Tuncay Güney'in TRT 2'de yaptığı açıklamalara tepkiler sürüyor. Bu isimlerden biri de Ertuğrul Özkök. Bugünkü köşesinde şunları yazdı:
Genelkurmay: Masumiyet karinesi ihlâl ediliyor
Önceki gece hayatımda ilk defa devlet eliyle tehdit aldım.Bu yazıyı çekinerek yazıyorum.
İçimden, "Keşke benden hiç söz edilmeseydi ve çok daha rahat yazabilseydim" diye geçiyor.
Yani mağdurlardan biri ben olduğum için biraz kompleksle, biraz çekinerek yazıyorum.
* * *
Önceki geceden itibaren telefonlarım çalmaya başladı.
"TRT’de biri senin hakkında konuşuyor."
"Haham" olmadığını, birçok konuda yalan söylediğini ispatlayan bir diziyi yayınladığımız günden beri bizi tehdit ediyordu.
Elinde kaset varmış, yok bunları açıklarmış.
Hayatımız tehditlerle, iftiralarla mücadele içinde geçtiği için, vız gelir tırıs gider.
Dün böyleydi, bugün de böyle, yarın da böyle olacak.
Ancak bu tehditlerin bize tebliğ edilmesine aracılık yapan TRT’ye bir çift sözüm var.
TRT; devletin televizyonu.
Yani bizlerin verdiği vergilerle yaşıyor.
Birisi çıkıp, önüne geleni harcıyor.
Ülkenin ana muhalefet partisi başkanı MİT ajanı oluyor.
İşadamları karanlık ilişkiler içinde gösteriliyor.
Komutanlar hiçbir mesnedi olmayan suçlamalara maruz bırakılıyor.
Gazeteciler hakkında ipe sapa gelmez sözler söyleniyor.
Devletin polisine işkenceci deniliyor.
Ve kimse soru sormuyor.
Kardeşim sen neden tutuklandın?
Siz sormadınız ben söyleyeyim.
Dolandırıcılıktan.
Dışarı nasıl kaçtın?
Veya kaçırıldın?
Madem bu kadar şey biliyordun, nasıl olup da seni bıraktılar?
Soran yok, dinleyen çok...
O konuşuyor, TRT’miz, "Tarafsız saha müşahidi" olarak çanak tutuyor.
"Anlat kardeşim, biraz daha anlat. Önüne geleni biraz daha parçala."
* * *
Bir de şu tesadüfe bakın.
Bantların avukatlara verilip, ülkede yeniden bir propaganda furyasının başlatıldığı gün, TRT’miz de, aynı şahısla canlı bağlantı kuruyor.
Sanki tarihinde böyle bir şey varmış gibi, bize bir de yayıncılık başarısından söz ediyor.
Şahıs, devletin yayın kuruluşu üzerinden bize tehdit savuruyor.
"Üstüme gelirseniz, sizi yakarım."
Madem o şahısla bu kadar "kanka"sınız, isteyin o tehdit kasedini yayınlayın da, yayıncılık başarısı olsun.
Ben şuna inanırım:
"Gerçek, zan altında kalmaktan daha az acıtıcıdır."
Son zamanlarda TRT’deki gelişmeleri ilgiyle ve sevinerek izliyordum.
Olumlu birçok iş yapılıyordu.
Ama bu olay bir şeyi gösterdi.
TRT gözümüzde devletin kurumuydu.
Önceki günkü yayından sonra artık, benim gözümde devletin değil, "derin devlet"in kurumudur.
Partizanlığın hálá egemen olduğunu bir kere daha gözümüzün içine soktu.
Artık sadece şunu bilmek istiyorum.
Acaba bu derin operasyon emri nereden geldi?
Evet, işte onu çok merak ediyorum.
Burası Türkiye, bir gün mutlaka onu da öğreniriz.
* * *
Hayatımda ilk ağır direkt tehdidi 1997 yılında bir mafya babasından almıştım.
Kamuoyu önündeki ilk açık tehdidi de, devletin kurumu TRT aracılığıyla aldım.
Bana bu zevki tattıran devletimin müstesna kurumuna en içten teşekkürlerimi sunarım.