Ertuğrul Özkök, eşinin adına gönderme yapan "Tansu'ya Mektuplar" başlığı altında yazdığı ve "newsletter" olarak paylaştığı yazılarında bugün, Osman Kavala'nın Gezi davasında hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs (TCK 312) suçlamasından, takdir inidirimi olmaksızın ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılmasını, "Benim anlamadığım ise şu. Bütün dünya biliyor ki bu hukuki bir ceza değil" sözleriyle değerlendirdi.
Özkök'ün, "Yaşasın adalet: Arı kolonlarının darbe girişimi başarıyla bastırıldı" başlığıyla paylaştığı yazısı şöyle:
"Başlık size tuhaf geldi değil mi…
“Bu adam yine fantezi yapıyor” diye düşündünüz…
Hayır yemin ediyorum doğru.
Osman Kavala başarılı olsaydı, arı kolonları ile darbe yapacaktı.
Yanlış okumadınız. Hem de eşek arısı değil, bildiğimiz bal arıları ile…
Sizlere bal arılarının bölücü darbe eyleminin ne olduğunu da söyleyeceğim.
Ona da şaşıracaksınız.
Bu arkadaşlar Gezi olayları sırasında “Sevişmeme eylemi” yaparak, hükümeti devirmeye kalktılar.
O nedenle bu ceza az bile…
İdam cezası olsaydı idam bile verilebilirdi.
301'inci sayfadaki kalkışma haritası
Dün Osman Kavala’ya müebbet hapis cezası veren iddianameyi hazırlayan savcılar, bu iki iddiayı da iddianemelerine koydular.
Buyurun, Türkiye’nin imajına en ağır darbeyi vuran bu kararın iddianemesinin 301’inci sayfasına…
Orada bir harita var.
Türkiye dört bölgeye bölünmüş.
Üzerindeki ifade ise şu:
“Yine şüphelinin cep telefonunda yapılan incelemede 27/02/2016 tarihinde çekilmiş, Türkiye Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğünün bozularak sınırların yeniden çizildiği şüphelinin cep telefonu ile çekildiği tespit edilen fotoğrafın ele geçirildiği…”
Bu gizem Türkçedeki ifade bana değil, iddia makamına ait…
Evet işte bu harita, Osman Kavala’nın darbe girişimi sonucunda Türkiye’yi nasıl böleceklerinin kanıtı olarak orada duruyor.
1988'de bir Alman'ın çizdiği bu harita neydi?
Peki neydi bu harita?
Onu da anlatayım.
1988 yılında, bir Alman bilim insanı, Prof. Friedrich Ruttner, bir arı kitabı yayınladı.
Adı “Bal arılarının Biyocoğrafyası ve Taksonomisi”ydi...
O kitapta arı kolonilerinin Anadolu ve Kafkasya’daki dağılımlarını gösteren bir harita vardı.
Kitap bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de birçok arı araştırmasında ana kaynak olarak kullanıldı.
O haritalar Türkiye’de de yayınlandı.
Osman Kavala’nın cep telefonunda bulunan harita işte buydu.
Biz Anadolu bal arılarını Kuvvacı sanırdık. Sevr'ciymiş
Biz Anadolu bal arılarını Kuvvacı sanırdık meğer hepsi Sevr’ci, darbeci ve bölücüymüş…
Şimdi şakayı bir yana bırakıp tekrar ciddiyete dönelim. İşte bu ikinci harita dün müebbet hapse mahkûm edilen insanın iddianamesine konuldu.
Üstelik Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın Osman Kavala ile ilgili kararına itiraz şerhinde, “Arı haritası ülkeyi bölme haritası olarak iddianameye konur mu” diye itiraz etmesine rağmen hepimizin aklıyla, mantığıyla, hukukun temel ilkeleriyle alay eder gibi orada tutuldu.
Sevişmeyen bal arılarının Gezi çadırındaki eylemleri
O da yetmedi, bütün dünyada, bu arada Türkiye’de serbestçe satılan bir “Barışcı yollarla sivil itaatsizlik” kitabı da o iddianameye delil olarak konuldu.
O kitaptaki sivil itaatsizlik yöntemlerinden biri de “Sevişmeme yoluyla direnmekti…”
Yanlış okumadınız…
Evet bir insan işte böyle iddia ve sözde delillerle müebbet hapse mahkûm edildi.
Ve geldiğimiz noktada şu oldu:
Osman Kavala, önce Gezi davasından tutuklandı, yargılandı beraat etti.
Tahliye edildi ama ertesi gün bu defa casusluk iddiası ile tutuklanıp hapse kondu.
Dün hepsinden daha da garabet bir şey oldu.
Son iki yıldır hapiste yattığı casusluk iddiasından beraat etti, daha önce beraat ettiği Gezi davasından ise ağırlaştırılmış müebbet cezası aldı.
Yine de hafif atlatıldı, maazallah beraat etseydi
Osman kardeşim yine üzülme…
Emin ol bundan da beraat etseydin, bir günlüğüne tahliye edilecektin ama, ikinci gün Allah göstermesin bu defa çocuk pornosundan bile içeri alınabilirdin.
Türkiye'nin demokrasi ile yeniden buluşma şansını yakaladığı gün
Benim anlamadığım ise şu.
Bütün dünya biliyor ki, bu hukuki bir ceza değil.
Hepimiz son günlerde Türkiye’nin Rusya-Ukrayna savaşındaki desteklediğimiz tutumu nedeniyle Batı ve demokrasi coğrafyası ile aynı yola girebileceği umuduna kapılmıştık.
Meğer Osman Kavala davası gibi o da üç günlük bir hayalmiş…
Ama bilelim ki, bu davayı, şu yıldızların altında vicdan denen şeyin zerresine sahip olan hiçbir insana anlatamazsınız ve anlatamayacaksınız.
Son sözüm:
Yaşasın adalet… Bal arısı kolonilerinin, seçilmiş hükümeti devirmek için iğne silahları ile başlattıkları darbe girişimi başarıyla bastırılmıştır…
Yine Çetin Altan'ın o vasiyet sözünü hatırladım
Ne demişti rahmetli Çetin Altan o vasiyet sözlerinde:
“Hayal ettiğimiz ülke bu değildi…”
Çünkü biz, bal arıları kolonileri haritasınn bölücülük değil, bir bioçeşitlilik, bir doğa zenginliği olarak kabul edildiği bir ülke hayal etmiştik.
Einstein de ne demişti…
Arılar ölürse, sıra insanlara gelir…