Gündem

Erdoğan: Doğal gazdan silaha Rusya ile ilişkiler var, öfke ile kalkan zararla oturur

"Mutabakat ihlal edildi, sonuçları olacak; Rusya ile bir çatışmaya girmemize gerek yok"

04 Şubat 2020 16:03

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya ile bir çatışmaya girilmesine gerek olmadığını belirterek, "Nükleer enerji meselemiz var, rakamlar orada çok ciddi. Türk Akım projesi var. Doğal gazımızı çok ciddi bir oranda Rusya’dan alıyoruz. S-400 konusu var. 20 ile 25 milyar dolar arasında bir ticaret hacmi var. Turizm noktasındaki ilişkilerimiz de iyi bir noktada, birinci sırada Rusya geliyor. Bunları görmezlikten gelemeyiz. Onun için de tabii her şeyi oturacağız konuşacağız. Öfke ile değil... Çünkü öfke ile kalkan zararla oturur. Ama tabii nerede öfke, nerede zarar bunların da tespitini yapmak, istişare ile kararını vermek önem arz ediyor. Şu anda durum bu." dedi. 

Erdoğan, Ukrayna ziyareti dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamalarda bulundu. Erdoğan, Türkiye'nin İdlib'de yürüttüğü operasyonlara ilişkin konuşurken "İdlib'de 7 askerimiz ve bir sivil görevli şehit oldu. Bu İdlib mutabakatının açık bir ihlalidir. Rejim için tabii ki bunun sonuçları da olacaktır. Rusya ile şu aşamada bir çatışma ya da ciddi çelişki içerisine girmemize gerek yok. Rusya ile çok ciddi stratejik girişimlerimiz var" dedi.

Erdoğan, İdlib'de askeri gözlem noktalarının yerinde kalacağını belirtirken, "İdlib'de yeni bir savaşa, sivil katliamına ve göç dalgasına müsaade edemeyeceğimizi bildirdik. Hem sahada hem de masada gerekli adımları atıyoruz. İdlib konusunda uluslararası toplumun da sorumluluk üstlenmesi gerekiyor. Türkiye'yi takdir etmek yeterli değil, biz somut adımlar da görmek istiyoruz" ifadelerini kullandı.

Suriye topraklarında Rus askerleriyle çatışmaya girilmesi ihtimaline ilişkin de konuşan Erdoğan, "Bizim Rusya ile şu aşamada bir çatışma ya da bir ciddi çelişki içerisine girmemize gerek yok. Bunu niye söylüyorum? Biliyorsunuz bizim şu anda Rusya ile çok ciddi stratejik girişimlerimiz var" açıklamasında bulundu.

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şu şekilde:

"Bugün (dün) Ukrayna ile tesis ettiğimiz Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin 8'inci toplantısını gerçekleştirdik. 7 anlaşma imzaladık. Ukrayna ile ticaret hacmimiz yaklaşık 5 milyar dolar. Şimdi ise 2023 itibarıyla 10 milyar dolar gibi bir hedef belirledik. Geçtiğimiz yıl Türkiye'yi ziyaret eden Ukraynalı turist sayısı 1,5 milyon olmuştu. Ukrayna ile sanayi alanında yoğun bir iş birliğimiz var ancak bunu daha da geliştireceğiz. Bu konuda bugün (dün) Ukrayna Devlet Başkanı Sayın Vladimir Zelenskiy ile kararlı bir mutabakata vardık. Ayrıca telekomünikasyon, enerji, ticaret ve kültür alanlarında da yakın çalışmaya devam edeceğiz.

"Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü, siyasi birliğini ve istikrarını önemsiyor ve bu hassasiyetimizi Rus mevkidaşlarımıza da iletiyoruz. 

"Bu sabah (dün) İdlib'de 7 askerimiz ve bir sivil görevli şehit oldu. Bu İdlib mutabakatının açık bir ihlalidir. Rejim için tabii ki bunun sonuçları da olacaktır. Bugün (dün) derhal karşılık verdik ve "Bundan sonra gereği neyse yapılacak" dedik. Bu attığımız adımın ardından da orada 76 civarında rejim mensubunu etkisiz hale getirdik. Bunların büyük bir kısmı ölmüş durumda, belli bir kısmı yaralı. Fakat Rus tarafına da bunun bütün bilgilerini de koordinatları ile birlikte arkadaşlarımız verdiler.

"Başta Milli Savunma Bakanımız olmak üzere Genelkurmay Başkanımız, Kuvvet Komutanlarımız yaralı askerlerimizi hastanelerde ziyaretlerini yaptılar.

