Erdoğan, son dönemlerde Kürt politikası konusunda sergilediği tavrıyla AKP’nin konumunu zora sokmakla kalmayıp, ileri görüşlülükten yoksunaçıklamalarıyla Türkiye’deki kırılgan barış ortamını da tehlikeye atıyor.
16 yıldan beri İmralı’da tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan, Diyarbakır’daki Nevruz kutlamalarında kendisine yakın Kürt siyasetçiler tarafından okunan mesajında, 1978 yılında kurulan PKK’nın Türkiye’ye karşı yürüttüğü silahlı mücadeleyi sonlandırma amacıyla kongre düzenlemesini istedi. Öcalan, silahlı mücadelenin “boşa gitmediği gibi aynen sürdürülemez bir aşamaya varmış” olduğunu söyledi.
Öcalan’ın bu mesajı bekleniyordu. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kürt sorunu yoktur” açıklamasının yanı sıra yardımcısı Bülent Arınç’ın ‘izleme heyeti’ konusunda sorumluluğun hükümette olduğunu belirterek Erdoğan’ı eleştirmesi, Erdoğan ile hükümet arasında Kürt sorununa yaklaşımda derin görüş ayrılıkları olduğunu ortaya çıkardı.
Erdoğan Öcalan’ın Nevruz mesajının okunmasının ardından Denizli'de katıldığı törende yaptığı konuşmada, Öcalan’ın “Barış Mesajı"na atıfta bulunmadan, 7 Haziran genel seçimlerinde AKP'nin milletvekili sayısının 318'den 400’e çıkarılarak Anayasa’yı değiştirme gücüne kavuşturulmasını istedi. Başkanlık sistemini hedeflediğini bir kez daha vurgulayan Erdoğan, kendisini “diktatörlük” arayışında olmakla suçlayan siyasi karşıtlarına ABD, Fransa ve Meksika’yı örnek gösterdi.
Cumhurbaşkanı, HDP’nin yüzde 10 barajına takılması ve böylece 400 milletvekili hedefinin kolaylaşabileceği yönündeki beklentilerden ise hiç bahsetmedi. Erdoğan, AKP içinde kendisini destekleyenler ve kendisine karşı olanlar arasındaki görüş ayrılıklarına da değinmekten kaçınırken, Arınç’ın kendisine yönelik sert eleştirilerini de yanıtsız bıraktı.
Tavsiye ‘tarafsızlık’ olmalı
Cumhurbaşkanlığı makamını Anayasa’da öngörüldüğü biçimde tarafsız bir şekilde yürütmemekle Erdoğan, kendisine yönelik güven kaybını da hızlandırıyor. Ülke içinde arzulanan barışçıl ortam ile ilgili tartışmalar konusunda meydanı muhalefet partilerine bırakmakta olduğunu kabul etmeyen Erdoğan, Türkiye’de iç siyasi gerilimi artırmaya ve kutuplaşmayı sertleştirmeye devam ediyor. Erdoğan’a verilebilecek tavsiyelerin başında makamının gerektirdiği şekilde iktidara ve muhalefete tarafsız yaklaşım gelmelidir.
