Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'nin kuzeyinde yürütülen Barış Pınarı Harekâtı nedeniyle AB ve ABD'den gelen yaptırım açıklamalarına "Bu kardeşlerimiz Suriye'den, varil bombalarından kaçtı. Siz bir kuruş destek mi verdiniz Elinizi mi uzattınız. Şimdi Türkiye ile ilgili bazı kararlar alıyorsunuz. Yav alın ve alsanız ne yazar almasanız ne yazar?" sözleriyle tepki gösterdi.
Erdoğan, Batı'ya yönelik tepkisini "Türkiye NATO'nun üyesi mi? AB üye ülkelerin tamamına yakın NATO üyesi mi? Ne zamandan beri terör örgütleri NATO üyesine karşı savunulur hale geldi. Yoksa bu terör örgütlerini siz NATO'ya üye olarak aldınız da benim mi haberim olmadı?" sözleriyle sürdürdü.
Suriye'nin kuzeyinden Türkiye'ye yönelik 700'e yakın havan topu atışının yapıldığını belirten Erdoğan "700'e yakın havan atıldı. 18 şehidimiz var. Yüzlerce yaralımız var. Sivil öldürmüyorlardı hani? Bunların sivil öldürmedikleri zaman mı var?" sözlerini kaydetti.
Dünya Türk İş Konseyi Bakü Buluşması'nda konuşan Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Biz iki ayrı devlet olsak da aynı milletin evlatlarıyız. Her fırsatta iki devlet tek milletiz dedik, diyoruz. Şimdi de diyoruz ki '6 devlet tek milletiz'
Azerbaycan'a olduğu gibi Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan'ı da kendimizden ayrı görmedik, görmüyoruz. Hepimiz aynı dili konuşan, aynı dine inanan tarihi, kültürü, medeniyeti bir 300 milyonluk çok büyük bir aileyiz.
Türkistan coğrafyası bizim anayurdumuz ana coğrafyamızdır. Misafirlerimize, girişimcilerimize ayrıca şükranlarımı sunuyorum.
Sınırların, mesafelerin anlamını yitirdiği, dünyamızın devasa bir köye dönüştüğü bir dönemde yaşıyoruz. Bölgesel işbirliğinin önemi giderek artıyor. Aynı ortak kültür ve tarih havzasında birleşen toplumların daha fazla bir araya geldiğini görüyoruz. Türk İş Konseyi, Türk dünyası olarak son dönemde hayata getirdiğimiz en kritik girişimdir. Kısa süre önce Özbekistan'ın üyeliğiyle konsey daha da güçlenmiştir. Macaristan'ın gözlemci olarak katılması gelecek açısından önemlidir. Tek bir soydaşımızın dahi dışarıda kalmadığı, güçlü kapsayıcı bir yapıyı tesis etmektir.
300 milyonluk Türk dünyası içinde barındırdığı muazzam potansiyeli ancak bu şekilde hayata geçirir. İş dünyasının lokomotif rolünü oynamadığı he proje akim kalmaya mecburdur.
İş dünyamızı, siz ticaret erbabımızı bir araya getiren çalışmalara büyük önem veriyoruz.
İkili ticaretimizin önündeki engelleri kaldırırken, ortak ulaşım projeleriyle ülkelerimiz arasındaki mesafeleri kısaltıyoruz.
Türk dünyası olarak hem birbirimize hem de Avrupa'dan Amerika'ya kadar dünyadan farklı ülkelerine göç veriyoruz.
Her yıl binlerce insanımız başka ülkelere göç ediyor. Türkiye 1960'dan itibaren vatandaşlarını yurt dışına işçi olarak göndermiş son yıllarda göç almış bir ülkedir.
Türk dünyası olarak hem birbirimiz hem de dünyanın farklı ülkelerine göç veriyoruz. Binlerce insan daha iyi bir gelecek kırmak için başka ülkelere göç ediyor. Türkiye 1960'da vatandaşlarını işçi olarak göndermiş son yıllarda ise komşu ülkelerden göç almaktadır. Batı Trakya'dan Doğu Avrupa'ya kadar hala bir asır önce bıraktığımız kardeşlerimiz var.
