Gündem

Ergenekon’un hem sanığı hem de hedefindeydi!

Ergenekon’dan gözaltına alınan İlhan Selçuk'un, aynı zamanda Ergenekon'un hedefinde olduğu ortaya çıktı.

21 Şubat 2009 02:00

Cumhuriyet gazetesine atılan molotof kokteyli davasının iddianamesine göre Ergenekon’dan gözaltına alınan Selçuk, aynı zamanda örgütün hedefindeydi.

Cumhuriyet gazetesine molotof kokteyli atılması olayını ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma tamamlandı. Olayın çıkar elde etmeye yönelik bir faaliyet olmayıp siyasi bir amaç doğrultusunda gerçekleştirildiğinin anlatıldığı iddianamede,"Bu eylemin Ergenekon terör örgütünün amaç ve hedefleri doğrultusunda, örgüt ile irtibatlı kişiler tarafından gerçekleştirildiği kanaatine varılmıştır" denildi.

İddianamede, asıl amacın Cumhuriyet gazetesi başyazarı İlhan Selçuk’un öldürülmesi olduğu ifade edildi.

İddianamede ayrıca 8 şüpheli hakkında 8 yıldan 42 yıla kadar değişen yıllarda hapis cezası istendi.

Oysa aynı İlhan Selçuk, 21 Mart 2008 tarihinde Ergenekon davasından gözaltına alınarak sorgulanmış ve daha sonra serbest bırakılmıştı. Ergenekon davasının iddianamesindeyse Cumhuriyet gazetesine atılan bombalardan da İlhan Selçuk sorumlu tutulmuştu.

23 sayfalık iddianame

İstanbul Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık tarafından hazırlanan 23 sayfalık iddianamede, 29 Mart 2008'de Cumhuriyet gazetesi binasının bahçesine kimliği belirsiz 3 kişi tarafından molotof kokteyli atılmasının ardından soruşturma başlatıldığı anlatıldı. Bölgede bulunan güvenlik ekiplerinin olaya ilişkin olarak yaptıkları yakalama çalışmalarında 15 yaşından küçük U.E.'yi yakaladıklarının diğer iki şahsın ise yakalanamadığının ifade edildiği iddianamede, U.E.'nin olayı Bedirhan Şinal'in yönlendirmesiyle O.A. ile birlikte yaptıklarını anlattığı belirtildi. Olaydan bir gün sonra da Bedirhan Şinal ve O.A'nın yakalandığının kaydedildiği iddianamede, Cumhuriyet Gazetesi avukatı Bülent Utku ile gazetenin idari işler müdürü Reşat Torun müşteki sıfatıyla yer aldı. Olaya dair 6 tanık ile 8 şüphelinin ifadelerine de iddianamede yer verildi. Hakkında İstanbul 3. Çocuk Mahkemesi'nde dava açılan U.E.'nin verdiği ifadede , Şinal'in kendisine silah verdiği ve 'İlhan Selçuk kapıdan çıkınca bu silahla vuracaksın' dediğini söylediği belirtildi.

Pamuk’a suikast konuşuluyordu

Bedirhan Şinal'in emniyette verdiği ifadede, cezaevinde bulundukları sırada Bora Ballı, Seyhun Zayim ve Sinan Çetin'in bulunduğu ortamda Robert Hatemo'nun İstiklal Marşı'nı kötü okuması nedeniyle cezalandırılmak için ayağına sıkılması konusunda konuşulduğunu anlattığı iddianamede yer aldı. Yine Bayram Demir grubunun Eyüp Belediye Başkanı Ahmet Genç'i vurmak konusunda konuştuğunu ve Bora Ballı'nın sürekli olarak Orhan Pamuk'u öldürmekten bahsettiğini anlatan Şinal'in cezaevinden çıktıktan sonra kendisinin İlhan Selçuk olayını unuttuğunu ancak Seyhun Zayim'in kendisini arayarak İlhan Selçuk'un gözaltına alındığını ve olayı gerçekleştirmediği için Zayim tarafından tehdit edildiğini anlattığı kaydedildi. Savcılık ve mahkeme sorgusunda susma hakkını kullanan Şinal'in cezaevinden olaya ilişkin bilgi vereceğini belirterek mektup yazdığı ve 2 Nisan 2008'de savcılık tarafından ifadesinin alındığı anlatıldı.

