Gündem

Erdoğan: Umut ediyorum ki parlamento yeni anayasa konusunda beklenen kararı verir

Bu yıl 3'ncüsü düzenlenen Necip Fazıl Ödülleri sahiplerini buldu

10 Aralık 2016 23:39

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP ve MHP'nin üzerinde uzlaştığı anayasa teklifinin Meclis Başkanlığı'na sunulmasının ardından yaptığı ilk açıklamada "Bugün parlamentoya sunulan yeni anayasa çalışması hususunda da sayın Başbakanımıza ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı'na, bu çalışmalarda emeği geçen arkadaşlara huzurunuzda çok teşekkür ediyorum. Temenni ediyorum ki parlamento bu konuda beklenen, arzulanan kararı verir, ondan sonra da millet  gerçek kararı vermek suretiyle Türkiye yol almaya devam eder" değerlendirmesinde bulundu. 

Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak önderliğinde gerçekleştirilen törenle fikir ve sanat dünyasına katkıda bulunan yazarlara 3. kez Necip Fazıl Ödülleri verilecek. 3'ncüsü düzenlenen Necip Fazıl Ödülleri'nde konuşan Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:

 

Necip Fazıl Ödülleri

 

"Ödülün bu yıl üçüncüsü verilecek. Artık kritik eşiği aşarak kalıcı olma yolunda az önce de ifade edildiği gibi uluslararası, adeta mesafe kat edeceğine inanıyorum. Üstatın mirasına sahip çıkan Es Medya Grubu'nun işvereninden çalışanına şükranlarımı sunuyorum. Anadolu'nun yetiştirdiği onca değerimizin arasında işinin ehillerini tespit eden jürimize teşekkürlerimi sunuyorum.

Necip Fazıl ödülleri her sene çıtayı daha da yukarı taşıyarak fikir, sanat ve edebiyat hayatımızda bir mihenk taşına dönüşme yolunda ilerliyor. İnşallah bu kalıcı olacak ve ülkemizin en itibarlı ödülleri haline gelecek. Üstadın nefesini biraz da olsa almış, gönüldaşlık yapmış bir kardeşiniz, bir cumhurbaşkanı olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sizlere gereken desteği vermeyi sürdüreceğim. İnşallah biraz sonra beş farklı dalda 6 kıymetli şair, yazar, hikayeci ve ilim adamımıza ödüllerini takdim edeceğiz.

Şiir alanında mesele sözün ağızdan çıkması değildir, onun kalpte hasıl ettiği titreşimdir. 50 yıldır kelimelerin kilidini açan, eskilerin ırmak gibi şairlerinin peşinde ömür geçiren Ebubekir Eroğlu'nu tebrik ediliyorum. Fikir ve araştırmada ödüle layık görülen Yaşar Çağbayır'ı önünüzde tebrik ediliyorum. Yaşar Çağbayır hocamızın gayretlerini, emanetin yeni nesillere daha zengin nir şeklide aktarılması konusunda önemli katkılar yapacağına inanıyorum. Hikaye ve roman alanında ise eserleriyle şimdiden kendine münhasır bir yer edinen Cihan Aktaş hanımefendiyi görüyoruz.

Yıllardır insana, hayata, kadına, bireyin iç dünyasına dair nitelikli eserler yazan Cihan Aktaş Hanımefendi'yi huzurlarınızda tebrik ediyorum. Bu yıl ilk kez takdim edilecek olan Necip Fazıl ilk eserler ödülünü de çok yerinde gördüğümü belirtmek istiyorum. Bu alanda iki genç kardeşimiz ödüle layık görüldü. Modern hayatın üstünü örtmeye çalıştığı incelikleri nakış gibi işleyen şair Emel Özkan ile Bozkır'ın kalemi Mustafa Çiftçi'yi de içtenlikle tebrik ediyorum.

Anadolu'nun bereketli ikliminde boy veren bu iki genç yetenekten gelecekte de daha nice eserler bekliyorum. Necip Fazıl Saygı Ödülü'nü bu yıl Türk hikayesinin coşkun pınarı, modern zaman dervişi Mustafa Kutlu abiye verilmesini son derece yerinde buluyorum. Mustafa Abi'yi göremedim, rahatsız mı gelemedi mi yoksa? Şüphesiz Mustafa Kutlu okumanın en zor yanı bir hikaye kitabı bitince diğerine kadar geçmek bilmeyen zamandır. 

Üstat Necip Fazıl Allah ve Ahlak demenin yasak olduğu o meşhur yıllarda Müslüman asaleti ve cesaretinin timsali olarak sesini yükseltmiştir. Kendi ifadesiyle başında kim bulunursa bulunsun madem ki ben varım Türkiye vardır diyerek direnişinin, özgüveninin sembolü olmuştur. 

Eleştirileceğini, yenileceğini bilmesine rağmen bağrından çıktığı millete bir kurtuluş reçetesi sunma cesaretini göstermiştir. Öz yurdunda parya muamelesi gören bu millete özgüven aşılamıştır. Kimsenin inayetine muhtaç olmadan, ruh kökünden aldığı kuvvet ve cesaretle bu millete var olabileceğini göstermiştir. Onun en büyük şiarı sahici olmaktır. Şüphesiz Necip Fazıl'ı yine en iyi kendisi anlatır. Karşınızda bir adam var, Necip Fazıl Kısakürek...

