08 Ocak 2019 15:07
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, kendisine, "Bir Mozart bir Beethoven dinlesin. Belki iyi gelir" diyen oyuncu Rutkay Aziz ile Halk TV'de, “Samimiyetle söylüyorum, Erdoğan bir tane bira içmiş olsaydı bugün çok daha iyi bir Türkiye olurdu" diyen Yılmaz Özdil'e yönelik olarak konuştu. Erdoğan, "Bu ülkenin meşrebi ve duruşu belli olan Cumhurbaşkanını bira içmeye, Mozart dinlemeye zorlamak faşistliğin dik alasıdır" dedi.
TIKLAYIN - Rutkay Aziz: Cumhurbaşkanı bir Mozart bir Beethoven dinlesin belki iyi gelir
Türbanlı kadınlara hakaret ettiği iddiasıyla hakkında soruşturma açılan oyuncu Deniz Çakır'a ilişkin olarak da eleştirilerde bulunan Erdoğan, "Bu ülkenin başörtülü hanımlarına 'Suudi Arabistan'a gidin demek faşistliğin en sefil halidir" sözlerini sarf etti. Erdoğan devamında, "Adı da neymiş? Sanatçıymış. Buyurun. Dert başka, ne derseniz deyin. Bu ülkede insanların yaşam biçimleriyle uğraşan CHP zihniyetidir" diye konuştu.
İstanbul'da yer alan bir alışveriş merkezindeki mekânda, türbanlı kadınlara hakaret ettiği iddiasıyla hakkında soruşturma başlatılan Deniz Çakır ile ilgili Ece Erken açıklama yapmış, "Anlatılan gibi değil, Deniz Çakır haklı" demişti.
Erdoğan ayrıca, Ziraat Bankası'nın, kredi kartı borçlularına kredi vereceğini ve düzenli sosyal yardım alanların aylık 150 kw/saat elektrik tüketiminin devlet tarafından üstlenileceğini duyurdu. Erdoğan, bu kapsamda 2,5 milyon üzeri hanede 80 liralık elektrik faturasının devlet tarafından karşılanacağını ifade etti.
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton'un İsrail'de yaptığı açıklamada, "ABD askerleri, Suriye'nin kuzeyindeki Kürtleri korumaya yönelik bir anlaşma olmadan çekilmeyecek" sözlerini de gündemine alan Erdoğan, "Verdiği mesajı yutmamız mümkün değil. Bunlar bu ülkede benim Kürt vatandaşım kimdir, YPG kimdir sanırım bunları tanımıyorlar" ifadesini kullandı.
ABD'nin Suriye'den asker çekeceğini açıklamasına ilişkin de açıklamalarda bulunan Erdoğan, "Biz Sayın Trump ile bu net anlaşmaya varmış olsak da yönetimin farklı kademelerinden farklı sesler gelmeye başladı. Trump'ın buradan çekilme kararlılığı bizim referansımız olmaya devam ediyor" sözlerini sarf etti.
Operasyonlar için hazırlıkların büyük ölçüde tamamlandığını aktaran Erdoğan, "Çok yakında Suriye topraklarındaki bu terör örgütlerini etkisiz hale getirmek için hareket edeceğiz. Buna engel olmak isteyen başka terör örgütleri de olursa onlarla da mücadele etmek boynumuzun borcudur" diye konuştu.
Öte yandan Erdoğan, MHP ile yerelde de sürdürdüğü Cumhur İttifakı'na ilişkin alınan kararların enine boyuna düşünülerek karar verdiğini ifade etti. Erdoğan, "Tüm teşkilat mensuplarımızın partimizin MYK'nın almış olduğu kararlara ve yapmış olduğumuz istişareler neticesinde saygı duymasını özellikle rica ediyorum. Aramızdaki bu bağları kimse zayıflatma yoluna gitmesin, kimse 'ben' diye hareket etmesin. Burada 'ben' yok, 'biz' var" diyerek parti mensuplarına uyarıda bulundu.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
"31 Mart seçimleri öncesinde TBMM'yi yine yoğun bir gündem bekliyor. Kanunların çıkarılması konusunda sizlere çok önemli görevler düşüyor. Meclisimizin itibarı da yaptığı işlere bağlı. Milletimizin beklentilerine cevap verecek bir Meclis, milli iradenin temsilciliği unvanını hakkedebilir.
