Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya ziyareti öncesi açıklamalarda bulundu. AKP Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz'un kamuoyuna açıkladığı 'örgütlü usulsüzlük' iddialarına ilişkin konuşan Erdoğan, "Neredeyse bütünü usulsüz" dedi. Erdoğan, "Bu organize suçun örgütlü bazı eylemlerin yapıldığını tespit etmiş durumdayız, dolayısıyla YSK’ya da giderken bu belge, bilgi ve hatta ve hatta televizyon tespitleri var, kamera tespitleri var" diye konuştu.
İstanbul'un çeşitli semtlerinde Binali Yıldırım'la birlikte asılan 'Teşekkürler' pankartlarının ve muhalefetin astığı pankartların yasalara aykırı olmadığını söyleyen Erdoğan, "Bizim İstanbul halkına teşekkür etmekten daha doğal ne olabilir?" ifadesini kullandı.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
"İkili ilişkilerimizi değerlendireceğiz, Suriye başta olmak üzere bölgesel ve uluslararası ilişkilerimizi ele alacağız. Ticaret hacmimiz geçen yıl yüzde 15'lik artışla 26 milyar dolara ulaşmış bulunuyor. Bu rakamın çok daha üzerinde bir potansiyele sahip olduğumuzu biliyorum. Ticaret hacmimizi nasıl geliştirebileceğimizi ele alma fırsatımız olacak.
"Bütün hazırlıklarımız yapılmış durumda. Bütün sınır boyundaki hazırlıklarımız olması gerekenle hazır durumdayız. O cümle var ya masadadır. Bir gece ansızın girilmesi gereken yere girebiliriz. Bu seyahatimizde ikili görüşmemizde ele alacağımız konulardır.
"(Netanyahu'nun Batı Şeria vaadi) Netanyahu'nun yaptığı her iş uluslararası hukuka aykırıdır. Yasal olarak 48'den bu yana yasal olan hiçbir şey yok. BM'nin almış olduğu kararlara da aykırıdır. Tabii Amerika'yı arkalarına aldılar.
Seçim öncesi bir seçim yatırımı noktasında böyle bir adımın atılması, Ortadoğu'ya yeniden karanlık bir gelecek hazırlamaları kabul edilebilecek bir şey değildir. Bunu da ayrıca görüşeceğiz. Kesinlikle Batı Şeria Filistinlilerin topraklarıdır. Filistinlilerin yanında olmaya devam edeceğiz.
"(Yerel seçimlerin yeniden gerçekleştirilmesi ihtimali) Neredeyse bütünü usulsüz. Böyle bir şey olduğu için bu yola başvuruluyor. Bu işin seçim süreci bitti. Bundan sonraki süreç bunun yargı sürecidir. Yargı sürecinde de bu işin patronajı Yüksek Seçim Kurulu. Burada YSK özellikle tüm siyasi partilerin, bu sadece Ak Parti’ye ait olan bir şey değil. Bizler bize gönül vermiş tüm halkımızın özellikle demokratik haklarını kullanma notasında onların hukukunu da bizim yine hukuk çerçevesinde koruma mecburiyetimiz var. Ne diyor vatandaş? Benim hukukumu koru. Biz burada organize bazı suçların işlendiğini gördük görüyoruz diyorlar. Şimdi bizler de siyasi parti olarak bu organize suçun örgütlü bazı eylemlerin yapıldığını tespit etmiş durumdayız, dolayısıyla YSK’ya da giderken bu belge, bilgi ve hatta ve hatta televizyon tespitleri var, kamera tespitleri var. Bütün bu tespitlerle beraber nerede nasıl ne gibi yolsuzluklar yapılmış; veyahut da boş arazilerde, tarlalarda, apartmanlar adres olarak gösterilmek suretiyle nasıl oylar kullanılmış; bunları göstermek suretiyle bundan daha dillendirilmiş bir şey olabilir mi. Bütün bunlarla beraber bu adımı atacağız.
"30 bin civarında geçersiz oy var. E bunun sayımını yapamayız. E bunun sayımını yapamayız diyorsanız o zaman bunun ötesinde bir şey var. Bunları bizim YSK'dan beklememiz en doğal hakkımızdır. Geçmişte Türkiye'de Yalova'da Ağrı'da bunların örnekleri var. Yapılan seçimler var. E dünyaya bakıyorsunuz dünyada bırakın itirazları Amerika'da yüzde gibi sıkıntılı bir oy miktarı olsa erken seçime gidiyorlar. Erken demeyeyim seçimin yenilenmesine gidiyor. Bazı eyaletlerde yüzde 2 olsun, çünkü bunu şey görüyor, bu kadar az bir farkla seçimi kazanması halkı rahatlatmaz diye düşünüyor. 10 milyonu aşkın bir seçmenin girmeye de olduğu İstanbul'da kalkıp de herhalde şöyle 13-14 bin oy farkla seçimi bir kazandım havasına kimsenin hakkı yoktur. Gönüllerin huzur bulabilmesi için burada hakikaten yasal olarak müracaat edilmesi gereken yer ilçe seçim kurulu, bir üstü il seçim kurulu, bir üstü YSK'dır. Bu itiraz mercileri biter, çıkan netice de başımız gözümüz üstüne deriz. Olay bu kadar basit deriz.
"Örgütlü müdahalenin içinde savcılıklara duyurular var. O ayrı bir konu. Savcılıklar o delillere dayalı olarak yapacaktır. İşin o boyutu ayrı. Bu işin hırsızlık boyutu. Bir de sandıkta hırsızlık var. Biz YSK'ya gidiş, sandıktaki örgütlü müdahaleye yöneliktir. O ayrı bir iş. Diğeri ise ayrı bir konu. Her iki kanaldan bu yürütülecektir. Temennim odur ki en ideal şekilde noktayı koyarız.
"Bizim İstanbul halkına teşekkür etmekten daha doğal ne olabilir; Bay Kemal de asabilir"
"(CHP'nin İstanbul'u kazandıklarına ait pankarta ilişkin yorum) İstanbul kaznadıklarına ait nasıl bir pankart olur? Yasalara ters bir pankart asılmadıktan sonra kimsenin söyleyecek bir şeyi yoktur. Bazen televizyonlarda izliyoruz. Niçin teşekkürler İstanbul megabordlara asıldı diye soruyorlar, koca koca önünde kariyerleri olan tipler. Bir seçim geçmiş, bunun neticesinde , ben genel başkanım İstanbul'daki adayımla beraber biz bu seçimde her türlü iradesini ortaya koyan İstanbulluya teşekkür etmekten daha doğal, daha tabii ne olabilir. Aynı şeyi Bay Kemal de adayıyla beraber İstanbul'un her yerine asabilir. Bizim İstanbul halkına teşekkür etmekten daha doğal ne olabilir? Kolay bir şey değil. 11 milyon burada geliyor oyunu kullanıyor ve o gün bütün hassasiyetiyle burada bir irade tecelli ediyor. Buna muhalefet de biz de teşekkür ederiz. Ve bundan dolayı herhangi bir rahatsızlık duymayız.