Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AKP Ankara İl Kongresi'nde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile Suriye'nin kuzeybatısında bulunan Afrin'e yönelik olarak gerçekleştirdiği Zeytin Dalı Harekâtı'nı da değerlendirdi. Cumhurbaşkanı, "Hem müzakere ederiz hem de operasyonlarımızı sürdürürüz; çünkü bizim hiçbir operasyonumuz meşruiyet sınırlarının dışında değildir" dedi.
Erdoğan'ın Ankara'da yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
Değerli Ankaralılar, kıymetli yol ve dava arkadaşlarım sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Buradan Ankara'nın tüm ilçelerindeki, mahallelerindeki vatandaşlarıma selamlarımı iletiyorum. Kuruluşundan bugüne kadar AK Parti Ankara teşkilatlarımızda vazife yapmış tüm kardeşlerime en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Ankara 16 Nisan halk oylamasında yüzde 49 ile beklentilerimizin altında kalmıştı, inşallah yeni dönemde Ankara çok daha yüksek oranla AK Parti'nin kutlu yürüyüşüne destek olacaktır. Türkiye yürürken AK Parti'nin Ankara'da yerinde saymasını asla kabul edemeyiz. Ankara, 2019'da şöyle yeri göğü inletecek oranlarla AK Parti bayrağını en yükseğe dikmeye hazır mıyız? Ankara, 2019'da büyükşehri ile, ilçeleri ile yeni bir heyecanla mahalli idareler reformu yapmaya hazır mıyız? Ankara, Türkiye'nin başkentini heyecan bakımından, oy oranı bakımından AK Parti'nin de zirvesine çıkarmaya hazır mıyız?
Sizin bu heyecanınız, dostlarımızın yüreğini ferahlatırken, düşmanlarımızın yüreğine de korku salıyor. Rabbim bu ülkenin ve milletin huzuru, güvenliği için mücadele eden tüm güvenlik güçlerimizin yar ve yardımcısı olsun.
Şimdi de kahraman askerlerimiz işte önce Cerablus'ta, Rai'de, Bab'da, ani Fırat Kalkanı Harekatı'nda, şimdi de Afrin'de, İdlib'de, Kuzey Irak'taki operasyonlarda bayrağımızı dalgalandıran rüzgarı estiriyor.
Kararı verdiğimiz anda önce ben sonra da çağrıyı yapacağız, hep birlikte yürüyeceğiz. Zaten sen yürümezsen, millet arkandan yürür mü? Beraber yürüyeceğiz. Siz 15 Temmuz'da çağrımıza, meydanlara yürüyerek bu cevabı verdiniz. Sadece Külliye'nin etrafında 29 şehidimiz oldu. 36 gazimiz oldu. O yürekler varya, 251 şehit, 2193 gazi bu FETÖ denilen alçağı ve onun izleyenlerine bu ülkeyi dar etti. F-16'lar, helikopterler, tank, top vardı. Ama İstiklal Marşı'nda ne diyor? Siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın...
Dün akşam, bir gazimizin evine gittim. Bu gazimiz, 15 Temmuz Köprüsü'nde silahlı bir yaklaşımla, alçaklar tarafından vurulmuş. 32 yaşında bir genç kardeşimiz, bir tane yavrusu var ve çok da cefakar bir eşi var. 46 kez şu ana kadar ameliyat olmuş. Salı günü, ayağının dizden alta kesecekler. Düşündüm, düşündüm, düşündüm, dediler ki artık başka çaremiz yok. Şimdi, 2 Sabri tanıdım ben. Birisi bu Sabri ayağı kesiliyor, diğeri de kendini tankın altına atan Sabri. İnşallah ilahiyattan da bilişim, yazılım tahsili olurmuş görecekler. Şimdi de bu Sabri en sonunda, 'reisim kararı verdim, salı günü 47. operasyona gireceğiz, ayağımızı kestireceğiz' dedi. Böyle gençlerimiz olduktan sonra birileri kalkıyor diyor ki, gençlik şöyle, gençlik böyle.
bu rüzgar kimi zaman meltem olur eser, kimi zaman da fırtına olur yıkar geçer. Ankara işte bu rüzgarın başladığı, sona erdiği yer olarak, istiklal ve istikbal mücadelemizin, 1920'den beri, 98 yıldır merkezidir.
Ankara, 2053 ve 2071 vizyonları için seferberlik ruhu ile çalışmaya var mıyız? Ankara'daki bu coşkunun diğer 80 vilayete de ulaşacağına inanıyorum. Biz de ak gençliğimizle, ak kadınlarımızla gurur duyuyoruz.
Bu yüreği, inşallah mart 2019'a ardından kasım 2019'a taşıyacağız. Türkiye, yeniden bu kutlu yürüyüşü adeta yenileme sürecine inşallah bu adımı farklı bir adımla atacak.
Bugün milletimiz bize kendisinin ve evlatlarının özgür ve müreffeh geleceğini gördüğü için böylesine güçlü bir destek veriyor. 1994 yılından beri milletimizin bizi sürekli sınadı. Hamdolsun, bu imtihanların hepsinden alnımızın akı ile çıktık ki bugünlere gelebildik. İBB Başkanlığı görevimizden haksız bir şekilde alınıp cezaevine gönderildiğimizde bizi on binler cezaevine uğurlamıştı. O gün bize sahip çıkanların gözünde şahit olduğum samimiyeti bugün gittiğimiz illerde bir kez daha müşahede ediyorum.
