Gündem

Erdoğan: Böyle hezeyan cümleleri nasıl sarf edersin

Başbakan, MHP lideri Bahçeli'nin ''Taksim’deki canlı bomba neyse açılımda aynısıdır'' sözlerine sert yanıt verdi.

06 Kasım 2010 02:00

T24 - Başbakan Erdoğan, partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda MHP lideri Bahçeli'nin ''Taksim’deki canlı bomba neyse açılımda aynısıdır'' sözlerine sert yanıt verdi. Başbakan , "Bu zat parlamentoda bizimle beraber. Bu ülkede bu kadar yapılanlar var. Sen nasıl olurda milli birlik kardeşlik projesini, kalkarsın bu olayla özdeş hale getirirsin. Ben MHP’ye gönül vermiş kardeşlerime sesleniyorum. Bu hezeyanları iyi değerlendirin. Bu ülkeye hizmetkar olan bu anlayışla, bu tür bir teröristle aynı kefeye koyan anlayışa sizlerde gerekli dersi verin diyorum" dedi.

İşte Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları:

8 yıl içerisinde heyecanımız coşkumuzu bir nebze olsun kaybetmedik. 3 Kasım’da nasıl bir heyecana sahipsek bugün daha fazlasına sahibiz.


Ben Kosova’daki temaslarımız, oradaki manzara hakkında partimizin Salı günü yapılacak grup toplantısında bilgi aktaracağım.


Kosova’nın tarihi şehri Prizren’de birkaç programımız vardı. Ancak öncesindeki Priştine’deki temaslarımız uzadı. Prizren’de barış gücündeki askerlerimizi ziyaret ettik, hasret giderdik. Ardından fahri hemşerilik beraatını almak üzere şehrin meydanına hareket ettik. Sokaklardaki manzarayı kelimelerle ifade etmem mümkün değil. O manzarayı görüp gözyaşlarına hakim olmak mümkün değil.


Ellerinde Türk bayraklarıyla, Kosova bayraklarıyla binlerce çocuğun coşkuyla heyecanla Kosova ve Türk bayraklarını salladıklarını, Türkiye Türkiye diye tempo tuttuklarını gördük. Bir bayrak denizi ve gözlerinden umut muhabbet fışkıran binlerce çocuk.


O çocuklar, Prizren’deki soydaşlarımızın çocukları değildi. O çocukların içinde her etnik grup vardı. Onlarla birlikte yaşlılar, hanımlar, beyler, gençler caddeleri doldurmuştu.


Şadırvan meydanına ulaştığımızda orada da ayrı bir coşku seli bizi karşıladı. Bir bayrak denizinin altında sevgi gösterisinde bulundular. Priştine’de iki gün boyunca Mamuşa’da bir Anadolu ilköğretim okulunu, Küçükçekmece Belediye’miz ve iki hayırseverimiz birlikte yaptılar. Şehirlerarası yollarda, ilçelerde dahi insanların sokaklara döküldüklerini gördük.


Bunu çok iyi anlamak zorundayız. Bu coşkuyu bu muhabbeti çok iyi okumak, analiz etmek durumundayız. Bu muhabbet bir ülkeye bir millete tarihe yönelik muhabbettir. Hiçbir zaman eksilmemiş bir muhabbettir. Bugün Kosova’nın bağımsız bir ülke olması, Türkiye olarak bunun tanınması önemlidir. Bağımsızlık ilanı zamanında, biz Bakanlar Kurulu toplantısındaydık. Onu duyduğumuz anda, bizde bağımsızlığı kabul ettiğimizi, toplantımızın ardından hükümet sözcümüz yaptığı açıklamayla ifade ettiler.


 
Muhalefete Türkiye vizyonunu kazandıramadık


İşte bu süreç Ak Parti’yle bu noktalara gelmiş bir süreçtir. Bu süreç 3 Kasım 2002 seçimleriyle kırılma yaşamış bir süreçtir. O emaneti kutsal bilerek yola devam ettiğimiz gün aslında heyecan kazanmış, o yüzden aşama kazanmış yüksele yüksele gelen bir süreçtir. 8 yıldır çok büyük işlerin içine imza attık. Umutsuzluk içinde devraldığımız Türkiye’yi, umutlu Türkiye haline getirdik.
25 yıl önce temeli atılıp bırakılmış projeleri biz tamamlıyoruz. Rafları temizliyoruz. Ama bunun yanında sıfırdan başladıklarımız da var.


