Gündem

Erdoğan: Yakında Gezi Parkı'nda sohbet ederiz

AKP İstanbul İl Başkanlığı tarafından Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen iftar programında konuşan Erdoğan: Biz başkanlık sistemi gibi bir şeyi teklif edince sıkıntı oluyor. Tayyip Erdoğan söylerse yanlış, kendilerinden biri söylerse doğru

22 Temmuz 2013 01:08

AKP İstanbul İl Başkanlığı'nın Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlediği ifta programında konuşan Başbakan Tayyip Erdoğan, "Türkiye’nin güçlü olmaması için elinden geleni yapan egemen güçler, emperyal güçler var. 10 yıl içinde gücünü 1’e 3 katlayan bir Türkiye içeride ve dışarıda birilerini rahatsız ediyor. Bunlar malumumuzdur. Bütün bunlara karşı biz, güçlü Türkiye’ye daha mutlu olacağımızı bilmeliyiz"dedi. Konuşmasında Türkiye'yi zayıflatma amacı olanlara karşı el birliği mesajı veren Erdoğan, "Mayıs ve Haziran ayını düşünün. Türkiye çok ciddi bir sıçramayı yaşarken bu olayların tanımını kimse yapabildi mi? Bu olaylar ne diye başladı? 4 tane ağaç diye başladı. Böyle bir şey var mı? 4 kesilir, 40 dikilir. Kaldı ki bu iktidar bu konuda kimsenin yarışamayacağı bir iktidar. Kimse bu konuda bizimle aşık atamaz” diye belirtti.

Konuşmasında ekonomiye değinen Erdoğan, "Hala birileri farklı şeyleri kaşımanın gayreti içinde. ‘Battık bittik’ diyorlar. Geçen ay itibariyle havacılıkta artış ne biliyor musunuz? Yüzde 15,5 artış var. Turizm bitti! Hiç de öyle değil. Turizm denince sadece Gezi Parkı aklına gelenler kadar dar düşünüyorsanız o zaman olabilir ama burada da artış var. Ama bütün sıkıntı nereden geliyor? İçimizden geliyor. Nereyle paslaşarak? Dışarıyla" dedi.

Erdoğan, konuşmasında Başkanlık sistemine yer vererek, "Tutturmuşlar başkanlık sisteminden vazgeçin. Ne olacak vazgeçersek? Bu bizim kırmızı çizgimiz değil. Bizim teklif getirme hakkımız yok mu? Bu konuda burada tartışılsın diyoruz. Ama bunlar böyle konuları tartışmaya korkuyorlar. Bakıyorsunuz eyalet sistemi diyen de var, bölgesel parlamentolar da var. Ama biz başkanlık sistemi gibi bir şeyi teklif edince sıkıntı oluyor. Mesele kimin dediği. Tayyip Erdoğan söylerse yanlış, kendilerinden biri söylerse doğru. Kusura bakma, millet ne derse doğrudur"  diye belirtti.

Başbakan Erdoğan dün akşam Üsküdar Kısıklı'daki Millet Bahçesi Parkı'na yaptığı ziyarete de değinerek, "Ben de dün Üsküdar’da bir parktaydım. 1,5 saat sohbet ettim, çay içtik, kuruyemiş ikram ettiler. Yakında da Gezi Parkı’nda yaparız. Gençliğimiz orada geçti. Belediye başkanı oldum, 3-4 tane de nikah kıydım orada. Ama bunları bilmezler. Bizim aramıza fitne sokup buradan çıkar elde etmek isteyenlere fırsat tanımayalım. İşte bakın Hatay’da hala kaşıyorlar, duymuyorlar. Ama biz bu yanlışları yapanlara gereken cevabı vermek zorundayız" dedi. 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

“Eğer bu topraklarda egemen olanın diğerine bir zulmü olsaydı, inanın bugün bu kadar renkli bir Türkiye olmazdı. Özellikle son asırda bazı hatalar yapılmıştır. Ancak bunların hata olduğu kabul edilmiş, farklılıklara baskı bu ülkede uzun süre tutunma imkânı bulamamıştır. Türkiye’yi asıl güçlü yapan çok farklı kesimleri bir arada tutabilme becerisidir. Farklılıkları hiçbir zaman bir zaaf olarak görmedik, her zaman bir zenginlik olarak gördük. Farklılıkların bir arada yaşayabilmesinin şartı birbirine saygı ve tahammüldür. Şiddete dayalı olmak değil. Başkasının özgürlük alanına müdahale etmediği, yaşam tarzını tehdit etmediği sürece herkes özgür olmak durumundadır.


Çoğunluk olmak azınlığı yok saymak anlamına gelmez. Kimseye de bu hakkı vermez. Çoğunluk azınlığa tahakkümde bulunamaz ancak azınlık da ellerindeki medya gücüyle, sermaye gücüyle, uluslararası güçle çoğunluğa tahakküm etmeye teşebbüs edemez. Eğer buna müsaade ederseniz çoğunluğa saygısızlık etmiş olursunuz.

