Gündem

Erdoğan'ın gazetecilerle toplantısına gazetecilerden tepki

Erdem: Gazetecisiniz, Başbakan’la biraraya geliyorsunuz fakat gazetecilerin yaşadıkları hakkında konuşmuyorsunuz. İfade özgürlüğü kavramını tartışıyor durumda olmamız beni düşündürüyor

19 Ağustos 2012 01:08

Medya Derneği üyelerinin, önceki gün Başbakan’la biraraya geldiği toplantıda projelerini anlatarak yardım istemesi ancak basın özgürlüğü meselesinin üstünden esprili şekilde geçmesi muhalif gazetecilerin tepkisine neden oldu.Yeni Akit gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Hasan Karakaya’nın da katıldığı toplantıda ne Akit ’in gazeteci Cengiz Çandar’ı hedef göstermesi, ne Başbakan’ın Cüneyt Özdemir’i işaret ederek işten atılmasını istemesi gündeme gelmişti.

Gazetecilerin toplantıyla ilgili tepkileri Taraf'ta yayımlandı. İşte o haber:

Balçiçek İlter (Habertürk): O toplantıdan çıkan sonuç Başbakan’ın manşetlerden rahatsız olup olmadığından çok, gazetecilerin sorunlarının doğru şekilde aktarılması olsun... Tutuklu gazeteciler, hedef gösterilen gazeteciler, sendikasız gazeteciler, soru sormaya korkan, korkutulan gazeteciler... Kovulan, ayrılmak zorunda bırakılan, kalan ama susmayı seçen gazeteciler... Dedim ya ismi üzerinde; Medya Derneği... Beni, sizi, ötekini anlatmayacak da kimi anlatacak...

Nazlı Ilıcak (Sabah): Toplantıda Şemdin Sakık’ın itirafları üzerinden gazetecileri hedef gösteren Akit gazetesinin haberi gündeme gelmeliydi. Başbakan, Akit ’i kınayabilirdi. Bu şekilde hedef gösterici yayınlar yanlıştır, bu ülkede bu tarz yayınların sonucu olarak andıçlar yaşanmıştır. Orada olsaydım Başbakan’a şöyle demek isterdim: “Her olayda çok ağır bir dille medyayı hedef alıyorsunuz. Bu tavrınız medyada sıkıntı yaratıyor. Patronlar endişeye kapılıyor. Bu durumda da otosansür mekanizması ortaya çıkıyor.”

Nihal Bengisu Karaca (Habertürk): Başbakan, Cengiz Çandar konusunu keşke dile getirseydi, ama muhtemelen Yeni Akit ’in yayımladığı mektubu Çandar’ı hedef göstermek gibi görmüyordur. Ama o kadar gazeteci ve yayın yönetmeni arasından bir kişi çıkıp niye bunu sormamış, neden Çandar aleyhindeki yayınların bir güvenlik endişesi yarattığı kimse tarafından dile getirilmemiş, gerçekten merak konusu. Oradaki gazeteciler arasında Cengiz Bey’e ‘ağabey’ demiş kimseler var. Onun ağabeyliğinden, bilgi birikiminden, bağlantılarından faydalanmış kimseler var. Geçtim ‘medya derneği’ gibi bir yapının yüklediği sorumluluğu, medya etiği gibi kavramları, dostluk bağlarının bir önemi yok mu? Soru sormaktan da bir sakınca gelecek değil ya. Neden bunu gündeme getirmemişler, anlamadım ve yadırgadım.

Ahmet Abakay (Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı): Toplantıda “Al gülüm ver gülüm” yapmışlar. Kuruluşu, yaptığı çalışmalar, bu son “Başbakan’a kendini beğendirme toplantısı” Bunları yan yana getirince bu örgütü basın örgütü olarak değil, hükümetin yan kuruluşu olarak görüyorum. Basın özgürlüğünün bu kadar vahim olduğu bir durumda, hiç gündeme getirilmemesi çok garip. Böyle basın örgütleri olmaz olsun. Bunlar Başbakan’a yardım dernekleri olarak faaliyet gösteriyor. Ben olsaydım bir defa Başbakan’ın basına saldırısını durdurmasını isterdim.

Mümtazer Türköne (Zaman): Başbakan’ın medyaya tavrı, demokratik ve özgür bir ülkede eleştirilmesi gereken ve medyanın da ortak bir tavır sergilemesi gereken bir durum. Parlamentoda, siyasi partilerde ciddi bir muhalefet eksikliği olduğunu düşünüyorum. Bu eksikliği medyanın doldurması lazım. Ben olsam “Medyadan gelen muhalefete karşı da hükümetin çok ciddi bir tahammülsüzlüğü olduğu yönünde bir kanaat oluştu. Sebebi nedir? Türkiye’de iktidara karşı muhalefet eden medyanın özgürlüğünün sınırları nedir, bunu nasıl görüyor” diye sorardım.

 

'Kişinin statüsü ona kısıtlama hakkı vermez'

 

Tarhan Erdem (Radikal): Medya Derneği adı verilen bir kurumun Başbakan’la görüşüp, Cengiz Çandar’ın hedef gösterilmesini dile getirmemesini anlayamıyorum. Gazetecisiniz, Başbakan’la biraraya geliyorsunuz fakat gazetecilerin yaşadıkları hakkında konuşmuyorsunuz. İfade özgürlüğü kavramını tartışıyor durumda olmamız beni düşündürüyor. İfade özgürlüğünü kısıtlamaya kimsenin hakkı yoktur. Kişinin statüsü ve bulunduğu konum ona ifade kısıtlama hakkı vermez. Başbakanlık böyle yapılamaz. Başbakan’ın görev tanımı bellidir ve onun doğrultusunda hareket etmelidir. Patronlara gazeteci kovmasını söylemek Başbakan’ın görevi değildir. Böyle bir davranış kimsenin haddi değildir. İfade özgürlüğünün sekteye uğradığı bir ülkenin ne hale sürükleneceğini kestiremiyorum. Başbakan’ın medyayla uğraşması tuhafıma gidiyor. Başbakan’a karşı önyargılı değilim. İki sene önce özgürlük vaatleri veren Başbakan hakkında şu anda bunları konuştuğumuz için kendisini anlamıyorum.