Her yerde olduğu gibi Meclis'te de saflar netleşmiştir. Ana muhalefet partisi ve onunla aynı yol yürüyen bölücü örgütün güdümündeki parti ve benzeri yapılar vardır. Biz ülkemizde yerli, milli siyasetin karşılığının yüzde 100 olduğuna inanıyoruz. Oy alamadığımız seçmenleri, kendilerine ulaşamadığımız vatandaşlarımız için 31 Mart sürecinde, kimin hangi partiye oy verdiğine bakmaksızın, kendimizi ifade etmeliyiz. Şu ana kadar açıklamadığımız sadece 6 adayımız kaldı. Büyükşehirlerin bir kısmını bizzat biz açıklayacağız. Bugün MKYK'da arkadaşlarımıza görev dağılımlarını anlatacağız, yarından itibaren arkadaşlarımız da illerinde bu çalışmaları yürütecek ve adaylarımızın tanıtımını yapacak.
Cumhur İttifakı çatısı altında yapacağımız işbirliğinin hayırlı neticeler almasını temenni ediyorum. Tarihimizde ilk defa gizli kapaklı değil, şeffaf bir ittifak yapılmış oluyor.
"Yapmış olduğumuz bu ittifak konusunda tüm teşkilat mensuplarımızın partimizin MYK'nın almış olduğu kararlara ve yapmış olduğumuz istişareler neticesinde saygı duymasını özellikle rica ediyorum. Bizler olayları enine boyuna istişaresini yapıyor, kararımızı da ona göre veriyoruzdur. Bu yürüyüşte kaybetmeyi değil, kazanmaya karar vermiş bir davayız. Bunu böyle bilmenizi istiyorum. Aramızdaki bu bağları kimse zayıflatma yoluna gitmesin, kimse ben diye hareket etmesin. Burada ben yok, biz var.
Cumhur İttifakı 31 Mart akşamı inşallah zaferle bu yoldan çıkacaktır. İllet ittifakına karşı zaferimizi ilan edeceğiz. İktidarıyla yereliyle omuz omuza bir yürüyüş... Bugün Türk siyasetinin en önemli sorunu ana muhalefettir. Daha doğrusu iktidara talip bir siyasi organizasyon gibi değil de marjinal bir örgüt gibi davranıyor olmasıdır. Yerli ve milli duruş sahibi CHP'lileri tenzih ediyorum, CHP'lilerin tarihimizle, kültürümüzle ilgisi olmayan bir zihniyetin eline geçmiştir. CHP adına konuşan, ahkam kesen bir takım isimlere baktığımızda kimi zaman öfkeleniyor, üzülüyoruz.
"Sıkıntının ana kaynağı bu partinin başındaki zattır. Bu zat, sorsanız demokratlığı kimseye bırakmaz. Ama kendisi genel başkanlık koltuğunda 9 yılda 9 seçim kaybetmesine rağmen yerinden kımıldamaz. Koltuğunu riske atmamak için Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmaya da cesaret edemedi. Bu süreçte dikkatimizi çeken başka husus da CHP'nin başındaki zatın ve diğerlerinin Bizans aşkı oldu. Öve öve bitiremediği Gezi olaylarında, duvarlara zulüm 1453'te başladı sloganı yazılmıştı. Geçtiğimiz hafta CHP'li Edirne Belediye Başkanı'nın astığı afişler konuşuldu. Bizans ismiyle hazırlanan afişler CHP'nin Bizans tezahüründen başka bir şey değildir. Bunların İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayının yaptırdığı heykel de aynı hastalıklı zihnin eseridir. Biz yurtta sulhu sloganla değil, demokrasimizi ve ekonomimizi güçlendirerek sağlayabileceğimizi biliyoruz.
"CHP zihniyeti tek parti devriminden beri uçak ve silah fabrikalarını kapatmış, altyapı yatırımlarını kapatmıştır. Osmanlı döneminde başlayan Gazi'nin de hassasiyetle sürdürdüğü demiryolunu durduran da CHP olmuştur. Boğazdaki her üç köprünün de inşaatına bunlar muhalefet yaptı. Daha önce köprü projesini gündeme getiren Ruhi Demirağa, İnönü ve Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya için gelecekte köprü yazılırsa İnönü ve Çetinkaya geçemez diye üzerine yazılmasını vasiyet etmiştir.
"Seyhan barajına karşı çıkma sebepleri ise köstebeklerin bendi yıkacağına yönelik akıllara durgunluk veren .... İstanbul'un imar çalışmaları yapılırken CHP'liler Barbaros Bulvarı, E-5 gibi yollara 'uçak mı indireceksiniz buralara?' diyerek karşı çıkmıştır. Marmaray'a Avrasya Köprüsü'ne de bunlar böyle muhalefet ettiler. CHP kafasına kalsaydık onlarca milyon insan Avrupa ve Anadolu yakası arasında hâlâ sandalla geçmeye çalışacaktı. Medeniyet ve kültürümüze ait ne varsa yok etmeye çalışan bir partiyle karşı karşıyayız.
