Gündem

ERGİN: MAHREMİYETİN KORUNMASI TALEBİNDE BULUNDUM İSTANBUL (A.A)

19 Ekim 2010 17:20

-ERGİN: MAHREMİYETİN KORUNMASI TALEBİNDE BULUNDUM İSTANBUL (A.A) - 19.10.2010 - Hürriyet Gazetesi yazarı Sedat Ergin, ''Devrimci Karargah Örgütü'' soruşturması kapsamında ''mağdur'' sıfatıyla ifade vermesinin ardından yaptığı açıklamada, ''Bu telefon konuşmasının gizliliğine riayet edilmesi, mahremiyetinin korunması gerektiği talebinde bulundum'' dedi. Soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık tarafından ''mağdur'' sıfatıyla ifadesi alınan Sedat Ergin, adliyeden ayrıldığı sırada basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Gazetecilerin ''İçeride size ne dinlettiler, ne soruldu?'' diye sorduğu Sedat Ergin, Hanefi Avcı'nın ofisinde bulunduğu ileri sürülen kasetlerde kendisinin de bazı konuşmalarının olduğu gerekçesiyle çağrıldığını ve savcının bazı konuşma metinleriyle kayıt tapelerini önüne koyduğunu söyledi. Tapelerden birinin 1996 veya 1997 yılına ait olduğunu belirten Ergin, ''Hürriyet'in Ankara temsilcisiydim o dönemde. Gazetenin genel yayın yönetmeni olan Ertuğrul Özkök'le yaptığımız bir konuşma, gazeteyle ilgili konular... Onun dışında bir iki konuşma daha vardı, onlar benimle ilgili değildi. Yani tek konuşma vardı'' dedi. -''YAPAN HER KİMSE ŞİKAYETÇİ OLDUM''- Kayıtlarla ilgili şikayetçi olup olmadığı sorulan Ergin, savcının bu hususu kendisine sorduğunu ifade ederek, ''Kimin yaptığı konusunda çelişik görüşler, iddialar olduğunu, 'Hanefi Avcı'nın yaptığı' söyleniyor, o yapmadığını söylüyor. Benim sayın savcıya söylediğim, her kimse, bu çelişkiler ve iddialar dışında her kimse yapan, tabii şikayetçi oldum'' diye konuştu. Sedat Ergin, bir gazetecinin ''Sorulan soru şu mu, 'Hanefi Avcı'dan mı şikayetçi oldunuz yoksa dinlemeden mi?' Savcı nasıl bir soru yöneltiyor?'' sorusuna karşılık da ''Size şantaj yapıldı mı diyor, bu dinlemeyle ilgili herhangi bir şekilde. 'Hayır' dedim. Yani yapılmadı, öyle bir şantaj olmadı. Tam nasıldı hatırlayamıyorum, verdiğim yanıtı hatırlıyorum. Öyle de sormuş olabilir'' dedi. ''Sizin görüşmeniz kimlerleydi, gazetenin santrali mi dinlendi?'' sorusu da yöneltilen Ergin, Ertuğrul Özkök'ün telefonuyla konuştuğu için gazete santralinin dinlediğini tahmin ettiğini kaydetti. -''TEMEL HAKKIM İHLAL EDİLMİŞ''- Anayasanın 20. maddesinin de büyük ölçüde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8. maddesinin bir uyarlaması olduğunu ve Türkiye'de her vatandaşın haberleşme hürriyetiyle ilgili ihlallerde duyarlı olması gerektiğini belirten Ergin, şöyle devam etti: ''Bu hakkım yani Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve anayasanın güvence altına aldığı bu hakkım, çok temel bir hakkım ihlal edilmiş. Bu ortaya çıkıyor. Söylemek istediğim nokta şu, bu ihlaller aslında son dönem, 1996 ya da 1997 yılında olan bir şey ama son dönemde de son 2-3 yıl içinde de Türkiye'de bu tür yani Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8. maddesinin çok yaygın ihlalleri oluyor. Özellikle bu telefon dinlemeleri, ortam dinlemeleriyle ilgili de gazetelerde, internet sitelerinde sıkça yasa dışı yollarla yapılmış telefon konuşmalarının yayınlandığını görüyoruz. Bunlar aynı zamanda Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) da açık ihlali, yaptırıma bağlanmış suçlar. Maalesef yasalarımızda çok büyük boşluklar var. Bu tür ortam dinlemeleri ancak şikayetçi olursa vatandaş, savcılar takibat yapıyor.''