 

"15 Temmuz yeni Türkiye'nin cemresidir"

 

15 Temmuz gecesi yaşananlar bu ülkenin tarihinde gördüğü en büyük ihanetlerinden biridir. 15 Temmuz yeni Türkiye'nin cemresidir. 15 Temmuz bu ülkeyi kadim değerlerinden koparmak için yapılmış bir işgal girişimidir. Namluyu kendi silahlarına doğrultanlar ile Necip Fazıl'ın ömrü boyunca mücadele ettikleri arasında hiçbir fark yoktur. Pensilvanya'daki şarlatandan aldıkları işaretle bu millete pusu kurdular. Kendi ikballeri, kendi sapkın ideolojileri için kan dökmekten dahi çekinmemişlerdir. Namuslarına emanet edilen silahları, asıl sahibine doğrultanlar sadece mevcut iktidarı alaşağı etmeyi hedeflemiyorlardı. Bizim de uğrunda tüm ömrümüzü harcadığımız güçlü ve büyük Türkiye idealine son vermek istiyorlardı.

 

"27 Mayıs'ta olduğu gibi bizi dar ağacına götürmekle tehdit ettiler"

 

Bu çete tıpkı 27 Mayıs'ta olduğu gibi bizi dar ağacına götürmekle tehdit ettiler. Bizi Menderes'in akıbetiyle tehdit etmeleri asla tesadüf değil. Ağızlarından salya akarak bizi tehdit etmeleri asla kabul edilemez. 

Bu vahşeti sergileyenlerin caniliğini biz en son Anadolu'nun işgalinde yaşadık, o gece bir tarafta ruhunu ve vatanını 1 dolara satan alçaklar vardı. Diğer tarafta ise vatan aşıkları vardı. Bir tarafta tıpkı 100 yıl önce Beyoğlu sırtlarında olduğu gibi işgalcilere alkış tutanlar, diğer yandan şehadete elinde Türk bayrağı ile gülümseyerek yürüyenler vardı. Bir tarafta çıkarları için ölüm kusanlar vardı, diğer yanda ölüme koşanlar vardı. O gece bir tarafta millet vardı diğer tarafta milletin harp ettiği hainler vardı.

Milletimizin dirayeti sayesinde Türkiye yeniden feraha kavuştu. 15 Temmuz sadece ihanet, hınç ve kan değildir, aynı zamanda tıpkı İstiklal Harbi gibi bir kıyamdır, bir iftihardır. 15 Temmuz bir milli şahlanıştır, Çanakkale'ye eş bir kahramanlık destanıdır. Anadolu toprakları o gece bir kez daha Türk milletine vatan kılınmıştır. Hepsinden de öte 15 Temmuz Yeni Türkiye'nin cebresidir, öyle bakıyorum. Yeni Türkiye'nin kurucu iradesi 15 Temmuz'da sokaklarda, 7 Ağustos'ta Yenikapı meydanında birileri rahatsız olsa da tecessüs etmiştir. İstikbal bizimdir. 

Necip Fazıl'ın dediği gibi istikbal bizimdir. Ömer Halisdemir gibi şeref timsali askerler yetiştiren babalarındır. İstikbal, bir bacak nedir ki? Vatan için feda olsun diyen öğretmenlerimizindir. İstikbal bir yıllık hasadını, çocuklarının rızkını gözünü kırpmadan ateşe veren çiftçinindir. İstikbal, Abdullah Olçok gibi 17 yaşında körpe bir fidanken babasıyla birlikte şehadete yürüyen asil gençlerindir. İstikbal, ellerinde bayrakları, dillerinde duaları, yüreklerinde imanlarıyla tankların karşısında set kuran kadınlarımızındır. İstikbal, 29 gün boyunca vatan için, iradesi için nöbet tutan tüm Türkiye'nindir. İnşallah sorumuluk sahipleri olan sizler, o gece yaşananlardan gerekli dersleri çıkararak Yeni Türkiye'yi hep birlikte inşa edeceğiz

 

"79 milyonun tamamının 'Benim' diye bağrına bastığı yeni bir yönetim anlayışını tesis edeceğiz"

 

Kimsenin ötekileştirilmediği, kimsenin hor, hakir görülmediği, 79 milyonun tamamının "Benim" diye bağrına bastığı yeni bir yönetim anlayışını tesis edeceğiz. Unutmayın zalime merhamet, mazluma zulümdür ilkesini asla aklımızdan çıkarmayalım. Sizler sahip çıkarsanız, milletimiz sahip çıkarsa Türkiye'yi hedeflerine ulaşmaktan kimse alıkoyamaz. 

Bugün parlamentoya sunulan yeni anayasa çalışması hususunda da sayın Başbakanımıza ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı'na, bu çalışmalarda emeği geçen arkadaşlara huzurunuzda çok teşekkür ediyorum. Temenni ediyorum ki parlamento bu konuda beklenen, arzulanan kararı verir, ondan sonra da millet  gerçek kararı vermek suretiyle Türkiye yol almaya devam eder."

İşte ödül sahipleri;

 

Necip Fazıl Saygı Ödülü: Mustafa Kutlu
Necip Fazıl Şiir Ödülü: Ebubekir Eroğlu
Necip Fazıl Hikaye-Roman Ödülü: Cihan Aktaş
Necip Fazıl Fikir-Araştırma Ödülü Yaşar Çağbayır
Necip Fazıl İlk Eserler Ödülü: Emel Özkan
Necip Fazıl İlk Eserler Ödülü: Mustafa Çiftçi