Gündem

'Ergenekon PKK'yı kullandı'

Terörsit elebaşı Abdullah Öcalan'ın kardeşi olan Osman Öcalan, Ergenekon'un PKK'yı kullandığını söyledi.

21 Kasım 2009 02:00

T24 - PKK'dan ayrıldıktan sonra Kuzey Irak'ta yaşamını sürdüren Abdullah Öcalan'ın kardeşi Osman Öcalan, "1988 yılından sonra PKK'ya Ergenekon sızmaları gerçekleşmeye başladı" dedi. Osman Öcalan, Ergenekon örgütünün PKK'ya da müdahele ettiğini öne sürdü. Artık dağa ihtiyaç olmadığını ifade eden Öcalan, "Çocuklarımı dağa göndermem" dedi. Türkiye'nin doğusunun PKK yüzünden geri kaldığını, Kürt hareket içinden alternatif bir hareket çıkması gerektiğini belirten Öcalan, sorunun silahla çözülemeyeceğini belirtti.

Türkiye gazetesinde yayımlanan (20 Kasım 2009) "Ergenekon PKK'yı kullandı' başlıklı söyleşi şöyle:

Ergenekon PKK’yı kullandı

1958 doğumlu Osman Öcalan, 6 kardeşin en küçüğü. Lise yıllarında ağabeyinin kurduğu PKK’da 20 yaşından itibaren aktif olarak yer almış. 1986’da PKK’nın lider kadrosuna giren kardeş Öcalan, ağabeyinin tutuklanmasının ardından örgütte hızla yükseldi. Abdullah Öcalan tarafından "Alçak", "Avrat düşkünü", "Firavun" olmakla suçlanan Osman Öcalan, ayrılmadan önce PKK’da başkan yardımcısıydı. Daha sonra PKK’ya karşı meydan okuyup PWD (Yurtsever Demokratik Parti) adlı yeni bir örgüt kurdu. Fakat yürümedi. Ağabeyi Abdullah Öcalan’ın İmralı’dan yaptığı çağrılarla PKK’ya dönmek istemesi üzerine eski bir örgüt üyesi olan eşi Keve, iki çocuğunu da bırakarak Öcalan’ı terk etti, İsviçre’ye kaçtı. Türkiye sınırındaki Duhok kentinin Akre kasabasında, kendisinden 27 yaş küçük ‘Sozan’ adlı bir kadınla yeniden evlenen Öcalan, yeni eşine 2.5 kilogram altın taktı.


PKK’dan ayrıldıktan sonra Kuzey Irak’a yerleşen Abdullah Öcalan’ın kardeşi Osman Öcalan, ikinci eşi ve ilk evliliğinden Fırat  (7) ve Welad (4) adlı iki çocuğuyla yaşadığı Süleymaniye yakınlarındaki Köysancak’taki evinin kapılarını Türkiye Gazetesi’ne açtı. Öcalan, PKK’daki geçmişi, örgütün yapısı ve açılım süreci başta olmak üzere birçok sorumuza cevap verdi. İşte Öcalan’ı kâh tedirgin eden kâh duygulandıran sorularımız ve onun verdiği cevaplar:

Öcalan çözüme engel değil


- PKK, yıllarca Birleşik Bağımsız Kürdistan dedi. Ancak 10. kongrede bundan vazgeçip, Apo’nun kurtuluşuna endekslendi. Doğru mu?

PKK, 99/2002 yılındaki kongrelerinde bu hayalinden vazgeçip fedaratif sisteme yöneldi. Ancak halkın özgürlüğü yerine önderlerinin özgürlüğünü esas aldı. Bu ciddi bir yöntem hatasıdır. Halkın özgürlüğü Apo’nun özgürlüğünün önünü açar. Bunun tersi, tıkanmaya yol açar. Bir halkın özgürlüğü gündeme geldiğinde en önemli kişi de, ayrıntı olmalıdır. Birey ne kadar hizmet etmiş olursa olsun kendi özgürlüğünü halkın özgürlüğünün önüne koymamalı. Filistin’de Arafat ve diğerleri barış sürecinde geri planda kalmasını bilmişti.

'Ben de muhatap olabilirim'

- Siz kimin muhatap olmasını öneriyorsunuz?

