Pazar günü yapılacak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi için, sonucu kritik gören AKP'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir kez daha taktik değişikliğine giderken, seçim kampanyasını 31 Mart öncesinde olduğu gibi 23 Haziran sürecinde de adayı Ekrem İmamoğlu üzerine kuran CHP, "farkla seçim alma" hesabı yapıyor. Siyasi kulislerde, seçim sonrasına dönük senaryolar da konuşulurken, kaybeden tarafın, "yeniden seçim isteyip istemeyeceği" ya da bir erken genel seçimin gündeme gelip gelmeyeceği de tartışılıyor.
Gözlerin çevrildiği AKP'de, "artık seçim küçük farkla değil, en az 100 bin farkla kazanılır ya da kaybedilir, herkes kaderine razı olur, seçim gündemden kalkar" görüşü hakim.
31 Mart yerel seçimlerini "beka meselesi" olarak gören ve çok sayıda miting düzenleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, yenilenen İstanbul seçimi için taktik değiştirmiş ve seçim stratejisi partinin adayı Binali Yıldırım üzerine kurulmuştu. Ancak son haftaya girildiğinde, Erdoğan yeniden 31 Mart öncesindeki gibi "toplu açılış" programıyla ilçe ilçe miting yapıyor. Bu durum siyasi kulislerde, Yıldırım'ın hem genel çalışma hem de televizyon programındaki performansının istenilen etkiyi yaratmamasına bağlanıyor.
Düzenlediği mitinglerde, Ekrem İmamoğlu'nu sert sözlerle hedef alan ve yerel seçimler öncesindeki söylemine geri dönen Erdoğan'ın böylece, 31 Mart'ta sandığa gitmeyen seçmenini konsolide etmek istediği ifade ediliyor. Erdoğan Çarşamba günü katıldığı bir programda Ordu'da yaşanan VIP tartışması konusunda "Yargının vereceği karar İmamoğlu'nun önünü kesebilir" açıklaması da stratejinin bir parçası olarak görülüyor ve tıpkı 31 Mart yerel seçimleri öncesinde CHP'li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'a yönelik izlenen taktiğe benzetiliyor. Erdoğan'ın bu tavrıyla seçmene, "seçilse de görevden alınabilir, boşuna oy vermeyin" mesajı verdiği yorumu yapılıyor.
AKP içinde Erdoğan'ın yeniden 31 Mart öncesi stratejiye dönmesine yüksek sesle itirazlar olmasa da, son andaki strateji değişikliğinin, parti açısından "panik havası, kafa karışıklığı yaşanıyor" izlenimi yaratacağı yorumu yapılıyor.
Ancak Erdoğan dışındaki parti yöneticisi veya bakanların "geride durması" yönündeki tutum sürdürülüyor. Erdoğan'ın damadı da olan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ile seçim iptali sürecinde ön plana çıkan parti yöneticilerinin geri planda durması buna örnek gösteriliyor.
CHP'de 2-6 arası fark beklentisi
Seçim için son haftaya girildiğinde, seçim iptali kararının alındığı 6 Mayıs'ın hemen ertesinde "karamsar" bir havada olan CHP'de bu havanın dağıldığını söylemek mümkün. AKP'nin YSK'ye baskı yaparak seçimi iptal ettirdiğine inanan CHP'de, "Seçimi iptal ettirebilen AKP, kaybetmeyeceği bir oyun kurar" görüşü yaygındı. Ancak, İmamoğlu odaklı seçim kampanyasının sonuç verdiğini, Binali Yıldırım ile katıldığı televizyon programının adayları lehine olduğunu düşünen CHP'de, seçimin en az yüzde 2 , en fazla yüzde 6 farkla alınacağı tahmini dile getiriliyor.
Ordu valisiyle yaşanan VIP tartışması, İmamoğlu'nun, Yıldırım ile katıldığı ortak yayının moderatörlüğünü yapan İsmail Küçükkaya ile program öncesinde görüştüğüne ilişkin tartışmaların ise seçimin tercihlerini etkilemeyeceği, seçmenin İmamoğlu'nun projelerini 18 günlük başkanlık döneminde "satın aldığı" yorumu yapılıyor.
AKP: Yüzde 1 farkla Yıldırım alır
AKP'de seçim kampanyasının başında İmamoğlu na yönelik "mağduriyet algısı" nedeniyle Yıldırım'ın oylarının biraz daha geride göründüğü ifade ediliyordu. Son haftada ise seçmenin İmamoğlu'na 31 Mart öncesinde "tanımadığı için oy verdiği, seçim sonrasında ise artık gerçek yüzünün görüldüğü ve yeterince tanındığı için kaybedeceği" yorumu yapılıyor.
