13 Nisan 2017 23:30
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 'partili cumhurbaşkanlığı' sistemini getiren ve 'tek adam' yaratacağı gerekçesiyle eleştirien anayasa değişikliği referandumuna 3 gün kala "Evet'in çok çok iyi bir konumda olduğunu söyleyebilirim" değerlendirmesinde bulundu.
"Evet'in çok çok iyi bir konumda olduğunu söyleyebilirim" ifadelerini kullanan Erdoğan, çok fazla sayıda kararsız kalmadığını ve bu kesimin büyük oranda 'Evet'e eğilimli olduğunu iddia etti.
Erdoğan, olağanüstü hâlin (OHAL) uzatılması konusunda herhangi bir mani olmadığını söyledi ve "OHAL dolarsa yine uzatılır" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Tvnet, Beyaz Tv ve TGRT Haber ortak yayınında konuştu. Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar:
Meydanların diline önem veririm. Dün Erzurum'da aynı şekilde adeta meydanlar patlarcasına, yollar, balkonlarda her yerde bizimle kucaklaşmak isteyen halkımız vardı. Şanlıurfa'da bu defa çok daha farklı bir meydanda miting yaptık. Milletimizin bir karar, işi hazmetme noktasına geldiğini görüyorum. Bazı sorularıma aldığım cevaplarla artık milletimiz işi benimsemiş.
Kamuoyu araştırmalarına da bakınca artık 'evet'te çok çok ciddi bir tırmanma söz konusu. 'Hayır'la ilgili bir inişin burada olduğunu görüyoruz. Evet'e olan ilgi alaka gayet iyi bir noktada. Bildiğim inandığım şey, şu anda gördüğüm ve bizimde bu konuda müşterek hareket ettiğimiz bazı araştırmacı şirketler evetin çok çok iyi bir konumda olduğudur. Ben çok kararsız kaldığına inanmıyorum. Kararsızlar şöyle olabilir siyasi partili olup da umduğunu bulamayanlar olabilir. Kararsızlar 'Evet'e eğilimli.
VIP'nin önünde Yeşilköy'de tanklar bekliyor. 03.30'da Yeşilköy'e indim. Yanındaki korumaları, darbe yapanlarla görüşmeler yapıyor. Daha sonra Bakırköy'e gidiyor. Otellerde yer yokmuş. 12 dakika görüşme yapmış. Bu görüşmeyi kimle yaptın? Bir açıklama yapması lazım. Kimle, neyi görüştün? Bunları toplum bilsin. Herhangi bir açıklama yok. Bu zat ışıldaklı arabaya binerek Bakırköy Belediye Başkanı'nın evine gidiyor. Biz milletimizle birlikte olduk. Üzerimizden uçaklar, helikopterler geçti. Dürüst ol, yalan konuşma. Bu milli bir mesele. Buna rağmen ben 7 Ağustos'taki Yenikapı buluşmasına kendisini davet ettim. Davetime icabet etmedi. Olumsuz cevap verdi. Sonra çok baskı yedi, bu baskılar neticesinde geleceğine dair haber geldi. Yenikapı ruhu, Sayın Yıldırım ve Sayın Bahçeli ile devam ediyor.
Yeni anayasa meydanlarda verilen sözdü. Burada AK Parti ve MHP grupları ittifak tesis ettiler ve 339'la bu referandum olayı parlamentodan geçti. Gördüğüm kadarıyla millet gereken cevabı veriyor, pazar günü de bunun noktasını koyacak.
Bir defa bu zat önce kendi partisinin geçmişini bimiyor, bunu öğrenmesi lazım. Şu anda bu sistemle tek adamlık diye birşey gelmiyor. Bu sistemle dünyada da uygulamaları olan, aslında parlamentonun işlevini artıran, bunun yanında ortak aklın oluştuğu parlamento devreye giriyor. Gazi Mustafa Kemal hem CHP'nin genel başkanıydı hem de Cumhurbaşkanıydı, ardından İnönü geldi, hem partinin genel başkanıydı hem de Cumhurbaşkanıydı. Ben ilk defa halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanı oldum. Yeni dönemde parti genel başkanlığından istifa etmene gerek yok. Dünyada da bunun örnekleri var. Ama bunları kabul etmek işlerine gelmiyor. Çünkü kılavuz meselesi. Dersini iyi çalışmıyor. Tek adamlık anlayışını anlatırken yanlış anlatıyor bu zat.
