Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kredi derecelendirme kuruluşu Fitch'in not artırımına ilişkin, ''Önemli bir gelişme olmakla birlikte hala Türkiye'nin kredi notunun olması gereken seviyede bulunmadığını düşünüyoruz. Bütün ekonomik göstergeleri bizden daha geri olan ülkelerin A düzeyindeki kredi notuna sahip olduğu bir ortamda, bizim için hala B düzeyinde kredi notunda ısrar edilmesini hakkaniyete uygun bulmuyoruz'' dedi. Erdoğan, yerel seçimlerin Mart 2014'te yapılacağını açıkladı.
Erdoğan, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada, ekonomideki gelişmelere yer verdi.
Son günlerde ekonomiyle ilgili sevindirici haberleri, arka arkaya aldıklarını ifade eden Erdoğan, ihracat rakamlarının açıklandığını, bu yılın ilk 10 ayındaki ihracatın 124,8 milyar doları bulduğunu kaydetti. Erdoğan, 12 aylık ihracatın da yaklaşık yüzde 12'lik artışla 148 milyar 363 milyon dolara ulaştığını bildirerek, ekonominin lokomotifi olarak gördükleri ihracattaki artışı bundan sonra da her türlü önlemi alarak devam ettireceklerini vurguladı.
Erdoğan, "Bundan sonraki aylarda da ihracatımızın artışının aynı şekilde devam etmesi noktasında gerek kadro içindeki arkadaşlarımız gerek girişimcilerimiz olsun, aynı heyecanı paylaşmak suretiyle bu süreci devam ettiriyorlar" dedi.
Ekim ayı enflasyon rakamlarının dün açıklandığına işaret eden Erdoğan, küresel ekonomideki olumsuzlukların devam ettiği bir dönemde uyguladıkları sıkı para ve maliye politikaları sayesinde enflasyonu kontrol altında tutmaya devam ettiklerini belirtti.
'Elimizi güçlendiren bir araç'
Erdoğan, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch'in Türkiye'nin kredi notunu yatırım yapılabilir seviyesine yükselttiğini anımsattı.
Uluslararası derecelendirme kuruluşlarının kredi notunu artırmasının, Türkiye'ye yatırım için gelecek uluslararası sermaye açısından teşvik edici işleve sahip olduğunu vurgulayan Erdoğan, ''Bu durum, borçlanma faizlerini düşürmede de elimizi güçlendiren bir araç durumunda. Kararın açıklanmasıyla birlikte borsa tarihi, rekor seviye ulaştı. Faiz oranları da 6,7 gibi en düşük seviyeye geriledi'' dedi.
Erdoğan, bir çok uluslararası kurumsal yatırımcının, yatırım kararı verirken, yatırım yapılabilir seviyedeki ülkelere öncelik tanıdığını belirtti.
'Hakkaniyete uygun bulmuyoruz'
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bu nedenle uzun zamandır hak ettiğimiz bu gelişmeyi olumlu buluyor, ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyoruz. Fitch'in kredi notumuzu yükseltmesi önemli bir gelişme olmakla birlikte biz hala Türkiye'nin kredi notunun olması gereken seviyede bulunmadığını düşünüyoruz. Bütün ekonomik göstergeleri bizden daha geri olan ülkelerin A düzeyindeki kredi notuna sahip olduğu bir ortamda, bizim için hala B düzeyinde kredi notunda ısrar edilmesini hakkaniyete uygun bulmuyoruz. Fitch'in yaptığı artışı, yeterli olmasa da bu yanlışın düzeltilmesi yolunda atılmış bir adım olarak görüyoruz. Farklı eğilimlerle derecelendirme yapan bu kuruluşlara rağmen Türkiye'nin genel ekonomik performansı ve yatırım ortamıyla ilgili olumlu tablosu, zaten uluslararası yatırımcılar tarafından gayet doğru şekilde anlaşılıyor.
