19 Ağustos 2017 21:35
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dün Almanya'da yaşayan Türk vatandaşlarına yaptığı "Almanya'daki bütün soydaşlarıma diyorum ki sakın bir yanlışa düşüp de Ne Hristiyan Demokratları ne SPD'yi ne Yeşilleri desteklemeyin. Bunların hepsi Türkiye düşmanıdır" çağrısının ardından Almanya'ya yönelik eleştirilerini sürdürdü. "Benim Avrupa'daki kardeşlerim inanıyorum ki siz Almanya'daki seçimlerde birilerine bir ders vereceksiniz.Sen oyunu Türkiye'ye düşmanlık yapmayana ver" ifadelerini kullanan Erdoğan, Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel'e "Sen kimsin Türkiye Cumhurbaşkanı'na konuşuyorsun" sözleriyle tepki gösterdi.
Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu da "Eğer sen 29 gün bu yürüyüşü yapabildiysen AK Parti iktidarına teşekkür et. Rahat rahat yürüdün akşamları karavanda istirahatini yaptın mitingini de yaptın sana bu imkanı sağlayan AK Parti hükümeti" sözleriniyle tepki gösterdi.
Denizli İl Başkanlığı Genişletilmiş İl Danışma Meclisi Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle;
"Ulaşımda öyle adımlar attık ki, göreve geldiğimizde 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol yapılmış olan Türkiye'de, biz 19 bin kilometre bölünmüş yol yaptık.
Kılıçdaroğlu kalkmış adalet yürüyüşü yapıyor. Sen önce İzmir'deki işçilere adalet götür.
AK Parti teşkilatlarının yapılan hizmetleri vatandaşlara anlatması şart. Zannetmeyin ki herkes icraatlarımızı biliyor. Bilmiyorlar. Bilseler aldığımız oylar çok daha yüksek olur.
Birileri bizi ısrarla eski Türkiye'ye yöneltmek istiyor. Biz ise milletimiz ile birlikte 'Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet' diyoruz.
Türkiye bir yol ayrımındadır. Bir tarafta yeniden 1990'ların yeniden tek parti CHP'si döneminin zayıf ülkesi olma tehlikesi var diğer tarafta ise demokratik demokrat partiden başlayan ve günümüzde AK Parti ile süren güçlü büyük müreffeh Türkiye'yi inşa etme fırsatı var.
Birileri bizi ısrarla geleceğe dair ümidi olmayan eski Türkiye'ye yöneltmek istiyorlar. Biz ise ısrarla tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet diyoruz.
Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz onlar diridirler ancak siz anlamaz bilemezsiniz. Bütün mesele bu. Zaten 15 Temmuz'da da yürüyenler böyle yürümedi mi? Ne diyordu, yeğenim belki olur da bir daha görüşemeyiz hakkını helal et. Buna inanmak bu bir aşk, Rabbim inşallah bizlere de o makamı nasip etsin. Buna inandığımız anda şu batı falan hepsi hikaye. İşte şu anda onları da görüyoruz. Tutmuşlar yine konuşuyorlar. Bu mücadelenin kadim bir mücadele olduğunu bilmiyorlar bilecekler.
Birileri terör örgütleri ile saldırıyor. Ama başaramayacaksınız kuramayacaksınız. Onlara gereken dersi bulundukları yerde vereceğiz bu işin hiç şakası yok. Son zamanlarda, şu referandum olayını geçirdik Almanya rahat durdu mu? Hollanda durdu mu? Hepsi bunların Türkiye aleyhinde AK Parti aleyhinde kampanyalar yaptılar. Bunları birçoğu milletvekili hatta bazıları partilerinin eş başkanlarıydı. Hayır kampanyasına destek verdiler. Açık net, benim Almanya'ya girmemi kabullenemediler. Dışişleri Bakanı'mızın aynı şekilde Avrupa'ya girmesini kabullenemediler.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’mız bir bayan onun girişini hazmedemediler. Bu korku niye? Cuma günü bir açıklama yaptım ve dedim ki 'Ey benim Avrupa'daki kardeşlerim inanıyorum ki siz Almanya'daki seçimlerde birilerine bir ders vereceksiniz. Bunlar Türkiye'nin aleyhinde kampanyalar yürüttüler hâlâ da yürütüyorlar.
‘Siz Türkiye'ye dost olana dost olmalısınız' dedim. Almanya rahatsız oldu, hop oturdu hop kalktı. Avrupa'daki vatandaşlarımıza sesleniyorum. Demokratik hakkınızı sandıklarda en doğru şekilde yerine getirerek bunlara orada en güzel dersi vermelisiniz.