"İdlib'de yeni bir sivil katliamına ve göç dalgasına müsaade etmeyeceğiz"

"Askeri gözlem noktalarımız tabii ki orada hayati rol oynuyor ve yerlerinde kalacaklar. Gerekli tahkimatlar da bunun için yapılıyor. İdlib'de yeni bir savaşa, sivil katliamına ve göç dalgasına müsaade edemeyeceğimizi de onlara bildirdik. Bugün de Dışişleri Bakanımız, Rus mevkidaşı Lavrov'la bir görüşme yaptı. Hem sahada hem de masada gerekli adımları atıyoruz. İdlib konusunda uluslararası toplumun da sorumluluk üstlenmesi gerekiyor. Türkiye'yi takdir etmek yeterli değil, biz somut adımlar da görmek istiyoruz. Hakikaten "Bu kadar insanı yediriyorsunuz, içiriyorsunuz, giydiriyorsunuz, sağlığıyla ilgileniyorsunuz. Türkiye çok büyük işler yapıyor" gibi bizi takdir kelamları artık yetmiyor. İcraat istiyoruz. Aksi takdirde diğer adımları atma girişimine de başlayacağız.

"Libya'daki gelişmeleri de yakından takip, ediyoruz. Askeri komite toplantısı bugün (dün) yapıldı, sonuçlarını takip edeceğiz. Biz meşru Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin yanında siyasi süreci desteklemeye devam edeceğiz. Bu bağlamda yarın (bugün) Sayın Merkel'le bir telefon görüşmem olacak. Arkadaşlarımız da muhataplarıyla temas halindeler. Temenni ederim ki bu görüşmelerden de hayırlısıyla neticeleri alırız.

"76 rejim unsuru etkisiz hale getirildi"

  • İdlib'de şehitlerimiz var ve operasyonlar da devam ediyor. Acaba bu operasyon da daha önce yapılan üç operasyon gibi kapsamı, derinliği olan dördüncü bir operasyona dönüşür mü? Gereğini yaparız derken neyi kastediyorsunuz? İkinci bir soru da Milli Savunma Bakanımız söz etmişti bir güvenli bölgeden. Güvenli bölge derken bunun bir sınırı çizilmiş mi?  

"Bugün (dün) sabahki olayı müteakiben biz yola çıktık ve ardından arkadaşlarımız hemen adımları attılar ve havan topları ve fırtına obüsleriyle tamamen alana girdiler ve kısa sürede de netice almaya başladılar. Hatta SİHA'lar da devredeydi. 76 rejim unsuru etkisiz hale getirildi. Bunlar tabii tespit edilenler. Milli Savunma Bakanımız tespit edilemeyenlerin de olduğunu söyledi. Bunlar daha çok telsiz konuşmalarıyla tespit ediliyor. "Şu kadar kişi kaybettik" filan diyorlar. Bir telsizden farklı bir rakam, bir telsizden daha farklı bir rakam gelebiliyor. Onun için telsiz takibinde aldığımız bu tür rakamlarla şu anda bize ulaşanlar bunlar. Bu süreci tabii devam ettireceğiz.

"Çünkü Suriye şu anda İdlib'deki o masum, mahzun insanları sınırlarımıza doğru sürerek orada alan kazanmaya çalışıyor. Biz de Suriye'ye burada alan kazanma fırsatı vermeyeceğiz, çünkü şu anda bu bizim yükümüzü artırıyor. Şu anda zaten bizim sınırlarımızda yoğun bir çalışma var ve biz sınırlarımızdan 30 ila 40 kilometre Suriye içinde ileri gidiyoruz ve oralara da briket barınaklar yapıyoruz. Şimdi ona başladık. Bu briket barınak konusunda da yoğun bir çalışma devam ediyor. Çünkü çadır kentlerle filan bu işi çözmemiz mümkün değil. Kış mevsimindeyiz, çadır kentlerde o insanların yaşam koşullarının ne olacağını düşünün. Biz "Konforunu biraz daha ileri götürelim, 25-30 metrekarelik briket barınakları yapalım" dedik ve inşaat şu anda hızla devam ediyor. Hatta konuyu Sayın Merkel'e de açtım. Merkel de destek sözü verdi. Oradan gelecek desteği de burada süratle kullanarak ilk etapta hiç olmazsa 25 bin civarında briket barınak yapalım istiyoruz. Bununla orada onlar için güvenli bir bölge tesis edelim istedik. Şu anda yapılan çalışma bu ve yoğun bir şekilde devam ediyor. Burada tabii Suriyeli kardeşlerimizi de eleman olarak değerlendirip çalıştırıyoruz ve inşaatlar da orada devam ediyor.