"Uzunca bir süredir Türkiye'de ülkenin hayrına yapılan hangi iş varsa CHP hepsinin karşısında yer almıştır. Tüm hizmetleri engellemek için var gücüyle çalışmıştır. Demiryolu hamlesini Gazi'nin ölümüyle durduran yine CHP olmuştur. Boğaz'daki 3 köprünün inşasına, Marmaray ve Avrasya Tüneli'ne yine bunlar en büyük muhalefeti yaptı. CHP kafasına kalsak onlarca milyon insan sandalla karşıdan karşıya geçecekti.
Bu ülkenin meşrebi ve duruşu belli olan Cumhurbaşkanını bira içmeye, Mozart dinlemeye zorlamak faşistliğin dik alasıdır.
"En son 2-3 gün önce bir konserden çıkan başı açık başörtülü kızlarımıza bu şekilde sataşıp, Suudi Arabistan'a gidin, burada ne işiniz var diyenleri düşünün. Adı da sanatçıymış. Dert başka... Ne derseniz deyin, bu ülkede insanların yaşam biçimiyle uğraşan CHP zihniyetidir. AK Parti tam aksine yaşam çeşitlerini garanti altına alan bir zihniyettir. Bu milleti bidon kafalı, makarnacı, kömürcü diyerek aşağılayanların faşistliği lime lime üzerlerinden dökülmektedir. Türkiye sadece bu faşistler insanları içki içenler içmeyenler, sakallılar sakalsızlar diye ayırır. Yaşam tarzı dayatması sadece bu faşist CHP zihniyetine aittir. Asırlardır, farklılığı içinde yaşatan Anadolu insanı bu durumu zenginlik kaynağı olarak görür. Bu CHP zihniyeti hak ettiği dersi bir kez daha alacaktır.
"Her yeni gösterge, gelişme finansal saldırıların etkisinin ortadan kalkmaya başladığını gösteriyor. Bir taraftan tüm göstergelerde pozitif gelişmeler sağlanırken, her güzel gelişmeyi müjde olarak yansıtacağız. Bir dizi müjdeyi daha paylaşmak istiyorum.
"Düzenli sosyal yardım alan ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın aylık 150 kw/saat elektrik tüketimini devlet olarak biz üstleniyoruz. Bu kapsamda 2,5 milyon üzeri hanede 80 liralık elektrik faturasını devlet karşılayacak.
"Kredi kartı borcunu ödemekte zorlanan vatandaşlarımıza, Ziraat Bankası aracılığıyla, kredi kartı borçları tek bir çatı altında toplanacak. Hangi banka olursa olsun, Buradan alınan krediyle borçlar kapanacak. Aylık gelirine uygun şekilde bu borcunu ödeyecek.
"Halkbank, esnaf ve sanatkarların işletme giderlerini karşılamak üzere 22 milyar liralık kredi kullandıracak. Bütün kurlara ilgili oyunlara rağmen, dengelenme sürecini yansıtmak için 10 milyarlık tutarını ilk çeyrekte kullandırma kararı aldık. Detayları yarın Halkbank tarafından paylaşılacak.
"Sigorta prim teşviki uygulaması kapsamında 500 ve üzerinde çalışanlar için 3 puan desteğini 5 puana çıkarıyoruz. 506 sigortalı çalıştıranlar için de 5 puan uygulamasını aynen devam ettiriyoruz.
"Mahalli seçimler ve ana muhalefet sorunumuzla uğraşırken, ekonomik tedbirleri ele alırken, ülkemizin çıkarlarını korumayı ihmal etmedik. Suriye meselesinde kritik bir dönemden geçiyoruz. Suriye'nin toprak bütünlüğü, yeni anayasa ve özgür seçimler konusunda aynı kararlı duruşu sergiliyoruz. 3,5 milyonun üzerinde Suriye sığınmacıyı barındıran ülke olarak en büyük insani yükü biz üstlendik. Terör örgütleriyle gerçek anlamda mücadele eden tek ülke Türkiye'dir. DEAŞ'ı etkisiz hale getirip darmadağın eden Türkiye olmuştur. Kahraman askerlerimiz tarafından söndürülen DEAŞ balonu sonrası Suriye toparlanma sürecine girdi.