HDP'nin eski eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın İmamoğlu'na destek açıklamasının, muhafazakar ve milliyetçi seçmeni kenetleyeceği ve sandığa gitme oranını artıracağının hesaplandığı AKP'de, Kürt seçmenin bir kısmının da yine partilerine döneceği, bir kısım HDP seçmeninin ise sandığa gitmeyeceği değerlendirmesi yapılıyor. Bir parti yöneticisi bunun gerekçesini ise, "HDP de seçmeninden emin değil, Selahattin Demirtaş'ın, son haftaya girilirken açıkça İmamoğlu için destek istemesi bunun en önemli göstergesi" sözleriyle değerlendirdi.
AKP'de, 31 Mart'ta sandığa gitmeyen AKP seçmeninden gelecek artı oyların yanısıra, 30 bin dolayında oy alan DSP'nin bir kısım seçmeninin sandığa gitmeyeceği, 17 bin dolayındaki seçmenin de Yıldırım'ı destekleyeceği hesabı yapılıyor. Kritik önemdeki Saadet Partisi'nin "gerçek seçmeninin" Yıldırım'a oy vermeyeceğini ifade eden AKP'liler, ancak 31 Mart'a tepki olarak SP'ye oy verenlerin, İmamoğlu'nun kazanmaması için yeniden Yıldırım'ı destekleyeceği düşünülüyor.
AKP, yaklaşık 100 bin oya denk gelen yüzde 1 oy farkıyla Yıldırım'ın ipi göğüsleyeceği yorumu yapılıyor.
İstanbul seçimi bir kez daha yenilenir mi?
Siyasi kulislerde tartışılan bir başka konu, kaybeden tarafın, "yeniden seçim isteyip istemeyeceği" ya da bir erken genel seçimin gündeme gelip gelmeyeceği.
Bu konuda tavrı en çok merak edilen parti AKP'de, esas karar vericinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olacağı belirtilmekle birlikte 24 Haziran sonrasında seçimin gündemden kalkacağı ifade ediliyor. AKP'liler buna gerekçe olarak, artık bu seçimde sonucu 13-14 bin oy değil, en az 100 bin oyun belirleyecek olmasını gösteriyor. Türkiye'nin artık seçim gündeminden çıkması gerektiği vurgulanırken, "Elbette seçim sonrasında kaybeden taraf kim olursa olsun, normal itirazlarını yapar, bu bir süre konuşulur, ama bir seçim iptali sonucu doğurmaz, herkes kaderine razı olur" değerlendirmesi yapılıyor. Bir parti yöneticisi, seçimi Yıldırım'ın kaybetmesi halinde nasıl sonuçları olacağını sorduğumuzda, seçmen iradesine saygılı olacaklarını belirtirken, ilginç bir örnek verdi:
"Uzun süren, 20-30 yıl süren evlililer bile boşanıyor. Şimdi seçmen bizi boşarsa yapcak bir şey yok, sonuca rıza gösteririz. Artık seçim gündemden kalkmalı ve hızla planlanan reformlar için çalışmaya başlamalıyız."
İktidar partisi AKP ve muhalefet partileri, seçim sonucu ne olursa olsun, erken bir genel seçimin gündeme gelmemesi konusunda hemfikir görünüyor.
"Erdoğan bir dönemini feda etmez"
Yıldırım'ın seçimi kaybetmesi halinde, muhalefetin erken seçim isteyebileceği yorumu yapılsa da CHP yönetimi, böyle bir olasılığı seslendirmiyor. Türkiye'nin seçim yorgunu olduğunu düşünen CHP'liler, özellikle İstanbul'un kazanılması halinde, 3 büyük kentte iktidarda olacaklarını, belediyelerin başarılı icraatlar ortaya koyması halinde, genel seçimlerde bunun, partiyi iktidara taşımak için avantaj olacağını düşünüyor. O nedenle hemen bir erken genel seçime sıcak bakılmıyor.
AKP'de de İstanbul seçiminin ülkeyi bir erken genel seçime taşımayacağı görüşü dile getiriliyor. AKP'nin erken seçime sıcak bakmamasının en önemli nedeni olarak ise Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, Anayasa gereği iki dönem aday olabildiği için bir dönemi kaybedecek olması gösteriliyor ve "Cumhurbaşkanı neden bir dönemini feda etsin ki, etmez" değerlendirmesi yapılıyor.
Anayasa'nın 116. maddesi uyarınca, cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesi kararı verilmesi halinde, mevcut cumhurbaşkanının 3. kez aday olmasının yolu açık. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, başkanlık sistemine göre ilk kez cumhurbaşkanı seçildiği için, seçimin yenilenmesi kararı alması halinde, sadece bir dönem daha aday olabilecek.
Anayasa gereği seçimlerin yenilenmesi kararı alınması halinde milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılmak zorunda olduğu için AKP'nin bir erken seçimi gündeme almasına fazla şans tanınmıyor.