AKP İstanbul Milletvekili ve Yeni Şafak yazarı Markar Esayan, Hrant Dink cinayetine ilişkin yönetimine kayyum atanan Bugün gazetesine verdiği söyleşideki bazı ifadelerinin çarpıtıldığını söyledi. Esayan, "Bugün gazetesi benimle yaptığı röportajı söylemediğim şekilde ve uyardığım halde “Dink'i FETÖ öldürdü” başlığıyla verdi. Bu heves yanlıştır. Gereksizdir" dedi.
Esayan, Dink'in ölümünün 9. yıl dönümünde Bugün gazetesinden Aslıhan Karataş'a verdiği söyleşide “Açıkçası bu toplu cinayetler, paralel terör örgütünün devleti ele geçirmek için kamuflaj olarak kullandığı popülist olaylardı. Kanaatim bu işte ihmal boyutunda zaten varlar, doğrudan planlayıcı planlayıcı olmaları da yüksek ihtimal. Bunun amacı ne olabilirdi? Bence devleti, milli orduyu ele geçirmek” ifadelerini kullanmıştı.
Esayan'ın Yeni Şafak'ta "Gölge etmeyin başka ihsan istemez..." başlığıyla yayımlanan (21 Ocak 2016) yazısı şöyle:
Hrant Dink cinayetinin dokuz yılda aydınlatılmamış, aydınlatılamamış olması, kendi başına büyük bir sorun. Dolayısıyla, bu konunun böyle açık bir yara olarak kalması da onu suistimallere açık hale getiriyor.
Bu dokuz yıl maalesef böyle geçti. Ama artık yeni tecrübelerimiz, bilgilerimiz var. Ve bu tecrübeler artık davanın aydınlatılması için de büyük fırsatlat sunuyor. Bu nedenle bazı önemli risklere dikkat etmek gerekli.
Birincisi, bu cinayet ve ardından gelen dava süreçlerinin araçsallaştırılmasıdır.
Buna, Hrant Dink'i önemseyen, gerçekten onun anısına ve adaletin yerine gelmesini isteyen herkesin dikkat etmesi lazım. Bu partiler, siyaset üstü bir mesele olmalı, gündelik, konjonktürel çekişmelere malzeme edilmemeli, hele hele insanların kişisel hesaplarına, öfkelerine, intikam veya rövanş isteklerine malzeme edilmemelidir.
Salı günü Meclis Genel Kurulu'nda Hrant Dink anısına yaptığım konuşmada bunun altını özellikle çizdim. Hem Meclis Başkanvekili Sayın Pervin Buldan'ın açılış konuşmasında, hem de daha sonra söz alan CHP ve HDP'li vekillerin Dink'le ilgili konuşmalarında, değerli yönler olduğu kadar, araçsal akılla bu cinayete yaklaşan bölümler de vardı.
Mesela; Hrant Dink cinayeti, PKK'nın özellikle Güneydoğu'da işlediği cinayetleri meşrulaştırmak üzere araçsallaştırılamaz. Yalandan bir Dink güzellemesi yaptıktan sonra, Dink cinayetini işleyen zihniyetin bugün aynı pratiği Güneydoğu'da uyguladığı türünden değerlendirmeler, doğrudan Hrant Dink'in anısına, düşüncesine yapılmış en büyük saygısızlıktır. Hrant Dink'in Kürt sorunu ile ilgili yazılarını önlerine koyarsak çok mahçup olurlar. Dink, şiddeti kategorik ve amasız olarak reddetmiş, devrimci halk savaşı gibi yöntemleri mahkum etmiştir.
Hrant Dink, 1128 akademisyenin bildirisinde zuhur eden zihniyet ile illiyet kurulacak da son kişidir. PKK'nın ayaklanma ve sivil, çocuk, asker, polis öldürme vahşetini, “Kürt halkını devlete karşı koruma” olarak nitelendiren bir zihniyet, asla Dink'in adı kullanılarak sevimlileştirilemez. Özellikle kendisini Dink'e yakın gören kişilerin, kendi ideolojik saplantılarını, hayata, bir siyasi harekete, hatta kendilerine karşı olan öfkelerini Dink'in anısına yansıtmaları, hatta onu cinayet davasına karıştırmaları en büyük saygısızlıktır.
“Dün Dink'e yapılanlar, bugün 1128 akademisyene yapılıyor” diyenler onun yüzüne yarın nasıl bakacaklar?”
Mümkün değil, ama ben bu “görüşleri”, ayıpları paylaşmış olsaydım dahi, bu araçsallaştırmaya yine karşı çıkacaktım.
Öte yandan bizlere düşen başka neler var?
Dink cinayeti, kanımca politik bir konjonktürün içinde, diğer cinayet ve gelişmelerle doğrudan bağlantılı bir dizi olayın tepe noktalarından birisidir. Bu cinayeti sadece Ermeni olmasına, ırkçılığa endekslemek nesnel bakışa zarar verir. Evet, tetikçilerin ve iklimin Ermeni karşıtlığının bu cinayeti kolaylaştırdığı doğrudur. Ama Dink, sadece bir nefret cinayetine kurban gitti demek, fail/leri belirsizleştirmek anlamını taşır.
Aynı durum, cinayeti “Katil devlet” gibi soyut bir kavrama yüklemek için geçerli. Bu ucuz, yüzeysel ve sorumluluk üstlenmeyen aktivist bir eğilimdir. Onun öldürüldüğü yeri, “Faşistler öldürüyor, AKP koruyor” pankartlarıyla süslemek, “bu davayı kullanıyor ve hiç önemsemiyoruz” demektir.
Yine bu davayı, paralel örgütün tasfiyesinde araçsallaştırmamak, ama bunu yapmayalım derken bu örgütün olası dahlini de gözden kaçırmamak gerekir. (Mesela Bugün gazetesi benimle yaptığı röportajı söylemediğim şekilde ve uyardığım halde “Dink'i FETÖ öldürdü” başlığıyla verdi. Bu heves yanlıştır. Gereksizdir.
Bu nedenle, kamu görevlilerinin de dahil edildiği son iddianameyi Dink avukatları gibi çok önemsiyor, oldukça objektif buluyorum. Öte yandan bu davanın/gazetesinin, cinayetin kullanım değerinin çevresini oksitlemiş olan sol çevrenin son iddianameye ilgisizliği de dikkat çekici. Ne yani, katil istediğimiz kişi çıkmazsa diye, önleme faaliyetine mi gireceksiniz?
Bu nasıl Hrant'ın arkadaşlığıdır?