'Ergenekon' sanıklarından Hüseyin Görüm, Danıştay saldırısının sanığı Alparslan Arslan kadar dürüst bir çocuk görmediğini söyledi.
'Ergenekon' davasının tutuklu sanıklarından Hüseyin Görüm, Danıştay 2. Dairesi üyelerine yönelik saldırının sanığı Alparslan Arslan kadar dürüst bir çocuk görmediğini belirterek, 'Allah'ın kelamını keşke onu tanımadan önce bilseydim de ona da anlatsaydım. Allah'ın kelamını bilenin cinayet işlemeyeceğini biliyorum' dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada çapraz sorgusuna başlanan Görüm'e Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, 18 Kasım 2008 tarihli duruşmada söz alarak Muzaffer Tekin'e bazı sorular sorulmasını istediğini hatırlattı.
Savcı Pekgüzel'in 'Muzaffer Tekin'e Alparslan Arslan'la görüşüp görüşmediğini sormuştunuz. Bu konuda ne biliyorsunuz?' şeklindeki sorusu üzerine Görüm, Arslan ile Tekin'i bir arada hiç görmediği söyledi.
'Muzaffer Tekin'le buluştuğunuz kafede Abdurrahman Öz'ün de bulunduğunu niye vurguladınız?' sorusu üzerine Görüm, İbrahim Cingi ve Abdurrahman Öz'le Fenerbahçe'de bir kafede otururken, Muzaffer Tekin ve Fikri Karadağ'ın da buraya geldiğini anlattı.
Görüm, 'Abdurrahman Öz'ün bildiği tek bir konu vardı. Sahte mazot, benzin olaylarıydı' dedi.
'Kendisini MİT'çi olarak tanıtan Ümit Selman'ın PKK ile ilgili bir dosyayı kendisine verdiğini' söyleyen Görüm, bunu kaçakçılık şubesine götürdüğünü ifade etti.
'Özelliğin ne? Dosyalar neden sana geliyor'
Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'ün, 'Bu dosyalar sana niye geliyor? Özelliğin ne?' diye sorduğu Görüm, 'Ben de çözemedim reis' cevabını verdi.
Savcı Pekgüzel'in, Abdurrahman Öz'ün kim olduğunu sorduğu Görüm, Öz'ün emekli binbaşı olduğunu ve bu dosyadan bir tek onun haberi olduğunu söyledi.
Muzaffer Tekin'e hep ağabey dediğini, ama onun kendisini kırdığını belirten Görüm, Başkan Şengün'ün, 'Ne yaptı da seni kırdı?' sorusu üzerine, 'Hangisini açıklıyayım ki? Bu olayın altında büyük kaçakçılık olayı var. Bana ne söylettiriyorsunuz? Bilmiyor musunuz kim olduğunu?' diye konuştu.
Görüm, Şengün'ün mahkemenin bunları bilmediğini söylemesi üzerine, kaçakçılık olayının arkasındaki kişinin Altay Tokat olduğunu öne sürdü.
'Muzaffer Tekin'in bunlarla ne alakası var?' sorusu üzerine de Görüm, 'Onu da kendisine sorun. Kimdi bu adam? Bu kaçakçılık olayından dolayı bana geldiğini bilmiyordum. Öyle tanımak istediler bizi. Muzaffer Tekin bana kimi tanıştırdıysa ben öyle tanıdım bunları' dedi.
Bu dosyanın kendisine Kuvayı Milliye Derneği'nden olduğu için verildiğini savunan Görüm, Başkan Şengün'ün 'Başka kuvacı yok mu? Niye sana geliyorlar askerler?' sorusu üzerine, 'Ben de diyorum ki, niye geliyorsunuz? Kuvayı Milliye'ye gelen bu dosya kaçakçılık dosyasıdır. Bana bir tek ondan dolayı mı geldiler bilmiyorum. Bir emniyet müdürü vardı, o da biliyor' diye konuştu.
'Sorular uçtu gitti yine'
Görüm'ün sorulara cevap verirken sık sık başka konuları anlatmaya başlaması üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, 'Sorular uçtu gitti yine' diye tepki gösterdi.
Görüm de Şengün'ün bu tepkisi üzerine, 'İddianame gibi işte' diye konuştu.
Savcı Pekgüzel'in Ahmet Baydar'ın kim olduğunu sorması üzerine, iş adamı olan Baydar'ı Alparslan Arslan'dan dolayı tanıdığını söyleyen Görüm, şunları kaydetti:
'Baydar'ı 2000-2001 senelerinde tanıdım. Ulusal Güç Birliği Yeniden Kuvayı Milliye almış başını gidiyordu o tarihte. Baydar, Arslan'a kim olduğumu sormuş. O da söyleyince tanışmak istemiş. Baydar, bana 'Bir arkadaşım var, durumu vahim. Ankara'dan 1-2 kişiyle tanışmak istiyor' dedi. Ben de 'pek kişiyi tanımam' dedim, onu Nihat Gürkan'la tanıştırdım. O Ankara'da işi olan insan da Hayyam Garipoğlu'ymuş.'