Biz bir konuda başarısız olduk. Muhalefete tüm çabalarımıza rağmen, büyük Türkiye vizyonunu kazandıramadık. Sekiz yıldır ısrarla bıkmadan usanmadan muhalefetin Sivas’ın ötesine geçmesini istedim. Liderlerin, Ankara’dan dışarıya çıkmalarını istedik. Diyeceksiniz ki halk oylaması öncesinde çıktılar. Mesele o günlerde gezmek değil, her an Türkiye’yi dolaşmak.


 
Partilerinin içine kapandılar



Parlamentoda ülkemiz için attığımız adımlarda hiçbir zaman yanımızda olmadılar. Her zaman köstek oldular. Nasıl olurda bunun önünü keserizi düşündüler. Desteği hiçbir zaman vermediler. Biz dünyayı da biraz tanıyoruz. Dünyada hiçbir zaman muhalefet bu anlayışla hareket etmez. Eğer ülkesinin çıkarı varsa gelir desteği verir. Halk oylaması bitti, muhalefet Ankara’ya kapandı. Hatta birileri de partilerinin içine kapandı.


İnşallah bir gün Iğdır’ın, Hatay’ın Edirne’nin ötesine gidenler. İnşallah Türkiye’nin içerden ve dışarıdan görme imkânına kavuşurlar.


Her zaman yine bir şey söylüyorum. Bu millet çok hayal kırıklığı yaşadı. İşte biz bunları yaşatmayacağız. Eğer yanlış yaparsak, emaneti gerektiği gibi korumazsak sadece Mardin, sadece Trabzon, Mersin, Erzurum, Tekirdağ değil, Şam’da hayal kırıklığı yaşar, Beyrut’ta, Üsküp’te Prizren, Saraybosna onlarda hayal kırıklığı yaşar.


Eğer hedeflerden saparsak, kibire, gurura prim verirsek, biliniz ki sadece Bitlis’in Şırnak’ın Edirne’nin çocuklarının değil, Kabil’in Mamuşa’nın Beyrut’un çocuklarının da gözlerindeki umut ışığı eksilir.


Çünkü tarih bizi bu coğrafyada birbirimize kardeş eyledi. Kaderimiz ortak çizildi. Biz birlikte üzüldük, birlikte sevindik. İşte bugünde birlikteyiz. Biriz ve beraberiz.


Sırbistan’la da Bosna Hersek’le de Kosova’yla da aynı anda görüşüyor. AB ile müzakereler sürerken, Kafkaslarla Balkanlarla Ortadoğu’yla diyalog kuruyor. Biz diyoruz ki gelin Türkiye’nin imkanlarını kullanın. Huzur için barış için Türkiye’nin dış politikasından yararlanın.


Vizyon sahibi olmayan, iç politikada Türkiye’yi hedef alanlara sesleniyorum. Kendilerine de halklarına da ülkelerinin geleceğine de haksızlık ediyorlar.


Avrupalı bazı liderlere hatırlatmak istiyorum. Güçlü bir Türkiye, içerde kardeşliğini pekiştirmiş bir Türkiye, Avrupa içinde, Ortadoğu içinde bir istikrar unsurudur.


Bakınız GAP sadece Türkiye’yi değil, tüm bölgeyi etkileyecek kadar büyük ve önemli bir proje. Bu projeyi tamamladığımızda, bölgenin verimli toprakları dünyanın tahıl ambarına dönüşecek.


Dünyanın orta vadede ciddi bir gıda krizine ilerlediği bugünlerde GAP Türkiye’nin umudu olacak.
 


