinin raporuna göre 250 lira, İstanbul Umum Emlak Komisyoncuları Esnaf Odası bilirkişilerinin raporuna göre ise 390 lira olarak tespit edildiği, buna göre söz konusu arsanın rayiç bedelinden, en az 2 en fazla 3 katı düşük fiyata satılarak Ali Kılıç’a menfaat temin edildiği iddianamede anlatıldı.
İddianamede Hüseyin Çelik’in yapmış olduğu şikayet başvurusunda Akfırat Belediyesinde 166 dönüm mera vasıflı taşınmazın sahte imzalar ile vasfının değiştirilerek TOKİ'ye verildiği, daha sonra Akfırat Belediyesince imar planlarında belediye hizmet alanı, lise alanı ve belediye fakirler ve yatı evi olarak planlanan bazı parsellerin, toplam 25 dönüm taşınmazın Yaşar Yılmaz’a verildiği, mera kapsamından çıkartılan aynı yerde belediye başkanının oğlu Enes YILDIZ adına tapu kaydının yapıldığını anlattığı ifade edildi.
Formula 1’in bulunduğu bölgede 2005 yılında yol yapım çalışmaları ve 2006 yılında Formula 1 açık otopark yapımı gerekçe gösterilerek yoğun bir hafriyat dökümü yapıldığının anlatıldığı iddianamede, sadece Formula 1 açık otopark alanlarının bulunduğu 1094 parseldeki hafriyat dolgu miktarının 565.008,03 metreküp olarak hesaplandığı, 2005 yılı Formula 1 organizasyonu sırasında yaşanan otopark sorununun 25, 26 ve 27 Ağustos 2006 tarihlerinde gerçekleştirilecek Formula 1 yarışlarında da yaşanmaması için hazırlanan projenin; mevzuata uygun olarak gerçekleştirilmeyerek Yönetmeliğe aykırı hafriyat dökümleri için bir mazeret olarak kullanıldığı ifade edildi.
2007 yılında yeni belediye hizmet binasının yapıldığı 1125 parsele ise yaklaşık 263.164,18 metreküp hafriyat döküldüğü, bilirkişi raporuyla tespit edilen toplam döküm miktarının 828.172 metreküp olduğu anlatıldı. İddianamede bir kamyonun ortalama 18 metreküp aldığı belirtilerek sadece Formula 1 açık otopark alanına ve yeni belediye hizmet binası alanına 46.009 kamyon döküm yapıldığının ortaya çıktığı, ayrıca yol çalışması bahane edilerek yapılan dökümler dikkate alındığında döküm miktarının ve sağlanan gelirin artacağı vurgulandı. Bu şekilde şüphelilerin suretiyle 2006 tarifesine göre en az 846 bin liranın, 2007 yılı tarifelerine göre en az 940 bin liranın irtikap edinilmesi suçunu işledikleri anlatıldı.
FORMULA 1 otopark alanının tesfiyesi ve asfalt dökümünün İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapıldığı halde Akfırat Belediyesi tarafından da aynı alana “Kazı, dolgu ve asfalt dökümü adı altında ihale açıldığı, İhaleyi alan VESEM isimli firmanın hiçbir tesfiye, dolgu ve asfaltlama işi yapmadığı, asfalt dökülmüş gibi sahte hak ediş raporları düzenlenerek 1 milyon 500 bin liralık ödemede bulunulduğu da iddianamede yer aldı. VESEM şirketine ödenmiş gösterilen toplam net 1.572.648,65 liranın ödenmediği; 1.562.200,15 lirasının Şahin YİĞİT’e teslim edildiğine iddianamede yer verildi.
Vatandaşlar tarafından Akfırat Belediyesine teslim edilen çek ve nakit tutarların Muhtaç Kimselere Yardım (MKY) Sandığı’na yardım olarak kabul edildiği; vatandaşlardan MKY Sandığına yardım adı altında yapılan tahsilatların gönüllü değil zoraki bir yardım olduğu; Sandık için tutulan kayıtlarda “özel hukuk gerçek ve tüzel kişileri tarafından Sandığa yapılan nakdî bağış ve yardımlar dışında gelir kaydı bulunmadığı kaydedilen iddianamede, "Sandık adına banka hesabı açılmadığı; tanık ifadelerinde de belirtilen İstanbul Büyükşehir Belediyesince ve özel hukuk gerçek ve tüzel kişileri tarafından yapılan gıda paketi yardımlarının sandık kayıtlarında hiç gösterilmediği anlaşılmıştır." denildi.
MKY Sandığı’na alınmış gibi gösterilen nakit ve çeklerle ilgili olarak Tahsilat Makbuzlarıyla 2004 ve 2005 yıllarında toplam 1.936.758 YTL tahsil edildiği; MKY Sandığına kömür ve gıda paketi alınmış gibi gösterebilmek için çeşitli şirketlere ait toplam 1.938.781,30 liralık 19 adet sahte ve naylon fatura temin edildiğinin ifade edildiği iddianamede, MKY Sandığı’nın paravan bir sandık olduğu, ‘kimsesizlere yardım’ gibi ulvî bir amacın arkasına saklanılarak nakit ve çek ödemesinde bulunan kişilerin ‘yardım yaptıkları yönünde’ ikna edildiğinin belirlendiği vurgulandı.
