Gündem

'Ersöz'e bir şey olursa sorumlusu Öz'dür'

İkinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanıklarından emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ün avukatı Ali Rıza Dizdar konuştu.

13 Ocak 2010 02:00

T24 - İkinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanıklarından emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ün avukatı Ali Rıza Dizdar, ''haber alma ödeneğinin kullanımı''na ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında müvekkilinin yattığı hastaneye gidilerek ifadesinin alınmasının ''hayatını tehlikeye sokmak'' anlamına geldiğini öne sürerek, ''Eğer müvekkilime bir şey olursa sorumlusu savcı Zekeriya Öz'dür'' dedi.

Dizdar, Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nde basın mensuplarına yaptığı açıklamada, önceki gün kendisinin Silivri'de olduğu bir sırada Başbakanlık teftiş heyeti ile savcıların müvekkilinin yattığı hastaneye giderek ifadesini aldıklarını söyledi.

İfade alma ve aramanın bir alımla ilgili olduğunu anlatan Dizdar, ''Bu alım silah alımı falan değil, teknik takip ile ilgili araç ve gereç alımıyla ilgili bir firmaya ödenen miktarla o firmanın aldığı komisyon arasında fark olduğundan dolayı... O dönemde bu alımdan sonra teamül ve yasa buymuş, komutan emekli olurken örtülü ödenek tutanağı imha ediliyormuş. Müvekkilimin de örtülü ödenek tutanağında imzası varmış. Onun için bir soru sormuşlar'' dedi.

Hastanede sorgulama yapmanın hukuken geçersiz olduğunu öne süren Dizdar, ''Hastaneye sorguya gitmek müvekkilimin hayatını tehlikeye sokmak demektir. Eğer müvekkilime bir şey olursa sorumlusu savcı Zekeriya Öz'dür. Bunu kendisine de söyledim 'müvekkilime bir şey olursa sorumlusu sizsiniz' diye'' ifadesini kullandı.

İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ün kendisine ''Oraya gitmemizdeki gerekçe, aramamızdaki gerekçe onu korumak... Etraftan kendisine karşı suikast olabilirliği de var'' dediğini aktaran Dizdar, suikast iddiasıyla ilgili dosyanın başka bir savcı tarafından yürütüldüğünü söyledi.

Dizdar, dün gece 10 yerde arama yapıldığını hatırlatarak, herhangi bir bilgi ya da belgenin bulunmadığını öne sürdü.

Herkesin yargılanma ve savunma hakkının olduğunu anlatan Dizdar, ''Yürümekten aciz, yere düşebilecek adamı ayağa kaldırdılar, aramaya kalktılar. Her yeri aradılar. Bir tek tekerlekli sandalyesini aramadılar. Paşanın hayati tehlikesi olsa da bu cuma günü tekerlekli sandalyeyle ya da nasıl olursa olsun mahkemeye gelmek istediğimizi söyleyeceğim ve müvekkilimi mahkemeye çıkaracağım'' dedi.

Gazetecilerin arama gerekçesini sorması üzerine Dizdar, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin kararında ''Ergenekon'la ilgili belge ve bilgilerin saklanması olduğu'' yanıtını verdi.

Aramalar sırasında Ersöz'ün kızı Fulya Ersöz'ün çantasının arandığını da dile getiren Dizdar, ''Çantasının içinde erkek arkadaşının bir mektubu varmış. 'Benim özelimdir okuyamazsınız' demiş ama polisler 'alıyoruz' deyince mektubu yırttı. Polisler parçalanmış mektubu delil olarak yine de götürdüler'' diye konuştu.

Gazetecilerin, savcıların Ersöz'e hangi soruları yönelttiğini sordukları Dizdar, ''Savcılar 'imha tutanağında isminiz var' demiş, o da yasa gereği örtülü ödenek tutanaklarının emekli olurken imha edildiğini söylemiş'' dedi.

Bu arada, İstanbul Cumhuriyet Savcıları Fikret Seçen ve Mehmet Murat Yönder tarafından önceki gün tedavi gördüğü İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi'nde ifadesine başvurulan Levent Ersöz'ün, ''Yapılan harcamalarda parayla hiçbir temasının olmadığını, 2002-2004 yıllarına ait haber alma ödeneğinin kullanılmasına ilişkin belgelerin imha edildiğinin doğru olduğunu ancak imha işleminin daha önceki uygulamalar örnek alınarak gerçekleştirildiğini'' söylediği öğrenildi.