Bahçeli'ye sert yanıt


Üzüldüğüm bir konu var. Sorumluluk noktasındayız. MHP lideri çıkıyor, ''Taksim’deki canlı bomba neyse açılımda aynısıdır'' diyor. İşte kalkıp oralara, o illere gitmezseniz, oraları görmezseniz, GAP’ın bölge için ne mana ifade ettiğini hissetmezseniz, böyle hezeyan cümleleri sarf edersiniz.
Bu zat parlamentoda bizimle beraber. Bu ülkede bu kadar yapılanlar var. Sen nasıl olurda milli birlik kardeşlik projesini, kalkarsın bu olayla özdeş hale getirirsin. Ben MHP’ye gönül vermiş kardeşlerime sesleniyorum. Bu hezeyanları iyi değerlendirin. Bu ülkeye hizmetkar olan bu anlayışla, bu tür bir teröristle aynı kefeye koyan anlayışa sizlerde gerekli dersi verin diyorum.


 
Amaç açılımı sabote etmek


Taksim’de insanlığa kast eden canlı bombanın ve onun arkasındaki zihniyetin tek bir hedefi var. Açılımı sabote etmek, kardeşliği sabote etmek. Doğuda güneydoğu’da güvenlik güçlerimize, sivillere,


Çocuklara kast eden terörün tek bir hedefi var. Milli birliğimizi ve kardeşliğimizi çökertmek. Demokratikleşmeyi sabote etmek, huzuru sabote etmek.


Eğer çıkarda bu açılımın bir neticesidir derseniz, çok büyük yanlış yaparsınız. 12 Eylül referandumu terörün yanında duranlar, sonrasında da hizayı bozmadıklarını görüyoruz. Aynı hizadalar. Onlar bu anayasa değişikliği paketine birlikte hayır demediler mi? Dediler. Hala aynı yerdeler.


CHP Genel başkanı’nın, MHP genel başkanının, BDP’nin sözcülerinin hırçın dillerinin Türkiye’nin hayrına olmadığını hatırlatmak istiyoruz. Terörle topyekün mücadele edilir, partilerle, STK’larla, medyasıyla, hep birlikte ortak bir tavırla teröre karşı konulur. Birileri bomba patlatırken, birilerinin de milletin düşüncelerini bombalaması en hafif ifadesiyle fırsatçılıktır.


Türkiye artık oynanan oyunları görüyor ve terörün sinsi tuzağına düşmüyor. Ben darısı muhalefet partilerinin yönetimine diyorum. Muhalefetin milletin sabır ve nezaketinden nasiplenmesini rabbimden diliyorum.


 
Seçimler 12 Haziran'da


Genel seçimlerin ne zaman yapılacağı konusunda ciddi değerlendirmeler yaptık ve partimizin içinde MYK’da şu anda oluşan hava 12 Haziran’da yapılması noktasında bir görüş birliği var. O tarihin her açıdan uygun olduğu, zira okulların tatile gireceği ve son imtihanların yapılacağı bir ay olması nedeniyle, temmuz olursa tatilin başlamış olmasından dolayı tekrar illere dönüşün sıkıntı yaratacağı düşünülerek, böyle bir kanaate varıldı.


Seçime 7 aylık bir dönem kaldı. Artık kendi hazırlıklarımızın startını verdik. Teşkilatımız bu yönde hazırlıklarına başladı. Bu konuda en küçük bir rehavet, gönülsüzlük önce partimize sonra da milletimize haksızlık olur. Biz farklı bir partiyiz. Biz makamların değil, hizmetin, hırsların öne çıktığı değil, ben’in değil biz’in öne çıkarıldığı, milletin çıkarlarının gözetildiği bir partisiyiz.


Muhalefetin tahrik diline gelmeyecek, bu tuzağına asla düşmeyeceğiz. Milletin üslup noktasında da bizim farkımızı görüyor biliyor ve yaşıyor. Hatalarımız eksiklerimiz olabilir doğrudur. Fakat bunu minimize etmenin gayreti içindeyiz.


Genel seçimlerde biz farkımızı açıkça ortaya koymalıyız. İşte onun için 7 ay boyunca halkın diliyle konuşacak, sözümüzle özümüzle içimizle dışımızla aynı olduğumuzu birkez daha göstereceğiz. Biz yaptıklarımızı da anlatacağız, yapacaklarımızı da anlatacağız. Siyaset laf üretme makamı, mesleği değildir. Siyaset bir icra makamıdır. Bir icraata yönelik, dertlilerin bir araya geldiği anlayıştır.