"Bunlar demek ki şaka yaptığımızı zannediyorlar ama operasyon ciddi bir ders oldu"

  • Adı olan, yani Barış Pınarı gibi kapsamlı bir operasyon düşünüyor musunuz, onu merak ediyorum?

"İdlib operasyonunun bu şimdi ilk ayağı. Bunu biliyorsunuz cuma günü söyledim. Şimdi bu operasyon yapıldı ama bunlar demek ki şaka yaptığımızı zannediyorlar ama bugün yapılan operasyonların bunlara ciddi bir ders olduğu kanaatindeyim ama durmayacağız aynı kararlılıkla buna devam edeceğiz.

"Rusya ile bir çatışmaya girmemize gerek yok"

  • tabii ki bu şehit haberleri hepimizin yüreğini yakıyor ve İdlib'de verilen sözler tutulmadı. Rusya ile bu manada bir gerginlik yaşıyoruz ama bir taraftan da şöyle bir durum var. Mevcut iş birliği ve S-400 alımı konusunda da yaptırımlar söz konusu. Bu noktada Rusya'ya bir mesaj vermek ister misiniz? Ne söylemek istersiniz?

"Bizim Rusya ile şu aşamada bir çatışma ya da bir ciddi çelişki içerisine girmemize gerek yok. Bunu niye söylüyorum? Biliyorsunuz bizim şu anda Rusya ile çok ciddi stratejik girişimlerimiz var. Bunlardan bir tanesi, özellikle de çok kararlı şekilde başlattığımız nükleer enerji meselemizdir ve rakam orada çok çok ciddidir. Şu anda onun inşa süreci devam ediyor. 300'ün üzerinde mühendisimiz Rusya'da yetiştirildi ve bunlar yetiştikçe de gelip burada çalışmaya devam ediyorlar. Bu bir defa önemli.

"İkincisi, Türk Akım Projesi de çok büyük önem arz ediyor ve oradan malum Avrupa'ya geçiş var. Bir diğer adım, şu anda doğalgazımızı, bildiğiniz gibi çok ciddi bir oranda Rusya'dan alıyoruz. Bu da bizim için önemi ifade ediyor, çünkü stratejik bir yatırım.

"Her şeyi oturacağız konuşacağız, öfke ile kalkan zararla oturur"

"Şu anda Rusya ile aramızda bir diğer önemli adım da S-400 konusu. Bizim S-400'den geri adım atmamız diye bir şey söz konusu değil. Toplam ticaret hacmimize baktığımız zaman da şu an diyebilirim ki belki en düşük rakamdayız ama yine 20 ila 25 milyar dolar arasında bir ticaret hacmi görünüyor. Bu yıl temennimiz o ki inşallah çok daha fazla olacaktır.

"Tabii Rusya ile turizm noktasındaki ilişkilerimiz de iyi bir noktada. Malum, birinci sırada Rusya. Almanya ikinci sıraya düştü. Bunlar bizim için önem arz ediyor. Bu bakımdan bunları biz görmemezlikten gelemeyiz. Onun için de tabii her şeyi oturacağız konuşacağız. Öfke ile değil… Çünkü öfke ile kalkan zararla oturur. Ama tabii nerede öfke, nerede zarar bunların da tespitini yapmak, istişare ile kararını vermek önem arz ediyor. Şu anda durum bu.

"Amerika, Avrupa Birliği bunların birbirinden farkı yok"

  • İdlib konusundan devam etmek istiyorum. Bu sıcak gelişmelerden sonra Avrupa ülkelerinden, ABD'den bir temasımız oldu mu? Çünkü mülteciler konusunda hem Avrupa hem ABD'den daha yakın bir zamanda Türkiye'ye destek mesajları gelmişti. İdlib'le ilgili bir yakın temasınız oldu mu, beklentiniz nedir?