"Ancak Bolton'un verdiği mesajı yutmamız mümkün değil. Bunlar bu ülkede benim Kürt vatandaşım kimdir, YPG kimdir sanırım bunları tanımıyorlar. PKK-YPG/PYD benim Kürt kardeşlerimin temsilcisi olamaz. Biz bu terör örgütü mensuplarını ister Kürt vatandaşlarımızın, ister Arapların içinden çıkmış, ister Türklerin içinden çıkmış olsun teröristse hakkından geliriz. Terörist olacak, bunlar Kürt, bunlara dokunmayın... Yok böyle bir şey. Teröre yeni bir tarif mi geliştirdiniz? Teröre yeni bir tarif mi geliştirdiniz? Teröristse gereğini yaparız. Bolton çok ciddi yanlış yapmıştır. Suriye'deki terör koridoru içinde yer alanlar gerekli dersi alacaktır.
"Sayın Trump'a Münbiç ve Fırat'ın doğusunda terör örgütleriyle yürüttükleri iş birliğine ilişkin görüşlerimizi ilettik. Türkiye'nin DEAŞ'la mücadele edebileceğini ifade etti. Bizim bu teklifimiz üzerinde Sayın Trump, Suriye'den çekilme görüşünde olduğunu ifade etti. DEAŞ bittiğinde ABD'nin Suriye'deki varlığına gerek kalmayacağını söyleyen Trump'a her türlü desteği verdim. Bunun ardından da ekiplerimize meselenin detaylarını konuşma talimatı verdim.
"ABD yönetimleriyle daha önceden de yaşadığımız bir durum yeniden karşımıza çıktı. Biz Trump'la net anlaşmaya varmış olmamıza rağmen, farklı sesler gelmeye başladı. Sayın Trump'ın kararlığı bizim referans noktamız olmaya devam ediyor. Suriye'de halen faaliyet gösteren DEAŞ'a karşı askeri harekat için hazırlıklarımızı tamamladık. YPG/PYD'ye yönelik hazırlıklarımız da tamamlandı. Başka teröristler de olursa onların da hakkından gelmek boynumuzun borcudur.
Türkiye'nin Suriye meselesindeki hassasiyetini anlamamış olanlara bu meseleyi tekrar anlatmak bizi yormaz. Terör örgütünün arkasında duranlara da iki çift lafımız var. Türkiye her zaman sözünü tutan bir ülke olmuştur, müttefiklerinden de aynı hassasiyeti beklemektedir. Suriye meselesinde Türkiye'nin inisiyatifi artıkça çarpıtmalar tedavüle sürülmeye başlandı. Kürtler katledilecek diyenler, meselenin ardını biliyor. Biz canlarını ve geleceklerini kurtarmak için Suriye'den gelen hiçbir kişiye ne dinini, kökenini sormadık, sormayız. Şu anda Kobani'den ülkemize gelen 200 bin Kürt kardeşimizi kim barındırıyor? Hangi Kürt öldürüldü, teröristten başka? Cudi'ye de girereiz, Gabar'a da gireriz gereğini yaparız. İnlerine gireriz.
"Saddam Irak'ın kuzeyiine yönelik saldırı başlattığında yarım milyon insan hiç tereddüt etmesen sınırlarını açan biz olduk. Her kim ki mazlumu Türk diyerek, Türkmen diyerek yaftalıyorsa o zalimin ortağıdır. Türkiye hiçbir yer masum insanları yok etmeye gitmez. Türkiye sadece yaşatmaya gider. Tek istisnamız teröristlerdir.
"PKK, PYD'nin DEAŞ'la mücadelesi koca bir yalandan ibarettir. Bu iki örgüt arasındaki kavga çıkar kavgasıdır. DEAŞ gidip, PKK/PYD geldiğinde masum insanlar açısından paçavralar dışında değişen bir şey olmamıştır. Türkiye'nin bu iki örgütü hedef alması izlediği politikadan kaynaklanmaktadır. Suriye halkını ne rejimin katlimaı ne de terör örgütleri zulmü altında bırakmak bize yakışmaz.
"Fransa'da sarı yeleklilerin içinde PKK'lılar var. Bu gerçeği görmeleri lazım. Diğerlerinde de aynısı olacak. Bu PKK denen terör örgütü onlardan gücünü alıyor. Bize akıl verenler kendi durumlarını bir test etsinler. Bu sürecin insani yükünü tek başına omuzlayan bir ülke olarak, bizim beka mücadelemizden vazgeçmemizi beklemesinler.
"Meşrebi belli olan Cumhurbaşkanı'nı bira içmeye zorlamak faşistliğin dik alakasıdır.
"Nasıl Araplar içinde teröristler çıkıyorsa, Kürtlerin içinde de teröristler çıktı, çıkıyor.
"Bize akıl verenler önce kendi durumlarını test etsin. Hiçkimse bizden kendi güncel çıkarları için bekamızdan vazgeçmemizi beklememeliydi.
© Tüm hakları saklıdır.