Güçlü bir Türkiye’yi dünya pek istemiyor. Türkiye’nin güçlü olmaması için elinden geleni yapan egemen güçler, emperyal güçler var. 10 yıl içinde gücünü 1’e 3 katlayan bir Türkiye içeride ve dışarıda birilerini rahatsız ediyor. Bunlar malumumuzdur. Bütün bunlara karşı biz, güçlü Türkiye’ye daha mutlu olacağımızı bilmeliyiz. Bizi zayıflatma amacında olanlara karşı elbirliği halinde olmazsak ülkemizin geleceğine yazık olmaz mı? Mayıs ve Haziran ayını düşünün. Türkiye çok ciddi bir sıçramayı yaşarken bu olayların tanımını kimse yapabildi mi? Bu olaylar ne diye başladı? 4 tane ağaç diye başladı. Böyle bir şey var mı? 4 kesilir, 40 dikilir. Kaldı ki bu iktidar bu konuda kimsenin yarışamayacağı bir iktidar. Kimse bu konuda bizimle aşık atamaz.”

“Sabırla bu mücadelemizi sürdüreceğiz. Farklılıklarımızı koruyacağız ama 76 milyon olarak ortak noktalarda kader birliği yaparak geleceğe birlikte yürüyeceğiz.

Ben üzülüyorum. Neye üzülüyorum biliyor musunuz? ‘Bizim yaşam tarzımıza karışılıyor’ diyorlar. Biz kimin yaşam tarzına karıştık? Bakın burada benim İstanbullu kardeşlerim iftar sofrası etrafında bir araya geldi. 10 yıldır kimsenin yaşam tarzına müdahale edilmediği gibi bundan sonra da edilemez. İstanbul Belediye Başkanı olduğumda da bunları dediler.

‘Bunlar gelecek, otobüsler ikiye ayrılacak’ dediler. O günlerde de bir kızımız Pendik’te trenden düştü. ‘Bak kızı trenden attılar’ dediler. Hala birileri farklı şeyleri kaşımanın gayreti içinde. ‘Battık bittik’ diyorlar. Geçen ay itibariyle havacılıkta artış ne biliyor musunuz? Yüzde 15,5 artış var. Turizm bitti! Hiç de öyle değil. Turizm denince sadece Gezi Parkı aklına gelenler kadar dar düşünüyorsanız o zaman olabilir ama burada  da artış var. Ama bütün sıkıntı nereden geliyor? İçimizden geliyor. Nereyle paslaşarak? Dışarıyla.

Batı asla Türkiye’nin yükselmesini istemiyor. Neden? Türkiye artık gündemi belirlenen bir ülke değil, gündem belirleyen bir ülke oldu. ‘Sizin Mısır’da Suriye’de ne işiniz var?’ diyorlar. O zaman sorarlar, senin 10 binlerce kilometreden gelip Mısır’da Suriye’de ne işin var? Hiçbirimiz bu ülkenin tek başına sahibi değiliz. Hepimiz bir bütün olarak, 76 milyon olarak bu ülkenin sahibiyiz. Aksini söylemek baskıdır, hatta zulümdür.

Evet biz hep birlikte Türkiye’yiz. Önyargılarımızı bir kenara bırakacağız, tarihte yaşanmış  acı olaylardan ders alacağız ama bunların bizi ayırmasına izin vermeyeceğiz. İnanın şu güzel ülkemizde çözemeyeceğimiz, bizi karamsarlığa sevk edecek hiçbir sorunumuzun bulunmuyor. Bu ülkede 36 etnik unsur bin yıllardır bir arada yaşıyor ve ebediyen de yaşayacaklar. Bizim bunu başaracak gücümüz de, irademiz de, gücümüz de mevcut.”

“Şiddetin hiçbir kesime getireceği fayda yoktur ve olmayacak. Kardeşlerim, eğer yumruklar sıkılıysa tokalaşma olmaz, musafa olmaz. Şiddet her türlü anlaşmanı, uzlaşmanın önünü kapar. Her türlü meseleyi anayasa, yasalar çerçevesinde ele alacağız. Anayasanın, yasaların yetersiz kaldığı noktada demokrasiyi güçlendirecek anaya ve yasalar yapacağız. Bakın anayasa için söz verdik değil mi? Madem 48 maddede 4’lü mutabakatı sağladık. Bir hafta oturalım bu 48 maddeye 26 madde ilave edelim, mesafe alalım. Millet bir şeylerin yapıldığını görsün. Bu konuda şu ana kadar ‘biz varız’ diyen bir parti çıkmadı. Ben 3 arkadaşıma dedim ki bu yaz size tatil yok. Parlamento açılana kadar bu işi bitirin. Ama olumlu bir cevap yok. Beyefendiler tatil yapacak herhalde. Böyle bir anlayış olabilir mi? Niyetleri yok, ipe un seriyorlar. Biz baştan samimiyetimizi ortaya koyduk. Her partinin 3’er tane üyesi var.