Benim oyum, şuraya vermezsem zayi olur, buraya vermezsem zayi olur deme. Sen oyunu Türkiye'ye düşmanlık yapmayana ver. Çünkü ben Almanya'nın başındaki hanımefendiye 4 bin 500 teröristin dosyasını verdim. Ve bunların dosyaları kabul görmedi hala onlarda. Ama o kendisi benden 1-2 kişinin iadesini istedi. Kusura bakma sende yargı varsa bizde de var.
Hele şimdi bir de Dışişleri Bakanları var evlere şenlik. Hiç haddini bile bilmiyor. Sen kimsin ki Türkiye'nin Cumhurbaşkanı hakkında konuşuyorsun. enin siyasetteki geçmişin ne, kaç yaşındasın? Sen git Dışişleri Bakanı ile konuş. Sen kimsin!
Neymiş bize kapıları kapatacaklarmış. Buradaki kapılar bize yetiyor. Biz düşman çoğaltmanın değil azaltmanın dostları çoğaltmanın gayreti içerisindeyiz. Karşımızdakiler bize böyle yapıyorsa ne yapacağız? Biz de gereği neyse onu yaparız bu iş böyle. Bazıları bizim tarihimizin 1 asır önce başladığını sanıyor. Vah zavallılar. Bugün nereye giderseniz gidin ecdadımızın hürmetle yad edilen hatıraları ile karşılaşırsınız.
Bizi ısrarla tıpkı Sevr de yaptıkları gibi eyvallah etmediğimiz için bunca sıkıntı ile karşı karşıyayız. Ah ah ellerin yurdunda çiçek açarken bizim ile kar geliyor kardaşım, Bu hududu kimler kimler çizmiş dar geliyor dar geliyor kardaşım. Ben George'ın, Hans'ın ne dediğine değil milletimin ne dediğine bakarım. Kardeşlerimin ne dediğine bakarım. 2002'de ne diyorduk, her şey Türkiye için. 2007'de Durmak yok yola devam dedik. 2011'de hedef 2023 dedik 2015'te huzur ve istikrar dedik ve her seferinde de milletimizden bir heyecan aldık.
Şimdi önümüzde yeni bir imtihan var. Hem 2019 seçimleri hem de o tarihe kadar yapmamız gerekenler ülkemizin gelecek asrını şekillendirecek öneme sahiptir. Çünkü öyle bir mücadelenin içerisinden geçiyoruz ki ne ekonomide ne güvenlik de ne uluslararası ilişkilerde hiçbir şeyi yarım bırakamayız. 15 Temmuz'da hep birlikte bir şey gördük. Ülkemizin düşmanları hem içerde hem dışarda pusuda bekliyor. en küçük bir zafiyetimizde üzerimize çullanma fırsatını Allah'ın izni ile vermeyeceğiz. Biz zayıf düşersek Türkiye de zayıf düşer. Biz çok çalışır çok üretir çok terlersek Türkiye de o derece güçlü olur.
Biz sadece rüku da Allah'ın huzurunda eğiliriz. (Salondan yükselen dik dur eğilme sözlerinin ardından) Ben dik duruyorum ve sizlere güveniyorum. Ve ben inanıyorum ki önümüzdeki seçimlerde Denizli bir başka sandıkları patlatacak buna inanıyorum.
“Reforma kendimizden başlayacağız”
AK Parti çatısı altında şehrine ve ülkesine hizmet etmiş her bir kardeşim benim için değerlidir ve kendisine şükran borçluyum. Bir süredir, her fırsatta dile getirdiğim değişim ihtiyacı arkadaşlarımızın başarısızlığından değil kendimizi yeni şartlara alıştırma zorunluluğundan kaynaklanıyor. Milletimizin beklentilerine cevap vermek için öncelikle reforma kendimizden başlayacağız.
“AK Parti, partilerden bir parti değildir”
Madem büyük Türkiye güçlü Türkiye kendisi ile birlikte kardeşlerine dostlarına güven veren Türkiye diyoruz o zaman AK Parti'yi bunları yapabilecek kapasiteye çıkartmak şart. Şu anda belde seçimlerini atamaları bitirdik. Şimdi ilçelere başlıyoruz ardından da illere. Güçlü daha güçlü bir AK Parti bunu başaracağız. Tüm arkadaşlarımdan bu sürece katkı sağlamalarını bekliyorum. AK Parti alışılmış bir parti değildir. Partilerden bir parti hiç değildir. AK Partinin bir davası vardır. Kurarken partimizin adını Adalet ve Kalkınma böyle koyduk. Bunu yaparken de bu kardeşiniz cezaevinden çıktıktan hemen sonra 42 bin donör üzerinde kamuoyu araştırması yaptı. 81 vilayetin tamamında.