Şinal’in cezaevi hesabına para yatırdı

Bedirhan Şinal'in Bayrampaşa Cezaevi'nden 4 Aralık 2007 tarihinde tahliye olduğu ve C-27 numaralı koğuşta kaldığı, aynı koğuşta Seyhun Zaim, Bora Ballı, Sinan Çetin ve Bayram Demir isimli şüphelilerin de kaldıkları, şüpheli Boğaç Kaan Murathan'ın da 19 Temmuz tarihinden 23 Ekim 2007 tarihine kadar C-7 numaralı koğuşta kaldığının belirlendiği kaydedildi. Şinal'in cezaevinde kaldığı süre içerisinde Yüksel Özdoğan ve Av. Ertuğrul Yılmaz tarafından ziyaret edildiği ve hesabına bu şahıslar ile Fatma Şinal tarafından değişik tarihlerde paranın yatırıldığını anlatıldığı iddianamede, Yüksel Özdoğan'ın 12 ve 18 Mayıs 2008 tarihlerinde kendisini ziyaret ettiği ve Şinal'in iddiaları arasında geçen hususlardan biri olan Sedat Peker'in Ergenekon soruşturması kapsamında 19 Mart 2008 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na ifadesi alınmak üzere gönderildiğinin cezaevi kayıtlarından belirlendiği ifade edildi.

Bedirhan Şinal'in Bayrampaşa Cezaevi'nden tahliye olduktan sonra Seyhun Zayim'i dayısının oğlu sıfatıyla ziyaret ettiğinin ifade edildiği iddianamede, "Bedirhan Şinal'in Bayrampaşa Cezaevi'nden tahliye olmadan önce suça konu olaya dair alınan kararların yerine getirilmesi için şüpheliler Seyhun Zayim ve Bora Ballı ile koordine içerisinde olduğunu, şüphelilerin Bedirhan'ı talimat verip azmettirdiklerine dair iddialarını doğrular nitelikte olduğu değerlendirilmiştir" denildi.

Adres Ergenekon sanığına ait

Bedirhan Şinal'in Edirne F Tipi Cezaevi'nde arkadaşı Tufan Yüce'ye bir mektup gönderdiğinin anlatıldığı iddianamede, Şinal'in mektupta Şişli'de Cumhuriyet Gazetesi binasının bulunduğunu İmtiyaz Sahibinin İlhan Selçuk olduğunu, bu şahsın öldürülmesinin kendisine verildiğini fakat bu işi gerçekleştiremeden paket olduğunu, bu yüzden kendisine işi veren ağabeylerinin canının sıkkın olduğunu ve kendisine güvendiğini söyleyerek İlhan Selçuk'u öldürmesini paket olma işini kafaya takmamasını anlattığı ve bir telefon numarası vererek aramasını ve aradığı şahsın konuyu detaylı olarak kendisine anlatacağını söylediği belirtildi. Mektubun gönderildiği adresin yapılan incelemelerde Muhammet Yüce isimli Ergenekon şüphelisi olan tutuklu şahsa ait olduğu, adreste ailesinin oturduğu, Tufan Yüce isimli bir şahsın da bulunmadığı belirtilerek, Şinal'in mektupta yazdığı telefon numarasının ise Emin Gürses'a ait olduğunun belirlendiği anlatıldı.

Mektuba cezaevi yönetimi el koydu

Yine Şinal'in Edirne F Tipi Cezaevi'nden İlhan Selçuk'a da bir mektup göndermek istediği ancak cezaevi yönetiminin el koyduğu mektupta, aslında gazeteye bomba atıp ardından kendisini öldürmesi gerektiğini ama kendisinde öldürme arzusu olmadığı için eylemi basit bir eylem haline getirdiğini, isteseydi kendisini kolaylıkla öldürebileceğini, elinde Selçuk'a ait bilgi ve belgelerin bulunduğunu öldürülmemesinin öldürülemeyeceği anlamına gelmediğini, düğmeye basıldığında öldürüleceğini belirttiği kaydedildi . Mektupta ayrıca, Selçuk'un kendisine dikkat etmesi gerektiği, hala yaptığı gibi yanlış yolların peşinden gitmekten vazgeçmesi gerektiği şeklinde anlatımların yer aldığı ve bu mektuptan kimsenin haberinin olmamasının istendiği ifade edildi.

Her iki mektubun değerlendirilmesinde İlhan Selçuk ve Muhammet Yüce isimli şahısların Ergenekon soruşturmasında şüpheli olan şahıslar olduğu, mektuplardaki adresler ile şüphelilere ait adres kayıtlarının Ergenekon soruşturması kayıtlarındaki adreslerle aynı olduğu ve yine Emin Gürses'e ait telefon numarası ile Bedirhan Şinal'in Yüce'ye mektupta bildiği numaranın aynı olduğunun belirlendiğine iddianamede yer verildi.

Talimat Murathan’dan

İddianamenin değerlendirme bölümünde eylemin, suç tarihi öncesinde Bayrampaşa Cezaevi'nde tutuklu bulunan Bedirhan Şinal'in, tutuklu diğer şüpheliler Bora Ballı, Seyhun Zayim ve Bayram Demir'in azmettirmesi sonucunda 15 yaşından küçük şüpheli U.E. ve O.A. ile birlikte gerçekleştirmiş olduğu ve talimatı ise Boğaç Kaan Murathan tarafından verildiği belirtildi. Eylemin, ilk önce İlhan Selçuk'un öldürülmesi şeklinde planlandığı, ancak Bedirhan Şinal'in cezaevinden çıkmasından sonraki süreçte beyanlarında da belirttiği gibi Murathan ile yaptığı ses getirecek farklı bir eylem yapılması yönündeki görüşmelerden sonra molotoflu saldırı olarak gerçekleşmiş olduğu kaydedildi.

