Dünya

EROĞLU'NDAN BAN Kİ

04 Kasım 2010 16:45

-EROĞLU'NDAN BAN Kİ-MUN'A MEKTUP  LEFKOŞA (A.A) - 04.11.2010- KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'a gönderdiği mektupta, Kıbrıs Rum tarafınca da ileriye dönük yaklaşım sergilenmesi ve siyasi irade gösterilmesi durumunda, yıl sonuna kadar kapsamlı bir çözüme ulaşmanın mümkün olduğuna inandığını vurguladı. Eroğlu, 1 Kasım tarihli mektubunda, Rum Yönetimi lideri Dimitris Hristofyas'ın 24 Eylülde Birleşmiş Milletler'in 65. Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmaya değinmek istediğini belirterek, bilinen sebeplerle, Kıbrıs Türk tarafının BM Genel Kurulu'nda söz hakkı olmamasından dolayı, Hristofyas'a yazılı cevap vermek zorunda olduğunu kaydetti.  Eroğlu, mektubunda, Kıbrıs'ta kapsamlı bir çözüme ulaşmayı amaçlayan müzakerelerin devam ettiği bir dönemde ve tarafların karşılıklı suçlamalardan kaçınması anlayışına uygun olarak, Kıbrıslı Rum muhatabı ile polemiğe girmeden, sadece konuşmasındaki bazı ana noktalara cevap vermekle yetineceğini belirtti. Hristofyas'ın, "Türkiye'nin 1974 yılındaki müdahalesine 'istila' ve Türk ordusunun adadaki hali hazır varlığına 'işgal' ifadelerini kullanarak atıfta bulunmasının adadaki yasal ve tarihi gerçekleri yansıtmadığını" vurgulayan Cumhurbaşkanı Eroğlu, mektubunda şu ifadelere yer verdi: "Kıbrıs'la ilgili hiçbir Güvenlik Konseyi kararı Türkiye'nin yasal müdahalesini 'istila', adada süregelen varlığını ise 'işgal' olarak tanımlamamıştır. 1974 yılında Türkiye tarafından gerçekleştirilen müdahale, 1960 Garanti Antlaşması uyarınca tamamen yasal olup, öncesinde yer alan ve adayı Yunanistan'a ilhak etmeyi (Enosis) amaçlayan, ayrıca Türkiye'nin müdahalesini gerekli kılan Yunan darbesi göz önüne alındığında tamamen haklıydı. Mevcut koşullarda, 1963 - 1974 yılları arasında Kıbrıslı Türklere karşı Kıbrıslı Rumların uygulamış olduğu vahşet ve yürüttüğü etnik temizlik kampanyasının tekrarlanmaması için adadaki tek etkin caydırıcı güç, Türkiye'nin adada devam etmekte olan varlığıdır. Geçtiğimiz günlerde, eski Kıbrıslı Rum lider Glafkos Kleridis o dönemin tarihi gerçekleri ile ilgili geç kalmış bir itirafta bulunarak, 'Biz (Kıbrıslı Rumlar) Kıbrıslı Türkleri enklavlar halinde izole edersek teslim olacaklarını sandık. Bu büyük bir hataydı' demiştir. Ancak, dile getirilmeyen nokta, Kıbrıslı Türklere uygulanan bu muamele ve bununla eş zamanlı olarak ortaklık devletinin tüm organlarından zorla dışlanmaları sonucunda Kıbrıs Cumhuriyeti'nin meşru ve iki toplumlu bir devlet olarak varlığının o tarihten itibaren sona erdiğiydi. Kıbrıs Rum tarafının, 1963 yılından sonra da 'Kıbrıs Cumhuriyeti' sıfatını taşımaya devam ettiği iddiası, her türlü yasal, fiili ve ahlaki temelden yoksundur. Bu cumhuriyet, ne Kıbrıs Türk halkını ne de Kıbrıs'ın tümünü temsil etmektedir." Tüm bunlara rağmen, Kıbrıs Türk tarafının, on yıllardır devam etmekte olan müzakere sürecinde her zaman iyi niyetli davrandığını ve çözüm için ortaya konan ana planları ya başlatmış ve/veya kabul ettiğini anımsatan Eroğlu, bunun son örneğinin, 2004 yılının Nisan ayında, ayrı fakat eşzamanlı referandumlarda Kıbrıslı Türkler tarafından kabul edilip, Kıbrıslı Rumlar tarafından reddedilen Annan Planı olduğunu kaydetti. Mevcut süreçte de müzakere masasındaki yapıcı tutumlarının devam ettiğini ifade eden Eroğlu, bir süre önce mülkiyet başlığı ile ilgili halen tartışılmakta olan ve ilgili tüm çevrelerce yaratıcı, olumlu ve yapıcı bulunan öneriler sunduklarını anımsattı. Eroğlu, müzakerelerdeki atmosferin iyileşmesi ve güven oluşturulmasına yardımcı olmak amacıyla, diğer şeylerin yanı sıra, Türkiye Cumhuriyeti ile ortaklaşa düzenlenen yıllık askeri tatbikatı bu yıl da iptal ettiklerini belirtti. Eroğlu, mektubunda şunları kaydetti: "Kıbrıs Rum tarafınca da mukabil bir ileriye dönük yaklaşım sergilenmesi ve siyasi irade gösterilmesi durumunda, ilerleme kaydetmenin, hatta yıl sonuna kadar kapsamlı bir çözüme ulaşmanın mümkün olduğuna inanmaktayız. Bu nedenle, Kıbrıs Rum tarafına, gereksiz söylemlerde bulunmak, mevcut süreçteki muhatabı Türkiye imiş gibi davranmak ve kapsamlı bir çözümün parçası olan Maraş konusunu gündeme getirerek konuyu çarptırma taktiklerine başvurmak yerine, çabalarını müzakere masasına yoğunlaştırması çağrısında bulunmak istiyorum." Eroğlu ayrıca, mektubun, 43. gündem maddesi uyarınca Genel Kurul ve Güvenlik Konseyi belgesi olarak dağıtılmasını rica etti.