'Alparslan Aslan kadar dürüst çocuk görmedim'
Alparslan Arslan'ın da evine icraya geldiğini ve bu vasıtayla tanıştıklarını anlatan Görüm, 'Alparslan Arslan kadar dürüst bir çocuk görmedim. Allah'ın kelamını keşke onu tanımadan önce bilseydim de ona da anlatsaydım' dedi.
Mahkeme Heyeti Başkanı Şengün'ün 'Belki o daha iyi biliyordur sizden, ne biliyorsunuz?' demesi üzerine Görüm, 'Allah'ın kelamını bilenin cinayet işlemeyeceğini biliyorum' cevabını verdi.
Danıştay saldırısında ölen kişinin 'şehit' olduğunu söyleyen Görüm, 'O davanın asıl katili, birisi takiyyeci, birisi tefrikacı. Bu fitneyi sokanlar onlardır' dedi.
Oktay Yıldırım'ı da Muzaffer Tekin'le birlikte Şile'ye giderken tanıdığını, Tekin'in isteği üzerine onu yoldan aldıklarını anlatan Görüm, daha sonra Yıldırım'ı Vatanseverler Güç Birliği toplantısında ve Kuddusi Okkır'ın Dudullu'daki iş yerinde gördüğünü belirtti.
'Unutursam bana hatırlat Mehmet Ali Bey'
Konuşması sırasında zaman zaman başka konulardan bahsettiği için soruyu unutan Görüm, Savcı Pekgüzel'e yönelik 'Unutursam hatırlat bana Mehmet Ali Bey. Hani diyorlar ya, Mehmet Ali Bey yardım eder misin?' sözleri duruşma salonunda gülüşmelere neden oldu.
Savcı Pekgüzel'in 'Taner Ünal, Muzaffer Tekin'i tanıştırdığında, Prof. Dr. Ömer Aksu da varmış. Bunu niye belirttiniz?' sorusu üzerine Görüm, Taner Ünal'ın kendisini Kalender Orduevi'ne davet ettiğini, buraya İbrahim Özcan'la gittiklerini, daha sonra Tekin'in bildiği bir yere giderek Ömer Aksu ile görüştüklerini anlattı.
Bir otopark işinin çözülmesi için arandığı hatırlatılan Görüm, kendisini Muzaffer Tekin'in arayarak otoparkçı bir arkadaşının otoparkının bir kısmını Alperen Ocakları'nın aldığını söyleyerek yardım istediğini belirtti.
'İbrahim Şahin'in oğlunun otoparkı'
Savcı Pekgüzel'in İbrahim Şahin ve Korkut Eken'in Bostancı Gösteri Merkezi yakınındaki bir otopark sorununu çözmek için de kendisini aradıklarını hatırlatması üzerine Görüm, aslında İbrahim Şahin'in oğlunun olan bu otoparkı Korkut Eken'in adamlarının almış olduklarını ve bu konuyu çözmesi için Muzaffer Tekin'in kendisini aradığını anlattı.
Kendisinin de sorunu çözmesi için Şahin'in oğlunu İsmail Paker'e gönderdiğini kaydeden Görüm, Savcı Pekgüzel'in 'Muzaffer Tekin'in bunların dışında senden istediği başka konular var mı?' sorusu üzerine de 'Düşünmem lazım. One minute please' dedi.
Görüm, kısa bir süre düşündükten sonra 'Yok olmadı' diye konuştu.
PKK'nın kasaları
Kaan Soyer vasıtasıyla tanıdığı ve mason olduğunu öne sürdüğü Vahit Özkaya'dan da bahseden Görüm, 'PKK'nın Avrupa'daki kasalarını vermek istiyoruz ama güvenilir bir insana dediler. Bizi de kuvacı biliyorlar ya. Muzaffer Bey'i tanıştırdım. Dediler ki, biz PKK'nın bütün para trafiğini vereceğiz' şeklinde konuştu.
Rasim Görüm'ün Kuvayı Milliye Derneği'nde faaliyette bulunup bulunmadığının sorulması üzerine Görüm, Yasin Rasim Görüm'ün yeğeni olduğunu ve böyle bir bağlantısı olmadığını söyledi.
Görüm, Savcı Zekeriya Öz'ün kendisinin Düzce'de kamplarda gençlere silahlı eğitim yaptırdığını belirttiğini hatırlatarak, 'Ne silahı, ne kampı? Ben o zaman Kur'an-ı Kerim dağıtıyordum' dedi.
