Oral Çlışlar
(Radikal, 12 Mayıs 2012)
Erdoğan ve Gül külahları değişecek mi?
Anayasa Mahkemesi birkaç gün içinde CHP’nin başvurusunu sonuçlandıracak. Ağır basan ihtimal, cumhurbaşkanlığı seçiminin 2014’te yapılacağı yönünde. Başbakan Erdoğan büyük bir ihtimalle cumhurbaşkanlığına aday olacak ve de seçilebilecek.
Tayyip Erdoğan’ın ‘geniş yetkili bir cumhurbaşkanı’ olmayı tercih ettiğini biliyoruz. Partisinin başında kalmayı tercih eden Erdoğan, ‘partili cumhurbaşkanı’ olmak niyetini de saklamıyor.
'Sırdaş Besli' Abdullah Gül diyor
AK Parti’nin kurucularından ve Başbakan’ın en eski mücadele arkadaşlarından olan, hatta bir dönemdeki sırdaşı olarak da kabul edilen İstanbul Milletvekili Hüseyin Besli, kritik değerlendirmelerde bulundu.
Cihan Haber Ajansı’nda yayımlanan söyleşisinde, alttan alta konuşulan bir konuda ilk kez parti içinden net bir öneride bulunan Besli şöyle konuştu: “Tayyip Erdoğan’dan sonra kim başbakan ya da genel başkan olursa parti içinde ister istemez muhalefet olacaktır. ‘Niye ben değil de o’ diyen isimler mutlaka çıkacaktır. Ama bir isim istisna, o isim de Abdullah Gül’dür. Böylece parti içinde herhangi bir kopma, dağılma ve gruplaşma olmayacaktır. Çünkü Abdullah Gül’e, ‘Niye Abdullah Gül de ben değilim’ diyen bir isim çıkmayacaktır.”
Besli’nin çıkışıyla birlikte, AK Parti içindeki bir ‘grubun’, kapalı kapılar ardında yapılan konuşma ve değerlendirmelerinin açığa çıkmış olduğunu söyleyebilir miyiz?
AK Parti içindeki bir ‘grup’ ya da ‘eğilim’; Abdullah Gül’ün Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yerine AK Parti Genel Başkanlığı ve Başbakanlık koltuğuna oturmasını uygun görüyor ve ‘parti içinde bir ayrılık çıkması’ olasılığının bu şekilde engellenebileceğine inanıyor.
‘Başbakan ve yakın çevresi’ne baktığımızda ise daha farklı bir manzarayla karşılaşıyoruz. Besli’nin içinde yer aldığı söylenen (ve ‘kurucular ekibi’ olarak bilinen) ‘grubun’ eğilimleri konusunda Başbakan ne düşünüyor, bunu henüz bilmiyoruz. Fikrine başvurduklarımız içinde, Başbakan’ın bu formüle pek de sıcak bakmadığını ifade edenler ağır basıyor.
2007’deki cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında Gül’ün adaylığının AK Parti içinde bazı sorunlara ve gerginliklere neden olduğunu hatırlayalım. O dönemde Erdoğan’ın Gül’ün adaylığını ‘pek de istemediği’ saptamaları da yapılmıştı. “Aynı gerilim şimdi de alttan alta sürüyor” değerlendirmesi yapılabilir mi?
AK Parti’yi yakından tanıyanlar içinde, Besli’nin sözlerinin Erdoğan’ın ve çevresinin eğilimini yansıtmadığı saptamasında bulunanlar çoğunlukta.
Besli’nin bugünkü AK Parti yönetimine ve Tayyip Erdoğan’a ilişkin saptamaları birçok açıdan incelenmeye değer gözlemler içeriyor ve ‘sorgulayıcı’ bir dil ağır basıyor. Refah Partisi, hatta MSP günlerinden yola çıkarak yaptığı gözlemleri ifade eden ve liderlik olgusu üzerine psikolojik değerlendirmeler de yapan Besli, “AK Parti de siyasete çevreden başlamıştır ama geldiğimiz noktada AK Parti artık merkezde siyaset yapmaktadır. (...) Ayrıca süreklilik duyarsızlığı getirir, heyecansızlığı getirir. Bu anlamda da yenilenme faydalıdır. Yani bu zaruri yenilenme ile AK Parti yeni bir hamle yapma imkânı bulacaktır” diyor.
Besli, Başbakan’ın tartışılmasını istediği başkanlık sistemi konusunda da farklı tavır alıyor ve ‘kısa vadede başkanlık sisteminin uygulanabileceğini düşünmediğini’ ifade ediyor.
Besli’nin açıklamasıyla birlikte, parti içinden bir ekibin 2014 için artık açıktan harekete geçtiği söylenebilir. Bu çıkışa Başbakan ve yakın çevresinin nasıl tepki gösterebileceğini öngörmek zor.
Zaman yaklaştıkça, 2014 tarihinin Türkiye’nin geleceğinin şekillenmesi açısından taşıdığı önem belirginlik kazanacak.
Uludere, kürtaj, sezaryen, CMK 250 gibi konularda yoğunlaşan iç gerginliğin arkasında da bu mücadelenin yansımalarının saklı olduğu düşünülebilir.
Bu süreçte Tayyip Erdoğan’la Abdullah Gül’ün uzlaşmaları mümkün olacak mı?
Şu an için net bir şekilde saptayabildiğimiz tek nokta şu: AK Parti içindeki güç mücadelesi yükselerek sürecek.