T24- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, grup toplantısında önce Suriye'deki gelişmelere ardından da ABD'li yazar Paul Auster'in insan hakları eleştirisiyle ortaya çıkan tartışmaya değindi. Tutuklananların gazeteci değil terörist olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, 'dindar gençlik' tartışması konusunda da "Türkiye hiçbir zaman irticaya prim vermedi" diye konuştu. Bir insan hem dindar hem çağdaş olamaz mı" diye soran Erdoğan "Bunlar çadaşlığı da anlamamışlar" dedi. Erdoğan, Suriye yönetiminin halka yönelik silahlı saldırılarını kınarken de Beşşar Esad’ı bir kez daha uyararak, “Eden bulur” dedi. Erdoğan, BM’nin müdahale etmemesini de eleştirerek “Veto yetkisi kullanılırken zulmün devam etmesine yeşil ışık yakılmamalıdır” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan grup toplantısının önemli bir kısmını Suriye’deki gelişmelere ayırdı. Erdoğan’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
Irak’ta, Mısır’da, Libya’da Suriye’de kendi halklarına karşı kaplan kesilenler işgal altındaki toprakların istismarını yaptılar.
Babalarının izinde gidenler mutlaka hak ettiklerini bulacaklar. Hama’nın hesabı sorulmamıştı ama eminim Humus’un hesabı sorulacak.
Ne diyor Beşar Esad, “Ölene kadar savaşırım.” Madem ölene kadar savaşacaktın neden Golan tepeleri ölene kadar için savaşmadın.
Suriye bizim için öyle sıradan komşu, Suriye halkı bizim için sıradan bir halk değildir. O bölgedeki her bölgede ortak tarihimizin örneklerini görürsünüz.
Biz anamuhalefet ve diğer muhalefet partilerinin yaptığı gibi halklarını katledenlerin sırtını savazlamayız.
Biz son yıllarda Beşar Esad'a hep önerilerde bulunduk, dedik ki babanızın izinden gitmediğinizi Suriye halkına gösterin. İyi niyetle reformları bu yüzden destekledik. Ama verdiği sözü çiğnedi Esad.
Esad sana anladığın dille sesleneceğim, men dakka dukka. Ey Beşar eden bulur.
Zalimin eline öldürme lisansı verilmesi kabul edilebilir değildir. BM Güvenlik Konseyinde veto edenlerin sorumluluğu büyüktür.
Suriye üzer,inden siyasi mücadele verenler unutmasın ki akan kan onların da üstüne sıçrıyor.
BM üyesi kimi ülkelerden gelen açıklamalar büyük bir duyarsızlık, pişkinlik olduğunu gösteriyor. Suriye meselesi kutuplar arası çekişmelere kurban edilemez.
Biz Suriye için diplomasinin bütün kanallarını kullanıyor dünyanın ilgisini buraya çekiyoruz. Suuriye yönetiminin değil ghalkının yanında yer alacak ülkelerle yeni bir girişimi başlatacağız. Bunun haızrlıklarını yapıyoruz.
Haftaiçi yaşanan tartışmalar yaratılan ortamı herkesin iyi analiz etmesini isterim. Tekrar ediyorum, haftaiçi il başkanları toplantısında yaptığım açıklamadaki sözlerimin arkasındayım. Eskiden hatırlarsınız ABD'nin yerel bir gazetesinde bile çıkan küçücük haber Türkiye'de büyütülürdü. Şimdi ise dünya medyasında yer alıyoruz. Neredeyse her gün bir inceleme, makale çıkıyor.
Biz yoğun mesamizde bu yoğunluğa gereken ilgiyi göstermiyoruz. Seçiçi davranıyoruz. Geçtiğimiz günlerde ABD'li bir yazar haksız bazı açıklamalarda bulundu. Normalde biz buna güler geçeriz ama bu yazarın sözleri CHP lideri tarafından cımbızlandı. Bir kere bu tartışmayı başlatan sayın Kılıçdaroğlu'dur. Bunun iyi görülmesi gerek.