Tuzla Akfırat Belediyesinde meydana gelen yolsuzluk olaylarını ortaya çıkaran Hüseyin Çelik’in avukatı Ömer Yeşilyurt’un yolsuzluğu yapan grup tarafından öldürüleceği, olayın gerçekleşmesi sonrasında 17 yaşında başka bir şahsın olayı üstleneceği de iddianamede anlatıldı.
Akfırat Beldesinde faaliyet gösteren ve kendini şeyh olarak adlandıran Yaşar Yılmaz’ın bölge üstünde etkili olduğunun belirtildiği iddianamede, Hilmi Yıldız’ın Yaşar Yılmaz sayesinde belediye başkanı seçildiği, seçim zamanı Yaşar Yılmaz’ın bölge halkı üzerinde dini kullanarak baskı kurduğu, onun sözünü dinlemeyenlerin bölgede barınamayacağı, Hilmi Yıldız açığa alındıktan sonra yerine atanacak olan başkan vekili konusunda meclis üyelerine baskı uygulandığı, evlerinin taşlandığı, Hilmi Yıldız’ın başkan seçildikten sonra bu şahsa çıkar sağladığı, mecliste alınacak kararların bile Yaşar Yılmaz’ın isteğine göre alındığı, Yaşar Yılmaz’ın 15 eşinin olduğu, vatandaşın korkusundan bir şey söyleyemediği belirtildi.
Gizli tanık ifadelerine dayandırılan bu iddialar dışında sabit bir işi olmamasına rağmen eşlerinin ve kendisinin varlık içinde yaşadığı, önceki belediye döneminde Yaşar Yılmaz’ a belediye işçilerinin maaşlarından kesinti yapılarak para verildiği, Hilmi Yıldız’ın döneminde ise kargo kutusu içerisinde Yaşar Yılmaz’a para verildiği, ayrıca arsalar üzerinde sahte belgeler ile oynama yaparak Yaşar Yılmaz’ a rant sağlandığı kaydedilen İddianamede, “Bu görüşmeler kapsamında yaptığı hizmet ve propaganda faaliyetine karşılık Belediye kaynaklarından Yaşar Yılmaz’a aktarılan sadece gayrimenkul değil aynı zamanda nakit akışının da bulunduğu açıkça anlaşılmaktadır denildi.
İddianamede ayrıca şunlar anlatıldı:
“Şüpheliler tarafından oluşturulan topluluk incelendiğinde, sahip oldukları Belediye olanaklarını kullanarak, esas itibariyle mali kaynaklı suçlar işlemek suretiyle haksız menfaat temini yöntemini benimsemiş olmakla birlikte bu yolda karşılarına çıkabilecek engelleri ortadan kaldırmak maksadına matuf olarak bir kısım şüphelileri yine Belediye olanaklarını kullanmak suretiyle maaşa bağladıkları ve bu şahısları adeta örgüt evi olarak adlandırılabilecek mekanlarda barındırarak menfaatleri aleyhine ihbar ve şikayetlerde bulunan mağdurların üzerine sevk ederek ve cebir tehdit unsurları kullanarak sindirme faaliyetinde bulundukları, aynı şekilde bölgede dini güç ve etkinliğe sahip olan şüpheli Yaşar YILMAZ’ı da Belediye kaynaklarından nemalandırarak kendi saflarına çekmek suretiyle propaganda faaliyeti yürüttükleri anlaşılmaktadır."
Şüphelilerin “Müşteki Hüseyin Çelik’e yönelik iftira, yaralama ve tehdit eylemleri, Müştekiler Talip ÇELİK ve Erkan ÇELİK’e yönelik yaralama, silahlı tehdit, hırsızlık ve yağma eylemleri, Müşteki Şaban ÖZDEVECİ’ye yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve tehdit eylemleri, Müşteki Sinan ÖZTÜRK’e yönelik yaralama, tehdit ve yağma eylemleri, Müşteki Mustafa ÇELİK’e yönelik tehdit eylemi, Müşteki Mustafa KAYMAZ’a yönelik tehdit eylemi, Müşteki Mehmet EREN’e yönelik tehdit eylemi, Musa HASDEMİR’in serbest bırakılmasına ilişkin rüşvet verme eylemi, Sarp SEZEN’in serbest bırakılması için rüşvet verme eylemi, Ali İŞLEK için tavassut eylemi, Mehmet Fatih MUSAL isimli şahıs adına rüşvet eylemiö gibi bir çok suça karıştıkları da iddianamede belirtildi.
Hilmi Yıldız’ın suç işlemek amacıyla kurulan örgütün yöneticiliğini yapmak, ihaleye fesat karıştırmak ve resmi belgede sahtecilik, zimmet, görevi kötüye kullanmak, irtikap, resmî belgeyi bozmak, edimin ifasına fesat karıştırmak, mühürde sahtecilik, vergi kaçakçılığı, iftira ve tehdit, yaralama, yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, mala zarar verme, hırsızlık, silahlı tehdit, Ruhsatsız bıçak bulundurmak suçlarından 137 yıldan 342 yıla kadar hapsi istendi.
Yıldız’ın oğlu Enes Yıldız’ın ise “suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak, resmi belgede sahtecilik ve zimmet, irtikâp, iftira, tehdit, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçlarından 32 yıldan 84 yıla kadar hapsi talep edilirken şüpheli Yaşar Yılmaz’ın “suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak, resmi belgede sahtecilik ve zimmet suçlarından” 13 yıldan 34 yıla kadar hapsi istendi. İddianamede diğer 47 şüphelinin çeşitli yıllarda cezalandırılması istendi.