Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, Nefret Söylemiyle Mücadele etkinliğinde konuştu. Erdoğan Keşmir'de yaşananlara değinerek, “Sen nasıl inek eti yersin?' Böyle bir saçmalık olabilir mi? O zaman biz de inek eti yiyoruz, onlara mı soracağız bunu. Herhalde herkesin vejetaryen olması beklenemez, böyle bir durum da söz konusu değil" ifadesini kullandı.
Erdoğan, "Bu toplantıyı yaptığımız günün ertesinde Azad Keşmir’de dün meydana gelen deprem nedeniyle taziyelerimi sunarak sözlerime başlamak istiyorum. Türkiye olarak ihtiyaç duymanız halinde her türlü yardıma hazırız. Nefret söylemi küresel ölçekte yükselişte olan İslam düşmanlığı, popülizm, ırkçılık en yaygın aracıdır. Maalesef bu tür söylemler günün her saatinde sosyal medyada, TV programlarında, siyasetçilerin içe ve dışa dönük beyanlarında normalleştirilmekte, adeta sıradan hale gelmektedir" diye konuştu.
Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
İnsanlığa karşı en büyük suçların işlenmesinden önce nefret söylemi duyulmuştur. Katliamları gerçekleştirilenler Batı’yı kimse hesaba çekmemiştir. Uluslararası toplum acı tecrübelerden gereken dersi çıkarmamıştır.
Ben bu vesile ile şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Örnek bir tavır sergileyen Yeni Zelanda halkına buradan teşekkür ediyorum.
Bundan önce de Müslümanlar katliamlara maruz kalmıştır. Irkçı eylemlere, kutsal değerlere en fazla hakarete maruz kalanlar Müslümanlardır.
Son dönemde Hindistan’da özellikle Azad Keşmir olaylarında bütünleşen dönemde sadece inek eti yedikleri için kırbaçlanan, hatta palalarla dövülen, ölüme mahkûm edilen Müslüman gençleri nasıl savunacağız. “Sen nasıl inek eti yersin?” Böyle bir saçmalık olabilir mi? O zaman biz de inek eti yiyoruz, onlara mı soracağız bunu. Herhalde herkesin vejetaryen olması beklenemez, böyle bir durum da söz konusu değil. Bir taraftan inanç özgürlüğü diyeceksiniz, senin inancın bunu gerektirebilir. Ben senin inancına saygı duyuyoruz, sen neden duymuyorsun. Bizim ülkemizde de domuz eti yiyenler var. “Niye domuz eti yiyorsunuz?” diye müdahale etmiyoruz. Hindistan’ın Keşmir’deki durumu anlaşılır değil. Azad Keşmir adeta açık hava hapishanesine dönmüş durumda. Nefret söylemi ile mücadelenin yolu eğitimdir.
Medeniyetler çatışmasına karşı durduk.Türkiye olarak İslam düşmanlığı,, ırkçılık konularda mücadele etmeye devam edeceğiz. Hiçbir zaman ne Hz. İsa ne Hz. Davut'a asla ters kelam etmedik. Peygamberimiz gibi onlar da bizim için saygındır, kutsaldır. Bizim için bütün peygamberler saygınlığı içinde yerlerini korumuşlardır. Dünyadan da bunu bekliyoruz. İslam bir barış dinidir. Barış dini İslam'ı terörle bir araya getirmek kusura bakmayın çok büyük iftiradır. Her inanç mensubunun teröristleri vardır. Biz kalkıp da o mensubu oldukları dini lekeyebilir miyiz? O başka bir şey, terörist başka bir şey.
Ben başbakan olarak İsrail’e gittim. İsrail’den Filistin tarafına geçerken eşimle birlikte arabada yarım saat bekletildi. Neden bekletildiğimi anlamadım. İsrail’in devlet başkanlarına yaklaşımı budur. Beğeniyorlarsa kapılar açıktır. Hiçbir zaman samimi değildirler"