Gündem

"Erdoğan'ın Deniz Gezmiş'e benzetilmesinde sorun yok, sorun tüm siyasilerin 'parkasız' olmasında"

"Ve o boşlukta asılı kalan korkunç gerçekle yüzleşirsiniz"

20 Aralık 2017 12:38

Cumhuriyet yazarı Mine Söğüt, spor yorumcusu Rıdvan Dilmen'in Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a, "Parkası Deniz Gezmiş" benzetmesine ilişkin açıklamada bulundu. Erdoğan’ın Gezmiş’e benzetilmesinde hiçbir sorun olmadığını söyleyen Söğüt, "Sorun sadece onun değil tüm siyasilerin 'parkasız' olmasında; ve siz dahil kimsenin bunu hiç ama hiç umursamamasındadır" dedi.

Mine Söğütün, "Bir sabah onun sırtında çıktı gitti o parka" başlığıyla (20 Aralık 2017) yayımlanan yazısı şöyle:

Bu ülkenin acıklı hikâyesinde önemli bir rol oynayan bir parka, münasebetsiz bir cümleyle yeniden gündeme geldiğinde...

O cümleyi boş verin...
Sadece parkayı düşünün.
O parka aslında neydi?
Ve bu ülke için neyi temsil ederdi?
Cem Karaca’nın 70’li yıllarda söylediği o muhteşem şarkının sözlerini düşünün.
“Bir sabah onun sırtında çıktı gitti o parka 
Parkasıyla vurulmuş yatar iken buldular 
Dört hain kurşun değmiş delik deşikti parka

***

Küçük kardeşi bu yıl siyasala gidecek 
Paltoya para yok ki o da parka giyecek 
Ananın gözü yaşlı delikleri dikecek”. 
Sonra bir de Cem Karaca’yı düşünün. 
Onun siyasi çizgisini, o çizginin izlediği yolda özetlenebilecek ağır ülke gerçeğini düşünün. 
Sol ideolojiden nasıl kolayca vazgeçtiğinizi ve bunun bedelini şu an nasıl ödediğinizi düşünün. 
Solcular en büyük hatayı kendi kıymetli ama gösterişsiz enstrümanlarının cazibesinden şüphe ederek yaparlar. 
Sağ ideoloji bu şüphenin üzerine atlar. 
Onu eline tutuşturduğu kendi kıymetsiz ama parıltılı enstrümanlarıyla daha iyi bir ses çıkarabileceğine ikna eder. 
Ve dönüşüm başlar. 

Sonra siz;

Sağcıların solcular için yaptığı gazeteleri okumaya başlarsınız. 

Sağcıların solcular için kurduğu televizyonların içinde kaybolursunuz. 
Pazarlanmayan hiçbir şeyi tüketmeme ahlakına kapılırsınız. 
Seçim kampanyalarına para döken partilerin bu yarışının ne anlama geldiğini anlayamayacak kadar aptallaşırsınız. 
Sömürünün değişen dilini çözemez olursunuz. 
Özgürleştiğinizi sandıkça esir düştüğünüzü anlamazsınız. 
Sizi bu kaostan çıkarabilecek eski ve köklü ideolojiler çoktan gözünüzde değersizleşmiştir. 
Onların yerine sağcılar tarafından paketlenip kapınıza hediye gibi bırakılmış pırıl pırıl yeni sol ideolojileriniz vardır. 
Ancak nostaljik bir refleksle bir parkaya sahip çıkabilecek kadar kalır aklınız... 
Artık umurumuzda değildir o parkanın size hatırlattığı kayıplarınız. 
Solcular hâlâ hayattadırlar ama artık sağda durmaktadırlar. 
Sol adına ürettikleri her şeyde aslında size yeni tüketim ahlakını pazarlamaktadırlar. 
İnsan dahil her şeyin mal olarak kodlandığı bir dünyanın karşısında dimdik durmayı ve düşmanına kendi değerleriyle kafa tutmayı beceremeyen sol iradenin yenilgisi insanlığınızın yenilgisidir.

***

Sonra bir gün biri çıkar ve münasebetsiz bir laf eder. 
Ve siz kendinizi, ülke tarihindeki en utanç verici hukuki kararlardan biriyle idam edilen bir sembol devrimciyle;
Ülke tarihindeki gelmiş geçmiş en utanç verici iktidarın sembol politikacısını karşılaştırırken düştüğünüz ideolojik şuursuzluğun boşluğunda buluverirsiniz. 
Ve o boşlukta asılı kalan korkunç gerçekle yüzleşirsiniz. 
Aslında Tayyip Erdoğan’ın Deniz Gezmiş’e benzetilmesinde hiçbir sorun yoktur. 
Sorun sadece onun değil tüm siyasilerin “parkasız” olmasında; 
Ve siz dahil kimsenin bunu hiç ama hiç umursamamasındadır.