Gündem

Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na: Elinde bir tomar kağıt salladı, kimseye vermedi; ilk yalanı değil

"O belgeler savcılığa verilsin"

29 Kasım 2017 19:19

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'dan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "yurt dışına milyonlarca lira kaçırdı" iddiasına yanıt verdi. Erdoğan, "Bir tomar kağıdı sallayarak dekontları da bunlar dedi. Ne gazetecilere ne adli makamlara vermedi. İlk yalanı değil" dedi.

Erdoğan "Madem elinde belge var savcılıkla paylaş" diyerek Kılıçdaroğlu'nu suç duyurusu yapmaya davet etti.

Kılıçdaoğlu'nun dün kamuoyu ile paylaştığı bankacılık işlemlerinin 2011 yılında gerçekleştirildiği ve  zaman aşımına uğradığı bildirilmişti. Uzmanlar söz konusu belgeler hakkında herhangi bir işlem yapılamayacağını bildirmişti.

TIKLAYIN: Vergi uzmanı anlattı: Kılıçdaroğlu'nun açıkladığı belgeler zaman aşımına uğradı, inceleme yapılamaz

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "yurt dışına milyonlarca lira kaçırdığını" iddia ettiği Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "İspat et, istifa ederim" çıkışına yanıt verdi. Man Adası'nda kurulan bir off - shore şirkete Erdoğan'ın eniştesi, dünürü, eski özel kalem müdürü ve oğlu tarafından on milyonlarca dolar aktarıldığını iddia eden Kılıçdaroğlu, canlı yayında swift kodlarının da yer aldığı birtakım banka dekontlarını gösterdi.  Erdoğan'a yönelik çağrısında "Haysiyetli bir adamsan gereğini yap" demişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde Orman Bakanlığı Toplu Açılış Töreni'nde konuştu.

Tüm kurumları ile bu tarihi süreçten ülkemizi en güçlü şekilde çıkarmanın mücadelesini veriyoruz. Bir de ana muhalefet partisinin başındaki zatın hezayanlarına cevap vermekle uğraşıyoruz. Mecburen bu konulara girmek zorunda kalıyoruz. Bu zat çıktı Cumhurbaşkanı ve ailesi yurt dışındaki bir takım hesaplara milyonlarca dolar para gönderdi diye iddia ortaya attı. Dün çıktı yurt dışındak bir şirkete şu kişi şu kadar milyon dolar para gönderdi diye sözler söyledi. Bir tomar kağıdı sallayarak dekontları da bunlar dedi. Ne gazetecilere ne adli makamlara vermedi. Avukatlar anında kendisine bunu ilgili savcılığı, medyaya veriniz dedi. Kağıtların ne olduğunu bir kendisi bir de onları eline tutuşturanlar biliyor. Bu hadise ilk yalan söyleyişi ilk iftirası da değil. Bir ara İsviçre'de hesaplarım olduğunu söyleyip durdu, belge gösteremedi. Yine, ispat et ben Cumhurbaşkanlığı'ndan çekileceğim, siyaseti de bırakacağım dedim. Ben siyasete girmeyeceğim dedi ertesi gün siyasete girdi. 

Bizim yolumuzdan gidenler bile şunu soruyor. Bunları açıklayacağız ki sizler de bunu anlatmanız lazım ki bu tür insanlar bu ülkenin siyasetinden çekilsinler. Millet buna çarkçı Kemal diyor. Bir ara Güney Asya'daki tsunami felaketinde toplanan paraların gönderilmediğini öne sürdü. Yine işi pişkinliğe vurup kulağının üzerine yattı. Hayati Yazıcı arkadaşımızın ÖSYM Başkanı'na mail gödnerip şu kişiyi üniversiteye yerleştirin dediğini öne sürdü. Bu zat da çıkıp bir özür dahi dilemedi. Şu anki Çevre ve Şehircilik Bakanımızla ilgili iddialar ortaya attı ispat edemediği için sürekli tazminatlar ödemek zorunda kaldı. Bakanımız da bol bol sucuk ekmek dağıttı. TÜRGEV'e 20 dönümz arazi verildi dedi, ispatını ortaya koyamadı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi için, eseri karalamak için altın klozet iddialarına kadar pek çok yalanı aylarca diline pelesenk etmişti. Özür dilemeyi aklından bile geçirmedi. Böyle vicdansızlık olur mu ya? Sıkıyorsa gel bak bakalım nasıl bir altından klozet var. Bir ara bilmem kaç tane FETÖ'cü vekilin ismini açıklayacağını iddia etmiş bu sözünü de yutmuştu. Amerika'da FETÖ'cü vekillerin kimler olduğu ortaya çıkıyor. 2 CHP'li milletvekili Amerika'da kurulan kumpasın içinde yer almışlar. Ortaya çıkıyor. Ana muhalefet bunun yükünü daha fazla çekemez. Çünkü bunun adı ana hıyanettir. 