"Bu son gelişmelerle ilgili bunlardan bize gelen bir destek beyanı yok ama ne zaman bunlarla bir araya gelsek hepsi "İdlib'de ne oluyor?" diye soruyorlar. Biz de ne olduğunu kendilerine anlatıyoruz. Ama desteğe gelince, bunlardan herhangi bir destek olmadığı gibi, bir defa bize 2014 itibarıyla verdikleri sözü yerine getirmediler. 3+3 milyar avro bize destek vereceklerdi. Onun ilk 3 milyar avroluk kısmını bile tamamlamadılar. Şu anda ikinci 3 milyar avroyu yeni başkana da söyledik. O da yine "Baktık, çalışıyoruz, görüşüyoruz, şudur budur" gibi laflar ediyor. Oradan da bir şeyler geleceğine ihtimal vermiyorum. Bu konularda Amerika, Avrupa Birliği bunların birbirinden farkı yok. Zaten bunlar tek millettir biliyorsunuz.

"Sarraj'ın meşru olduğunu kabul ettikleri halde Hafter'e destek veriyorlar"

  • Bir başka tartışma konusu da Libya. Konuşmanızda siz de bahsettiniz. Yarın Merkel ile bir görüşmeniz olacak. Geçtiğimiz hafta Fransa, Türkiye'yi bu ambargoyu ihlal etmekle suçladı. Almanya da "Bu ihlallerden endişeliyiz, rahatsız" dedi. Bu suçlamalara ne cevap vereceksiniz?

"Biz de endişelerimizi söyleyeceğiz. Onların yaklaşımlarından biz çok fazlasıyla endişeliyiz. Çünkü bunlar teröristlerle iş birliği yapıyor. Başta Macron, zaman zaman Sayın Merkel'e söylediğimiz halde aynen o da devam ediyor. Sarraj'ın meşru olduğunu kabul ediyorlar. Sarraj'ın meşru olduğunu kabul ettikleri halde Sarraj'a değil, gayrimeşru olan Hafter'e destek veriyorlar. Mesela adam Moskova'dan kaçtı. Berlin'de otel odasına saklandı. Ama buna rağmen yine onlar Hafter'i savundular, ardından yine davet ettiler. Şimdi işte en son geleceğine dair söz vermiş. Son görüşmelerin durumunu ele alacağız ama maalesef bunlar samimi davranmıyorlar. Biz bu noktada çok doğru bir çizgide olduğumuza inanıyoruz ve şu anda da orada ibre inanıyorum ki lehe dönüyor. Çünkü her geçen an orada lehte gelişmeler var. Şu anda özellikle bu askeri görüşme noktasında Birleşmiş Milletler temsilcisinin devreye girmesi ile alakalı bazı adımlar var. Biz de onları takip ediyoruz ama bunlar güven veriyor mu derseniz, şahsen bana hiç güven vermiyor.

  • Trump'ın sözde "Orta Doğu barış planına" dair bir açıklamanız olmuştu; "Eğer biz Kudüs'ü koruyamazsak kem gözlerin Kabe'ye çevrilmesi ne engel olamayız" şeklinde. Bu açıklama ile beraber Arap dünyasından, İslam dünyasından daha kararlı, daha net bir görüş bekliyor musunuz?

"Biliyorsunuz bizim açıklamalarımızdan sonra Arap Ligi de müspet bir açıklama yaptı. Bugün (dün) de Cidde'de İslam İşbirliği Teşkilatı'nın bir toplantısı vardı. Oraya Dışişleri Bakanımız Mevlüt Bey'i gönderdik. İslam İşbirliği Teşkilatı da bu planı reddettiğini duyurdu. Bu iyi bir gelişme.

"Mahmut Abbas'la da cuma günü bir görüşmem olmuştu. Onu da kararlı görmüştüm. "Bu görüşmeden sonra Amerika'ya gideceğim, orada görüşeceğim" demişti. Ardından cumartesi günü İsmail Haniye ile bir görüşme yapıldı ve onları orada çok kararlı gördüm. Yani hepsinde adeta "Kudüs'ü vermeyiz; bu baş bu bedenden kopmadıkça Kudüs elden gitmez" diyecek kadar öyle bir kararlılıkları var. tabii bunları görünce duygulanıyoruz. Ecdadımız bunun güzel örneklerini vermiş zaten. İnşallah biz de üzerimize düşeni sonuna kadar yapacağız. Zaten Trump ile Netanyahu'nun gibi bir araya gelerek yapmış oldukları gösteri bir netice tevdi etmiyor. Bundan bir şey çıkmaz. Oraya kipalıları toplamışlar, 3-4 tane de malum Arap büyükelçisi, o kadar… Bu bir uluslararası anlaşmanın sonucu değil. Onun için de biz görüştüğümüz bütün liderlere durumu anlatıyoruz. Zaten Avrupa Birliği'nin kararı belli bu konu ile ilgili. Batılı bazı farklı ülkelerle de yaptığımız görüşmelerde aldığımız cevaplar hemen hemen hep olumlu.