"Hem müzakere ederiz hem de operasyonları sürdürürüz"
Biz Türk milletinin bu desteğinden aldığımız güçle, karşımızdakilerin ne dediğine değil, kendi hedeflerimizin ne olduğuna bakıyor, bu doğrultuda da yürüyoruz. Bize husumet besleyenin, istikbalimizi tehdit edenin ne kimliğine ne cesaretine bakarız. Allah'ın yardımı, milletimizin cesareti, dostlarımızın duasıyla da ezer geçeriz. Son günlerde bize uzatılan hiçbir dostluk elini havada bırakmadığımızı sizler de görüyorsunuz. Meseleleri diyalogla, suhuletle çözmek isteyenlere karşı biz de müspet bir tavır sergiliyoruz. Konuşmak, müzakere etmek elbette kıymetlidir ama biz asıl neticeye bakarız. Asıl uygulamaya bakarız, asıl sahada ne olup bittiğine bakarız. Hem müzakere ederiz hem de operasyonlarımızı sürdürürüz. Bu süreçte kendine çekidüzen vermesi, yaptıklarını sigaya çekmesi gerekenler karşımızdakilerdir. Bu ilişkilerde karşılıklı bazı küçük jestler elbette mümkündür. Asıl hedeflerimizden verecek en küçük bir tavizimiz yoktur. Obama döneminde hep aldatıldık. Olacaksa olacak olmayacaksa kendi göbeğimizi kesmek zorundayız dedik.
Kendini bilmez teröristler bizim topraklarımıza oralardan roketler atarlarsa, şehitlerimiz olursa sabredemeyiz. 100'e yakın şehidimiz oldu. Bıçak kemiğe dayandı. Verilen sözler yerine getirilmedi. Arkamızdan işler çevrildi. Önce yanlışları bir düzeltecekler ki bizden talepte bulunsunlar. Olmayıunca biz bir gece ansızın oraya girdik. Şu anda Fırat Kalkanı Harekatı'nda 2 bin kilometrekarelik alanı kontrolümüz altına aldık. Şimdi orada o toprakların gerçek sahipleri oturuyor. Biz oturmuyoruz orada ya. Bizim oralarda hevesimiz yok. Zaten şimdi PKK'sı da DEAŞ'ı da PYD'si de gömülmeye başladı. Biz ne dedik, bunları açtıkları çukurlara gömeceğiz dedik. Gömdük. Gömmeye de devam edeceğiz. Ya buraları bırakıp gidecekler veya silahları gömecekler, üzerine de betonu atacaklar.
Terör örgütleri desteklenmekten vazgeçilsin. Bunları biz söyledik. Biz Amerika'ya dedik ki, gel Rakka'ya beraber girelim. DEAŞ'a karşı beraber mücadele verelim. Siz terör örgütü PYD, YPG ile beraber hareket ederseniz, bir başka terör örgütü ile yok edilmez. Tarih sizi bununla anacaktır dedik kendilerine. Onlara teslim edilen binlerce kamyon ve uçak dolusu silahlar verilen eğitimler inkar edilmesin, bu politikadan da derhal vazgeçilsin. Bunların hepsini biliyoruz. Bizim terör örgütlerinin her çeşidi ile baş edecek imkanımız var. Yeter ki terör örgütlerinin yanında hiçbir müttefikimizin askeri ve personeli olmasın. Aynı şekilde Avrupa'ya, Amerika'ya giden teröristler korunmasın, kollanmasın. Bizden teröristleri isteyenler kendilerindeki teröristleri acaba niye teslim etmiyorlar, bunun hesabını versinler.
Arkasındaki destek çekildiği zaman bu terör örgütlerini tepelemek bizim için leblebi, çekirdek kolaylığındadır. PKK'yı, arkasındaki onca desteğe rağmen 34 yıldır yerden yere çalan yine Türkiye'dir. Biz anda sesi soluğu duyulmaz hale geldi. Adeta ortadan yok oldu. Terör örgütlerini tepelemek bizim için vakayı adiyedendir.
Türkiye'nin toprak bütünlüğü mü zarar gördü. Hayır tam tersine güvenlik hatlarımızı sınırlarımız ötesine çatışıyoruz.
Masada ülkemiz yoksa, bölgemizle ilgili hiçbir konuda karar alınabilmesi mümkün değildir.
Bu süreçte savunma sanayi başta olmak üzere pek çok alandaki eksiklerimizi süratle ele alma, kazanma imkanı bulduk. Biz bunlardan silahlı İHA istiyorduk, bize diyorlardı ki Kongre izin vermedi. Tabanca, tabanca. Polisimize tabanca istiyoruz, Kongre'den izin çıkmadı. Arkadaşlara talimat verdim, bundan sonra bir tane silah almayacaksınız.
Yıllarca uğraşsak tespit edemeyeceğimiz terör örgütlerini bu vesilelerle kısa sürede temizleme imkanına kavuştuk.
Bahçeli görüşmesine ilişkin açıklama
Kongremizin ardından seçim itifakları üzerine yapılan çalışmaları görüşmek üzere bir araya geleceğiz. Kendisine samimi siyaset için buradan bir kez daha şahsım ve milletin adına şükranlarımı ifade ediyorum. Söz konusu vatanda gerisi teferruattır anlayışı ile başlattığımız bu işbirliğinin hayırlara vesile olmasını Allah'tan niyaz ediyorum.