Bu zatın başında olduğu CHP kayıptır. Bazı milletvekillerinin de yurt dışında ülkemiz aleyhindeki davalara belge bilgi taşıdığını gayet iyi biliyoruz. Kimi zaman kendileri kullanan kimi zaman yurtdışına götüren bu kişilerin ihanetlerinin hesabı mutlaka sorulacaktır. Bu sefil durum bizim işimize geliyor ama ülkemiz adına üzülüyoruz. İnsan mindere çıktığı zaman az buçuk eline gelebilecek, dengi sayılabilecek bir rakip görmek istiyor. Karşınızda bir karikatür tipli birini buluyorsunuz. 

Dün, şahsımın ve iddialarla ismi geçen arkadaşlarımızın avukatı bir açıklama yaptı. Bu açıklamada iddialar yalanlanarak belge olduğu öne sürülen kağıtların derhal savcılığa verilmesi, medya ile paylaşılması çağrısında bulunuldu. 1 saat öncesine kadar, henüz bu yönde gelişme olduğunu duymadık dediler. Aynı çağrıyı tekrarlıyorum. Madem belgelşerin elinde olduğunu söylüyorsun, kürsüden sallamayı bırak. Milletimizle ve ilgili mercilerle paylaş. Git savcılığa teslim et. Bugüne kadar o kürsüden salladığın her kağıt ya yalan ya yanlış çıktı. Bizim için önemli olan şahsımıza ve ailemize yapılan saldırının cevapsız kalmamasıdır. İsimlerin çoğu 30-40 yıldır önemli işler yapmış iş adamlarıdır. Tayyip Erdoğan belediye başkanı değilkin de bu insanlar işlerle uğraşıyordu. 

Bu zat önce şahsımın, çocuklarımın, eniştemin, dünürümün, eski özel kalem müdürüm diye iddia ettiği o şahıs benim hiçbir zaman özel kalem müdürüm olmadı. Zerre kadar sende şahsiyet varsa, Mustafa Gündoğan bana ne zaman özel kalem müdürlüğü yapmış ispat et. Edemezsen de durma artık çekil git. Bu zat bir iş adamıdır. Bir şirkete milyonlarca dolar para gönderdiğini iddia ediyor. Yurt dışında şirket ismi verip rakamlar zikretti. Ticaretle uğraşan birisi yurt dışında da şirket kurar, alır satar, Para havale eder, havale alır. Bunları anlatmanın zorluğunu elbette biliyorum. Bu 5 isim asla o şirkete ve yere para göndermiş de değil. Mevcut şirketlerini satmaları sebebiyle onlara para geldi. Oraya da para gitmedi. Bu yapılan işlemlerde hiçbir sorun yoktur.

İddia edildiği gibi yurt dışına giden tek kuruş yok. Bu zatın söylediği yalan mı? Yalan. Bir kez daha müfteri durumuna düştü mü? Düştü. Yüzü kızaracak mı? Hiç sanmıyorum. Kendisinde manda derisi gibi yüz var. 

"Suriyelilere harcanan 30 milyar dolar"

Bu zat hızla siyaset çöplüğüne doğru yol alıyor. Dün bir de Suriyelilere harcanan 30 milyar doları soruyordu. Bu zatın gezi olaylarında 100 milyarlarca zarara uğrayan Türkiye'nin kayıplarının hesabını sorduğunu duymadım. 15 Temmuz darbe girişiminin zararlarının peşine düştüğünü görmedim. 15 Temmuz'la alakalı da bu zatın en ufak bir derdi yoktur. Bunu da biliniz. Son günlerde aleni ekonomik saldırılar karşısında milletimizin hakkını savunan 2 çift laf ettiğine de şahit olmadık. Kafayı Suriyelilere harcanan paraya takmış. Türkiye Suriyeliler için AFAD eli ile yaklaşık 2.3 milyar dolar. Belediye olarak, 6 milyar dolar, sivil toplum vasıtaları ile 1.2 milyar dolar harcama yapmıştır. Eğitim ve sağlık hizmetleri sınırsız olmuştur. Görevlendirilen personellerin maliyeti vardır. Diğer maliyetler vardır. Suriyelilere sadece kamu kuruluşları yardım etmiyor. Asıl büyük yardımı milletimiz yapıyor. Tüm bunları topladığımızda karşımızda yaklaşık 30 milyar dolarlık bir meblağ çıkıyor. 

En insani konulara bile böyle yaklaştığına göre, diğer hususlarda da kafayı bozmuş olmasına şaşırmamak lazım. 

1 yaşına girmemiş torununu utanmadan nasıl SSK'lı yaptığını, devleti nasıl zarara uğrattığını unutmadık. 

Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'nun iddialarına tepki göstererek "Hukukta hakkımı yeniden arayacağım" dedi.