Gündem

Erdoğan'dan Kudüs açıklaması: ABD arabuluculuk yönünü kaybetti

Avrupa'nın göbeğinde insanları inançları, dinleri, kültürleri nedeniyle ötekileştiriliyor

14 Mayıs 2018 15:25

Cumhrubaşkanı Tayyip Erdoğan, Londra'da Chatham House'da yaptığı basın toplantısında, bugün Kudüs'te açılacak ABD Büyükelçiliği'ne ilişkin olarak, "Siyasi hesaplarla Kudüs'ün statüsünü değiştirmeye dönük adımlar bugün hayata geçiriliyor. Bu tablo karşısında, 2. Dünya Savaşı öncesindeki karanlık günlerdeki gibi hissetmekten kendimizi alıkoyamıyoruz. Bize ve insanlığa dayatılan bu tabloya itiraz ediyoruz" dedi. 

ABD, çözümün değil sorunun bir parçası olmayı tercih ettiğini belirten Erdoğan, ABD'nin Ortadoğu barış sürecindeki arabuluculuk rolünü yitirdiğini söyledi.

Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle: 

- Shakespeare bugün hayatta olsa ve Hamlet isimli eserini yeniden yazsa, Prens Hamlet'e yine aynı şeyi söyletirdi; 'Dünyanın çivisi çıkmış.'

- Filistin'de sadece son birkaç haftada yaklaşık 50 kişinin keskin nişancılar tarafından öldürüldüğünü, evlerine geri dönmekten başka talebi olmayan 1000 civarı insanı vurulduğunu görüp başka bir şey söylemek mümkün değildir.

- Afrika'da günde 1 doların altında para kazanıp, ailesini doyurmaya çalışan bir babaya sorun bakalım, o başka bir şey söyleyecek mi?

- Bu sorunların çözümüne öncülük etmekle sorumlu uluslararası toplum ise henüz terörizmle mücadelede dahi ortak paydada buluşmayı başaramadı. Türkiye'nin Suriye'de yaşadığı sıkıntı da budur. DEAŞ'la mücadelede en etkin mücadeleyi Türkiye yapmıştır. Bu örgüte Fırat Kalkanı'yla en büyük darbeyi biz vurduk.

- Ama bizim karşımızda bir başka terör örgütü daha var. Sınırlarımızda terör koridoru oluşturmaya çalışan YPG/PYD'nin yanında karşımıza güya müttefiklerimiz çıkıyor. Türkiye, Suriye'nin toprak bütünlüğü ve egemenliği konusunda en samimi ülkedir. Sınırlarımızdaki 3.5 milyon Suriyelinin evlerine dönebilmesinin yolu bu ülkenin tekrar güvenli hale gelmesidir. Suriye topraklarında Türkiye'nin güvenli hale getirdiği yerlere mülteciler dönerken, müttefiklerimizin desteklediği terör örgütlerinin kontrolündeki yerlere dönen yoktur. Siz bakmayın, bu terör örgütünün Kürt kimliğini istismar ettiğine, bunun içerisinde birçok Batı ülkesinden isimlerde vardır.

- Kobani denilen bölge YPG/PYD terör örgütlerinin kontrolünde. İsmi üzerinden Ayn El Arab bir Kürt bölgesi değildir. Ama bu bölgenin halkı ülkemizde Şanlıurfa ilinde yaşıyor. Mesela Kürt meselesi değil terör meselesidir.

- İngiltere dahil tüm ülkelerden FETÖ'ye karşı adım atmalarını ve sınırları içindeki örgüt mensuplarının ülkemize iadelerini bekliyoruz.

- Avrupa'nın göbeğinde insanları inançları, dinleri, kültürleri nedeniyle ötekileştiriliyor.

- Siyasi hesaplarla Kudüs'ün statüsünü değiştirmeye dönük adımlar bugün hayata geçiriliyor. Bu tablo karşısında, 2. Dünya Savaşı öncesindeki karanlık günlerdeki gibi hissetmekten kendimizi alıkoyamıyoruz. Bize ve insanlığa dayatılan bu tabloya itiraz ediyoruz.

- Biz BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üye ile yönetilmesini asla kabul etmiyoruz Birleşmiş Milletler'in 196 üyesi de dönüşümlü şekilde BMGK'da daimi üye olarak yer almalıdır diyoruz. Susmak yerine, dayatmaları kabullenmek yerine mücadeleyi tercih ediyoruz. Dünyanın çivisi çıktıysa, o çiviyi yerine sokacak olan sert bir çekiç darbesi değildir, umuttur. Bu noktada bir tercih yapmamız gerekiyor. Ya birbirimizin kurdu olup birbirimizi tüketeceğiz ya da dertlerimize birlikte derman bulacağız.

- Türkiye olarak girişimci ve vicdani bir dış politika izliyoruz. Çok taraflı işbirliği önemlidir. Türkiye olarak hem bölgemizde, hem de dünyada dostluklarımızı kazan-kazan ilkesiyle yönetiyoruz.

