Gündem

Erdoğan: Türkiye'nin dışlandığı bir F-35 projesi çökmeye mahkûmdur

30 Nisan 2019 11:58

Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı'na katılan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara-Washington hattında yaşanan S-400 ve F-35 krizine ilişkin olarak konuştu. "Türkiye'nin dışlandığı bir F-35 projesi çökmeye mahkumdur" diyen Erdoğan, Türkiye'nin S-400'te olduğu gibi bir dayatmaya maruz kaldığını söyleyerek, "Bizi dışlamaya çalışanların hâlâ bu işin sonucunun nereye varacağını göremediğini görüyoruz" ifadesini kullandı.

Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:

"Bazıları Türkiye'nin geçmişini bir asırdan ibaret sanıyor. Ve tüm okumalarını da buna göre yapıyor. Halbuki biz dünyanın en güçlü kara ve deniz ordularını kurmuş bir ülkeyiz. Dünya harp tarihine baktığınızda eğitim taktik, araç, gerek bakımından en önemli yeri ecdadımızın aldığını görürsünüz. 

"Çağımızın güvenlik paradigması siyasi sosyal ekonomik askeri teknolojik ve çevre faktörlerini içerecek şekilde genişlemektedir. Türkiye’nin içerisinde bulunduğu bölge siyasi krizlerin ve çatışmaların en yoğun olduğu yerdir. Bu durum bizim her alanda kendimizi sürekli teyakkuz halde tutmamızı, gücümüzü artıracak yöntemler geliştirmemizi zorunlu hale getirmektedir. Dünya bugün tüm insanlığın ortak ihtiyacı olan istikrar ve güven iklimini tehdit eden gelişmeler nedeniyle dünya diken üstündedir. Kurallara dayalı uluslararası düzen her gün biraz daha erozyona uğratılmaktadır. Tek taraflı güç kullanma ve yaptırım tehditleri giderek daha fazla başvurulan bir yol haline geldi. Yeni ve çok daha tehlikeli bir silahlanma yarışına yol açacak güç rekabetinin hortlama ihtimali giderek artıyor. Bölgesel krizler süratle küresel boyut kazanırken, terör örgütleri de bu tehlikeli gidişin en önemli tehlikeli araçları haline getirilmiştir. İletişim imkânlarını ve teknoloji daha iyi kullanan terör örgütlerinin yol açtığı güvenlik sorunları sürekli büyüyor. Türkiye gibi neredeyse kesintisiz şekilde terörle mücadele eden ülkelere gizli veya açık ambargolar uygulanıyor. Mesela, Suriye'de sınırlarımızın dibinde yuvalanan bir terör örgütüne bize parayla verilmeyen silahların bilabeder yığıldığını üzüntüyle takip ediyoruz. Dünyanın pek çok yerindeki terör örgütlerinin sahip olduğu silahların izleri de hep belirli yerlere çıkıyor. Örneğin Libya'daki gelişmeler de bunu açık ve net ortaya koyuyor. Kendileri binlerce kilometre öteden tehdit algıları üretenler, bizim meşru hassasiyetlerimizi ısrarla görmezden gelmeye çalışıyor. Türkiye siyasi, ekonomi alanında olduğu gibi savunma alanında da hiçbir dayatmayı kabul etmemiştir, etmeyecektir. Hükümete ilk geldiğimizde madem 'bizim ihtiyaçlarımız karşılanmıyor, öyleyse kendi göbeğimizi kendimiz keseriz' deyip savunma sanayi alanında tarihi bir reform başlattık. Göreve başlattığımızda ülkemizin savunma sanayide dışa bağımlılık oranı yüzde 80 düzeyindeydi. Bugün bu oranı yüzde 30'lar seviyesine kadar dışa bağımlılığı indirdik.

Biz tarih boyunca içinde yer aldığı ittifakların hukukuna sağdık kalmış bir ülkeyiz. Mesela sınırlarımızda yaşadığımız tacizler nedeniyle hava savunma sistemlerine ihtiyaç duyduğumuzda ilk başvurduğumuz yer müttefiklerimiz olmuştur. Ama ya tümden cevapsız kalmış ya da işi yokuşa sürme anlamına gelen şartlar önümüze konmuştur. Savunma hakkımızın hiçe sayılması karşısında herhalde sessiz kalmayacaktık. Nitekim öyle de yaptık. Rusya ile vardığımız S-400 anlaşmasının gerisinde işte böyle bir süreç vardır. Daha da önemlisi kendi hava sistemlerini üretme konusunda hızlı bir şekilde yol alıyoruz. Bugünlerde F-35'ler konusunda da benzer bir haksızlığa, daha doğrusu bir dayatmaya maruz kalıyoruz. Proje ve üretim ortağı olduklarımızın bizi dışlamaya çalışanların hâlâ bu işin sonucunun nereye varacağını göremediğini görüyoruz. Türkiye'nin dışlandığı bir F-35 projesi tamamen çökmeye mahkûmdur.

"Şimdi biz milli muharebe uçağımızı üretecek adımlarımızı da atamaya başladık. Uçaklarımızda kullandığımız bombaları bize vermemek için kırk takla atanlar ürettiklerimiz karşısında şaşkınlıklarını gizleyemiyorlar.

"İnşallah bir kaç yıla kadar tüm bu hususlarda bambaşka bir yere gelmiş olacağız. Bu noktaya öyle kolay ulaşılmadı. Gerçekten çok çalıştık. Çok fedakarlık yaptık. Önümüze çıkartılan engeller konusunda hiç pes etmedik. Hep daha iyi çözüm yolları aradık.