T24 - Dolmabahçe buluşmalarında medya temsilcileriyle bir araya gelen Başbakan Erdoğan, "Gelecek adına bir özeleştirinin artık kaçınılmaz hale geldiği inancındayım. Tophane olaylarının ardından yapılan yayınlar bu özeleştiriyi daha da acil konuma getiriyor" dedi.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Dolmabahçe buluşmalarında sıra medya temsilcilerine geldi.
Erdoğan yaptığı konuşmada şunları söyledi: "Türkiye anayasada yapılan değişiklikle farklı bir döneme adım atıyor. Ortaya çıkan tablo demokratikleşme yolunda çok önemli mesafe katedildiğini gösteriyor. Hiçkimse çıkıp da ABD'nin bölündüğünü, karpuz gibi ikiye ayrıldığını ifade etmiyor. Çok küçük oy yüzdeleri neticeyi belirlediği halde kimse sorgulamıyor. Seçmen tercihlerinin rasyonel gerekçelerle oluştuğunu görüyoruz. Türkiye 12 Eylül'le birlikte önünde temiz bir sayfa açtı. Geçmişe göre çok daha özgürlükçü anayasa ile yeni bir başlangıç yapılması gerekli hale geldi. 'Hayır' oylarının evet oyları kadar muteber olduğunu ifade ettim. 12 Eylül referandumunda ortaya çıkan sonucun Türkiye haritasını farklı renklere boyadığına, farklı kutuplara savurduğuna asla inanmıyorum. Biz bize oy versin ya da vermesin 73 milyonun tamamının hükümetiyiz. Biz kapıları kapatan olmayacağız. Kapımız da gönlümüz de herkese açıktır.
Medya bizden eleştirilere tahammül beklediği kadar biz de onlardan eleştirilere tahammül bekliyoruz. Tophane'de meydana gelen çirkin olaylar sınırları aşarak farklı bir boyut kazandı. Olay gereğinden fazla abartılarak adeta bir Türkiye tablosu gibi sunuldu. 1994'te manşetlerle çarpışarak bugünlere geldik. Şahsımla alakalı olarak, muhtar bile olamaz manşeti atıldı. Ben mahkum oldum, cezaevine gidiyorum. Benim de şiiri okumaktan dolayı gidiyordum. Bunun dışında suçum yoktu. Ama atılan başlık bir sevinç çığlığı gibi. Biz medyanın bizim tarafımızı tutmasını istemiyoruz ama siyasi taraf haline gelmesini de istemiyoruz. Özgürlükleri herkes kendisine yontmamalı. Bizim hükümet olarak çetelerle yaptığımız mücadele zaman zaman medya tarafından görmezden gelindi hatta eleştirildi. Çetelerin deşifre edilmesi medya tarafından güçlü şekilde desteklenmesi gerekirken, sessiz kalındı. Haberleri verenler yandaş medya olarak suçlandı. Yapılan iyi şeyleri cesurca yazan medya 'yandaş medya' olarak yargılandı. Bu ülkede gazeteciler fişlendi, karanlık odalarda hazırlanan andaçlarla suçlandılar. Medyanın desteğini değil, eleştirisini alıyoruz. Gelecek adına bir özeleştirinin artık kaçınılmaz hale geldiği inancındayım. Tophane olaylarının ardından yapılan yayınlar bu özeleştiriyi daha da acil konuma getiriyor. İstanbul'un belli bir semti, çok önemli konuma gelmiş bir beyefendi tarafından öyle anlatılıyor ki, orada yaşamamış olsam ben de inanacağım. Başka kimse giremiyor niye çünkü o semti sadece gazetedeki fotoğraflardan tanımış. O semti fotoğraflayan yayın organları Türkiye'yi de batıya öyle tanıttılar. Türkiye'yi o resimle tanıyanlar bize hep onları anlattılar. Onlara biz bu değiliz demek durumunda kaldık. Bazen fotoğraf albümleriyle gitmek durumunda kaldık. Bazılarını özel davet ettim. Son dönemdeki turizm patlamasının bize bu yönde çok faydaları oldu. 1970'lerin manşetleriyle 2000'li yılları inşa edemezsiniz. Arşivlerinizi gözden geçirin ve 30-40 yıl öncesinin manşetleriyle bugün manşet ederken hiç olmazsa birbirine uymasın. Aynı manşet olunca biz buna üzülüyoruz. Biz kendi payımıza Tophane ve benzeri olayları hassasiyetle izliyoruz. Tekrar yaşanmaması için her türlü tedbiri alacağız. Medyanın ve muhalefetin de bize destek vermesini bekliyoruz.
Terör olaylarıyla ilgili medyanın sorumluluğuna teşekkür ediyorum. Bazı tiplerin ısrarla televizyonlara çıkarılması ve bunların terörün adeta yanmakta olan fitilinin ömrünü uzatmak için ellerinden gelen gayreti gösterdiğini görüyoruz. Medyanın terörle mücadeleyi yansıtırken birçok parametreyi göz önünde bulundurması gerekir. Terör olaylarına ilişkin daha hassas bir yayın çizgisi izlenmesi gerektiğini vurgulamak istiyorum.
Gelin anayasada hazırlıklarımızı yapalım. STK'lar olarak, siyasi partiler olarak, akademisyenlerle hep birlikte bu konuda sürece ne katabilirsek yapalım. 2011 seçimlerinden hemen sonra parlamentomuza getirelim. Oturalım çalışalım ortaya metni çıkaralım Genel Kurul'a sunarak bu işi bitirelim istiyoruz. Muhalefetin de aydınların da medyanın da bize eşlik etmesini istiyoruz. Biz şimdiden çalışmalarımıza başladık. Çözemeyeceğimiz hiçbir sorun yok. Bugün sorunları aşmak noktasında her zamankinden daha fazla umutluyuz. "