Değerli dostum İlham Aliyev'in dediği gibi "Bir milletin iki diasporası olmaz." Ailesinin rızkını kazanmak için geçici olarak yurt dışına giden vatandaşlarımızın bir kısmı kalıcı hale geldiler. geleceklerini göç ettikleri yerde görmeye başladı. Sadece işçiler değil, doktorlar akademisyenler hatta belediye başkanları var. Yurt dışına giden girişimcilerin oranı artıyor. Bu kardeşlerimizin her türlü imkansızlığa rağmen ulaştıkları konumlardan gurur diyoruz.
Doğrudan iş kurmak, yatırım yapmak, ticari faaliyette bulunmak gayesiyle yurtdışına gidenlerin oranı artıyor. Biz de Türk diasporasını daha da güçlendirmek için elimizden geleni yapıyoruz, yapacağız.
Türkiye yaklaşık 40 yıldır aralıksız bölücü terör ile mücadele ediyor. DEAŞ'tan PKK'sına, FETÖ'süne en kalleş terör örgütlerinin hedefi olmuş bir ülkeyiz. 40 yıllık terörle mücadelemiz sürecinde dost bildiğimiz ülkelerin ayak oyunlarına şahit olduk. Ama Suriye'deki gibi ayak oyunları görmedik. Daha geçen hafta 400 kamyon mühimmat araç gerek, 400 uçak kargo aynı şekilde geldi. Bütün bunlar dünyanın gözü önnüde oldu. En prestijli dergilerin kapaklarını teröristlerin süslediğini gördük. Yaptırım tehditlerine şahit oldu. Çok açık, samimi, bakınız şu son attığımız adımın sebep: Suriye'nin kuzeyini özellikle PKK'nın yan unsurları konumunda olan YPG'den temizlemek ve orayı gerçek sahiplerine teslim etmektir. Biz bunu El Bab'da yaptık mı? Yaptık. 3500 DEAŞ'lıyı oradan temizleyip derdest ettik. Dünya bunu görmüyor. Aynı şekilde Cerablus'u bu teröristlerden temizledik mi? Cerablus'ta şu anda Türkler mi var? Yok. Gerçek sahipleri var. Eyy Avrupa Birliği bunu görmüyor musun? Eyy Arap Birliği bunu görmüyor musun* Dün Suriye'yi Arap birliğinden çıkaranlar bugün Suriye'yi geri alma adımı atıyor.
Türkiye NATO'nun üyesi mi? AB üye ülkelerin tamamına yakın NATO üyesi mi? Ne zamandan beri terör örgütleri NATO üyesine karşı savunulur hale geldi. Yoksa bu terör örgütlerini siz NATO'ya üye olarak aldınız da benim mi haberim olmadı? Bu iki yüzlülük, bu çok yüzlülük neyle izah edilir? PKK, AB'nin terör örgütleri listesindedir. PKK'nın YPG gibi kolları birlikte hareket ediyor.
Siz bizi ne zannediyorsunuz? Bütün gerçekleri biz istihbarat örgütlerimizle her şeyi gayet iyi biliyoruz. Ama siz inadına bunu yapıyorsunuz. Niye? Güçlenen Türkiye karşısında böyle adımı atıyorsunuz.
Onun için biz bu attığımız adımdan vazgeçmeyeceğiz. Ne derseniz deyin!
Biz mehmedimizle, Suriye Milli Ordusu'yla oradayız. Şu anda bu yolculuğumuz devam ediyor, edecek. Bu mücadeleden yılmayacağız. Milletimiz bizimle. Terör örgütünün siyasi organizması var o karşı. Terörü kaynağında yok etme irademizi asla sekteye uğratmadık. 9 Ekim'de başlattığımız Barış Pınarı harekatı ile Fırat'ın doğusunu terörden arındırmayı hedefliyoruz. Suriye'nin kuzeyindeki PKK/YPG tehdidini ortadan kaldırmaktır.
