22 Mayıs 2015 12:57
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, seçimlerle ilgili parti teşkilatlarında ve vatandaşta bir rehavet ve sükunet olduğunu söyledi. Kamuoyu araştırmalarını da takip ettiğini belirten Erdoğan, "Herhalde biraz son ana kadar sürprizlerle dolu bir seçim olacak" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, A Haber - ATV ortak yayınında gazeteci Mehmet Barlas'ın sorularını yanıtladı. Erdoğan, kendisine aktarılan bilgilere göre Anadolu'da 7 Haziran'daki seçime yönelikle bir ilgisizlik olduğunu söyledi:
"Anadolu'da bir çok yerlerde arkadaşlarımdan aldığım bilgi şu; Diyorlar ki 'bir sükunet, bir rehavet var, bunu çözemiyoruz' diyorlar. 'Rehavet partilerin örgütlerinde de var, vatandaşta da ilgisizlik var'. Bu ilgisizlik nasıl bir netice doğuracak onu bilemiyoruz. Ben sadece, ister istemez arkadaşlar kamuoyu araştırmalarını benim de önüme getiriyorlar, oradan işleri takip ediyorum, bakıyorum falan. Herhalde biraz son ana kadar sürprizlerle dolu bir seçim olacak."
Erdoğan bunu doğruladı, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'e Mercedes marka bir araç tahsis edileceğini de açıkladı. Erdoğan, "Diyanet İşleri Başkanlığımıza karşı yapılmış bu nezaketsizliğe, o makama yakışan, o makama layık olan bir şeyi Cumhurbaşkanlığı makamı olarak bizler bir jest olarak yapalım, dedik" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanı'nın Mercedes marka aracıyla ilgili tartışmayı, Bosna-Hersek dönüşünde de uçakta değerlendirdi.
Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanı’yla görüşeceğini belirterek, "Cumhurbaşkanlığı makamından bir Mercedes’i ben Diyanet İşleri Başkanımıza tahsis edeceğim. Hem de zırhlı olacak, Başbakanlığım dönemimde yargıda birçok başkana bu tür tahsisler yapmıştım. Şimdi de Cumhurbaşkanı olarak bu tahsisi kendisine yapacağım. Çünkü o makam bunlara fazlasıyla layıktır" dedi.
Makam aracı polemiği, HDP ile Görmez arasında yaşandı. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın "Diyanet İşleri Başkanı, aldığın lüks Mercedes'in camından dışarı baktığında bu adaletsizliği görebilecek misin merak ediyorum" sözünün ardından Görmez, makam aracını iade etme kararı aldı.
Tartışmaya katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan Almanya'da yaptığı konuşmada HDP'nin tavrını eleştirip, bu jestin sinyallerini vermişti.Cumhurbaşkanı, Mehmet Görmez'e "Çıkmışlar, Diyanet İşleri Başkanı'nın arabasıyla uğraşıyorlar. Kusura bakmasın Diyanet İşleri Başkanım, eğer benim haberim olsa ben derdim ki, 'Sakın bu arabayı verme.' O makam, bu tür bir arabaya fazlasıyla layık" çağrısında bulunmuştu.
Erdoğan ATV'de Barlas ile mülakatında çözüm sürecini de yorumladı. Barlas'ın, çözüm süreci konusunda HDP ve İmralı arasındaki dengeye dair sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle yanıt verdi:
"İnsanları sokağa davet eden birisiyle nasıl olur da çözüm süreci işleyebilir? Bu ülkede mal ve can güvenliğini sağlamak ile görevliyiz. Bunun için ne gerekiyorsa yapacak güçteyiz. Böyle bir adım atarlarsa bunun bedelini, faturasını ağır öderler. “İmralı’dan ne gelirse o olur” diye bir durum yok. “Bir aydır İmralı ile görüşülemiyor” diyorlar. Görüşmelere devlet karar verir. İmralı’nın görüşme trafiğini dağ belirlemeyecek."
İmralı'nın tabulaştırıldığını söyleyen Erdoğan, "İmralı tabulaştırıldığı için İmralı’dan gelebilecek mesajların dağı, siyasi hareketi etkilediği düşünülüyor. Burada biz bir hukuk devleti olduğumuz için bunları hukuk çerçevesinde yapmak durumundayız. Bu çiğnendiği zaman devlet B planını C planını devreye koyacaktır. Devletin böyle planları mevcut. 7 Haziran bir kırılma sürecidir" diye konuştu.