"Bir kere bu Ukrayna'nın resmi selamlaması"

  • Bugünkü (dünkü) resmi ziyaretinizde tören kıtasını selamlıyorken kullandığınız Ukraynaca ifadenin Rus basınında infial yarattığı, başka birtakım siyasi mesajlar verdiği iddia ediliyor. Bunun Ukrayna'nın 2. Dünya Savaşı sırasında Sovyet Rusya'sından kopmaya çalışan taraflara ait olduğu iddia ediliyor.

"Bir kere bu Ukrayna'nın resmi selamlaması. Ukrayna özgür bir ülke değil mi? Ukrayna'ya her gelen devlet başkanı bu ifadeyi kullanır. Bize gelenler nasıl "Merhaba Asker" diyor? Bu da böyle bir şey. Ayrıca bir infial de görmedik biz.

"Ben her sabah bir kaşık dut pekmezi alırım çünkü kan yapar"

  • Koronavirüs ile ilgili tedbirler neler olacak? Bundan sonra bu tür salgın hastalıklara karşı Türkiye'nin tedbirleri neler olacak? Sizin virüse/virüslere karşı özel bir önleminiz var mı?

"Biz ilk işimiz olarak dedik ki bu kadar insan Çin'de sıkıntıyı yaşıyor, orada bizim vatandaşlarımız da var, onları bir defa kurtaralım. Şimdi arkadaşlarıma dedim ki "Biz 20 yıl önce böyle bir uçağı Çin'e gönderebilir miydik? Veya böyle bir uçağımız var mıydı?" Şimdi ise hamdolsun bu uçağı tamamen hastane haline dönüştürdük, içine yataklar yerleştirdik. Oksijen, serum vesaire her şeyi sağlık ekipleri uçağa yüklediler ve doktorlar, hemşireler Çin'e gittiler. Şu anda da Ankara'da bunlara komple bir hastaneyi tahsis ettik. Bu hastanede her biri bir odada yalnız yatıyor. Bunların yanında da 7 Azeri, 3 Gürcü, bir de Arnavut getirdik. Şimdi tabii dünyada ses getirdi; "Türkiye böyle bir durumda bakın ne yaptı" diyorlar. Ama bizde de malum çevreler yine aynı durumdalar maalesef.

"Ama benim bir tavsiyem var. tabii bunu sağlıkçılar da söylüyor. Yine de üşütmeyin. Aman ateşe falan dikkat edin. tabii bunlar belirtileri. Hepsinden öte kendinize güvenin. Gıdalarınıza dikkat edin. Bizim özel bazı tedbirimiz var mı derseniz, öyle bir tedbir inanın yok. Vücudu güçlü tutacağız. Bizim bazı arkadaşlar sağ olsunlar ara sıra dut pekmezi gönderirler. Ben her sabah bir kaşık dut pekmezi alırım. Çünkü kan yapar. Ağırlıklı olarak Erzurum'dan."

"Ben İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'na cevap verecek kadar derece kaybına uğramadım"

  • Şebnem Bursalı: İç politikadan da soru sormak istiyorum. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Genel Sekreter Yardımcısı Meltem Şişli'nin İSMEK'teki kadın çalışanlara yönelik sözleri infial yarattı. Beş gündür Türkiye bunu konuştu. Bekar çalışan kadınları itfaiyecilerle tanıştırmak gibi bir teklifte bulundu. Başörtülü çalışan kadınların da ter koktuğu şeklinde ifadeleri oldu. Ekrem İmamoğlu'ndan bir açıklama yoktu. Kendisinin bir inceleme başlattığı duyuruldu ama "şunu yaptım bunu yaptım" diye bir değerlendirmesi olmadı. Siz ne diyorsunuz bu konuda?

"Ben İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanına cevap verecek kadar derece kaybına uğramadım. Hele hele bir bayana yapılan sataşmaya en güzel cevabı sizin vermeniz lazım.

  • Şebnem Bursalı: Ben yazımda cevap verdim.

"Tamam işte, diğer bayan arkadaşların da vermesi lazım.

  • Hablemitoğlu'nun katil zanlısını güçlü olarak istedik dediniz. Nasıl bir karşılık aldınız?

"Şu anda kendisine belgeleri de verdik. Olumlu bir cevap alacağımıza inanıyorum. Adalet Bakanlığımız bunu takip edecektir."