Türkiye Apo ve PKK’yı muhatap kabul etmiyor. Böyle bir durumda PKK insiyatifi seçilmişlere bırakmalı. Bunlar kim olmalı. Mesela Osman Baydemir 200 bin oy almış, diğeri Fırat Anlı, kendisi DTP Diyarbakır İl Başkanı. Çözüm konusunda Baydemir ve Anlı’nın kimseden aşağı kalır yanı yoktur. İkisi de Diyarbakırlıdır bunlar Kürtler açısından önemli, Kürtlerin merkezinde yaşamaktadır. Bu iki isim çözüm için çok önemli ve etkili isimlerdir. Ben de buradayım ve aranan adres olabilirim. Çünkü hem PKK’lıyım, hem değilim. Hem Öcalan’ım, hem değilim. Ama beni kabul ederler mi, bilmem.

- Silahla mücadele dönemi kapandı mı?

Bana göre 1993’te sağduyu sahibi PKK’lılar olsaydı silahlı mücadele biterdi.

- Öcalan sağduyu sahibi değil miydi?

Bence Özal sağduyu sahibi bir insandı, yaşasaydı biterdi bu iş. Bana göre Öcalan da bütün kaygılarına rağmen bu işi sürdürdü. Çünkü örgüt içinde örgütü kontrol eden güçler vardı. Şemdin Sakık, süreci sabote eden kişidir. Mesela 33 asker olayı var biliyorsunuz. Burada Şemdin Sakık’ın payı yüzde 99’dur.

'PKK-Ergenekon temas kurdu, elimde sağlam bilgiler var'

- Ergenekon sizin içinize sızdı mı? Bugün yargılanan isimlerden herhangi biriyle dağda görüştünüz mü?

Şemdin Sakık, Sadi Çürükkaya, Kadri Çelik; bunlar Diyarbakır’da yönetici iken, o dönemde üst düzey yöneticilerle görüştüklerini biliyorum. Operasyon uyarıları alıyorlardı. PKK’nın bir kanadı ile Ergenekon temas kurup birlikte iş yaptı. Bunu biliyorum, elimizde sağlam bilgiler var.

- Öcalan için de söyleniyor Pilot Necati bağlantısı mesela... Öcalan ajan mıydı?

Abdullah Öcalan tartışmalı kişilikleri hep kullanmıştır. Pilot Necati bunlardan biridir. Çünkü parasını kullanmıştır. Muhtemelen güvenmediği isimleri de bu şekilde iki üç yıl kullanıp atardı. Apo ajan değildi, en azından Türk devletinin adamı değildi. Çünkü bir devlet, kendisine karşı böyle bir güç ortaya çıkarmazdı. Ama Yalçın Küçük ve Doğu Perinçek’in durumları tartışmalıdır. Bunlar Apo’yu saptırmaya çalıştılar. Yalçın Küçük 'Lenin gitti, yerini birileri doldurmalı. Apo, bu sensin’ derdi. Perinçek ise çok silik bir adamdı. Hayatta bir başarısı yoktu. Bekaa’ya gelip Apo’yu ziyaret ettiğinde yanlarındaydım. PKK’nın yükseliş süreciydi. ‘Ben senin siyasal kolun olayım’ dedi. HEP ve DEP piyasada yoktu. Apo ona güvenmedi, ama reddetmedi. HEP ve DEP kurulduğunda da, menfaati bittiğinden cephe aldı.

'Beni de kullandılar'

- Öcalan bazı isimleri kullandı, işi bitince attı. Siz kendinizi kullanılıp, güvenilmediği için atılmış olarak görüyor musunuz?

Öyle... Evet, evet. Ama Cemil Bayık benim için; “Onun gücü ve yeteneğini kullandık. Hareket güçlenip toparlandı, sonra işini bitirdik” diyor. Ben sosyalist çizgiden uzaktım. Daha çok sağ çizgideydim. Onlar beni o yüzden istemedi.

- Öcalan’ın kardeşi olmak, şans mı şanssızlık mı?

Bazen avantaj, bazen değil! Örgüt ortamında, Irak ortamında önemli. Ama en ufak bir hata göze batar. Her zaman rahat hareket edemezsiniz, göze batar. Biz iki kardeş hiç rahat bir ortamda bulunmadık. O hep temkinli hareket etti, ben de yanlış anlaşılmasın diye ondan uzak durdum. Kürtler için bir şeyler yapmaya çalıştım

- Kürtler için bir şey yapmak derken, köy basıp kadın çocuk öldürmeyi mi kastediyorsunuz?

