Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Esenler Belediyesi kentsel dönüşüm konutları teslim töreninde konuşuyor. Erdoğan Kanal İstanbul için, "Kanal İstanbul’un da adımlarını atıyoruz. Karadeniz’i Marmara’ya bağlayacağız inşallah. Dünyaya bir mesaj vereceğiz, yeni bir adım daha geliyor" dedi. Fransa'daki protesto eylemlerinde polisin uyguladığı şiddete Gezi eylemleri göndermesinde bulunan Erdoğan, "Paris’te yaşanan olaylardan dolayı endişeliyim, kaygılıyım. Protesto haklarını kullanan insanlara Fransız polisinin şiddetini kınıyorum. Batı medyasını ayıplıyorum. İnsan hakları örgütlerini, batılı politikacıları Paris’te yaşananlar konusunda daha duyarlı olmaya çağırıyorum. Bana akıl veriyordunuz. Gezicilere niye böyle davranıyorsun diye" diye konuştu.
Erdoğan'ın konuşmalarından satırbaşları şöyle:
"Türkiye’yi hedeflerimiz doğrultusunda geliştirmeye devam edeceğiz. Hiç endişe etmeyin, siz varsınız ya, dimdik ayaktayız. Osmangazi Köprüsü şu anda bitti. Son tabliyeleri biliyorsunuz Sayın Davutoğlu, Sayın Binali Bey birlikte, orada hemen son kaynakları yaptık ve şimdi de açılışa hazır hale geldi. Bugün yarın, belki ramazanla birlikte açacağız. Osmangazi Köprüsü’yle Orhangazi’yle birleşiyor. Süper bir otoyol, yaptık.
Şu anda Yavuz Sultan Selim Köprüsü de bitiyor. 26 Ağustos’ta inşallah köprünün açılışını yapacağız. Orada varsınız değil mi, orayı gelip göreceksiniz değil mi? Geçenlerde havalimanına gittik, gezdik. Şu anda inşaatının yüzde 25’i hamdolsun, bitti. Dünyanın bir numaralı havalimanı oluyor. Yılda 150 milyon yolcu. İlk etabını 2018’de açacağız.
Ne diyorlardı Marmaray’la ilgili, yapamaz diyorlardı. Şimdi, yılsonu itibariyle Avrasya Tüneli’ni açıyoruz. İstiyoruz ki İstanbul ulaşımda rahatlasın. Kanal İstanbul’un da adımlarını atıyoruz. Karadeniz’i Marmara’ya bağlayacağız inşallah. Dünyaya bir mesaj vereceğiz, yeni bir adım daha geliyor İnşallah. Çanakkale Köprüsü’nün de adımları atılıyor. Biz yaparız, bunlar yıkar. Aradaki fark bu.
Biz milletimize hizmet etmekten utanmadık, utanmayacağız. Millet talep ettikçe hizmet üretmeye devam edeceğiz. Biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkâr olmaya geldik. Kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında bugüne kadar 49 ilimizde ilk adımları attık. Yerleri belirlendi, yaklaşık 312 bölümü içeren 93 bin riskli yapının tespiti yapıldı. Kira yardımlarıyla birlikte 2 katrilyon lira kaynak kullanıldı.
'Terör örgütü yıkarken, devlet olarak farkımızı göstereceğiz ve ilçelerimizi ayağa kaldıracağız'
Biliyorsunuz, Sur, Cizre, Silopi, Nusaybin gibi ilçelerimizde terör örgütü çok büyük yıkımlara yol açtı. Bu ilçelerimizi de hızla kentsel dönüşüm kapsamına alarak mahallelerimizi baştan sona temizleyip yeniden inşa etmeyi planlıyoruz. İnşallah çevre şehir bakanlığımızın koordinesinde süratle neticeyi alacağız. Terör örgütü yıkarken devlet olarak, millet olarak farkımızı göstereceğiz ve ilçelerimizi ayağa kaldıracağız. Geçmişte biraz da şartların zorlamasıyla burada olduğu gibi dikey yapılaşma yoğun bir şekilde yaşandı.
Çünkü İstanbul’da nüfusun yoğun, metrekarenin az olduğu ilçe maalesef Esenler... İnşallah yeni alanlar üreterek yatay yapılanmaya geçmeyi de diğer ilçelerimizde halledelim. Türkiye genelinde artık bu anlayışı değiştiriyoruz. Özellikle toplu konut uygulamalarında zemin artı dört, beş, bilemediniz 6 gibi yapılaşmaya sevk ediyoruz. Çevreye doğru yatay yapılaşmayı temin edecek adımları hep birlikte atmalıyız diye düşünüyorum.