Güneydoğu'da 6 tane açılış törenine katıldığını belirten Erdoğan, Adıyaman hariç, diğerlerinde bir ürkeklik olduğunu söyledi. Erdoğan, "Bakıyorsunuz Batman'da bir ürkeklik var. Siirt'te hakeza öyle. Görüştüğümüz zaman diyorlar ki 'Hep tehdit altındayız'. Bu şekilde bir yaklaşım var. Ama kendileriyle görüştüğünüz zaman 'Barış' diyorlar. Ne barışı ya? Böyle bir barış olabilir mi?" diye sordu.
Cemaat'in ABD'nin değişik yerlerinde 160-170 okulu bulunduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Bu okullar, Amerika tarafından da üstelik desteklenen, ücretleri bunlar tarafından verilen okullar. Bu okullarla Amerika adeta bunları şu anda besliyor ve bu yapıyı orada güçlü kılıyor. Biz tabii, bu konuyla ilgili her türlü adımları attık" dedi.
Zamanında Milli Eğitim Bakanı'na dershanelerin kaldırılması gerektiğini söylediğini ancak Nabi Avcı'ya kadar bu işin oyalama ile gittiğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
"İşin aslında kilidi, dershaneler konusudur. Oradan çok ciddi bir parasal kaynak var. Şu anda 1 milyar civarında arkadaşların bana getirdiği rakamlar. Böyle bir rakam, yıllık gelir olarak var. Böyle bir gelir kaybolduğu zaman tabii ki bunlar rahat duramazdı. Hatırlayın, okullarda okutulan derslerden sorular çıkmıyordu, bunların dershanelerindeki okutulan kitapların içindeki metinlerden sorular çıkıyordu. Oraya müdahale edildi ve o iş çözüldü. Daha sonra KPSS olayları, bütün adeta hücrelere sindiler. Böyle bir yapıları var. Şu andaki gelişmeler, onların istediği gibi olmuyor. Hele hele Milli Güvenlik Kurulunda biz bu işin ilk tartışmasını yaptığımız andan itibaren müzakerelerimizi yaptık, hükümetimize bunu bildirdik. Hükümetimiz aynı şekilde bunu bütün bakanlıklara tamim etti ve daha sonra bunun ikinci müzakeresini yine Milli Güvenlik Kurulumuzda yaptık ve böylece Milli Güvenlik Kurulu siyaset belgesinin içine girdi, giriyor."
Erdoğan, "Bu, bir terör örgütü olarak niteleniyor" değerlendirmesi üzerine "Tabii. Ulusal güvenliğimizi tehdit eden, aynen ifade o, legal görünüm altında illegal örgüt olarak geçiyor. Bu örgütlerin silahlı olanı var, silahsız olanı var. Mesela, geçmişe yönelik şu anda birçok faili meçhullerde adları geçiyor" dedi.
Doğan Medya Grubu'na yönelik değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, Ankara'da bir otelde görüştüğünde, "Siz rahmetli Özal ile çok uğraştınız, Sayın Demirel ile çok uğraştınız, Tansu Hanım ile çok uğraştınız. Hepsi de size karşı mümkün olduğunca bazı tavırlar koymak istedi ama olmadı. Şimdi benimle uğraşmaya kalkıyorsun. Dedim bak ben Kasımpaşalıyım, doğma büyüme. Hakkın olanı alırsın ama hakkın olmayanı bizden alamayacaksın bunu bilesin" dediğini aktardı.
