Cumhuriyet yazarı Ahmet Tan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, "İstanbul gerçekten müstesna bir şehirdir. Ama biz bu şehrin kıymetini bilmedik, biz bu şehre ihanet ettik, hâlâ da ihanet ediyoruz. Ben de bundan sorumluyum" açıklamalarıyla ilgili olarak, “İhaneti bu sütunlarda bizler dile getirsek, 48 saat geçmeden, suç duyurusu, hoop savcının huzuru ve uçsuz bucaksız gözaltı. TCK md: 299. Cumhurbaşkanına hakaret ve iftira, 4 yıla kadar hapis” diye yazdı.
“Hiç kuşkusuz asıl hedef son bir el daha oynayıp ebed-müddet ‘Reyislik’” ifadelerini kullanan Ahmet Tan’ın “Hileli şer, şerli hile" başlığıyla yayımlanan (22 Ekim 2017) yazısı şöyle:
Demek ilahi adalet gibi güncel hukuka da güveniyor.
Dün aniden attı kendisini yeniden ortaya:
“Biz İstanbul’a ihanet ettik... Etmeye de devam ediyoruz! Bundan ben de sorumluyum!”
“İhaneti” bu sütunlarda bizler dile getirsek, 48 saat geçmeden, suç duyurusu, hoop savcının huzuru ve uçsuz bucaksız gözaltı “TCK md: 299. Cumhurbaşkanına hakaret ve iftira, 4 yıla kadar hapis.”
***
Amacı, “antrenman olsun” diye mi nedir, yasaların “etkin pişmanlık” hükümleri!
Yoksa İslamiyetin “tövbe ve istiğfar” ilkelerinden istifade.
Hiç kuşkusuz asıl hedef son bir el daha oynayıp ebed-müddet “Reyislik”.
Ama önce seçmeni son bir kez daha uyutmak şart.
“Kandırıldım” teranesi, “mağduriyet” nanesi ağzına tat verdi bir kere.
Seçmen yufka yürekli. “Aman diyene kılıç kalkmaz!”
Aslında “İstanbul’a asıl ihanet eden FETÖ’dür... PKK’dir” de diyebilirdi. Demek ki nutuklarını bu tema üzerine yazan danışman hafta izninde.
Yine de samimi itirafta, tövbe eder görünmekte biraz erken, Kadir Gecesi’ne daha çok vakit var.
Tövbe için en uygun zaman, o gecedir:
“Kadir gecesi, bin aydan daha hayırlıdır.” (Kadr suresi 3. ayet)
2019 daha erkene hatta Ramazana çekilebilir. Çünkü Kadir Gecesi, o ayın sonunda.
(CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, belediye başkan adaylarını açıklamaya “A” harfinden Aydın’dan başladı. İnşallah “İ”ye, İstanbul’a gelinceye kadar yorulur da “İstanbul belediye başkan adayının önseçim ile belirleneceğini” ilan eder... Yoksa bu kez ne seçmeni tıpış tıpış sandığa götürmek mümkün olur, ne de parti örgütünü tıkır tıkır çalıştırmak!)
***
Siyaset, son bir hamle ile daha çok din-iman eksenine çekiliyor.
Müftü nikâhı da “İstanbul’a ihanet ettik” türü bir hile-i şeriyedir, yani “şeriata uygun hile!..”
İstanbul’a ihanetin hem derin hem çok taze hem de ibretliktir.
Kentin asırlık siluetinin afedersiniz, içine eden işadamı – mütaahhit ile uzunca zamandır küs idi. Geçen gün barıştı.
Ne karşılığı?
Okumuş olduğu imam hatip lisesinin onarımı ile adının okula verilmesi karşılığı.
“Recep Tayyip Erdoğan” adının bu tür bir becayişe ve mübaaya tabi kılınması, en çok kendisine oy veren milyonları üzüyor olmalı. Ki kendisi de dün ihaneti itiraf etti.
O işadamı, fazla katları yıkma sözünü yerine getirmedi. İhanet devam ediyor.
İhanet, yüzlerce yıldır değişmeyen Sultanahmet Camisi’nin ve Ayasofya’nın arkasında “ucube” gibi sırıtıyor. Sırıtacak. Hem de bir onarım karşılığı!
***
Nikâh yüzünden müftülerimizin, başlarını kaşıyacak vakitleri olmayacak.
İnşallah başlarında sarık olmaz da işleri kolaylaşır.
Ama sarık olursa nikâh dini anlam kazanacak. Sarıksız olunca da müftü nikâhı olmaktan çıkacak
Zaten imam nikâhı belgesiz bir işlemdi. Müftü nikâhı “Dini nikâhın belgesi mi olur be P..” itirazlarına son verecek.
Yine de yasada boşluk var.
Tayyip Bey’in bu işe bir daha el atması gerek.
Müftüler, nikâh sırasında sarık takarsa besmele çekmeleri de şart olacak.
Sarıksız müftü olabilir. Ama “Besmelesiz müftü” haşa!
***
Müftü nikâhı “dindar nesil” için en köklü adımdır.
Geriye nesillerin “kindar” olması kalıyor. Onu da iktidarın söylev- demeç ve uygulamaları sağlayacaktır.
Ama müftü nikâhı ile iş bitmiyor. İslam kaynaklarına göre, “gerdek” veya “zifaf namazı” da öngörülüyor. İyi haber bunun için ezan okunmasına gerek yok, iki rekat namaz yetiyor. Ve namazı sadece damat kılıyor.
İktidar, müftü nikâhında “medeni” sözcüğüne özel vurgu yaparak bu yasaya göre yapılacağını söylüyor. “Hile” de “şer” de burada zaten.
Çünkü “medeni” sözcük olarak “şehirli” ve “uygar” anlamına gelse de köken bakımından “Medine’ye ait” demek!
***
Medeni nikâhı, kadın nikâh memuru da kıyabiliyor. Müftü nikâhında ise buna olanak yok. Çünkü İslamda, kadının adı da “kadın müftü” de yok.
“Kadın imam” yani “İmame” ise, ancak tespihin ucuna takılan boncuk adı olarak var!