Gündem

"Erdoğan'ın izlediği baskıcı siyaset, rakiplerini savunmaya itiyor; kongreler, sola çare olacak mı?"

"CHP'de çizgi tartışması bir başka kongreye..."

04 Şubat 2018 12:54

BirGün yazarı Yaşar Aydın, "sol yapılar için kongrelerin çok önemli olduğunu" belirterek "Bir eylem şeklinde örgütlenir ve üyeleri için heyecan yaratır. Ama bugüne kadar gerçekleşen kongrelerde en azından şimdilik böyle bir etki yaratmış durumda değil" dedi. Aydın, "Erdoğan’ın izlediği baskıcı siyaset rakiplerini ya da karşıtlarını da ister istemez savunmaya itiyor. Kendini koruma ve kazanımlarını muhafaza etme refleksini öne çıkarıyor" ifadesini kullandı. 

Yaşar Aydın'ın "Kongreler sola çare olacak mı?" başlığıyla yayımlanan (4 Şubat 2018) yazısı şöyle:

Sol yapılar için kongreler çok önemlidir. Bir eylem şeklinde örgütlenir ve üyeleri için heyecan yaratır. Ama bugüne kadar gerçekleşen kongrelerde en azından şimdilik böyle bir etki yaratmış durumda değil.

CHP’de çizgi tartışması bir başka kongreye

Sönük geçen il kongrelerinin tek ışıltısı olan İstanbul, CHP için uzun süredir beklenen sol çizgi talebinin ete kemiğe bürünmesi olarak algılandı. İstanbul’da yaşanan değişim talebinin kurultaya yansıması olacağına dair beklentileri artırdı. Ardından Selin Sayek Böke ve İlhan Cihaner’in birlikte hazırladıkları ve özetle yeni bir siyaset belgesi talebi önemli gelişmelerdi.

Ama görünen o ki CHP’de çizgi tartışması beklenen ilgiyi görmedi. Dört başkan ve 500’ün üzerinde Parti Meclisi adayı ile tam anlamı ile isim yarışının olduğu tanıdık bir süreç yaşadık. 

CHP bu hali ile Türkiye’nin temel meselelerine dokunup geçen, somut bir program sunamayan ve doğal olarak heyecan üretemeyen bir parti görünümünde. Ortalamacı ve kekeme halinden çıkamamış bir görüntüye sahip. Anlaşılan bu durum CHP yönetimi için aynı zamanda bir tercih.

CHP kongre sloganını Adalet ve Cesaret olarak belirlemiş. Bu slogan bile dönemin olağan dışılığını anlatmaya yeter aslında. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu da her konuşmasında Türkiye’nin olağanüstü koşullardan geçtiğini ve otoriter bir isim tarafından yönetildiğini yüksek bir sesle vurguluyor. Ancak CHP’nin eylem çizgisi bu yüksek çıtanın çok altında kaldı. Tüm kurum ve kurların yerle bir edildiği bu dönem içinde partinin ve liderinin performansı birkaç ışıltı dışında vasatı aşamadı. 

Yukarıda belirttiğimiz gibi CHP yönetimi bu durumu bir sorun alanı olarak görmüyor tersine bir siyaset yapma biçimi olarak tercih ediyor. Kongre, 2019’a giderken CHP’nin durduğu pozisyonda ısrarcı olacağını bir kez daha gösterdi. Taban için yüzde yüz aynı şeyleri söylemek mümkün değil. Ama bir değiştirici dinamik olmadığı da ortada. Daha iyisinin ne olacağına dair net bir fikri yok. Elindekini de kaybetme endişesi taşıyor. Kongre, CHP ve sosyal demokratların derdine çare olmayacak gibi. Ama umut hep olacak. “Belki başka bir kongrede” diyecek ve umut edecekler.

HDP, Türkiye’ye Kürtçe seslenecek

Bir gece eski milletvekili Hasip Kaplan’ın sosyal medya paylaşımı olmazsa sıkıntısız giden bir HDP kongresi olduğuna biz de ikna olmuştuk. Kaplan’ın en hafif deyimle şık olmayan bir üslupla söylediği “Türk bir isim HDP’ye başkan olmaz” mealindeki paylaşımı epey bir gürültü kopardı. Her ne kadar çok ciddiye alınamaması gerektiğini söyleyenlerin sayısı fazla olsa bile hiçbir gerçekliği olmadığını söylemek mümkün değil. Kuşkusuz partide devam eden tartışma Türk ya da Kürt olsun tartışması değildi. Bir yönelim tartışmasının isimler ve etnik kimlik üzerinden devam ettirilmesiydi. Genelde Kürt hareketi özelde de HDP Suriye ve Irak’ta yaşanan gelişmelerden en çok etkilenen parti durumunda. Bunun aksini düşünmek mümkün değil. Taban çok uzun süredir siyasal motivasyonunu Suriye’de yaşanan gelişmelerden alıyor. HDP’ye operasyonların en yoğun yaşandığı günlerde sohbet ettiğimiz bir parti yetkilisi durumu “Suriye’de özgürlük talebi büyüdükçe ne yaparlarsa yapsınlar burayı çökertemezler” diye açıklamıştı. Tabanda var olan bu motivasyonun Afrin operasyonu ile birlikte daha da artacağını söylemeye bile gerek yok sanırım.

