Bayburt Üniversitesi Akademik Yıl Açılış Töreni'nde konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Twitter'daki 140 karakter sınırına gönderme yaparak "Gençlerimizin 140 karakteri kendisi için yeterli görüyor, araştırmıyorsa burada bir sorun var demektir" dedi. Cumhuriyet Gazetesi Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün MİT TIR'ları haberi nedeniyle dün tutuklanmasına değinmeyen Erdoğan, Türkiye'de "medya özgürlüğü kavramının çoğu zaman milli ve manevi değerlere hakaret hakkı olarak algılandığını" savundu. Erdoğan, medyaya ilişkin olarak "Medyada din karşıtlığı ülkemizin uzun süredir önemli bir meselesi olmuştur" dedi.
Erdoğan'ın Bayburt Üniversitesi'nde yaptığı konuşmadan satırbaşları şöyle:
Bayburt'ta bir üniversite kurulacağını düşünür müsünüz deseydik bu hayal bile edilemzdi. 2008 yılında Bayburt'a üniversitesini kazandırdı. Bayburt Üniversitesi bölgenin önemli eğitim kurumları arasına girdi. Önümüzdeki dönemde de bu başarının devam edeceğini umut ediyorum.
Yüzyıllar boyunca İslam alemi en eski üniversitelere ev sahipliği yapmıştır. Günümüzde küreselleşme ile bilgi teknolojileri hayatın her alanını etkisi altına almıştır. Bilgiye ulaşmanın kolaylaştığı günlerdeyiz. Online iletişim araçları saniyeler içinde bir bilginin tüm dünyaya ulaşmasını sağlıyor. Bu durum aynı zamanda ciddi bir bilgi kirliliğine de yol açabiliyor. Gezi olayları ve 17-25 Aralık darbe girişimlerinde test ettiğimiz gibi teknoloji yanlış bilginin yayılması için de kullanılıyor. Gençlerimizin 140 karakteri kendisi için yeterli görüyor, araştırmıyorsa burada bir sorun var demektir.
Medyada din karşıtlığı ülkemizin uzun süredir önemli bir meselesi olmuştur.
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaktan geçmediği açıktır. Bizi terbiye etmeden, sadece bireye bilgi yükleyen bir anlayış sağlıklı nesiller yerine marazlı fertler yetiştirir. Bilgiyi geliştirmek mecburiyetindeyiz. Medeniyetimizden aldığımız ilhamla, Yeni Türkiye hedefini gerçekleştirmek için çalışmalıyız.
Sevgili gençler, hocalarım, kütüphanelere kitap deryasına dalmadan bunu başaramayız. O kitabın kokusunu sürekli olara teneffüs etmeliyiz.
Geçmişimizle bugünümüz arasındaki önemli köprülerden birisi üniversitelerdir. Üniversiteler, bu ülkenin sorunlarını tartışan ve çözüm üreten eğitim yuvalarıdır. Üniversitelerde farklı düşünceler olabilir, bu zengiliktir. Farklılık adına ülkenin gerçeklerinden kopulmaması, milletin değerlerine saygı duyulması çok önemlidir.
Ülkesine ve milletine yabancı üniversitemizi ve ülkemizi götüreceği hiçbir yer yoktur. Eleştiri ayrıdır, cehalet ayrıdır. Eleştiri kırıp dökme değil, imar etme tamir etmedir. Hiçbir insan değer verdiği bir şeyi kırmaya çalışmaz. Kişinin mensubu olduğu kültür toplumu eleştirmesiyle aşağılaması arasındaki fark birilerinin çok anlamlı bir şekilde üzerinde durması gereken bir durumdur. Kendi ülkesine milletine, inancına hakaret edenler tamamen yabancılaşmış demektir. Onlar milli ve yerli değildir.
Son yüzyılda Türkiye medyasında din karşıtlığı konusu, en önemli sorundur. Yıllar boyu ülkemiz basının hakim rengi olmuştur bu. Medya özgürlüğü kavramı çoğu zaman yanlış hatalı bir şekilde bu toplumu var eden milli ve manevi değerlere hakaret hakkı olarak algılanmıştır. Bu medya darbelere giden süreçte, darbe döneminde ortaya koyduğu tavırla utanç verici bir geçmişe sahiptir.
Aynı tavrın bugün de devam ettiğini görüyoruz. Osmanlı Türkçesinin ve Kur'an derslerinin okullarda okutulması tartışmalarında bunu hep gördük.
Eğitimi önceliklerimizin en başına yerleştirdik. Son 13 yılda bütçede en büyük payı eğitime verdik. 2002 yılında 76 olan üniversite sayısını 13 yılda 117 ilaveyle 193’e çıkardık. Bugün artık ülkemizde üniversitesi olmayan şehir kalmadı. O şehri, Türkiye’yle, dünyayla bütünleştirdi. Akademik personel sayısında da ciddi bir artış yaşandı. 2002’de 9 bin 366 olan profesör sayısını bugün 20 bin 879’a yükselttik. 2002’de 5 bin 367 olan doçent sayımızı 14 bin 140’a çıkarttık. 149 bin akademik personel görev yapıyor. Çok önemli adımlar attık. Her öğrencimizin yüksek öğrenim fırsatı elde edebildiği bir seviyeyi yakaladık. Gençlerimizin eğitim hayatlarını ailelerine en az yük olarak sürdürmesi için gerekli adımları attık. Eksiğimiz yok mu, var. Zarf, mazruf meselesi ama mazrufta sıkıntımız var. Onun için özellikle bu dönemde yoğun bir şekilde bizim müfredat noktasında ciddi bir çalışmanın içine girmemiz lazım. Bir diğer adım da yoğun bir şekilde akademisyen sayısını artırmamız lazım.
Bu gençler, bu nesil sizlerin eseri olacaktır. Unutmayalım ki eser müessiriyle değerlidir. Bunu başarmamız lazım. Özellikle doktora için ciddi adımlar attık. Bu yıl itibariyle yaklaşık 1 milyon 376 bin öğrencimiz burs veya kredi almaktadır.
Üniversitelerimizin sınırları aşarak uluslararası eğitim kurumlarına dönüştüklerini görüyoruz. ABD’den, Avusturalya’dan, Çin’den, Kore’den gelen misafir öğrencilerimiz var. Çıkış noktamız insan, insan, insan. Son yaşadığımız hadiseler sizin üzerinizdeki ağır yükü daha da artırmıştır. Ben ülkemiz adına, geleceğimiz adına son derece umutluyum. Böyle üniversitelerimizin, böyle hocalarımızın, sizin gibi öğrencilerimizin olması umudumu daha da artırıyor.