Cumhuriyet yazarı Tayfun Atay, "tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak" şeklinde tanımlanan "Rabia" işaretinin AKP Tüzüğü'ne girmesiyle ilgili olarak "Eğer 9 Işık, 6 Ok’un detaylandırılmış, biraz 'tiftiklenmiş' hali ise, Erdoğan marifeti '4 Parmak' Rabia da 6 Ok’un basitleştirilmesinden, basite indirgenmesinden ibaret" görüşünü dile getirdi.
Tayfun Atay'ın "6 Ok, 9 Işık, 4 Parmak: ‘Rabia’nın farkı nerede?" başlığıyla yayımlanan (24 Mayıs 2017) yazısı şöyle:
Pazar günü yapılan ve Tayyip Erdoğan’ı bir parti-devletin tek adamı haline resmen getiren AK Parti 3. Olağanüstü Büyük Kongresi’nin bir sonucu da parti tüzüğüne “Rabia”nın girmesi oldu. Yani Cumhurbaşkanı’nın her daim her yerde kitlesel performansının doruk noktasını oluşturan “Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” deyişi, artık tüzüğün “Temel Amaçlar” başlıklı 4. maddesinde de yer alıyor.
Bu Rabia olayında başından beri bir tuhaflık, daha doğrusu tutarsızlık var ama pek üzerine gidilmedi.
AKP şimdi bu tuhaflık ve tutarsızlığı böyle tüzük girdisi yapacak kadar ciddi bir noktaya taşıdı madem, biz de bunun üzerine gidelim artık...
***
Başparmağı kıvırıp el ayası içine yapıştırarak, diğer parmakları da dik duruma getirerek yapılan Rabia (“4”) işareti, Mısır’da 2013’teki darbe sürecinde doğuş buldu.
Müslüman Kardeşler kökenli devrik cumhurbaşkanı Muhammed Mursi karşıtı olarak Tahrir Meydanı’nda toplananlara mukabil, Kahire’nin Rabiatül Adeviye Meydanı’nda bir araya gelen Mursi yanlılarının ellerinden yükselen bir işaretti o…
Bu süreçle eşzamanlı olarak Türkiye’de Gezi protestoları karşısında hışımla duran Erdoğan tarafından “içselleştirilerek” ithal edildi. Giderek de AKP kitlesince popülerleştirildi.
Bir bakıma CHP için 6 Ok ne ise, MHP için 9 Işık ne ise AKP için de “4 Parmak” Rabia o oldu.
Kabul etmek gerekir ki kitle kültürü çağında siyasetin simge-yoğun sürdürülür haline de mükemmel bir örnek o…
***
Gel gelelim bu “4 Parmak”la irtibatlı olarak sıralananların ne kadar AKP’ye ya da Erdoğan’ın zihnî yetkinliğine mal edilebileceği hususu çok ama çok tartışmalı...
Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet; bir "ulus-devlet" olarak kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti’nin başından beri yöneticilerinden yurttaşlarına kadar herkesin ağzından duyduğumuz deyişler bunlar. Hiçbir yeniliğe, hiçbir özgünlüğe, hiçbir yaratıcılığa dayanmayan, kimseye de “münhasır” kılınamayacak vurgular.
Bu dört ilke neden AKP’ye mahsus oluyor ki?! CHP de bu ilkelerin arkasında. MHP çok daha fazla, üstelik AKP’den de çok daha erken zamanlardan beri bu ilkelerin arkasında ve onları savunmada.
Ayrıca HDP’nin de bu ilkelere “kategorik olarak" ne kadar karşı olduğu; o da tartışmaya açık ayrı bir konu…
CHP ve MHP’nin “dijital” simgeleri, 6 Ok ve 9 Işık’da da bu ilkeler içkin.
Hatta şu ileri sürülebilir: Eğer 9 Işık, 6 Ok’un detaylandırılmış, biraz “tiftiklenmiş” hali ise, Erdoğan marifeti “4 Parmak” Rabia da 6 Ok’un basitleştirilmesinden, basite indirgenmesinden ibaret.
Neydi 6 Ok, sıralayalım: Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Milliyetçilik, Laiklik, Devletçilik, İnkılapçılık.
Vatan, millet, bayrak ve devlet, hepsi "teklik" halinde bu 6 Ok’un özüdür.
Üstelik gündeme getirmeye değmeyecek kadar yerleşik, oturmuş, kurumsallaşmış özüdür.
Bunların 90 küsur yıllık ulus-devlet Cumhuriyet’in bugününde, üstelik de 15 yıldır tek başına iktidardaki bir partinin tüzüğüne temel ilke diye konması çok tuhaf. Adeta bir kendinden, toprağından, memleketinden emin ol(a)mama halini dışa vurur gibi...
***
Fakat kanımca işin aslı-astarı başka.
Rabia bize Mısır’dan ithal dedik. Müslüman Kardeşler patentli bir “marka” o…
Rabia, Arapçada “dört”, “dördüncü” demek… Kahire’deki meydanın adını aldığı 8’inci yüzyılın meşhur kadın sûfisi (“Allah aşkı” denince akla gelen ilk isim) Rabiatü’l-Adeviye de ailesinin dördüncü çocuğuydu.
Bu dinsel-tarihsel altyapı, Mursi’nin Mısır’ın 4’üncü cumhurbaşkanı olmasıyla da buluşunca ortaya “otantiklik” açısından çok etkili bir simge çıktı Mısır’da.
Tahrir Meydanı’nın Nasır’la, Arap milliyetçiliğiyle ve de “Mısırlılık” anlamında millilikle temsiline karşılık Rabia Meydanı İslam’la, İslamcılıkla ve Müslümanlık bağlamında ümmetçilikle özdeştirildi.
Bu arka plân üzerinden Erdoğan ve AKP’nin Rabia’yı ithaline bakıldığında, işarete bize özel ve “sözde” biçilmiş anlamın ötesine geçmek mümkün.
Rabia’nın AKP iradesi açısından özde gerçek anlamı, 30 Mart 2014 yerel seçimleri sonrası balkon konuşmasında telaffuz edilen “Bu millet, ümmetin umudu" sözüdür.
Rabia, AKP’nin dinbaz-politik seyir defterinde ulusaldan evrensele, diğer deyişle Türk-İslamcı milliyetçilikten İslam enternasyonalizmine açılmaya çalışılan kapıdır.
***
Bunları AKP’ye yardımcı olma muradıyla yazdım.
Milletin önüne (Binali Bey’in ifadesiyle) "Besmele"yle bir tek-adam rejimi koyarken işlevsel kıldıkları simgenin şimdi tüzüğe yanlış girilmiş anlamını belki ileride düzeltirler ümidiyle yazdım.
Her ne koşulda olursa olsun; siyasi varlık olarak ne kadar sıkışmış, daralmış, “tek-tip”leşmiş olurlarsa olsunlar, yine de doğruluktan ayrılmasınlar, ne kendilerini ne de başkalarını kandırsınlar telkininde bulunma arzusuyla yazdım.