Tabii ki PKK çizgisinde ciddi sapmalar oldu. İşin başında halka çok saygılı ve duyarlı yaklaşılıyordu. 1988’den sonra sızmalar, Ergenekon unsurlarının müdahalesi oldu. Cemil Işık dediğimiz ajan, sivilleri katleden ilk kişidir. Mardin’ın bir köyünde epey sivil öldürdü. En son Şemdinli’nin bir köyünde 30’a yakın insan katledildi. O eylemin sorumlusu da Cemil idi. Şemdin Sakık, Diyarbakır komutanıyken basına düşmanlık, eğitime yönelik saldırılar, halka yönelik saldırılar PKK’yı bitirdi.

- Çok güçlü olduğunuzu söylemenize rağmen bu iki ismi tespit edemiyorsunuz? Aciz mi kaldınız? Bana hiç inandırıcı gelmiyor...

Öcalan’ın yönteminden bahsettim, güvenilmez insanları bir süre kullanırdı. Bu öyle bir durum.

- Bu yöntem birilerinin canına mal olsa da geçerli midir? Siz itiraz etmiyor muydunuz?

Bana göre geçerlidir. 33 askerin katledildiği gün telsiz konuşması yaptım. Derhal soruşturma açılmasını önerdim. Yine basınla ilişkiler konusunda da söyledim. Şemdin Sakık’ın yönetime seçilmemesi için öneride bulundum.

Çocuklarımı dağa göndermem

- En son ne zaman ağladınız? Cenaze törenlerini izlerken ağlar mısınız?

Ben çok ağlarım, onun için en son sorusuna cevap veremem. Cenaze törenlerinde de duygulanıyorum, ağlıyorum.

- Şehit annelerinin size yönelik tepkilerine ne diyorsunuz ?

Yani kendi açılarından haklılar, evlatlarını kaybetmişler. Daha önce umursamıyordum. Baba olduktan sonra anlam biçmeye başladım.

- İnsanları dağa çağırdınız, sizin de iki oğlunuz var, onları gönderir misiniz?

Hayır göndermem... Artık dağa da ihtiyaç olacağını sanmam. Onlar savaşçı değil, sanatçı olsunlar.

- Geri dönüşlerde silah bıraktığını söyleyen insanların, o kıyafetlerle dönmesi doğru mu?

Çok yanlış. DTP ve PKK’nın süreci nasıl götüreceği konusunda bir hazırlığı yok. Diyarbakır’a kadar yol boyunca gösteri yapıldı. Bu gösteriler doğru yorumlanmalı. Bu geri dönüşler halkın isteğidir. PKK bunu doğru okumalı ve geri dönüşleri sürdürmeli. Kıyafetleri indirmeliydi. Hükümetin tutumu çok olumluydu. Basit yaklaşılmadı.

- Geri dönüşler 99’daki gibi yine durdu, Öcalan’ı en iyi tanıyan kişisiniz, dalga mı geçiyor?

O bir boyutu. Ama bana göre Türkiye bu işi çözmek istiyorsa, "ben gideyim bu işi bilenlerle tartışayım" demeli. Benim gidişime müsaade eder mi bilmiyorum. Ama bugüne kadar kimse gelip bizimle konuşmadı. Bize danışan olmadı.

ABD bizi istemedi

- Siz örgütten ayrılınca PWD diye bir örgüt kurdunuz. Ne oldu o örgüt?

Amerikalılar da buradakiler de kabul etmediler. Hazır değillerdi.

- Amerikalılarla temasınız oldu mu?

Ben değil, ama bazı arkadaşlar 2003 yılında Musul’da Amerikalılarla temas kurdu. Amerika endirekt destek oldu.

- PKK dinsiz bir örgüt müdür?

PKK dini inançlara sahip değil. Ama din düşmanlarının yanında olan bir örgüttür. Sistematik bir din düşmanlığı yoktur. Kürt toplumunun hassasiyetlerini ilk zamanlar dikkate alırdı. Sonradan bazı imamların öldürüldüğü de oldu. Kampta ibadet yapan görmedim. Ama olsaydı da hoş karşılanmazdı.

- Öcalan Bağımsız Kürdistan hayalinin bittiğini söyledi. Kendinizi kandırılmış hissediyor musunuz?

Ben inanmıştım, başka çarem yoktu.

'Deniz Gezmiş'i örnek alıyordum'

- Kürtlerin mücadelesini başka birisi yapsaydı binlerce insan ölür müydü?

Bana göre silahlı mücadele olsaydı, yine aynı olurdu. Ben ortaokulda arkadaşlarımın arasında aşağılanıyordum. Hep birileri bir şey yapsa da onlara destek olsam diyordum. Deniz Gezmiş ve Baba Barzani’yi kendime örnek alıyordum. Abim örgüt kurunca ona katıldım.