Cumhurbaşkanı'nın fesih yetkisi yok, yeniden bir seçime götürme yetkisi var. Böyle bir adım atılırsa ortaya iki sandık gelecek, hem milletvekili hem cumhurbaşkanlığı. Bir Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı iken niye seçime gitme yolunu denesin ki? 5 yıl bir hedef. Bunun ekonomiye faydası var, özellikle küresel sermayenin ülkenize girmesine...
Şu anda Cumhurbaşkanı sadece ihanet-i vataniyyeden Yüce Divan'a gider. Fakat yeni dönemde, 2019 Kasım'ından sonra, tüm kişisel suçlarından ötürü parlamentodaki belli çoğunluklar sağlandığında Yüce Divan'a cumhurbaşkanı gider. Bu, parlamentonun ne denli güçlü bir denetim gücüne sahip olduğudur.
Biz faniyiz. Aslolan sistemdir. Biz kişileri konuşmuyoruz, sistemi konuşuyoruz. Eğer faniler üzerine bir ülkeyi bina etmeye kalkarsınız, batarsınız. Kalıcılığı olan bir sistem oluşturalım. Kim gelirse gelsin o sisteme uyacak. Ama şu anda tabiki bizler insan olarak böyle bir durumu değerlendirirken şuna bakmamız lazım; tamam da bu tabudur, tabuları yıkmamız lazım. Tayyip Erdoğan bir tabu değil, kuldur. Bunlar zannediyor ki bu koltuklara oturanlar buralardan hiç kalkmayacak.
Samimi değiller, millete güvenmiyorlar, millete karşı saygısızlar. Eğer millete güvenirlerse, millet kimi getirirse oraya, buradan ne Tayyip Erdoğan'lar çıkar. Biz bugün varız, yarın yokuz. Mesele bu ülkeyi yönetecek aktörleri yetiştirmektir.
18 yaş olayı bunları ürkütüyor. Genç, dinamik bir parlamento... Bunlar olacak ve bu gençlere hakarettir, gençler asla böyle bir rüşvete ihtiyaçları yok. Seçme hakkını verirken seçilme hakkını neden vermiyorsun. 30'du, 25'e indirdik. Zor olan seçmektir, seçilmek değil. En zor olan iyiyle kötüyü ayırmaktır. Şimdi nasip oldu, seçme seçilme yaşı 18 olacak. Gençliğimiz inşallah parlamentomuza ayrı bir dinamizm katacak. Ecdadımız Fatih'in 21 yaşındaki fethini unutamayız. Böyle bir nesil inşallah yetişecek.
2010 öncesinde HSYK'nın üye sayısı 7 asıl 5 yedekti. Cumhurbaşkanı 5 asıl, 5 yedek atardı. 2010 sonrasında 21 asıl, 7 yedek oldu üye sayısı. 4 tanesini Cumhurbaşkanı atıyordu, yargı 14 asıl, 7 yedek... 2017 sonrasında üye sayısı 21'den 13'e düşüyor. TBMM bugüne kadar hiç atamazken şimdi 7 tane üye atıyor. Cumhurbaşkanı yine 4 üye atıyor. Kuvvetler ayrılığı prensibiyle ilgili de herhangi bir müdahale söz konusu değil. AYM'nin 2010 sonrası 17'ye çıktı üye sayısı fakat şimdi 15'e düşüyor. 2 askeri üye emeklilik süresi dolunca onlar ayrılacaklar. TBMM burada 3 üye seçiyordu gene 3 üye seçecek. Cumhurbaşkanı ise 14 atıyordu şimdi ise 12 atayacak. Nasıl oluyor da kuvvetler ayrılığı birbirine giriyor? Başka ülkelerde nüfusa oranladığınızda olay çok çok farklı, biz de ise çok çok farklı bir tablo var.
Şu anda Cumhurbaşkanı hakkında anayasa maddesi olan bir konuda herhangi bir kararname çıkaramaz. Yasal düzenleme olan bir konuda da yine çıkaramaz. Bunların dışında boşluk var. Bazı alanlarda sıkıntılar olabilir. Orada Cumhurbaşkanı bir kararnameyle atamalar gibi düzenlemeler yapabilir. Siz muhtarlıkları kaldıramazsınız, kararnameyle böyle bir yetkiniz yok. O makamlar yasalarla oluşturulmuş. Cumhurbaşkanı muhtarlık kapatamaz, adam lokantaya kadar indi. Göreve geldiğimizde 36 bakanlığı 25'e indirdik. Bugüne kadar üniter yapı üzerinde olumsuz bir açıklamamız olmadı. Şu anda değişiklik yapılan konu yeni bir yönetim sisteminin gelmesidir.