- Sekizinci yılına giren Suriye ihtilafı, siyasi, insani, güvenlik ve ekonomik boyutlarıyla 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana görülmemiş yıkıma neden olmuştur. Cenevre sürecine dahil olduk ve Astana'da büyük çaba sarf ettik. Sahada gerilimin azaltılması için her türlü inisiyatifi aldık.

- İdlib bölgesinin güvenliği için Rusya ile yaptığımız çalışmaları önemli noktalara getirdik. Doğu Guta ve Duma'da vahşeti önleyemediğimiz için derin bir üzüntü içerisindeyiz. Sivilleri kendilerine kalkan yapan teröristler karşısında, gerekirse biz kayıp veriyoruz ama sivillere zarar vermiyoruz.

AB'ye tam üyelik startejik  hedefimiz olarak sürüyor. Teknik bir konu olan müzakere süreci siyasileştirilmiştir.

Kıbrıs türk tarfın Türkiye'nin güçlü değsteğiyle yarım asırdır hep çözüm aramıştır. Rum tarafı ise bir tülü ortaklık kurmaya yanaşmamıştır. 

Biz BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üye ile yönetilmesini asla kabul etmiyoruz Birleşmiş Milletler'in 196 üyesi de dönüşümlü şekilde BMGK'da daimi üye olarak yer almalıdır diyoruz. Susmak yerine, dayatmaları kabullenmek yerine mücadeleyi tercih ediyoruz. Dünyanın çivisi çıktıysa, o çiviyi yerine sokacak olan sert bir çekiç darbesi değildir, umuttur. Bu noktada bir tercih yapmamız gerekiyor. Ya birbirimizin kurdu olup birbirimizi tüketeceğiz ya da dertlerimize birlikte derman bulacağız.

Türkiye olarak girişimci ve vicdani bir dış politika izliyoruz. Çok taraflı işbirliği önemlidir. Türkiye olarak hem bölgemizde, hem de dünyada dostluklarımızı kazan-kazan ilkesiyle yönetiyoruz.

Sekizinci yılına giren Suriye ihtilafı, siyasi, insani, güvenlik ve ekonomik boyutlarıyla 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana görülmemiş yıkıma neden olmuştur. Cenevre sürecine dahil olduk ve Astana'da büyük çaba sarf ettik. Sahada gerilimin azaltılması için her türlü inisiyatifi aldık.

İdlib bölgesinin güvenliği için Rusya ile yaptığımız çalışmaları önemli noktalara getirdik. Doğu Guta ve Duma'da vahşeti önleyemediğimiz için derin bir üzüntü içerisindeyiz. Sivilleri kendilerine kalkan yapan teröristler karşısında, gerekirse biz kayıp veriyoruz ama sivillere zarar vermiyoruz. Türkiye'nin girdiği Afrin'de El Bab'ta çekilen fotoğraflarla, Rakka'da, Doğu Guta'da, Halep'te çekilen fotoğrafları karşılaştırın. Farkı orada göreceksiniz.

Son günlerde giderek tırmanan bir başka sorun alanı da İran konusudur. Biz bölgemizin istikrarı için İran'ın yapıcı katkılarında fayda görüyoruz. İran'la diyaloğun uluslararası topluma da faydalı olacağını düşünüyoruz. Nükleer anlaşma önemli bir diplomatik başarıdır.

Yemen'deki kriz 4. yılına girmiş ve giderek daha da karmaşık bir hal almıştır. Türkiye olarak Yemen'in toprak bütünlüğü temelinde kapsayıcı bir çözümden tarafız. Körfez ülkeleri arasındaki gerilimi yakından takip ediyoruz. Dileğimiz Körfez'de kalıcı huzurdan yanadır.

Biz 1967 sınırları çerçevesinde, başkenti Doğu Kudüs olan egemen bir Filistin devletinin kurulmasının bölgede sorunun çözümü olduğunu düşünüyoruz. ABD'nin Kudüs kararını çok çok talihsiz buluyoruz. ABD, çözümün değil sorunun bir parçası olarak arabulucu rolünü tamamen kaybetmiştir. Bu atılan adımın bölgeyi karıştırmak için adeta bir fitil ateşlemesi olduğunu hatırlatmak isterim.

Türkiye'nin Avrupa ile bağları tarihidir. AB'ye tam üyelik her şeye rağmen stratejik hedefimiz olmayı sürdürüyor. Ancak teknik bir konu olan üyelik süreci siyasileştirilmiştir.

Kıbrıs meselesine değinmek istiyorum. KKTC, yarım asırdır sorunun çözümü için çaba harcamıştır. Rum tarafı Doğu Akdeniz'de faaliyetlerine devam ederse, bölgedeki güvenlik ve istikrar sürekli tehlikede olacaktır. Bunu açıkça söylüyorum.

Afganistan'daki güvenlik durumu kırılganlığını sürdürüyor. NATO'nun Afganistan'daki görevinde yer almaya devam edeceğiz.

Türkiye 24 Haziran'da seçimlere geri gidiyor. 16 yılda vesayetten, darbeye kadar maruz kaldığımız tüm saldırılara rağmen, demokrasiden geri adım atmadık. Türkiye tarihinin en büyük reformlarını bizim zamanımızda gerçekleştirdi. Bundan sonra da bunu sürdüreceğiz.