'Anne tarafım karışık'

- Öcalan gerçekten Kürt müdür? Size yönelik Ermeni olduğunuz iddiaları var?

Baba tarafımda karışıklık yok. Anne tarafı net değil. Anneannemin köyü tartışmalı. Eski bir Asuri köyüdür, ama sonradan Türk olmuştur. O anlamda varsa bir karışıklık burada var.

- Siz 30 yıl kalmanıza rağmen PKK’dan korkuyor musunuz?

Doğrusu her zaman PKK’dan çekinirim. Ne yapacakları hiç belli olmaz. Çok büyük yanlışı budur zaten. Geçmişte iç infazlara da sıcak bakmadım. Öcalan yakalandıktan sonra bunların sona ermesi için mücadele ettim. Birkaç öldürülme olayı oldu. Çok ciddi tartışmalarım oldu. Ayrılma sebeplerimden biri de bu vefasız insanlar. 30 yıl ben kahraman oluyorum, ayrıldığım gün hain oluyorum.

Yıllık gelir 30 milyon dolar

- PKK’ya en büyük destek nereden?

Avrupa, PKK’nın kendisini finanse etmesine, yardım toplamasına imkân sağlıyor. Örgüt; uyuşturucu tüccarlarından haraç alır. Bazıları PKK’nın düşmanlığını kazanmamak için kendisi gelip para verir. Mesela bir adam 500 bin dolar yardım etti. Bu, kaçakçıydı. Aynı şekilde 5 milyon dolar yıllık para gelir. Ama PKK’nın asıl gelir kaynağı Avrupa’daki işçilerdir. PKK’nın geliri 30 milyon dolar ise, bunun 25’i işçilerdendir. Genellikle aidat şeklinde alınır. Vermeyenler de tehdit edilir.

- Kimler savaş istiyor?

Savaşmayan insanlar savaşı istiyor. Cemil Bayık, Duran Kalkan, Mustafa Karasu, Ali Haydar Kaytan...

- Sizin örgüt içinde kod adınıza (Ferhat) uygun hareket ettiğiniz bazı kadın militanları ‘Şirin’ olmaya zorladığınız söyleniyor?

Tabii ki örgüt içinde kadın erkek ilişkileri en hassas konuydu. Onu aşanlar cezalandırılır, öldürülürdü. Ben 90’dan sonra karşı çıktım, "Doğru değil" dedim. Kendim de bir arkadaşımla (‘Jiyan’ kod adlı Keve Suci) ilişki kurdum. "Onu seviyorum" dedim, örgüt üzerime geldi. Beni bayağı zorladılar.

'Doğu, bizim yüzümüzden geri kaldı'

“Çok yoğun çatışmaların yaşandığı bir alan, elbette ki birçok gelişmeyi yaşayamaz. Çatışmalar gelişmeyi durdurur. Halkın iyi bir yaşama kavuşmasını olumsuz yönde etkiledi. Kürt hareketi içinde alternatif hareket çıkarılmalı. PKK, her ne kadar Kürt hareketi ise de, genetik yapısı silahla şekillenmiş. Çözüm üretemez. Silaha bulaşmamış Kürt hareketleri var. Tamamen sivil karakterli bir örgüt kurulmalı. Baydemir ve Anlı örneğinde olduğu gibi. Benim gibi silahı bırakan isimler var. Özetle, onunla da olmaz, onsuz da olmaz. Muhafazakar, laik demokrat bir örgüt olmalı, AKP’nin dini boyutunu bir kenara bırakıp bir sivil hareket, bir muhatap oluşturulmalı.”

'DTP, aracı olamıyor hazırlıksız'

“DTP hazırlıksız, hükümetin cesaretli adım atması için desteklerde bulunabilir. Hazırlıksız olduğu için ve bir de kendi iradesi ile hareket etmediğinden dolayı zaman zaman zorlayıcı konuma düşüyor. İyi niyetine rağmen DTP’nin projesi yok. Kürtler adına siyaset yapıyor. Ama Kürt meselesini çözmek için a, b, c senaryosu mevcut değil. Halbuki bu misyonu eline alanın bir değil birkaç projesi olmalı. DTP kendisi de ifade ediyor. Dağdaki PKK’nın iradesini dikkate almak zorunda kalıyor. Bire bir PKK’yı uygulayan güç olmasa da, PKK’ya rağmen adım atma cesaretini kendinde bulamıyor. Yani çözüm için DTP’ye alternatif bulunmalı.”