Bu konuyla ilgili (üniter yapı) danışmanımın bir açıklaması olmuş, almışlar onu çarpıtmışlar, ki danışmanım sonra değişik şekilde onu düzeltmeye yönelik açıklamalar yaptı. Ben ne diyorum, sen ona bak. Böyle bir şey yok, benden duydunuz mu? Yok. 1923'te rejim meselesi bu ülkenin bitmiştir. Ondan sonraki süreç yönetim sistemleri meselesidir, şu anda da değişiklik yapılan konu, bir yeni yönetim sisteminin gelmesidir.
Cumhurbaşkanı'nın herhangi bir yere gitmesi veya belli bir süre oradan ayrı kalmasında tabiki yanındaki yardımcılarından bir tanesini görevlendirecektir, o vekalet edecektir. Bunun da suistimalini yapıyorlar. Diyorlar ki Meclis Başkanı yapsın.
Terör örgütleri çukurlar, hendekler açmak suretiyle, bütün o evlerin içlerine girmek suretiyle benim Güneydoğu'daki Kürt kardeşlerime hayatı zindan ettiler. Hükümet ciddi anlamda burada bir çalışmanın içerisinde. TOKİ müşterek bir çalışmayı yürütüyor. Kısa bir zaman içerisinde Güneydoğu çok daha çekici olacak, güzel bir çekim alanı haline gelecek. Güneydoğu turizmde çekim alanı olacak.
Şu anda İçişleri Bakanlığımız çok ciddi tedbirler oluşturuyor. Bu tedbirlerle beraber sandık emniyetini almış olacaklar.
Elebaşlarından çok ölenler oldu. Kandil, İmralı, FETÖ 'hayır' diyor. 'Hayır' diyenleri anlayışla karşılarız ama benim vatandaşlarım da 'kim bize 'hayır' dedirtmek istiyor', herhalde bu soruyu soracaktır. Bu milletin birliğe, beraberliğe, kardeşliğe ihtiyacı var.
Pazar günü bu ülkede hakikaten sandıklardan 'evet' çıkarsa ekonomide çok ciddi bir sıçrama olacaktır. Niye? Türkiye'nin artık bileklerindeki prangalar koparıp atılacaktır.
Suriye'deki son gelişmelerden sonra burada Türkiye-Rusya-ABD ne gibi birlikte çalışmalar yapabiliriz, bunları görüştük. İdlib'deki kimyasal silahla saldırının üzerinde durduk. Müşterek çalışmalarımızı bundan sonraki süreçte de devam ettirebileceğimizi, aynı zamanda kimyasal silahlarla mücadele noktasında Türkiye'de bir ekip var, çalışma yürütüyor. Ekip burada ve başkanlığını bir Türk'ün yaptığı soruşturma grubuyla her türlü desteği vermeye hazırız. Geri duramayız, elimizde bazı ciddi belgeler var, bunları da paylaşmaya hazırız dedik. Bu konuyla ilgili Genelkurmay Başkanlarımız görüşmelerini sürdürüyorlar. İkili ilişkilerimizde charter seferlerimizle ilgili dedikodular bizi rahatsız etti.
Sadece kimyasal silahlarla mücadeleden yana değilim, ona karşı olacağız ama onunla ilgili yasak maddesi var diye ona karşı olalım. Kimyasal silahla Suriye'de kaç kişi öldü, konvansiyonel silahlarla kaç kişi öldü? İkisinin de üzerine gideceğiz. Kimyasal silaha karşı mücadele edelim, konvansiyonel serbest. Böyle saçmalık olmaz.
Asıl önemli olan DEAŞ'ın merkezi durumunda olan yer Rakka. Rakka'daki mücadelede kararlılığımız şudur: Gelin, birleşelim, DEAŞ'a karşı mücadeleyi verelim. Ey Amerika, Sen YPG/PYD ile bu işi yapacağım dersen orada biz yokuz. DEAŞ ne kadar terörist örgütle YPG/PYD de o kadar terörist örgüttür. Hepsi kötüdür.
Pazar günü halkımın vereceği cevap sadece ulusal değildir, aynı zamanda uluslararasıdır. Batı basını dilimizi öğreniyor, bu da tarihe bir kayıttır.
