-ERSÖZ, TEDAVİ GÖRDÜĞÜ HASTANEYE GÖNDERİLDİ İSTANBUL (A.A) - 09.05.2011 - İkinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanığı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, rahatsızlığını anlatarak duruşmalardan vareste tutulmak isteyince tekrar tedavi gördüğü Selimpaşa Devlet Hastanesine gönderildi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada söz alan avukat Cavit Subaşı, Levent Ersöz'ün avukatı Ali Rıza Dizdar'ın, annesinin vefatı nedeniyle duruşmaya katılamadığını belirterek, Ersöz'ün sağlık durumu hakkında mahkeme heyetine bilgi verdi. Mahkeme heyetine başkanlık yapan Hasan Hüseyin Özese de Ersöz'e, ''Bir rahatsızlığınız varsa doktor çağırabiliriz'' dedi. Ersöz ise ölüm riski yüzde 80 olan bir hastalığa yakalandığını söyledi. Hastalığının Adli Tıp Kurumu, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi ve Silivri Devlet Hastanesi raporlarıyla belgeli olduğunu belirten Ersöz, rahatsızlıklarını dosya olarak hazırladığını ve mahkemeye sunacağını ifade etti. Ersöz, sağ bacağındaki rahatsızlık nedeniyle ayağını rahat kullanamadığını, sağa ve sola çeviremediğini, yardım aldığını, sol kolunu da kullanamadığını kaydetti. İki üroloğun kendisinde kanserli dokuya rastlandığını söylediğini, bir doktorun ise aksini söylediğini ifade eden Ersöz, ''Buraya neden çağrıldığımı anlayabilmiş değilim. Kesinlikle tedavi olmak istiyorum. Beni huzurda görmek istemiş olabilirsiniz ama oturarak uzun süre kalamıyorum. Bu nedenle duruşmalardan vareste tutulmayı talep ediyorum'' diye konuştu. Ersöz, şekerinin 53 ile 550 arasında, tansiyonunun da 4 ile 20 arasında gelip gitmesine rağmen bu durumunun stabil olarak değerlendirilerek revirin üst bölümünde yüksek güvenlikli bir koğuşta kalabileceğinin uygun görüldüğünü ifade etti. Bir süre sonra duruşma salonundan çıkarılarak binanın önünde bekleyen ambulansa bindirilen Ersöz, tedavi görmekte olduğu Selimpaşa Devlet Hastanesine gönderildi. -SUSURLUK DAVASI SANIKLARIYLA İLİŞKİSİ- Duruşmada beyanları alınan tutuklu sanıklardan Fatma Cengiz de telefon görüşmelerine açıklık getireceğini belirterek, görüştüğü MİT'çilerin telefonun pin kodunu bildiğini, isteyen bütün arkadaşlarının telefonunu kullandığını söyledi. Çapraz sorgusu sırasında üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu, Fatma Cengiz'e, İbrahim Şahin ile telefon görüşmelerini önce tiyatro olarak açıkladığını, sonra vazgeçtiğini, yine Susurluk kazasından bildiği için açıp Şahin ile tanışacağım dediğini belirterek, bu ifadelerin çeliştiğini bildirdi. Cengiz de Şahin'i Kayseri'ye sohbet için çağırdığını ancak Şahin'in MİT ve Genelkurmay Başkanlığı tarafından yasak konulduğu için yayına çıkmadığını dile getirdi. Haşıloğlu'nun ''Korkut Eken'in de kullandığı anlaşılan telefondan Akif Aktan ile görüşüyorsunuz. Susurluk davasında mahkum olan sanıklarla ilişki kurmak istemenizin sebebi nedir?'' diye sorduğu Cengiz, gerek Korkut Eken gerekse İbrahim Şahin gibi bu ülkeye emek veren herkese saygısı olduğunu söyledi. Haşıloğlu'nun ''Terörle mücadele eden sadece Korkut Eken, İbrahim Şahin değildir'' sözlerine Cengiz, ''Kim olursa olsun ona da aynı saygıyı gösteririm'' yanıtını verdi. -''BEN RADYOCUYUM, İŞİM LAY LAY LOM''- Haşıloğlu'nun ''Telefon içeriklerinden Korkut Eken'i tanıdığınız anlaşılıyor'' demesi üzerine Cengiz, Eken'i tanımadığını, koruması olan Akif Aktan ile telefonda görüştüğünü ifade ederek, ''Ben radyocuyum. Şaka yaparım. Benim işim lay lay lom'' diye konuştu. Cengiz, Haşıloğlu'nun ''Sedat Bucak ile tanışıklığınız neye dayanıyor?'' sorusuna da Bucak'ı tanımadığını, Ankara'ya gittiğinde Kuvayı Milliye Derneğinde görevli olan bir kadından telefonunu aldığını, bir süre sonra aradığında ise telefonun kullanılmadığını gördüğünü anlattı. Haşıloğlu, daha önceki savcılık ve mahkeme ifadelerinde MİT'çilerden söz etmemesine rağmen duruşmadaki savunmasında bunları anlattığı ve tehdit edildiğini söylediğini ifade ederek, ''Savunmanıza kadar MİT'çilerden bahsetmemişken şimdi söz ediyorsunuz. Şu andaki tehdit sizi korkutmuyor mu?'' dedi. Cengiz'in tehditten korktuğunu söylemesi üzerine Haşıloğlu ''Tehdit ortadan kalkmadığına göre neden söz ettiniz?'' diye sordu. ''Yalan mı söyleyeyim?'' diyen Cengiz'e Haşıloğlu, ''Yalan söyleyemedim diyorsunuz. Oysa beyanınıza göre savcılığa, nöbetçi mahkemeye yalan söylediniz. Bu mahkemeye geldiğinizde tehditten söz ettiniz'' dedi. Cengiz ise tehdidin başından beri var olduğunu kaydederek, ''30 aydır biz yatıyoruz. Biraz da onlar yatsınlar'' şeklinde konuştu. Haşıloğlu'nun ''İbrahim Şahin ile telefondaki konuşmalarınızın hepsi tiyatro mu?'' sorusuna Cengiz, bazı görüşmelerin tiyatro olduğunu, bazılarının ise başka konuşmalar olduğunu, ancak bu konuşmaların birbirine katılarak iddianameye konulduğunu savundu. Cengiz, telefon görüşmelerinde söz ettiği Metin Gürak, Bekir Kalyoncu, emekli orgeneraller Hilmi Özkök ve İlker Başbuğ'u da tanımadığını dile getirdi.