700'e yakın havan atıldı. 18 şehidimiz var. Yüzlerce yaralımız var. Sivil öldürmüyorlardı hani? Bunların sivil öldürmedikleri zaman mı var? Bu terör örgütünün işgali altındaki bölgelerde çocuk savaşçı kullandı. Diyarbakır'daki malum partinin önünde haftalardır ellerinde evlatlatının resimleriyle ağlayan anneleri eyy Avrupa Birliği neden görmüyorsunuz? Ötekini görüyordunuz. Bunlar etnik temizlik yaptılar. Muhaliflerini katlettiler. Uluslararası kuruluşlardan belgeli olmasına rağmen hala seslerini çıkarmıyorlar. 9 aylık mülteci bir bebek olmak üzere 18 insanımız hayatını kaybetti. Şu anda 3 milyon 650 bin Arap bizim topraklarımızda misafir. Bu kardeşlerimiz Suriye'den, varil bombalarından kaçtı. Siz bir kuruş destek mi verdiniz Elinizi mi uzattınız. Şimdi Türkiye ile ilgili bazı kararlar alıyorsunuz. Yav alın ve alsanız ne yazar almasanız ne yazar? AB söz verdi, 6 milyar Avro destek vereceğiz dediler. Şu ana kadar 3 milyar Avro destek verdiler. Biz şu ana kadar 40 milyar dolar harcama yaptık. Bizim medeniyetmizde bu tür darda kalmışların elinden tutmak vardır. Değerli kardeşlerim bu mücadelede 550'nin üzerinde teröristi etkisiz hale getirdi. 24'ü de teslim olmuş durumda.
"YPG meşrulaştırılmaya çalışıldı"
Benim partimin Kürt milletvekili sayısı 50'dir. Ana muhalafette kaç tane var bilmiyorum. Ama böyle bir ayrıcılık olsa herhalde bu olmazdı. Neden? Biz yaratılanı yaradandan ötürü sevdik onun için. Suriye'nin kuzeyindeki terör bataklığı kurutulmadan ne ülkemiz ne de bölgemiz huzura kavuşacaktır.
Verdikleri sözlerin hiçbirini tutmadılar. Milletimizin gösterdiği fedakârlığın kıymetini bilmediler. Çok daha vahimi YPGF/PYD terör örgütü meşrulaştırılmaya çalışıldı. Türkiye kendi göbeğini kendi kesmeye karar vermiştir.
Mülteciler meselesine Suriye'nin içinde çözüm bulunması gerektiğini daha önce ifade ettik. G-20 Antalya zirvesinde somut öneride bulunduk. Birkaç güzel söz dışında hiçbir adım atılmadı. Bunun bedelini Suriyeli anneler, babalar, sahile vuran Aylan bebekler ödedi.
Harekâtın ikinci amacı Suriyelileri vatanlarına döndürmektir. 350 bin de Kürt var. Türkiye Suriye kaynaklı göç akınını en fazla maruz kalan en ağır bedelleri ödeyen ülkelerin başına geliyor. Bütün liderlere hemen hemen gelin, Suriye'nin kuzeyinde güvenli bölge ilan edelim. Bu insanları çadırlardan kurtaralım, konteyner kentlerden kurtaralım dedim. Ama destek vermeye gelince kimseden destek yok. Biz şu anda 444 kilometre, kuzeyden güneye 32 kilometrelik alanı güvenli bölge olarak ilan ettik. Bunu kendimiz için değil, buraya bizdeki mülteciler gelecek. Uluslararası toplumdan maalesef arzu ettiğimiz desteği alamadık. İcabında biz Uluslararası Donörler Toplantısı'nda da bu daveti yaptık.
Etkisiz hale getirilen teröristlere gösterilen empatinin, sempatinin binde biri 4 gün önce teröristlerin vahşice şehit edildiği Muhammed bebeğe gösterilmedi. Suriye sınırımızın tamamını güvenli hale getirilerek ülkemizdeki mültecilerin kendi topraklarına dönecek bir iklimi tesis edeceğiz. Uluslararası toplumun da katkılarıyla yeni yerleşim birimlerini inşa edeceğiz. Diğer taraftan da bölücü terör örgütünü ortadan kaldırarak Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini tahkim edeceğiz.
Türkiye Barış Pınarı Harekatı'yla en az 1974 Kıbrıs Barış Harekatı kadar hayati adım atmıştır. Harekatımızı tehditlere aldırmadan sonuna kadar götürmeye kararlıyız. Açık söylüyorum, başladığımız işi muhakkak bitireceğiz.
Merhum Mehmed Emin Resulzade'nin dediği gibi 'Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez'.
Bu süreçte Türk Dünyası'nın desteği ve duasının bizimle olduğunu biliyoruz. Aynı şekilde Kafkaslar, Balkanlar, Afrika'dan kardeşlerimizin dua ettiğini biliyorum. Siz iş adamlarımızdan destek beklediğimizi ifade etmek istiyorum. Azarbaycan başta olmak üzereh harekatın ilk anından itibaren desteğini esirgemeyen kardeşlerime teşekkür ediyorum.
Ayrıntılar geliyor...