Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 71. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmasında Türkiye-Suriye sınırında bir güvenli bölge oluşturma çağrısını yeniledi. Erdoğan, Fırat Kalkanı operasyonu ile bir güvenlinin ‘fiili’ olarak hayata geçtiğini söyledi ve “Güvenli alan hale getirdiğimiz bölgelerin uçuşa yasak bölge hale getirilmesi konusunda birlikte çalışmalıyız” dedi.
Erdoğan, Suriyeli mülteciler konusunda yapılan faturalı harcamanın 12,5 milyar dolar, toplam harcamanın da 25 milyar dolara denk geldiğini söylerken “BM’den bize gelen destek 525 milyon dolardır. Başka herhangi bir şey yok. Peki AB’den gelen bir şey var mı? AB de verdiği sözleri tutamamıştır. UNICEF’e 178 milyon dolar gönderildi sadece” diye konuştu.
Erdoğan’ın konuşmasının tam metni için tıklayın
Erdoğan’ın konuşmasının ilgili kısımları şöyle:
Bugüne kadar 600 bine yakın insanın hayatını kaybettiği söylenen bu savaş yüzünden 12 milyon insan yerini yurdunu terk etti. 5 milyonu başka ülkelere sığındı. Sadece 2,7 milyon benim ülkemde. Niye Türkiye’ye geldiniz demiyoruz, kapılarımızı kapatmadık. Bizler insani ve vicdani görevimizi yaptık. Dünya almayabilir ama biz alacağız. Niye? İnsanız, öyleyse insana bu tür bir felaket karşısında kapımızı açmak durumundayız. Burada bahsettiğim rakamları uluslararası camianın kayıtsız bir şekilde dinlediğini biliyorum. Telaffuz edilen her sayı bir insana karşılık geliyor. Suriye halkı zalim bir yönetimin, katil bir yönetimin ve terör örgütlerinin acımasız küresel ve bölgesel rekabetin şekillendirdiği savaşların pençesinde tükeniyor.
"Dikenli tel örgülerin arkasında huzur aramak beyhude bir çabadır"
Vicdan sınavında sınıfta kaldı. Bizim faturalı yaptığımız harcama 12,5 milyar dolardır. Toplamda 25 milyar dolar gibi bir harcama yapılmıştır. Dünyadan size ne geldi? BM’den bize gelen destek 525 milyon dolardır. Başka herhangi bir şey yok. Peki AB’den gelen bir şey var mı? AB de verdiği sözleri tutamamıştır. UNICEF’e 178 milyon dolar gönderildi sadece. Türkiye’ye gelen herhangi bir yardım söz konusu değildir. Bölgesel ve küresel aktörlerle hareket etmeye özen gösterdik. Bu kıyamete sessiz kalamazdık. Kalmadık, kalmayacağız. Ülkemize sığınan 2 milyon 700 bin Suriyeli, 300 bin Iraklı olmak üzere hiçbir etnik mezhep veya din ayrımı gözetmeksizin kucak açtık. Türkiye’deki bu çadır kentlerde misafir ettiğimiz bu insanlarla ilgili olarak desteğimizi devam ettireceğiz. Başta AB olmak üzere bu konuda bize katkı sözü verenler hala sözlerini yerine getirmediler. Biz bekliyoruz. Aynı şekilde BM, verilen sözlerin yerine gelmesini bekliyoruz. 71. Genel Kurul bu sesi tüm dünyaya duyurma bakımından da çok önemlidir. Uluslararası toplumun katkısı 525 milyon dolarda kalmaması gerektiğini düşünüyorum. Suriyeli mültecileri kendilerine yönelik tehdit olarak algılayan tüm Avrupa’ya sesleniyorum. Dikenli tel örgülerin arkasında huzur aramak beyhude bir çabadır.
Biliyorsunuz, uzun süredir Suriye sınırlarımız boyunca güvenli bölge oluşturma çağrısında bulunuyorum. 911 km sınır var. Türkiye bir tehdit altındadır. Biz sabrettik, ancak 24 Ağustos’ta Gaziantep’te bir düğünde 14 yaşındaki bir çocuğu canlı bomba yapmak suretiyle o kalabalığın içerisine göndererek patlattılar. O ana kadar duran Türkiye, daha duramazdı. Ilımlı muhaliflerle birlikte bu olaya müdahale ettik. Cerablus önce, derdest ettik. Rai’de de aynı şekilde DAEŞ’i derdest ettik.
Güvenli bölge çağrısı
Böylece bir terör koridoru olmaktan çıktı, barış koridoru haline gelmiş bulunuyor. Yaptığımız operasyonun amacı güvenli bölgeyi fiili olarak hayata geçirmektir. Yine bu bölgede ülke dışına gitmiş mültecilerin de kullanacağı tüm sosyal donatılara sahip yerleşim yerleri inşa etmeyi planlıyoruz. Güvenli alan hale getirdiğimiz bölgelerin uçuşa yasak bölge hale getirilmesi konusunda birlikte çalışmalıyız. Ateşkes, istenilen hale gelmedi. Ateşkes ortadan kalktı, dün da BM konvoyuna bir saldırı, rejim tarafından yapıldı. 1 kişi öldü ve yaralılar vs. Suriye rejimi BM gözetimindeki yardımların acil insanı yardıma ihtiyacı olan Halep’e ulaştırılmasına izin vermiyor. Rejimin insanları açlığa mahkûm ederek izlediği ‘ya teslim ol, ya öl’ politikasına BM daha ne kadar müsade gösterecek? Irak’ın en büyük gücünü oluşturan etnik ve mezhebi çeşitliliği tesis edecek siyasi durumun kolay olmayacağı gözüküyor. Musul operasyonu bölge halkının hassasiyetleri gözetilerek yapılmalıdır.