'Evet' çok yüksek bir oranda çıktığında Avrupa Birliği ile de masaya oturacağız. Artık beklemeye tahammülü olmayan ülkeyiz. Bunlar benim ihtimal dışı gördüğüm şeyler. Hep yalan söylüyor bunlar. 3 milyon muhaciri, mülteciyi bakıyoruz. Suriyeli mülteciler için Türkiye'nin şu anda harcadığı para 25 milyar dolar. Pazar günü milletim 'evet' oyunun Batı'ya da cevap olduğunu bilmeli.
Almanya ne tür bir muamele yaparsa aynısını bizden görecektir. Ben bu makamda olduğum müddetçe asla vermeyeceğiz. Merkel'e 'bizim mahkemelerimiz sizin mahkemelerden daha adil' dedim.
Görünen şey şu, Bharara denilen o savcının malum görevden alınmış olması, bu olumlu adımlardan bir tanesi ama tabi Bharara'nın altı şu anda tamamen onun kendi ekibi. Biz şimdi tabi bunları da aslında bekliyoruz ve orada gerek Fetoyla ilgili atılan adımlar, gerek Rıza Zarrab'la ilgili atılan adımlar, bunları biz adil yaklaşım tarzları olarak görmüyoruz ve adaletin bir an önce tecellisi çok önemli. Mesela son zamanda Halk Bankası Genel Müdür Muavinimize yönelik yapılan işi de bizler adil bir yaklaşım olarak görmüyoruz. Yani yedi kez Amerika'ya giriş çıkış yapmış olan Halk Bankası Genel Müdür Muavininin böyle bir şeye muhatap kalmış olması gerçekten düşündürücüdür, üzücüdür.
Adalet Bakanlığımızın böyle bir durum karşısındaki takındığı tavır, HSYK'nın takındığı tavır çok çok olumlu olmuştur. Sen kalkacaksın, bu ülkenin Cumhurbaşkanı'nı çıkardığın dergide ipe götüreceksin, ölüm diyeceksin. Bu adamlar çıkıp meydanlarda dolaşacak. Böyle bir karar nasıl veriliyor? Sana adalet nasıl teslim edilir? HSYK burada önemli bir adım attı ve Adalet Bakanlığı bu süreci yakın takip etti. Temenni ederim ki buna benzer yanlış adımlar atılmaz. Bunlar halkın adaleti olan güveni de zedeliyor. Halk bir defa adalet mekanizmasına güvenmesi lazım. Bu FETO bizi yaktı, yıktı. Buralarda ne canlar yandı ama bundan sonra yanmayacak.
OHAL dolarsa yine uzatılır. O noktada mani bir hal yok. Fransa uzatıyor da kimse kıyamet koparıyor mu? Yok. Bizim buna ihtiyacımız olduğuna göre, uzatma yetkisi kimde yasal olarak, bu noktada Milli Güvenlik Kurulu teklif eder, Bakanlar Kurulu bununla ilgili kararını alır, yola devam ederiz.
Terör örgütü mensuplarıyla görüşme dönemi artık kapandı. Elde silah konuşalım, yok öyle şey. ETA örneğiniz olsun. Terör örgütleri silahları gömerse atılması gereken adımlar o zaman atılır.
Balkon konuşması birinci derecede Sayın Başbakan'ın hakkı. Daha sonra değerlendirmeye göre ne yapmamız gerekirse yaparız. Yok, yine bir yapalım dersek Külliye'nin önünde vatandaşlarımızla bir araya geliriz.
Fransa'da oluyor maç, orada Erdoğan yok. Fransızlar sahaya indiyse çok tehlikeli. Son zamanda orada da bazı değişiklikler var galiba. Beşiktaş Quaresma hariç ful kadro sahada. Şenol Hocamızla iyi bir performans yakaladı Beşiktaş, iyi de bir kadroları var. Biz buna futbolda 'ısırmak' deriz. Isıran bir kadrosu var, hırslı bir kadrosu var. Bu kadro ile 'Beşiktaş gol yedi, acaba bundan sonra ne olur' Beşiktaş için böyle bir şey söylenmez. Beşiktaş son ana kadar her neticeyi kopartabilir. Yönetiminden hocasına ve ekibine kadar hepsini kutluyorum. Böyle Avrupa Ligi'nde buraya gelmiş olması önemli bir netice. İnşallah Lyon'dan iyi bir netice ile dönerse rövanşında gereği yapılır inşallah. Ondan sonra bir üst tura atlamak suretiyle Beşiktaş temsilde bizi en önemli yerde inşallah temsil eder."
© Tüm hakları saklıdır.