T24 - Radikal gazetesi yazarı Murat Yetkin, Libya'da Devlet Başkanı Muammer Kaddafi rejiminin çökmesinin ardından, benzer olayların Suriye'de de yaşanacağını belirtirken, "Gaddafi, Hüseyin dersini almadı, iktidarının sonu kötü geldi. Esad, Gaddafi dersini almamakta direndiğini yine önceki akşam, Suriye devlet televizyonunda kendisine sordurduğu çanak sorulara verdiği yanıtlarla gösterdi" dedi.
Murat Yetkin'in "Gaddafi'nin sonu gelirken" başlığıyla yayımlanan (23 Ağustos 2011) yazısı şöyle:
Gaddafi'nin sonu gelirken
Dün bu yazıyı yazarken Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Mun, Libya’daki durum üzerine açıklama yapıyordu. BM Genel Sekreteri de Türkiye dahil pek çok ülke gibi Gaddafi’ye bağlı güçlere ‘Daha fazla can kaybına yol açmamak için’ bir an önce çekilme çağrısı yapıyordu.
O sırada ajanslar, NATO destekli direnişçi güçlerin daha önceki gece dış mahallelerine girdiği başkent Trablus’ta halktan da buldukları destekle Gaddafi’nin sarayına doğru sokak sokak çatışarak ilerlediği haberlerini veriyordu.
Yine ajans haberlerine göre, ülke yönetimini bir darbeyle ele geçirdikten sonra kırk yıldır bırakmayan Gaddafi’nin zaten dün (biri teslim olmak suretiyle) direnişçilerin elinde bulunan iki oğluna ek olarak bir oğlunun daha yakalandığı yolunda tam doğrulanamayan haberler veriyordu.
Türkiye’nin tutumu zaten geçen ay İstanbul’da yapılan toplantıda Libya halkının meşru temsilcisi olarak Bingazi merkezli Geçici Konsey’i (diğer NATO üyeleriyle birlikte) tanıması ve ardından Trablus büyükelçisini geri çekmesinin ardından kesinleşmişti.
Önceki akşam Başbakan Tayyip Erdoğan AK Parti İstanbul İl Başkanlığı iftar yemeğinin ardından yaptığı konuşmada biraz değindi gerçi, ama asıl tutum dün Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun açıklamasıyla geldi.
Davutoğlu, Gaddafi’nin Libya’daki durumundan herkes için çıkarılacak dersler olduğunu söylüyordu.
‘Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla’ deyimini hatırlatan bu mesajın muhatabı Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad idi.
Ankara haftalardır, aylardır Esad’ı sonunun Irak’ta Saddam Hüseyin, Libya’da Muammer Gaddafi gibi olmaması için uyarıyor.
Gaddafi, Hüseyin dersini almadı, iktidarının sonu kötü geldi. Esad, Gaddafi dersini almamakta direndiğini yine önceki akşam, Suriye devlet televizyonunda kendisine sordurduğu çanak sorulara verdiği yanıtlarla gösterdi. Dün İstanbul’da toplanan Suriyeli muhalifler, bu sözleri daha önce de duyduklarını ve artık inanmadıklarını söyledi.
Esad’ın kendisine sordurduğu sorulardan birisi de Türkiye’nin, soruya göre ikiyüzlü tutumu üzerineydi. Esad güya olgun davranarak Türkiye’yi anlayamadığını söyledi.
Politikanın salt ilkelerden ibaret olduğunu zannedip, değişen koşullara göre çıkakların da değişebileceğini göremeyen ideolojik ve siyasi miyopluk çekenler, Türkiye’nin Libya ve Suriye konusundaki manevralarının ülke çıkarlarını korumaya yönelik olduğunu anlayamıyor.
Evet, manevralar keskindi. On gün içinde Erdoğan’ın Gaddafi elinden insan hakları ödülü almasından NATO harekâtına asker gönderme aşamasına geldi Ankara. Bu yılın ilk aylarında ortak bakanlar kurulu toplantısı düzenlenen Suriye ile artık ‘konuşacak bir şey kalmadığı’ söyleniyor şimdi.
Bunlar doğru, ama değişim rüzgârları da keskindi ve manevranın da keskin olması gerekiyordu. Aksi halde Türkiye’nin 1950’lerden beri daha çok parçası olmaya çalıştığı Batı’dan ayrı düşme tehlikesi vardı ve Erdoğan’ın ne siyasi, ne ekonomik olarak bunu göze alma niyeti ve ihtimali vardı; akılcı olmazdı.
Türkiye, her modern devlet gibi manevra yapma kapasitesini gösterdi. Suriye, Libya’da ne yazık ki kanlı bitmekte olan bir dönemin ardından hâlâ bir şey değişmemiş ve değişmeyecekmiş gibi davranabilir mi? Manevra yapmadan kayalara çarpmaktan kurtulabilir mi? Gaddafi’yi kurtaramayan bu inat, Esad için durumu giderek zorlaştırıyor.