Normalde en fazla 2 bin kişide yapılırken biz 42 bin denek üzerinde çalışma yaptık ve masaya yatırdık. Partimizin adı ne olmalı amblemi ne olmalı bunların üzerine de çalıştık. Onlardan sonra adalet ve kalkınma kararlılığına vardık. Bizim partimiz sağ parti mi sol parti mi olacak bunun kararını da öyle verdik. Türkiye'de sağ da var sol da var bunların aşırıları da var dedik ki merkezde bir parti yok, biz merkeze oturan bir parti olacağız. Bazı siyasi bilimciler merkezde parti olur mu dedi, dedik ki olacak sizler de göreceksiniz. Olur mu diyenler de şu anda partimize karşılar. Yaptık, oldu. Şimdi birileri Ankara'dan İstanbul'a yürüyor sözde adalet. Sen çok geç kaldın çok. Biz partimizi kurarken adalet üzerine kurduk zaten. Eğer sen 29 gün bu yürüyüşü yapabildiysen AK Parti iktidarına teşekkür et. Rahat rahat yürüdün akşamları karavanda istirahatini yaptın mitingini de yaptın sana bu imkanı sağlayan AK Parti hükümeti.
HEDEFLERİMİZ ASLA HAYAL VE ULAŞILAMAZ DEĞİLDİR
Kökleriniz ne kadar derinde ise yukarıya doğru o kadar güçlü ve emin olursunuz. Türk milleti de kökleri derinde olan bir millettir. Onun için 2023 ve 2053, 2071 vizyonlarımız asla hayal değildir asla ulaşılamaz değildir.
İnşallah bu yıldan itibaren Çanakkale gibi her yıl Malazgirt'i de öyle kutlayacağız. Bu yıl ikincisi oluyor bir başka olacak ama bu kez. Yaşadığımız bunca kumpasa oyuna rağmen hala dimdik ayakta isek bunu köklerimizin derinliğine borçluyuz. Önemli olan düşmek değil her defasında kalkıp yeniden koşmaya başlamaktır diye bir söz var. Türkiye önüne çıkartılan engeller sebebi ile zaman zaman biraz zaman kaybına uğramış olabilir. Enerjisinin bir kısmını boşa da harcamış olabilir imkanlarının bir kısmını heba etmiş olabilir. Ama milletimizin o hayranlık verici ferasetiyle ülkemiz yine de yoluna devam etmeyi bilmiştir.
"Kaos çıkartarak ülkemizi düşürme çabalarına verdiğimiz cevap Türkiye'yi yeniden yükselişe geçirmek olacaktır. Suriye'de tümü ile dışlanmaya çalışılan Türkiye her gün yeni kazanımlarla gücünü göstermeye başladı. PKK'dan DEAŞ'a tüm terör örgütlerine tarihimizin en büyük darbelerini vuruyoruz. Ekonomide hamdolsun atılan adımlar ilk çeyrekteki yüzde 5'lik büyüme oranımızı ikinci çeyrekte en az yarı yarıya arttırmayı hedefliyoruz. İhracatta da rekorları sürekli kırdığımız bir dönemden geçiyoruz. Bunlar ülkemizin en zor yılı olan 2016'da elde ettiğimiz başarılardır. Bu yıl güzel haberleri ardı ardına alıyoruz. Enflasyonu tek haneye düşürdük. İşsizlikte de inşallah bir müjde bekliyoruz. Uluslararası yatırımcıların ülkemize ilgisi tüm sabotaj çalışmalarına rağmen hamdolsun artarak sürüyor."
"Avrupa ile ilişkilerimizde kar zarar hesabına girersek AB üyeliği süreci ile ilgili kesinlikle AB zararlı genel ticari ilişkilerimizde de ancak başa baş çıkarız. Gümrük Birliği bizim kadar Avrupa'nın faydasına da olan bir uygulamadır. Biz bunun geliştirilerek devam etmesinden yanayız bunun için de üzerimize düşeni yaptık, yapıyoruz. Birileri Gümrük Birliği'ni kendi mecrasından çıkarıp kendisine çıkar yapmaya kalkarsa buna müsaade etmeyiz. Burada kazan kazan, sen de kazanacaksın ben de kazanacağım.
Yıl 1985 Türkiye Gümrük Birliği'ne alınmış. Şimdi yok artık. Yoksa yok, 6 milyona yakın insanımız var. Biz ne kadar AB, Gümrük Birliği diyorsak en az o kadar Avrupa Birliği ülkelerin de buna ihtiyacı var. Efendim şu kadar bu kadar ihracatımız var. İhtiyacı var ki alıyor. Türkiye kaybı göze alınamayacak kadar büyük bir ülke büyük bir ortak büyük bir potansiyeldir bu böyle biline."
© Tüm hakları saklıdır.