2002'de 1 milyar doların altında gerçekleşen doğrudan uluslararası yatırımların son 10 yılda ortalama 11 milyar doları aşması da Türkiye'ye olan güvenin somut göstergesidir. 1'e 11 artış söz konusu. Esasen uluslararası pek çok yapı gibi, kredi derecelendirme kuruluşları konusunda da hakkaniyet ölçülerine dayalı bir yeniden yapılanmaya ihtiyaç var. Yani siyasi, ideolojik yaklaşımlar istemiyoruz. Gerçekler, rakamlar neyi söylüyorsa, bunu Yunanistan için söylüyorsanız, gelin Türkiye için de söyleyin. Ama sanal tablolar üzerinden değerlendirmelerle yaptığınız açıklama, dünyayı da aldatıyor, oralarda yatırım yapanları da zor durumlara sokuyor. Dünyada yaşanan krizlerin, işte bu yeniden yapılanma ihtiyacını gündeme getirmesi ve bir zorunluluk haline dönüştürmesi gibi hayırlı sonuçları da olabiliyor. Önümüzdeki dönemde BM başta olmak üzere, ülkelerin, toplumların kaderinde söz sahibi uluslararası kuruluşların tamamının da bu şekilde bir yeniden yapılanma sürecini başlatmaları gerektiğini düşünüyoruz.''
'Olumlu gelişmeler tesadüfü değil'
Erdoğan, kimsenin bu olumlu gelişmelerin kendiliğinden, tesadüfen olduğunu zannetmemesi gerektiğini vurguladı. İktidara geldiklerinden bu yana uyguladıkları politikaların beraberinde başarılı sonuçları getirdiğini kaydeden Erdoğan, ''Kamu maliyesi alanındaki disiplinimiz, güçlü bankacılık sektörümüz... 10 yıl önce böyle bir şey söz konu değildi. Ama şu anda güçlü bankacılık sektörümüz var. Büyük önem verdiğimiz yapısal reformlarımız. Sonuç olarak büyüme, istihdam alanında yakalanan üst düzey performans ortadır. Son 10 yılda kişi başına düşen milli gelirde 3 katın üzerindeki artış, yüzde 70'li seviyelerden yüzde 30'lu seviyelere gerileyen borç stokunun, GSYİH'ya oranı ve daha bir çok göstergede yaşanan iyileşmeler, hep aynı istikrarlı, sağlam duruşumuzun neticesi'' diye konuştu.
Erdoğan, Türkiye ekonomisinin 2009'da yaşanan küresel, finansal krizde sağlam bir duruş sergilediğine işaret etti. Erdoğan, ''Bu kriz bizi teğet geçecek'' dediklerini, sonucun da bu şekilde olduğunu kaydetti.
Bir çok gelişmiş ülkenin bile halen tam olarak atlatamadığı krizi, doğru, kararlı politikalarla yönettiklerini ifade eden Erdoğan, 2009'da üretim ve istihdam tabanının korunması için bir çok önlem aldıklarını anımsattı. Erdoğan, bu sayede yüksek büyüme hızına ulaştıklarını vurgulayarak, Türkiye ekonomisinin 2010 ve 2011 yıllarında dünyada en hızlı büyüyen ülkelerden biri olduğunu söyledi.
'Elma şekeri mi dağıtacaktık?'
Şemdinli’de yapılan saldırıda 11 yaşındaki bir çocuğumuz şehit oldu, 18 vatandaşımız da yaralandı. Terör örgütü önceki gün yine alçak yüzünü gösterdi. Bu caniler küçücük çocukların kastederek nasıl bir vicdana sahip olduklarını gösterdiler. ‘Başbakan çok sert konuşuyor’ diyorlar. Elma şeker mi dağıtacaktık?
Diyarbakır Valiliği önünde devlete karşı aslan kesilenler, örgütün cinayetleri karşısında süt dökmüş kedi gibi oluyorlar. Okullara yapılan saldırılarda kağıttan kaplana dönüşüyorlar. Masum insanlarının ölümünü kınamayanlar, bu kanlı oyunun bir parçası olurlar. Örgütü kınamamak nasıl bir tutarsızlıktır. Biz ‘terör örgütü silah bıraksın’ dedikçe kana, cana ölüme daha çok sarılıyorlar. Ölümlerden sapkın bir haz duyar haline gelmişlerdir.
Açlık grevleri
Cezaevindekileri açlık grevlerine göndermek vicdansızlık değil de nedir. Açlık grevlerine BDP ve bölücü terör örgütü sevk ediyor. Niçin bölücü terör örgütü tavrını ortaya koyamıyor? Ben diyorum ki; ‘elinizi bu insanların yakasından çekin.’ Örgütün kamplarında çocukları bulunan ailelere sesleniyorum; sizin çocuklarınızın canları üzerinden saltanat düzeni kuranlara izin vermeyin. Bunlar çocuklarınızı kullanarak taşeronluk görevlerini yerine getiriyorlar.
Taziye evine istismara gelenlere haddini bildiren aileleri kutluyorum. Siz kararlı durursanız, terör örgütü asla kimseye zarar veremez. Kürt kardeşlerimin en büyük sorunu, terör örgütüdür. Ben ‘Kürt kardeşimin imanı ve inancıyla bunların karşısında dimdik dursun’ diyorum.
'Yerel seçimi Mart'ta yapacağız'
Büyükşehir Yasası’nda hizmet anlayışımızı yeniden düzenliyoruz. Yerel seçimleri 2014 Mart’ında normal zamanında yapacağız. Anamuhalet partisi belediyeciliği bilmiyor.
Yapılacak düzenlemeyle 559 belediyenin tüzel kişiliği sona eriyor. Personelinin maaşını bile ödemeyen belediyeler var. Peki, hizmeti nasıl verecek? Bu belediyeleri ayakta tutmanın ne anlamı var. Buraların belediye olması yanlıştı ama yaptılar.
Kapatılan belediyelerin birçoğunun 1500’ün altında nüfusu var. Yanlışı sürdürmekte ısrara gerek yok. Kimse 26 personelli belediyenin devam etmesi gerektiğini savunamaz. Bu halka haksızlıktır.
Belediyelerin kapanmasıyla orada yaşayanlar hizmetten mahrum kalmayacak, daha iyi hizmet olacaktır. Başarılı bir devlet başarılı bir finasman yönetimiyle olur. Ama ne CHP’nin ne de MHP’nin böyle bir derdi var.
'AB üyesiyiz ama haberleri yok'
Fiilen AB üyesiyiz ama AB’nin bundan haberi yok. Görüştüğüm Almanya Başbakanı Angela Merkel’den Türk vatandaşlarına vatandaşlık yolunu açmalarını istedim. Siz ne kadar Alman gönderirseniz gönderin, biz vatandaşlığa alırız. Siz niye Türkleri vatandaşlığa almıyorsunuz?
Krizin tüm etkilerini yaşadığı Avrupa’ya rolleri değiştirmiş durumdayız. Şimdi onlar bizi gıptayla izliyor. Türkiye’yi AB’ye almayarak kaybeden siz oluyorsunuz, varın gerisini siz düşünün.
'MHP arzuhalci oldu'
MHP, 7. gensoru önergesini de verdi. Sanayi Bakanı Nihat Ergün hakkında önerge verdiler. MHP, adeta arzuhalciye dönüştü. Daktilosunu TBMM önüne yerleştirdi, sürekli gensoru dilekçesi yazıyorlar. CHP’yle yarışa girdiler, arayı kapatmaya çalışıyorlar. Bu sulandırılmış gensoruya karşı da milletvekillerim gerekli cevabı vereceklerdir."