Hüseyin Gülerce
(Zaman, 28 Eylül 2012)
AK Parti'nin en büyük sıkıntısı...
Pazar günü AK Parti'nin 4. kongresi var. Siyasi hayatımızda AK Parti, yeri çok farklı bir parti. Türkiye'de değişime denk düşen, değişimin atmosferinden etkilenen ve demokratikleşmeden güç alan bir parti AK Parti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın karizmatik kişiliği de çok önemli. Seversiniz, sevmezsiniz, beğenirsiniz, beğenmezsiniz fakat o karizmatik bir lider. AK Parti yeni Türkiye'den besleniyor. Yeni Türkiye de AK Parti ile demokratik dönüşümünü sağlam zeminlere oturtmaya çalışıyor. Bir başka ifadesiyle, AK Parti, statükonun çürük zeminlerdeki yapılarını yıkıp yerinde dönüşüm ile çağa uygun, toplumun değerlerine yaslanan yeni bir yapı inşa ediyor.
AK Parti bunu tek başına yapamaz. Kadrolarıyla, siyaset anlayışı ve üslubu ile toplumu ikna etmesi, toplumla arasında bir güven krizi doğmasına fırsat vermeden yoluna devam etmesi gerekir.
Kongre öncesinde partiye yakın kaynaklar, AK Parti'nin yeni katılımlarla ciddi bir hamleye hazırlandığını söylüyorlar. Sayın Başbakan, evvelki akşam iki televizyonun ortak yayınında, kongrede yapacağı konuşmayla ilgili olarak dikkati çeken şu ifadeyi kullandı: "Tabii ki biz de, o balkon konuşmaları diye nam salmış konuşmadan biraz daha ileri gideceğiz. Çünkü bu konuşma, benim son olarak genel başkan göreviyle yapacağım konuşma olacak, sanıyorum uzun bir konuşma olacak..."
Başbakan Erdoğan'ın seçim kazandıkları akşam genel merkez binası balkonundan yaptığı konuşmalar gerçekten çok hoşgörülü, kutuplaşmayı ve gerilimi azaltıcı, herkesi kucaklayıcı konuşmalardı. Ama itiraf etmeliyiz ki Sayın Başbakan, zaman zaman kendisinin de tasvip etmediği sertliği ve kırıcı üslubu aşamadı. Balkon konuşmalarının ruhunun farkında olduğuna göre, dileriz kongre sonrasında, konuşmasındaki taahhütlere sadık kalır. Yakın çevresi, Sayın Başbakan'ın "tarihî" konuşmasında, yeni bir siyasî çıkış yapacağını, "geleceğin Türkiye'sini şekillendirecek 2023 vizyonunu ortaya koyacağını" söylüyorlar.
Önümüzde somut üç geçit var. 2013 Ekim'inde yapılacak yerel seçimler, 2014'teki cumhurbaşkanlığı seçimi ve 2015'teki genel seçimler. Yerel seçimler, cumhurbaşkanlığı seçimine sağlayacağı rüzgâr bakımından ilk sınavdır. Cumhurbaşkanlığı sınavı için vize anlamındadır. Dolayısıyla yerel seçimler için AK Parti kılı kırk yaracaktır. Seçilme şansı yüksek adayları objektif kriterlerle ve titizlikle belirleyecektir. Bilhassa İstanbul, Ankara ve İzmir'in önemi çok büyüktür. Mesela İzmir'i kazanan bir AK Parti'nin, cumhurbaşkanlığı seçiminde yakalayacağı rüzgâr çok farklı olacaktır.
2014, sadece AK Parti için değil Türkiye için de bir dönüm noktasıdır. Cumhurbaşkanını ilk defa halk seçecektir. Sayın Başbakan, haklı olarak ve hakkı olarak adaylığı düşünecektir. Şimdiden Sayın Abdullah Gül ile karşı karşıya getirilmeye çalışılmasının bir kıymeti harbiyesi yoktur. Bu iki isim cumhurbaşkanlığı seçiminde asla karşı karşıya gelmezler. Günü gelince bunu herkes görecektir. Cumhurbaşkanlığı seçiminde önemli olan Sayın Başbakan'ın Çankaya'ya çıkması halinde AK Parti'nin geleceğidir. Bugün AK Parti'ye, başında Erdoğan olduğu için oy veren en az yüzde 20'lik bir kesim var. Sayın Erdoğan boşuna "partili cumhurbaşkanı" formülünü telaffuz etmiyor... Demirel ve Özal'ın Çankaya'ya çıktıklarında partilerinin kapanmak zorunda kaldığını boşuna hatırlatmıyor...
AK Parti'nin en büyük sıkıntısı, Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkması halinde partinin geleceğinin ne olacağıdır. Sayın Erdoğan bu sıkıntıyı aşma adına 2015'teki genel seçimleri öne alabilir. 2014'te cumhurbaşkanlığı seçimi ile birlikte milletvekili seçimleri yapılabilir. Erdoğan, AK Parti'nin yeni parlamento grubunun oluşmasında, ağırlığını ancak böyle koyabilir. Önce Çankaya'ya çıkar, bir yıl sonra milletvekili seçimi olursa inisiyatif kullanması zorlaşabilir.
AK Parti'nin 4. kongresi önümüzdeki iki yıl için gerçekten bir yol haritası özelliği taşıyor. Şimdiden hayırlı olsun diyelim.