HDP özellikle batı illerinde gerçekleştirdiği kongrelerde Türkiye partisi vurgusu yapmaya devam etti. Batı illerindeki kongrelere HDP’nin Kürt olmayan yetkililerinin açıklamaları da eşlik etti. Kongrenin sonuç metninde de kuşkusuz bu eğilimin yansımalarını göreceğimizi şimdiden söyleyebiliriz. Tartışmalardan anladığımız kadarıyla Türkiye demokrasi güçlerine ortak mücadele çağrısı da olacaktır. Bunlarla birlikte izlediğimiz kadarı ile HDP içindeki herkes Türkiye’nin ve bölgenin partinin kurulduğu dönemden çok farklı bir noktada olduğu konusunda hem fikir. Kürt hareketin içinden gelerek HDP’de bulunan isimlerle konuştuğumuzda tek başına Türkiye’den beslenen bir dinamikle çözümün mümkün olamayacağını düşünüyorlar. Bu şansın Çözüm Süreci’nin bitirilmesi sonucu tükendiğini savunuyorlar. Üstelik bugüne kadar Türkiyeli çözümde ısrar edenler de bu noktaya gelmiş durumda. 

Buradan HDP’nin Türkiye siyasetine ve gelişmelere tamamıyla gözünü kapatacağı gibi bir sonuçta çıkmamalı. Kuşkusuz seçimlere girecekler, Türkiye’deki gelişmelere dair söz de söyleyecekler. Ama bunu hem gerçek hem de mecazi anlamda daha çok Kürtçe konuşarak yapacaklar. Eşbaşkanlık isim tartışmalarını da biraz bu noktadan bakmanın da faydalı olacağını düşünüyorum. Sonuçta önümüzdeki dönem siyasetini en iyi seslendirebilecek isim aranıyor. Siyaset netleştikçe de bazı isimler arka plana düşerken azı isimler de birer adım öne çıkıyor. Konuşulmaya başlanan isimler yukarıda anlatmaya çalıştığımız eğilimi de doğrulayan nitelikte.

ÖDP: Bir yol açalım

Yaklaşık 10 gün önce 22. yaşını kutlayan Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) 9. Olağan kongresini 10-11 Mart tarihlerinde toplayacak. İl-ilçe kongrelerinde öne çıkan sloganları ise “Bir yol açalım” oldu. Kongre sürecinde çıkan metinlerden de anlaşılacağı üzere ÖDP, bu sloganla bir yandan AKP ve Erdoğan düzeninin yarattığı karabasana karşı yeni bir yol arayışını ifade ederken diğer yandan da muhalefetin başta CHP ve HDP’nin sınırlarına hapsolunmasına itiraz ediyor. Görüldüğü kadarı ile ÖDP il ilçe kongrelerinin başat konusu Erdoğan rejimine karşı mücadele. Erdoğan rejimine karşı solun birleşik mücadele zeminlerinin olanakları ve politik çerçevesi kongre tartışmalarının önemli başlıkları. 

Türkiye için çok önemli bir kırılma anı olarak önümüzde duran 2019 seçimleri ÖDP kongresinin de temel gündemlerinden biri olacak. Dost parti ve yapıların da katıldığı ÖDP il kongrelerinden 2019 seçimlerinde dair çıkan ilk izlenim, birlikte yol arayışı çabasının kongre ile birlikte yoğunlaştırılacağı oldu. Kongrenin birikimi ve ortaya çıkaracağı enerji bu hiç kuşkusuz hedeflere ne kadar yaklaşılabileceğine dair de önemli bir veri olacak. ÖDP’nin bu kongre ile birlikte bir başka hedefi de Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasal, ekonomik ve sosyal sorunlara daha net yanıtlar üretmek. Kongreler sürecinde bir araya geldiğimiz ÖDP’liler süreci “mücadeleyi en genel başlıklar altında somutlarken çözüm önerilerimizde ayrıntı ve net cümleler bulacaksınız” diye özetliyor.

Örgütsel yenilenme birlikte mücadele

2018’in ilk kongresi Halkevleri tarafından yapıldı. Halkevleri, Türkiye’nin içinde bulunduğu olağanüstü sürecin yakıcılığına atıf yapılarak kongresini erkene aldı. Halkevleri kongresinde dönemin ihtiyaçlarına yanıt veren örgütsel yenilenme vurgusu çok öne çıktı. Bu kongre ile birlikte eşbaşkanlık sistemine geçen Halkevleri, önümüzdeki dönemde birlik arayışları konusunda sorumluluk alacaklarında duyurdular.

Muhafaza etmek mi yeniden kurmak mı?

Erdoğan’ın izlediği baskıcı siyaset rakiplerini ya da karşıtlarını da ister istemez savunmaya itiyor. Kendini koruma ve kazanımlarını muhafaza etme refleksini öne çıkarıyor. Hem CHP hem de HDP kongre süreçlerinde bu reflekslerin izlerini görmek mümkün. CHP yönetimi bunu bir tercih olarak hayata geçirirken HDP, ana gövdenin yönelimine kayıtsız kalamadığı için yapacak. Oysa toplumun ana gövdesi hoşnutsuz, kaygılı ve sesiz bir itiraz içinde. Tüm baskı ve şiddete rağmen fırsat bulduğu her an kendi ifade etmeye çalışıyor. Belli ki güven veren bir kanala akmak istiyor. Tıpkı Haziran isyanında olduğu gibi.