Peker’in adı da iddianamede

Murathan'ın arşiv kayıtları incelendiğinde çıkar amaçlı suç örgütü lideri Sedat Peker ile alakalı olduğu, yine şüpheliler Bayram Demir, Bora Ballı ve Seyhun Zayim'in de çıkar amaçlı suç örgütü üyesi olmak ve örgüt faaliyetleri çerçevesindeki eylemlerinden dolayı suç kayıtlarının bulunduğu, Bedirhan Şinal'in daha önceden Bora Ballı ve Seyhun Zayim'in talimatlarıyla değişik eylemler gerçekleştirdiği anlatıldı. Şinal'in, Ballı ve Zayim'in tetikçiliğini yapan bir konumda olduğu, diğer şüphelilerin beyanlarında da Şinal'in Bora, Seyhun ve Hasan'a reis olarak hitap ettiğinin anlatıldığı iddianamede, şüpheliler Fatih Derdiyok ve Murat Aplak'ın da suça konu olayda kullanılan molotof kokteylinin hazırlanması aşamasında Şinal, U.E, ve O.A. ile birlikte hareket ettiği ve molotofun bu şahıslarca hazırlandığı ifade edildi.

Eylemin amacı siyasi

Olay öncesi Cumhuriyet Gazetesi ve çalışanlarına yönelik herhangi bir haraç ya da tahsilat amacıyla tehdit edildiğine dair bir şikayetin bulunmadığı, bu durumda suça konu eylemin çıkar elde etmeye yönelik bir faaliyet olmayıp siyasi bir amaç doğrultusunda gerçekleştirildiği belirtildi. Şinal'in cezaevinde bulunduğu sırada devamlı ve gizli olarak cezaevi hesaplarına para aktarıldığı, bu konuya ilişkin Şinal'in beyanda bulunmak istemediği ve soruşturma sırasında iletişim tespit tutanaklarına yansıdığı şekliyle Şinal'in eylemin arkasında Kandıra'da yatan V'nin olduğundan bahsederek suça konu eylemin Ergenekon örgütü ile irtibatlı olduğuna dair şifreli bilgi aktardığı ifade edildi.

Şüpheliler Ergenekon ile irtibatlı

Şinal'in iletişim tespit tutanaklarına yansıyan görüşmeleri ve cezaevinden İlhan Selçuk ve Tufan Yüce isimli şahıslara yazdığı mektuplarla ilgili yapılan araştırmalarda mektuplarda ismi geçen İlhan Selçuk, Tufan Yüce ve bu mektupları yazdırdığı iddia edilen Hüseyin Görüm'ün Ergenekon operasyonu kapsamında şüpheli olduğu belirtildi. Bununla birlikte şüpheli Şinal'in beyanlarında Robert Hatemo ve Orhan Pamuk'a karşı suikast hazırlanmasına yönelik görüşmelerin olduğu gibi hususlar değerlendirildiğinde suça konu eylemlerin ülkede kaos ve kargaşa ortamı yaratarak devlet otoritesini zaafa uğratıp devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü bozmaya yönelik faaliyetler olduğu ve eylemlerin ülkenin kamu düzeni ve güvenliğini bozduğunun anlaşıldığını ifade edildi. İddianamede, "Bu eylemin Ergenekon terör örgütünün amaç ve hedefleri doğrultusunda, örgüt ile irtibatlı kişiler tarafından gerçekleştirildiği kanaatine varılmıştır" denildi.

Ceza istemleri

Bedirhan Şinal'in terör örgütüne yardım etmek, patlayıcı madde atmak ,patlayıcı madde imal etmek ve ruhsatsız silah bulundurmak suçlarından 16 yıl 9 aydan 42 yıla kadar hapsi istendi.

Eylemi azmettirdikleri belirtilen Bora ballı, Seyhun Zayim, Bayram Demir ve Boğaç Kaan Murathan'ın "terör örgütüne örgüte yardım etmek ve patlayıcı madde atmaya azmettirmek" diğer şüpheliler Murat Aplak ve Fatih Derdiyok'un "terör örgütüne örgüte yardım etmek ve patlayıcı madde atmak" suçlarından 8 yıl 3 aydan 19 yıl 6 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. O.A.'nın ise "terör örgütüne yardım etmek , patlayıcı madde atmak ve imal etmek " suçlarından 15 yıldan 37.5 yıla kadar hapsi öngören cezanın 18 yaşını doldurmadığı gerekçesiyle indirilerek 10 yıldan 25 yıla kadar hapisle cezalandırması istendi.
8 şüphelinin yargılanmasına İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlanacak.