T24 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, referandum sürecinde yaşanan ‘bertaraf’ tartışmasından sonra ilk kez TÜSİAD’la biraraya geldi. TÜSİAD'ın İstanbul'da gerçekleştirilen 41. Genel Kurul Toplantısı'na 'onur konuğu' olarak katılan Erdoğan, ekonomiden siyasete önemli mesajlar verdi. Yerli otomobil üretilmesi konusunda Koç'a açık bir teklifte bulunan Erdoğan, “Soyadın gibi bir marka ile kendi otomobilimizi üretelim ve dünyaya sunalım” dedi. Erdoğan “alkol yasağı” diye eleştirilen TAPDK’nın genelgesini savunurken de “Anayasa'da 58'inci madde gençliğin korunması maddesiir. 'Devlet gençleri alkol düşkünlüğünden uyuşturucudan suçtan korumak için gerekli önlemler alır' diyor. Biz anayasada yazanı yapıyoruz” diye konuştu. Kamuoyunda tepkiyle karşılanan tahliye kararları konusunda da Yargıtay’ı bir kez daha eleştiren Başbakan, “Benim dosyam 24 saatte Ankara'ya getirildi, hemen karar verdi ve benim seçim girmem engellendi. Demek ki yapabiliyorsunuz. Onları yaparken bayağı mahirsiniz de şimdi niye değilsiniz?” dedi.
TÜSİAD Başkanı Boyner, Erdoğan'a kaygılarını dile getirdi
Erdoğan konuşmasında özetle şunları söyledi:
"Türkiye'nin en önemli işveren örgütlenmesinden biri olan TÜSİAD iki dönemdir hanımefendiler tarafından yönetiliyor. Kadınların iş dünyasında aktif olması bile Türkiye'nin kat ettiği mesafeyi ortaya koyuyor. TÜSİAD'ın açılımını artık herhalde okumayacaksınız. Okuyunca sıkıntı meydana gelebilir.
Dile getirilen sorunların önemli kısmının yeni olmadığını biliyoruz. Hükümet olarak 8 yıldır Türkiye'nin kronik meseleleri üzerine kararlılıkla gidiyoruz. Sorunlar listesindeki sıralamanın ciddi şekilde değiştiğini, enflasyonun, büyümenin artık listede yer almadığını görüyoruz. TÜSİAD CEO anketinin Aralık 2010 sonuçlarını yayınladı. CEO'lar ekonomide ilk üç ay için daha olumlu yüzde 25. Aynı yüzde 75. Olumsuz yüzde 0. 12 ay sonrası için daha olumlu yüzde 45. Aynı yüzde 40, daha olumsuz yüzde 15. Yatırım yapma eğilimleri soruluyor. Yüzde 55 olumlu bakıyor, yüzde 35 değişim görmüyor, yüzde 10 olumsuz bakıyor. Son dönemde şahit olunan yumurtalı eylemlerin gençlerin ifade özgürlüğünü yansıtıp yansıtmadığı soruluyor. Hayır diyenler yüzde 73. CEO'larla yapılan bu anket Türkiye manzarası çizmekten uzaktır ama iş dünyasının nabzını tutma açısından çok manidar.
YÖK Başkanı dün gençlerle toplantı yaptı. Ama dışarıda 40-50 kişilik grup gösteri yaptı. Şöyle bir yorum ortaya çıkıyor. YÖK Başkanı üniversitelerden seçilen başkanlarla görüşüyor. Dışarıda yapılan göseriler ise Marksist, Leninist ideolojik bazı gruplar. Takdirini size bırakıyorum.
"Anamuhalefetin popülizmi faizi yükseltebilir"
MB ve TÜİK'in benzer anketlerinde de 2011'e ilişkin iyimser beklentiler var. Haziran'da genel seçim var. Buna rağmen iş dünyası seçim öncesi ve sonrasına ilişkin istikrarın korunacağına inanıyor. Burası önemli.Türkiye ilk kez bir seçime ekonomik olarak bu kadar rahat giriyor. Bunu çok önemli görüyoruz. Kaynağını ortaya koymadan harcama yapmıyoruz. Tedbir alınması gerektiğinde gerekçeleri anlatıyor ve kararlılıkla uyguluyoruz. Hiçbir alanda popülizme izin vermiyoruz. En son anamuhalefet partisinin genel başkanının vaatleriyle popülizm tartışması gündeme geldi. O vaatleri toplayınca 200 katrilyonu bulan bir yük söz konusu. Aklı selim bakışla değerlendirince böyle bir popülizm olabilir mi? Anamuhalefet partisi bile olsa ekonomik vizyonun böyle olması o anda bile faizleri yükseltebilir, bütçeye yük getirebilir. Benim milletim bu işe prim vermiyor. Ciddiye alınmıyor. Her seçim öncesinde olduğu gibi, mali disiplinden asla taviz vermeyeceğiz. Para politikalarının hassasiyetle yürütülmesine destek olunacak. Ekonomik dengenin sarsılmasına müsaade etmeyeceğiz.
Koç'a 'yerli otomobil üretelim' dedim
Büyümede ilk üç çeyrek itibariyle beklentilerin üzerine çıktık. 2010'un büyüme oranının da beklentileri aştığını göreceğiz. 1 trilyon TL seviyesini aştığımızı şimdiden görüyoruz. İhracatta 2010'u 114 milyar dolarla kapadık. Bu yıl kriz öncesi seviyeyi belki aşmış olacağız. 28.5 milyon turist ülkemizde ağırlandı, kaybımız yok. Otomobil satışlarında tüm zamanların rekoru gerçekleşti. Geçen akşam Sayın Koç'a dedim, Artık soyadınız gibi bir markayla yerli otomobilimizi üretelim ve dünyaya diyelim ki, bak bu da artık bizim otomobilimiz. Bunu başaralım. Burada montajı yapılan otomobiller olmasın. Otomobil sektörü içinde olan babalar burada. Bu işi halledelim. Türkiye'ye ve Türk'e bu yakışır.
"Bizde önüne gelen içki alıyordu"
Ekonomide olduğu şekilde demokratikleşme gibi alanlarda topluma sürekli güvensizlik pompalandığını görüyoruz. Biz muhafazakar demokrat bir partiyiz. Bizim şahsi olarak bazı meseleler karşısındaki duruşumuz nettir. Şahsi yaklaşımları toplumun tümüne empoze etmek baskıdır, zulümdür, haksızlıktır. Ben kendi ailem içinde alkole karşı bir tavır belirlemiş olabilirim. Ama bu muhafazakar kimliğin yanında kişisel yargımızı empoze etmemek konusunda hassas bir duruş sergiledik. Anayasamızda 58. madde gençliğin korunması maddesi. Burada ilginç bir paragraf var. Devlet gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu, kumardan korumak için gerekli tedbirleri alır diyor. Bunu ben demiyorum. Bunu yapmak bizim görevimiz. Bir genelge hakkında dün Danıştay'a müracaatta bulunuyor. Anayasadaki bağımlılıktan korumaktır diyor. Anayasa bağımlılık demiyor, gençleri alkol düşkünlüğünden koruyun diyor. ABD, AB buralardaki uygulama neyse yapılan budur. ABD'de 21 yaşın altında olana marketlerde alkollü içki veremezler. Ama bizde önüne gelen rahatlıkla alabilir mani yok. Bunu engellemeye yönelik adımı şeriat getiriyor diyorlar. Sıkılmadan utanmadan bunu söylüyorlar. Şair diyor ya biz tüzüklerle çarpışarak büyüdük. Biz bunları iyi biliriz. Bizim yaşam tarzımıza müdahale edildi. Fikirlerimiz aşağılandı.
"Muaviye'nin kızları Hasan ile Hüseyin"
Az önce Boyner kardeşim ifade kullandı. Dink olayında yürütme olarak zanlıları 36 saatte yakaladık, yargıya teslim ettik. Bu neredeyse cumhuriyet tarihinde nadir olaylardan birisi. Bizim de zaman zaman gönlümüzden tasvip etmediğimiz olaylar var. Ailesini ziyaret ettim. Yargı burada süreci takip ediyor. Yargı reformuyla ilgili adımlar var. Bunlara da kılıf giydirmeye çalışanlar var. Zamanaşımı anlayışı yargının iflasıdır. Zamanaşımı anlayışını kabullenemiyorum. 1.6 milyon dosya Yargıtay'da bekliyor. Mülakat kamerayla yapılacak dendi. Bize kadar kamerayla mı yapılıyordu? Eger yaşam tarzlarına müdahale edersek kendi kimliğimizi inkar etmiş oluruz. Yaşam tarzlarına müdahale başlığı altında yürütülen kampanya geçmişte defalarca yapılmış bayat bir kampanyadır. 1995 yılında Gazi mahallesinde olaylar oluyor. Yabancı bir televizyon İstanbul'da radikal dinci başkan Erdoğan'ın polisleri ılımlı müslümanları öldürüyor. Anadolu'da tutarsızlığı anlatmak için kullanılan söz var. Muaviye'nin kızları Hasan ile Hüseyin. Cehalet bu işte. Levent'te Levazım sitesinde iki genç kız yangın nedeniyle hayatlarını kaybetti. Mesele bilgisayarın Besmele'yle açılmasına kadar indirgendi. Günlerce İstanbul'da belediye içkiyi yasaklıyor diye yazıldı. Ben burada TÜSİAD Genel Kurulu'nda yine ifade ediyorum. Biz damdan düşmenin ne olduğunu iyi biliriz. Kimsenin yaşam tarzına müdahale etmeyiz. Bayat bir tezgahtır. Ömrümüz iftiraları püskürtmekle geçiyor.
"Danıştay'ın kararı uygunsuz"
Şu anda TBMM'de yapılmakta olan ve yapılacak olan yeni düzenlemelerle Yargıtay ve Danıştay'da da bazı adımları atmakta kararlıyız. Tutukluluk süresinin dolması nedeniyle yapılan son tahliyeler hukuk sisteminin bir kez daha sorgulanmasını gündeme getirdi. Serbest bırakılanları biz mi serbest bıraktık? Yargıtay'ın iş günü çok. Hakim ve savcı alımları da trajikomik bahanelerle engellendi. Biz önemli bir adımı atıyoruz. Terör örgütü mensupları iş yoğunluğu gerekçesiyle serbest bırakılırken, kimi dosyalar jet hızla karara bağlanıyor. Benimle ilgili 2002'de Diyarbakır'dan dosya 24 saatte Ankara'ya geldi. Yargıtay 24 saatte karar verdi, seçime girmemi engelledi. Özelleştirmelerin karara bağlanması yıllarca sürerken, tam gün yasasıyla ilgili bir gün içinde iptal kararı verilliyor.
Danıştay, dün ALES sınavıyla ilgili biliyorsunuz bir karar aldı. ALES Sınav Kılavuzu'nda öğrencilerin kılık kıyafetine ilişkin yasaklama, kısıtlama olmadığı için yürütmeyi durdurdu. Karar son derece keyfi bir karar. Vicdanları yaralayan, evrensel hukuk normlarını çiğneyen, yargıya güveni bir kez daha sorgulatacak nitelikte bir karar. Alınan bu karar, aynı zamanda kanunsuzdur. Yargının siyasallaşması işte budur. Yeni anayasayı sadece anayasa uzmanları hazırlamayacak, STK'lar da görüş bildirecek.
Türkiye hızlı ve istikrarlı bir şekilde büyüyor. Türkiye ekonomisi algısı 8 yıl öncesine göre köklü şekilde değişmiş durumda. Küresel meselelerde Türkiye tezlerini ortaya çok açık koyabiliyor. 21. yüzyılın Türkiye yüzyılı olması için katkılarınızı bekliyoruz. "