Gündem

Erdoğan'ın eski metin yazarı Aydın Ünal: 2020 Türkiye için bir dönüm noktası olacak; ya AK Parti toparlanacak ya da Türkiye eskiye dönecek

07 Ocak 2020 11:11

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir dönem metin yazarlığını yapan ve eski AKP milletvekili Aydın Ünal kendi bloğunda kaleme aldığı yazıda Türkiye’nin 2010 ve 2020 yılları arasındaki gelişmeleri değerlendirdi. 2020’ye ve yeni bir 10 yıla yorgun girildiğini dile getiren Ünal, “2020-2030 arasını yine AK Parti’yle, yine büyük devrimlerle geçirmek mümkün. Yerli otomobil üretecek olmanın oluşturduğu heyecanın benzerlerini bir 10 yıl daha yaşamak mümkün. Bir kutlu hikayenin, arkasında ağır hasar bırakarak sona ermesi de mümkün. 2020’nin Türkiye için bir dönüm noktası olacağı şimdiden görülüyor: Ya AK Parti toparlanacak, 2020’leri şekillendirecek; ya da Türkiye, sanki arası hiç yaşanmamış gibi karanlık eskiye dönecek” görüşünü savundu.

Son on yılda sosyal medya ve alternatif medyanın toplum kadar siyaseti de etkilediğini belirten Ünal, “Türkiye değişirken, seçmen değişirken, AK Parti, en güçlü değişim iradesine ve dönüştürücü kadrolara sahip olmasına rağmen, yeni durumları okumak yerine karanlık eskinin dinamiklerine yöneliyor. 2020 yılına girerken, Tansu Çiller, Mehmet Ağar, Doğu Perinçek, Cem Uzan gibi isimlerin de yeniden dolaşıma girmiş olması, AK Parti’nin dilinin ve politikalarının kucaklayıcılıktan, artık alıcısı olmayan “beka meselesi” gibi söylemler ve hamaset soslu kuru milliyetçiliğe evrilmesi ne kadar hazin” ifadesini kullandı.

Ünal'ın "10 yıl biterken" başlıklı yazısında şunları kaydetti:

Türkiye’nin son 10 yılı hepimizi epeyce yordu. Çatışmalar, kavgalar, çekişmeler, darbe girişimleri, yüzlerce şehit verdiğimiz terör saldırıları, seçimler, ekonomik çalkantılar, Suriye krizi, uluslararası gerilimler…

10 yıl boyunca yılmadan ve yorulmadan verdiğimiz kavga, sergilediğimiz şanlı direniş, 10 yıl biterken, iyi yönetilemeyen ekonomi, kibir, lüks, şatafat görüntüleri, yolsuzluk iddiaları, çözülemeyen sorunlar, yönetilemeyen krizler nedeniyle hepimizi yılgınlığa, yorgunluğa, biraz da ümitsizliğe sevk etti.

Yeni bir yıla, yeni bir 10 yıla girerken, geçmişin yorgunluğu kadar geleceğin belirsizliğini de üzerimizde taşıyoruz.

Son 10 yıl, sosyal medya ve alternatif medyanın toplum kadar siyaseti de şekillendirdiği bir 10 yıl oldu.

AK Parti iktidara geldiğinde doğanlar, 2020 yılında seçmen olacaklar.

Türkiye değişirken, seçmen değişirken, AK Parti, en güçlü değişim iradesine ve dönüştürücü kadrolara sahip olmasına rağmen, yeni durumları okumak yerine karanlık eskinin dinamiklerine yöneliyor.

2020 yılına girerken, Tansu Çiller, Mehmet Ağar, Doğu Perinçek, Cem Uzan gibi isimlerin de yeniden dolaşıma girmiş olması, AK Parti’nin dilinin ve politikalarının kucaklayıcılıktan, artık alıcısı olmayan “beka meselesi” gibi söylemler ve hamaset soslu kuru milliyetçiliğe evrilmesi ne kadar hazin…

AK Parti kurulduğundan beri, özellikle de son 10 yılda her krize, her saldırıya kahramanca direnen, samimiyetini ve fedakarlığını hiç yitirmeyen AK Parti Teşkilatlarının, partinin içine bir virüs gibi giren, liyakatsizliği ve tasfiyeyi bir hastalık gibi yayan Pelikan Örgütü ve onun her alanda açtığı hasar karşısında ümidini gittikçe yitiriyor olması ne kadar da vahim…

Son 18 yıl da, son 10 yıl da AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan eliyle gerçekleştirilen büyük devrimlere sahne oldu.

2019 biterken, ekonomik krizin ağırlığının artıyor olması, krizi çözmeye yönelik adımın atılmaması, ekonomi kadar, milli eğitimde, kültürde, ailede, demokratikleşme adımlarında Türkiye’nin 2002’nin dahi öncesine yöneldiği algısının güçlenmesi ne kadar trajik…

2020’ye ve yeni 10 yıla yorgun giriyoruz…

2020-2030 arasını yine AK Parti’yle, yine büyük devrimlerle geçirmek mümkün. Yerli Otomobil üretecek olmanın oluşturduğu heyecanın benzerlerini bir 10 yıl daha yaşamak mümkün.

Bir kutlu hikayenin, arkasında ağır hasar bırakarak sona ermesi de mümkün.

2020’nin Türkiye için bir dönüm noktası olacağı şimdiden görülüyor: Ya AK Parti toparlanacak, 2020’leri şekillendirecek; ya da Türkiye, sanki arası hiç yaşanmamış gibi karanlık eskiye dönecek.

Bir de şu var: Gözümüzün önünde böyle büyük riskler varken, susacak mıyız, konuşacak mıyız?

2020 sonunda konuşmanın pek faydası olmayabilir; konuşacaksak, şimdi konuşmalıyız.

Allah yolumuzu, bahtımızı açık etsin…