Hürriyet gazetesi'nin bazı küpürlerini gösteren Erdoğan, "Geçmişte yine, sene 97, belediye başkanlığım zamanı ama şimdi bu malum örgütle, paralel yapıyla nasıl beraber olduklarını çok açık gösteriyor. Beceremediniz bırakın. Kime Rahmetli Erbakan Hoca'ya. Bunun kovalayıcısı kim? O. Bunları yaşadık bu ülkede" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu da yetmedi son dönemde atılan çok çok önemli adımlardan biri. Bakın o sıralarda öyle bir noktaya getirdiler ki işi. Gerekirse silah bile kullanırız. Darbe yaparız vesaire. Bir başka konu, yine hükümetimiz döneminde 2008 yılında biliyorsunuz başörtüsüyle ilgili 411 olayı oldu. Bunların attığı başlık bu, 411 el kaosa kalktı. Görüştüğünüz zaman, ikili görüşmelerde doğru konuşuyorlar. İşte biz şunu yapmak istemedik, işte biz köşe yazarlarına karışmayız, işte biz şöyleyiz, böyleyiz falan. Ondan sonra biliyorsunuz bir de onların Doğan Basın Yayın İlkeleri diye bir şeyleri var, dürüstlük güya onlarda söz konusu. Ne alakası var. Hepsi ortada. Her şeyi yaptılar. Şimdi de kalkmış başyazıyla bana gönderme yapıyor. Göndermeyi yaparken bütün bu yapılanları şerefsizlik olarak telakki ediyor, en altına geliyor. En altında bir cümleyle de oradan da tehdit sallıyor. 'Sen ne yaparsan yap, etrafında kimleri toparlarsan toparla alışılmış cumhurbaşkanı olmayacağım' dedim. Senin bu tehditlerin falan hiçbiri beni ırgalamaz. Köşe yazarların falan ne yazarlarsa yazsınlar, senin o maaşlı bütün şarlatanların ne yazarlarsa yazsınlar, benim için bu hiçbir şey ifade etmez. İnandığım, doğru bildiğim ne varsa bu ülkede bunları milletime anlatacağım. Milletimin bunları bilmesi lazım."
Fenerbahçe-Bursaspor maçını da değerlendiren Erdoğan, "Cumhurbaşkanı ve başbakan olmadan önce bu olaylara bakışım farklıydı, şimdi tabi daha farklı. Daha objektif değerlendirebiliyorum. Bu akşam 3-0 yenilmesi hakikaten düşündürücü. Deplasmanda Fenerbahçeyi kendi sahasında kolay kolay görmediğimiz bir 3-0'lık galibiyetle oradan çıkması tebriğe şayan" dedi.
"Fenerbahçeyi kınamıyorsunuz yani" şeklindeki soruya Erdoğan, Fenerbahçenin kendi içinde bir değerlendirme yapacağını söyledi.
Saraybosna dönüşü uçakta konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Mısır'ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ile ilgili Suudi Arabistan başta olmak üzere körfez ülkeleri konusunda girişimler olacak mı? sorusu üzerine, bu konuda belli bir yol haritalarının olacağını söyledi. Erdoğan şöyle dedi:
"Başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkeleriyle istişarelerimiz, Dışişleri Bakanımızın Avrupa'daki’daki çalışmaları sürüyor. MİT müsteşarımız ABD’de, İbrahim Bey de ABD’de, onlara görüşeceğiniz etkili kişilere bu konuyu da gündeme getirmelerini söyledim. ABD’den ve AB üyesi ülkelerden olumlu mesajlar da yok değil. Mesela Almanya Meclis Başkanı Almanya’yı ziyareti sırasında kendisi ile görüşmeyeceğini açıkladı. Bizler elbette takipçisi olacağız, uluslararası camiayla temaslarımızı sürdüreceğiz. Açık ve net söylüyorum, bu benim kanıma dokunuyor. Demokrasiye inanmış bir insan olarak, bir demokrat olarak böyle bir şeyi hazmedemiyorum. Bunun üzerine düşünüyorum. Bunun tezekkürü ve tefekkürü içerisindeyim. Çünkü AB’nin şunu görmesi lazım. İdamı yasaklamış olan AB, Mısır’da onca insanın idam cezasına mahkûm olmasına sessiz kalmamalı. Ne suçu var bu insanların? Düşünün 27 yaşındaki master öğrencisi bir genç kız idama mahkum oluyor. Adeta Menderes’in olayını hatırlatıyor. Bizi buraya getirenler bu kararı istediği için verdik diyorlar. Böyle bir şeye inanmış değil aslında. Öyle emir gelmiş, o nedenle öyle karar alıyorlar. Burada da benzer bir durum var. Dolayısıyla biz sonuna kadar takipçisi olacağız. Diplomasi olarak ayrıca ne yapabiliriz bunları da düşüneceğiz."
© Tüm hakları saklıdır.