Bir de şu konunun iyi anlaşılması gerek, bu yazar Türkiye'ye gelmiyor ama İsrail'e gidiyor. Bizim bu sözlerimize bu yazar "İsrail'de tutuklu gazeteci yok" dedi. Kılıçdaroğlu da papağan gibi bu sözleri tekrar etti. Umuyorum ki İsrail'e arka çıkan bu sözleriyle birilerinin ilgisine mazhar olmuştur. Hatırlarsanız Mavi Marmara baskını günlerinde de biz İsrail',i eleştirirken cevap Kılıçdaroğlu'dan geliyordu.
Şimdi CHP olarak o yazarı da Türkiye'ye davet etmişler. Buradan kendilerine sesleniyorum, şayet o yazar davete icab ederse daha sonra da beraber İsrail'e gitsinler. Dünyanın en büyük açık hava hapishanesi Gazze'ye bakarak o sözlerini tekrarlasınlar: "İsrail'de tutuklu gazeteciler yok" desinler.
Onlarca Fislistinli gazeteci, yazar aydın Filistin sokaklarında vurularak öldürüldüler. Onlarcası guret ellerinde memleket hastretiyle yıllarını çürüttüler.
Ha bunlarda yetmiyorsa İsrailli gazetecilere gitsinler İsrail Askeri Sandür Kurumu'nu sorsunlar.
Bakın anamuhalefet lideri çok yanlış bir politika güdüyor. Daha da önemlisi bu kampanyayı yapan sayın Kılıçdaroğlu bunu Ergenekon davasını hedef alarak yapıyor. Madem öyle neden gidip Roj TV'yi de savunmuyorsun Kılıçdaroğlu?
Türkiye'de öyle bir ifade özgürlüğü var ki yıllarca için attığın Dersim meselesini sen hariç herkes konuşuyor. Sen kendi partine ifade özgürlüğü yasaklıyorsun Dersim meselesini konuşmayı yasaklıyorsun ama bütün dünyaya ifade özgürlüğü kısıtlanıyor diyorsun.
Gelelim dindar gençlik meselesine; bu tartışma o kadar bayattır ki taa 31 Mart 1908'e kadar dayanır. Bu irtica meselesi çeşitli dönemlerde öne çıkartılarak milli irade hep baskı altına alınmıştır. Türkiye hiç bir zaman irticaya prim vermedi. Ama kimi susuturmak istedilerse, kimi kısıtlamak istedilerse irtica, yobaz dediler.
Biz bu yolda elinden irtica bahanesi alınanca kimlik bunalımı yaşayan o yazarlar değil milletimiz kılavuz edebilir. Onların verdiği veryansın değil milletimin halkımın veryansı önemlidir bizim için. Milletimin veryansını da sandıktır. Biz milletimizin dilini kullandığımız için iktidardayız. Sizler milleti dinlemediğiniz için on yıllardır iktidar olamıyorsunuz.
Dindarlık çağdaşlığa karşı mıdır? Dindar olan insan çağdaş olamaz mı? Bunlar dindarlığı ne zanndediyorlar? Biz Fatih projesi başlattık. Sizin döneminizde neredeydi bu bilgisayarlar? Neden bu çocuklara dağıtmadınız?
Sizler faizle insanı sömürdünüz, sömürülmesine vesile oldunuz. Biz faizi yüzde 65'de almıştık, yüzde 10'lara kadar indirdik. Hiçkimse bize çok bilmiş edasıyla parmağını sallayamaz, istikamet belirleyemez. Bizim rotamız millettir. Bizim planlarımız programlarımız saçim öncesi halkımıza sunulmuştur. Halkımız da buna onay vermiştir.
Kimse bizim ensemizde "irtica" diyerek boza pişirmeye çalışamaz, bizim iktidarımızda "ikna odaları" yok sayın Kılıçdaroğlu.
Bu ülkede dindarlara onyıllar boyunca ikinci sınıf insan muamelesi yapıldı, aşağılandı. İkna odalarında başörtülü kızlara işkence edenler CHP tarafından korundu, milletvekili yapılarak ödüllendirildi.
Bizim kimsenin dindarlığını ölçmek gibi bir amacımız yoktur haşa, ama CHP yıllarca laiklik düzeyini nasıl ölçtüğünü anlatsın. İkna odalarını anlatsın. Bizim onların yıllarca yaptıkları gibi öğrenci formatlamak gibi bir amacımız yok. Biz 9 yıldır dayatmanın içinde olmadık. Bundan sonra da olmayız.