Muzaffer Tekin 'Kuvayi Milliye elbisesi bana çok büyük' dedi
Görüm, Zekeriya Öztürk ile Muzaffer Tekin aracılığıyla tanıştığını, Öztürk'ün kendisinin binbaşı olduğunu söylediğini, İsmail Paker ile Öztürk'ün Maltepe'de ofis olarak da kullandığı konteynere 2 defa geldiğini söyledi.
Görüm, 'Samimiyetimle söylüyorum. Bu fotoğrafta gördüğünüz ekipten hiç kimse Kuvayı Milliye 1919'a gelmedi. Tekin'e 'sen iyi askersin gel bu Kuvayı Milliye'ye ön ayak ol' dedim. 'Kuvayı Milliye elbisesi bana çok büyük' dedi' şeklinde konuştu.
Savcı Pekgüzel'in Türk Ortadosks Kilisesi'ndeki toplantılara kimlerin katıldığı şeklindeki sorusuna da Görüm, Muzaffer Tekin'in 'Fener Rum Patriği'ne karşı kalabalık olsun' diyerek kendisini çağırması üzerine bu kiliseye bir kere gittiğini, ayin dinlediğini kaydetti.
Görüm, başka bir soru üzerine, Mehmet Fikri Karadağ'ın Kemal Kerinçsiz için inanmış bir vatan evladı, Kuvayı Milliyeci olduğunu söylediğini ifade etti.
Görüm'ün İhsan Göktaş ile ilişkileri
Davanın tutuksuz sanıklarından İhsan Göktaş ile olan ilişkisini de anlatan Görüm, Scientology'den söz eden Göktaş'ın bu tarikat tarafından Türkiye'deki kumarhanelerin başında olan bir kadınla evlendirildiğini söyledi.
Göktaş'ın bu tarikattan ayrılarak kuvayı milliyeye sığınmak istediğini söylediğini kaydeden Görüm, kendisinin de bunu kabul ettiğini, bir süre sonra dernektekilerle Göktaş arasında sorunlar yaşandığını belirtti.
Görüm, 'Dernekte çalışan Ayşe adlı bir kadını kafaya alan Göktaş'ın derneğin defterlerini, tüzüğünü aldığını' söyleyerek, cezaevine girdikten sonra Göktaş'ın derneğin bütün eşyalarını bit pazarında sattığını, Ayşe adlı bayanla birlikte de Göktaş'ın kendisi hakkında derneğin parasını zimmete geçirdiği iddiasıyla savcılığa şikayette bulunduğunu, ancak bunun takipsizlikle sonuçlandığını anlattı.
Savcı Pekgüzel'in 'PEJAK'ın uluslararası eroin kaçakçılığı yaptığı şeklindeki konuyu neden Muzaffer Tekin'e söylüyorsun. Resmi kurumlara neden bildirmiyorsun?' diye sorduğu Görüm, Tekin'in de asker ve resmi bir kişi olduğunu söyledi.
'Ayrık otu' dosyası
Görüm, ölen Kuddisi Okkır'ın 'ayrık otu' adlı dosyasıyla ilgili bir soruya da Okkır'ı buradaki sanıklarla kendisinin tanıştırdığını belirterek, Okkır'ın hazırladığı bu dosyanın internette olduğunu ve kendisinin de bunu değiştirdiğini söylediğini anlattı.
Savcı Pekgüzel'in Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün ile irtibatı olup olmadığını sorduğu Görüm, 2002 yılında ATO'daki bir konferansta Aygün ile tanıştığını söyledi.
Aygün'ün şu an görse kendisini tanımayacağını ifade eden Görüm, 'Hele şimdiden sonra ben hiç tanımam. Televizyonlarda konuşuyor, bir de Başbakan olcağım diyor' dedi.
'13.500 kişilik hain listesi'
Görüm, 'Fikri Karadağ'da 13 bin 500 kişilik hain listesi olduğu' yönündeki iddiaya ilişkin bir soruya da 'Kamran İnan'ın televizyondaki bir programda Türkiye'de 200 bin casus var diyerek liste gösterdiğini, bunu televizyondan duyarak kendisinin de söylediğini' öne sürdü.
Savcı Pekgüzel, 'Gizli tanık 17'nin Veli Küçük'ün Kuvayı Milliye Derneğine geldiğinden söz ettiğini' belirterek, Görüm'den bunu açıklamasını istedi.
Görüm, ifadesi sırasında Küçük'ü duyduğunu, ancak tanımadığını söylediğini belirterek, 'Ben dernekte 2,5 sene kaldım. Gelse tanırdım, söylerdim. Geldi diye tarih yazdılar. Oraya taksici, pazarcı, manavcı gelirdi. Küçük gelmedi. Benim garip taksicim kadar olamadılar' dedi.