AKİF BEKİ
(15 Mart 2012, Radikal)
Dün iktidara yakın SETA Vakfı gençler arasında yapılan bir araştırmanın sonuçlarını açıkladı, gençler kime hayranmış?
Tahmin ettiğiniz gibi Erdoğan’a.
Erdoğan’ın bu hayranlık yarışmasında ‘rakibi’ kim peki?
Atatürk.
Nasıl bir akıl, nasıl bir ruh hali, nasıl bir hastalık, 2012 yılında halkın oylarıyla iktidara gelmiş bir adamı Atatürk’le yarıştırıp, ‘Atatürk’ten de büyük’ tanımının peşine düşer?
Türkiye’nin bugünkü meselesi bu mudur?
Bu akıldan sağlıklı bir sonuç çıkar mı?...”
Ahmet Altan, dünkü Taraf’ta böyle isyan ediyordu.
Şayet doğruysa gerçekten de abesle iştigal!
Ne yalan söyleyeyim, aynı araştırmayı ben de okudum ama bu tarafından bakmak hiç aklıma gelmedi.
Hayır, Ahmet Altan’ın fesatlığına yormuyorum. Aramızdaki bakış farkı, galiba şartlanmışlık farkından kaynaklanıyor.
Bana kalırsa yeri geldiğinde Başbakan’ı eleştirmek başka, her fırsatı zorlayarak illa çakacak yer aramak başka.
Anlayacağınız, ‘önüme gelene çakma’ konusunda tezcanlı olmadığım gibi peşin hükümlerle hedefe kilitlenen biri de sayılmam.
Altına, üstüne bakarım...
“Nalına da mıhına da çakarım” ilkesini şiar edinenlerden olamadım onun için.
İddiasızım yani, birine çakmam şart değil.
Kabul ediyorum, epik tarafları var kahramanca çakmanın. Yaşayan bir efsane bile olursunuz.
Bu şansı kaçırıyorum maalesef ama bazı tuzaklardan da koruyor beni.
Misal, gerçek hakkında yanıltıcı saplantılara kapılmıyorum bu sayede.
‘Çakma’ telaşesi, içinde bazı küçük sorunlar da barındırıyor çünkü.
Çakmak şahane, gerisi bahane olunca, acele işe tutarsızlıklar, maddi hatalar, mantık yanlışlıkları karışabiliyor.
SETA, 15-29 yaş aralığında 10 bin 174 genci kapsayan bir araştırma yapmış.
Kime hayranlık duydukları, açık uçlu bir şekilde sorulmuş gençlere.
Katılımcılara önden hiçbir isim verilmemiş, herhangi bir yönlendirmede bulunulmamış. Dahası, bu isimler arasında bir sıralama tercihi yapmaları da istenmemiş.
Erdoğan, en çok belirtilen isim olmuş sonuçta. Arkasından Atatürk, Devlet Bahçeli, Kemal Kılıçdaroğlu, Nâzım Hikmet, Necip Fazıl, Ahmet Türk, İbrahim Tatlıses, Murat Boz ve Can Yücel gelmiş.
Bu bulgu, araştırmanın 68. sayfasında şöyle yorumlanıyor:
“...Gençlerin hayranlık duydukları kişiler daha çok popüler siyasi kişilerdir ve bu da zamanla değişkenlik göstermektedir.”
Analizi teyit maksadıyla sayfa 71’de de şu değerlendirme yapılmış:
“...2008 yılında 13-18 yaş aralığındaki ergenlerle yapılan bir çalışmada, ergenlerin hayranlık duyduğu kişiler sırasıyla İsmail YK, Arda Turan, Cristiano Ronaldo, Gökhan Özen, Grup Hepsi ve Atatürk olarak çıkmıştır...”
Hayranlıkları sorulduğunda, gençlerin de ergenlerin de aklına, ilkin yaşayan popüler isimlerin gelmesinden daha doğal ne olabilir ki?
Kimse, kimseyle yarışa sokulmamış.
Kimseden Atatürk’le Erdoğan’ı kıyaslaması, aralarında bir seçim yapması istenmemiş.
Hal böyleyken sonucu, Atatürk’e karşı Erdoğan’ın gençler arasında daha çok tutulduğu şekline sokmak sağlıklı bir zihne işaret etmez.
Ne Erdoğan Atatürk’e tercih edilmiş ne Atatürk Erdoğan’a. Çünkü soruda, ikisi arasında hiçbir biçimde karşıtlık kurulmamış.
Ha, yaşayan şahsiyetler içinde en büyük hayran kitlesi Tayyip Erdoğan’da görünüyor. Bunda akla aykırı, gerçeğe ters bir durum var mıdır peki?
E, nedir öyleyse mesele, çakmaya şartlanmak mı?