Sağlık tesisleriyle, ulaşım imkânlarıyla, otoparklarıyla, ticari birimleriyle kendi kendine yeterli, yaşanabilir yerleşim yerleri kurmalıyız. Tarihi ve kültürel değerlerimiz bu yeni yerleşim alanlarına damgasını vurmalı. Mimari olarak şekilsiz, ruhsuz, estetikten yoksun binalar yerine Osmanlı mimarisiyle biçimlenen eserler ortaya koymalıyız.
Haliç’in bataklığa döndüğü, çöplüklerin patladığı bir İstanbul’dan hamdolsun bugünkü İstanbul’a geldik. Görüyorsunuz, böyle bir sıkıntımız yok. Şimdi daha modern bir Türkiye.
Geçmişte romanlara, şiirlere, seyahatnamelere konu olmuş diğer şehirlerimizi de yeniden aynı cazibeye kavuşturmalıyız. Bu doğrultudaki her çalışmanın en başta gelen destekçisi olacağımı belirtmek istiyorum.
Taksim Gezi Parkı bahane edilerek bir eylem başlatılmıştı. Bir süre sonra diğer şehirlerimizin bir kısmına sıçrayan bu eylemler sırasında arabalar, dükkanlar yakıldı, yollar, kaldırımlar tahrip edildi. Gezi Parkı’nın dahi altını üstüne getirdiler. Gezi olaylarını 17-25 Aralık darbe girişimi, onu da bölücü terör örgütünün eylemleri izledi.
Arkadaşlarımın da ısrarıyla eylemcilerin sözcüleriyle bir araya geldim, sözlerini dinledim. Bana söyledikleri başka şeylerdi, kamuoyuna bir talep listesi açıkladılar. Türkiye’nin gündeminde ne kadar proje varsa hepsinin durmasını istemiyordu. Bunların dikili ağacı yok, dikili ağacı yok. Kentsel dönüşüm çalışmaları dahi bu kesimin durdurulmasını istediği faaliyetler arasında yer aldı. Aynı listede yer alan öteki zırvaları saymıyorum bile. Şimdi bunu görünce insan ister istemez Gezi Parkı’yla ne ilgisi var diyor. 12 ağacın bir yerden bir yere naklinden başka bir şey değildi. Ortada herhangi bir ağaç kesimi, yeşil alan tahribi yoktu. Nitekim bugün park da, ağaçlar da eylemlerin tahribatına, yıkımına rağmen yerli yerinde duruyor zaten. Dünyada orman ve yeşil alan varlığını en çok artıran ülke hangisidir diye sorarlarsa cevap vereyim, Türkiye. Gezi olayları Türkiye’nin gelişmesinden, güçlenmesinden, büyümesinden rahatsız duyanların ortaya koyduğu senaryonun aşamalarından biriydi.
'Gezi'de bana akıl veriyordunuz; Fransız eylemcilere uygulanan polis şiddetini kınıyorum!'
Bugün Paris yanıyor, Brüksel yanıyor. Başka batı şehirlerinde de çok ciddi protestolar yaşanıyor. 3 yıl önce İstanbul’u mesken tutup neredeyse kesintisiz canlı yayın yapan medya kuruluşları bu olaylara adeta kör, sağır ve dilsiz kaldılar. Ne televizyonlarda canlı yayınlar, ne çarşaf çarşaf resimler, ne de endişelerinin dile getiren
Paris’te yaşanan olaylardan dolayı endişeliyim, kaygılıyım. Protesto haklarını kullanan insanlara Fransız polisinin şiddetini kınıyorum. Batı medyasını ayıplıyorum. İnsan hakları örgütlerini, batılı politikacıları Paris’te yaşananlar konusunda daha duyarlı olmaya çağırıyorum. Bana akıl veriyordunuz. Gezicilere niye böyle davranıyorsun diye. Paris’te özgürlük mücadelesini verenlere karşı niye böyle yapıyorsunuz? Brezilya’da niye böyle yaptınız. Gezi’deki görüntülerden rahatsız olanların, Paris’te olanlar karşısında sessizliği bizi çok üzüyor. 17-25 Aralık darbesine maruz kalmalarından çok korkuyorum. İnşallah hadiseler terör örgütünün güney illerimizde yaptığı eylemlere uzanmaz. Şimdi de fotoğrafçı gönderiyorlar. Ondan sonra da kalkıp endişeliyiz diyorlar. Ben şimdi endişeliyim, Paris’ten, Brüksel’den endişeliyim."