Şimdi soruyorum, çoğunluk mu azınlığa tahakküm ediyor yoksa azınlık mı çoğunluğa tahakküm ediyor? Halep oradaysa arşın burada. Tutturmuşlar başkanlık sisteminden vazgeçin. Ne olacak vazgeçersek? Bu bizim kırmızı çizgimiz değil. Bizim teklif getirme hakkımız yok mu? Bu konuda burada tartışılsın diyoruz. Ama bunlar böyle konuları tartışmaya korkuyorlar. Bakıyorsunuz eyalet sistemi diyen de var, bölgesel parlamentolar da var. Ama biz başkanlık sistemi gibi bir şeyi teklif edince sıkıntı oluyor. Mesele kimin dediği. Tayyip Erdoğan söylerse yanlış, kendilerinden biri söylerse doğru. Kusura bakma, millet ne derse doğrudur. Akil insanlar diye bir proje koyduk. Beyefendiler rahatsız oldular. ’63 kişi mi akil insan?’ Bu ülkede hakikaten karşılığı olan bir seçme yaptık. Bunu yaparken de bunlardan ibarettir demedik. Toplumun nabzını alalım dedik. Nabız dinlediler, bize raporlarını sundular sağolsunlar. Bazı yerlerde çirkin ifadeler de kullananlar oldu onlara. Bize 2,5 ay sonra raporlarını sundular. Şimdi biz onların üzerinde çalışyoruz. Buna göre yolumuzu çizmiş olacağız. Ankara’da Mamak beldemizde bazı evlerin kapılarına tehditkar ifadeler yazılıyor. Bir mezhebe yönelik oyunlar oynanmaya çalışılıyor. Polisimiz konuyu hassasiyetle takip ediyor. O yazıları yazan bir terör örgütünün mensupları çıkıyor. Ülkemizin değişik yerlerinde bu oyun oynanmaya çalışılıyor. Şimdi buna aracı olmak, bunun zeminini hazırlamak yanlış değil mi? Kardeşçe yaşamak varken bu niye? Bunun fikir, düşünce özgürlüğüyle ne alakası var? Bunların hepsi illegal örgütlerin uzantısı. Eğer dürüstsen, madem vatandaşsın o yüzündeki paçavra ne? Ben de dün Üsküdar’da bir parktaydım. 1,5 saat sohbet ettim, çay içtik, kuruyemiş ikram ettiler. Yakında da Gezi Parkı’nda yaparız. Gençliğimiz orada geçti. Belediye başkanı oldum, 3-4 tane de nikah kıydım orada. Ama bunları bilmezler. Bizim aramıza fitne sokup buradan çıkar elde etmek isteyenlere fırsat tanımayalım. İşte bakın Hatay’da hala kaşıyorlar, duymuyorlar. Ama biz bu yanlışları yapanlara gereken cevabı vermek zorundayız.”

"10 yıl önce Bingöl’e havalimanı yapılacak dense kim inanırdı? Göreve geldiğimizde 26 tane havalimanı vardı. Şimdi 49 tane var.  Haftaya Cuma Şırnak Şerafettin Elçi Havalimanı’nı açıyoruz. Bakıyorsun bir siyasi partinin lideri Şerafettin Elçi merhuma verip veriştiriyor. Hadi bakalım şimdi, bunun cevabını ben mi vereceğim vermesi gerekenler mi? Bu insan bu ülkede Bayındırlık Bakanlığı yapmış mı? Yapmış. Birkaç dönem milletvekilliği yapmış mı? Yapmış. Biz de bölgenin insanı olarak bu ismi veriyoruz.

Şimdi Hakkari’ye geliyoruz. Hakkari’nin nereden aklına gelirdi havalimanı? Ama birileri palayla dolaşırken, birileri Molotof kokteyliyle dolaşırken biz gençliğimize modern Türkiye’yi anlatmanın derdindeyiz. 10,5 yıl boyunca bize oy verenlerin değil 76 milyonun sorunlarını çözmeye uğraştık. 'Sular akardı, Türkler bakardı' biliyorsunuz. 'Su akar Türk yapar' dedik ve suyu enerjiye dönüştürmenin de mücadelesini yapıyoruz HES’lerle. Termik santrallerde çok geriydik, o alanda da çalışıyoruz. Ne kadar çeşitlendirirsek o kadar iyi diyoruz. Konuşacak çok şeyimiz var ama gelen karttan da anlaşılıyor ki… Yaklaşan bir bayramımız var. Hayır olmasını temenni ediyorum. Hepimiz 2 metreküplük mezara gideceğiz. Adama sorarlar ‘bu kavga ne diye?’ Hayır dualarla anılmak için mücadele veriyoruz. Hepinize hayırlı Ramazanlar diliyorum."